Sayın Büyük, TEKEL işçilerine büyük haksızlık yapıyor!

MG_eVİL

New member
Katılım
20 May 2008
Mesajlar
3,623
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Sevsenizde sevmesenizde sonuna kadar Atatürk ve fi
En Büyük Devlet Büyüğü’nün en sevdiği sözlerden biri, “Ben tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmem...”

Demek ki neymiş:

Yetimler ikiye ayrılırmış!

Tüyü bitmişler ve tüyü bitmemişler...

Bu sözü, son olarak direnişteki TEKEL işçileri için söyledi...

***


Sayın Büyük dedi ki:

“TEKEL işçilerinin eylemi ideolojiktir!”

Bir eylemin “ideolojik” olabilmesi için, o eylemi düzenleyenlerin ve katılanların ortak bir “ideolojik görüş”ü savunuyor olmaları gerekir...

Bu eylemi, DİSK’e bağlı işçiler yapsaydı, belki böyle bir kaygı hissedilebilirdi...

Oysa; eylemci işçilerin üye oldukları sendika, başından beri iktidara açık destek veren Türk-İş’e bağlı...

İşçilerin “ideolojik” görüşleri ise ortada:

Belki de yarısından çoğu, son yıllardaki tüm seçimlerde oylarını AKP’ye vermiş...

Bunu açıkça söylüyorlar da...

Hatta aralarında, yeni doğan oğullarına “Recep Tayyip” adını verenler bile var...

Demek ki neymiş?

Bu eyleme asla, “ideolojik eylem” denilemezmiş!

***


Sayın Büyük dedi ki:

“Bu 10 bin kişinin aylık maliyeti 40 trilyon lira...”

En Büyük Devlet Büyüğü, işçilere aylık olarak ödenenen parayı, açıkça çarpıtıyor...

Her ay 40 trilyon lira ödendiğini söylüyor...

Haklılığını kanıtlamak ve rakamı abartmak için, kendi eliyle yaptığı “liradan altı sıfır atma devrimi”ni unutuveriyor!

Aslında; bugün için işçi başına 4 bin liralık aylık masraftan söz ediyor...

Ki; bu da büyük bir abartma!

Çünkü işçilerin maaşları ve diğer ödentileri ortada:

Bugün itibarıyla direnişteki 10 bin işçinin en fazla maaş alanı için ödenen toplam para 2 bin TL’yi geçmiyor...

Bütün işçiler için bu paranın harcandığını varsaysak bile ödenen toplam aylık, 20 milyon lirayı geçmiyor!

***


Sayın Büyük dedi ki:

“Bu insanlar iki yıldır tütün depolarında duruyorlar, oturuyorlar...”

TEKEL işçileri, tütün depolarında boş boş oturmayı kendileri seçmedi...

Hepsinin tıkır tıkır yaptıkları bir işleri vardı ama; bu iktidarın izlediği “özelleştirme” ve “destekleme” politikaları onları işsiz bıraktı...

Dolayısıyla şimdi onları yeniden üretir hale getirmek de iktidarın görevi...

İktidar ise bunu yapacağına kolay yolu seçip, üstelik beş kuruş tazminat vermeden kapıyı gösteriyor!

***


Şimdi Sayın Büyük’ün ağzıyla soruyorum:

Bu işçilerin hakkını yemek, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemekten daha mı caiz?

*****


BU MUDUR?

Takvimler 15 Ağustos 2009’u gösteriyordu... En Büyük Devlet Büyüğü dedi ki:

“Demokratik açılım konusunda yıl sonunu falan bulamayız, o kadar rahat değiliz...”

Bugün 29 Aralık 2009...

PKK militanlarının Habur kapısından ellerini kollarını sallayarak girmeleri dışında “demokratik açılım” konusunda hâlâ bir arpa boyu yol alınamadı...

Üstelik o tarihten bu yana irili-ufaklı binlerce olay çıktı!

***


Süre bittiğine göre; yoksa “açılım” diye tutturdukları şey, bu muydu?

*****


GÜNÜN SORUSU

DTP kapatıldıktan sonra BDP’ye geçen Van Milletvekili Özdal Üçer, “Dağlarda, silahtan başka çaresi olmayan gerillalarımızı özlüyoruz biz. Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü özlüyoruz” demiş... Tahmin yarışması düzenliyorum:

BDP bu kafayla ne kadar süre açık kalır?

*****


Kafa karıştıran haberler!

Dünkü iki gazetenin sürmanşeti, birbirini yalanlar cinstendi...

Önce Hürriyet’in haberi:

“Kamuda hediye lokum bile yasak...

Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun Başkanı Prof. Dr. Bilal Eryılmaz, ‘Kamuda hediyenin limiti sıfır, lokum bile yasak’ dedi...”

Ve bu da Akşam’da yayınlanan haber:

“Savcı Öz silahlandı...

Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e ilginç hediye: Coşkun Sucukları’nın ortaklarından iş adamı Şamil Coşkun, kendisine ait 5 bin TL değerindeki Smith Wesson tabancayı, Savcı Öz’e ‘hibe’ yoluyla devretti. Devir işlemlerini bizzat Savcı Öz’ün korumaları yürüttü.”

***


Memura lokum hediye etmek yasak, silah hediye etmek serbest...

Bu durumda...

Acaba “dinamit lokumu” hangi kategoriye giriyor?

..::MUSTAFA MUTLU::..
 
En Büyük Devlet Büyüğü’nün en sevdiği sözlerden biri, “Ben tüyü bitmemiş yetimin hakkını kimseye yedirmem...”

Demek ki neymiş:

Yetimler ikiye ayrılırmış!

