Sansür emrini Başbakan mı verdi?

[MG_eVİL]

Başbakan bu aralar çok sert.. Kendi medyasına (yandaş medya) verip veriştiriyor..

Nasıl böyle yazarsınız diye bas bas bağırıyor..

AKP’li basın sinmiş vaziyette!..

Çoğu yazar kellemiz gitmesin diye kafayı kuma gömdü.. Gömmeyen yok mu, direnen, dik duran..

Başbakan’ı eleştiren..

Olmaz mı?

Ama bedeli ağır..

Kelle gidiyor, yazı sansürleniyor..

*


Bunu yapan kim?

Demokrasi havarisi olarak geçinenler var ya; lafa gelince özgür basından dem vuranlar, onlar..

Önceki gece içlerinden biri çıkıp haykırmış:

Ne özgürlüğü lan, ne demokrasisi..

*


Lafı uzatmadan meseleye gelelim..

Başbakan partisinin grup toplantısında kendi medyasına kükreyip hakaret edince Yeni Şafak’tan Hakan Albayrak hazmedememiş, yanıt vermiş..

Yazısı gazetesinin Anadolu baskılarında yayınlandı.. İlk baskı dediğimiz yerlerde..

Bizim meslektekilerin şehir içi dediğimiz yerlerde yok.. (Geç saatlerde baskıya girer.)

Yazı çıkarılmış!

Gece yarısı birileri sansürlemiş..

Yazı uçmuş!

Yani bazı illerde var, bazı illerde yok.. (İstanbul’da, Ankara’da yok, Elazığ’da, Mersin’de var.)

Kimin işi acep!

*


Düşünelim..

Başbakan gece yarısı ilk baskıyı gördü de ‘atın bu yazıyı’ diye talimat mı verdi?

Başbakan’ın basın danışmanı baskı mı yaptı?

Başbakan kızar diye korkuyla mı çıkardılar?

Fehmi Koru mu devreye girdi?

Bilemem.. Ama yazı önce yayınlandı, sonra atıldı.. Sansür gece yarısı geldi!

Her kimden geldiyse..

Allah ayaklarına dolaştırdı derler ya.. Aynen öyle oldu.. Albayrak’ın yazısını gazetenin internet sitesinden çıkarmayı unutmuşlar.. Hem de tepeden, siteye giren ilk anda görsün diye ‘Başbakan’a sorular ve cevaplar’ diye nal gibi yayınladılar..

Ve olan oldu..

*


Mirgün Cabas ile Ruşen Çakır NTV’de yaptıkları Yazı İşleri programında bu yazıdan söz edince açtım Yeni Şafak’ın sitesini..

Aaa.. Yok..

Oradan da uçurulmuş!

Sansür dört koldan..

*


İnternete düşen yazı ile başa çıkılır mı? Başka siteler de yayınlayınca Yeni Şafak’ın sansür ekibi çaresiz üç saat sonra yazıyı yeniden koydu.. Ama bu kez aynı yerden değil, yazarlar sütununa atarak..

Belli, mecbur kalmışlar..

*


Gelelim sansürlenen yazıya..

Hakan Albayrak ne diyordu ki yedi beline baltayı!

Şöyle diyebilirim.. Yazısında Başbakan’ın dediklerini yine Başbakan’ın sözleriyle çürütüyordu..

Erdoğan için sinir bozucu bir durum yani..

Mesela...

Başbakan araziyi 44 yıllığına İsrail’e vereceğimizi nereden çıkartıyorsunuz diyor ya..

Albayrak cevap veriyor; Zat-ı alinizin açıklamalarından..

Şöyle yazmış:

“Bizzat sizin bu işi İsrail’e versek ne olacak? Şu dinden bu dinden diye yabancı sermayeye karşı çıkılır mı? Paranın dini-ırkı yoktur. Adam buraya gelecek, yatırım yapacak, Ahmet’i Mehmet’i istihdam edecek mealindeki PROVOKATİF konuşmanıza istinaden yazmışız.”

*


Şu sorusu da Başbakan’ı çok kızdıracak diye sansür heyetine takıldı herhalde..

Veya Başbakan’ın bizzat kendisine!

“Öncelikli tercihiniz mayın temizleme işini tek başına ihale etmek ise, bugüne kadar niye yapmadınız? Şimdi niye yapmıyorsunuz?”

*


Ama Albayrak’ın yazısının son bölümü Yeni Şafak’ta yayınlansa Başbakan çıldırırdı herhalde..

Okuyalım..

“Mayından temizlenen arazinin bölge halkına verilmesini isteyenleri ‘Yok öyle bedavacılık!’ diye azarlıyorsunuz, ama o topraklar zaten bölge halkınındı.

1950’li yıllarda ‘Burası askeri bölge olacak, mayınlanacak, sivillere kapatılacak’ diye istimlak edildi, bölge halkının elinden alındı.

İstimlak sebebinin ortadan kalkmasıyla beraber o toprakların eski sahiplerine iadesinin gündeme gelmesinden daha tabii ne olabilir?

Buna bedavacılık denmez, iade-i hak denir.

Ve isminde ADALET kelimesi bulunan bir partiye de bu yakışır.”

*


Mayınlar da ne mayınmış ama..

Medyada sansür devrini de başlattı..

Özgürlük adına!...

*


Susup kalırlar mı?

..::MEHMET TEZKAN::..