Tüyü bitmişler ve tüyü bitmemişler...

Bu sözü, son olarak direnişteki TEKEL işçileri için söyledi...

***


Sayın Büyük dedi ki:

“TEKEL işçilerinin eylemi ideolojiktir!”

Bir eylemin “ideolojik” olabilmesi için, o eylemi düzenleyenlerin ve katılanların ortak bir “ideolojik görüş”ü savunuyor olmaları gerekir...

Bu eylemi, DİSK’e bağlı işçiler yapsaydı, belki böyle bir kaygı hissedilebilirdi...

Oysa; eylemci işçilerin üye oldukları sendika, başından beri iktidara açık destek veren Türk-İş’e bağlı...

İşçilerin “ideolojik” görüşleri ise ortada:

Belki de yarısından çoğu, son yıllardaki tüm seçimlerde oylarını AKP’ye vermiş...

Bunu açıkça söylüyorlar da...

Hatta aralarında, yeni doğan oğullarına “Recep Tayyip” adını verenler bile var...

Demek ki neymiş?

Bu eyleme asla, “ideolojik eylem” denilemezmiş!

***


Sayın Büyük dedi ki:

“Bu 10 bin kişinin aylık maliyeti 40 trilyon lira...”

En Büyük Devlet Büyüğü, işçilere aylık olarak ödenenen parayı, açıkça çarpıtıyor...

Her ay 40 trilyon lira ödendiğini söylüyor...

Haklılığını kanıtlamak ve rakamı abartmak için, kendi eliyle yaptığı “liradan altı sıfır atma devrimi”ni unutuveriyor!

Aslında; bugün için işçi başına 4 bin liralık aylık masraftan söz ediyor...

Ki; bu da büyük bir abartma!

Çünkü işçilerin maaşları ve diğer ödentileri ortada:

Bugün itibarıyla direnişteki 10 bin işçinin en fazla maaş alanı için ödenen toplam para 2 bin TL’yi geçmiyor...

Bütün işçiler için bu paranın harcandığını varsaysak bile ödenen toplam aylık, 20 milyon lirayı geçmiyor!

***


Sayın Büyük dedi ki:

“Bu insanlar iki yıldır tütün depolarında duruyorlar, oturuyorlar...”

TEKEL işçileri, tütün depolarında boş boş oturmayı kendileri seçmedi...

Hepsinin tıkır tıkır yaptıkları bir işleri vardı ama; bu iktidarın izlediği “özelleştirme” ve “destekleme” politikaları onları işsiz bıraktı...

Dolayısıyla şimdi onları yeniden üretir hale getirmek de iktidarın görevi...

İktidar ise bunu yapacağına kolay yolu seçip, üstelik beş kuruş tazminat vermeden kapıyı gösteriyor!

***


Şimdi Sayın Büyük’ün ağzıyla soruyorum:

Bu işçilerin hakkını yemek, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yemekten daha mı caiz?

*****


BU MUDUR?

Takvimler 15 Ağustos 2009’u gösteriyordu... En Büyük Devlet Büyüğü dedi ki:

“Demokratik açılım konusunda yıl sonunu falan bulamayız, o kadar rahat değiliz...”

Bugün 29 Aralık 2009...

PKK militanlarının Habur kapısından ellerini kollarını sallayarak girmeleri dışında “demokratik açılım” konusunda hâlâ bir arpa boyu yol alınamadı...

Üstelik o tarihten bu yana irili-ufaklı binlerce olay çıktı!

***


Süre bittiğine göre; yoksa “açılım” diye tutturdukları şey, bu muydu?

*****


GÜNÜN SORUSU

DTP kapatıldıktan sonra BDP’ye geçen Van Milletvekili Özdal Üçer, “Dağlarda, silahtan başka çaresi olmayan gerillalarımızı özlüyoruz biz. Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü özlüyoruz” demiş... Tahmin yarışması düzenliyorum:

BDP bu kafayla ne kadar süre açık kalır?

*****


Kafa karıştıran haberler!

Dünkü iki gazetenin sürmanşeti, birbirini yalanlar cinstendi...

Önce Hürriyet’in haberi:

“Kamuda hediye lokum bile yasak...

Başbakanlık Kamu Görevlileri Etik Kurulu’nun Başkanı Prof. Dr. Bilal Eryılmaz, ‘Kamuda hediyenin limiti sıfır, lokum bile yasak’ dedi...”

Ve bu da Akşam’da yayınlanan haber:

“Savcı Öz silahlandı...

Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz’e ilginç hediye: Coşkun Sucukları’nın ortaklarından iş adamı Şamil Coşkun, kendisine ait 5 bin TL değerindeki Smith Wesson tabancayı, Savcı Öz’e ‘hibe’ yoluyla devretti. Devir işlemlerini bizzat Savcı Öz’ün korumaları yürüttü.”

***


Memura lokum hediye etmek yasak, silah hediye etmek serbest...

Bu durumda...

Acaba “dinamit lokumu” hangi kategoriye giriyor?

..::MUSTAFA MUTLU::..

Kaynak: aydın ğoan medyası

Vatan gazetesi imtiyaz sahibi, Serdar Mutlu, olarak gözükse de aslında Aydın Doğana bağlıdır.
 
adamların maaşını 600 liraya kadar düşürmüşler bu kadar da olmaz
 
adamların maaşını 600 liraya kadar düşürmüşler bu kadar da olmaz

Türkiye'de yoksulluk sınırı zaten 2 bin TL. Varlıkla yokluk arasındaki çizgi gibi geliyor 600 TL. Türkiye'de kimler 2 bin TL nin üstünde alıyor belli. Gerisi angarya.
 
Geri
Üst