MG_eVİL
New member
- Katılım
- 20 May 2008
- Mesajlar
- 3,623
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Başbakan Erdoğan, G-20 zirvesi için gittiği Londra’da da “iç siyaset”i değerlendirmekten kendisini alamamış ve “Güneydoğu’da tehditlerle dolu bir seçim yarışı yaşanmıştır” demiş...
Başbakan neden özellikle bu bölgeyi vurguluyor?
Çünkü DTP, AKP’ye açık ara fark attı! Başbakan’a göre bu bölgedeki vatandaşlar kapılarının altından atılmış mektuplarla ciddi şekilde tehdit edilmiş...
Sonuçta da böyle bir ortamda yapılan seçim için Başbakanımız, “Demokratik ortamda yapılmıştır” diyemezmiş...
Kendisiyle uzun zamandır ilk kez aynı görüşteyim. Gerçekten de böyle bir ortamda yapılan seçime, “Demokratik ortamda yapılmıştır” demek mümkün değil!
***
İyi de:
DTP, oralarda seçmenleri tehdit ettiyse...
Adalet (!) Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Antalya’daki seçmenlere, “AKP’li olmayan belediyeler iş yapamaz, projeleri Ankara’dan geçmez” demesi...
Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun Adana’da benzer sözleri yinelemesi...
Bizzat kendisinin, AKP’yi desteklemeyen gazetelerin boykot edilmesini istemesi...
Bazı valilerin, yetkilerini kullanarak AKP mitinglerine “izleyici memur” toplaması...
Yeksek Seçim Kurulu’nun suç duyurusunda bulunmasına karşın Tunceli’de beyaz eşya dağıtımının sürdürülmesi, bu yolla yasaların delinmesi...
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, “Seçimden sonra Mehmet Ali Birand’a ve Uğur Dündar’a bu Türkiye dar gelmezse, bana yazıklar olsun” demesi...
Bazı belediyelerde zabıta memurlarının gecekondularda oturan vatandaşları kenara çekip, “Mahallenizden AK Parti çıkmazsa, seçimden bir gün sonra yıkım ekipleriyle geleceğiz” diye gözdağı vermesi...
Tüm bunlar tehdit değil mi?
Bu tehditlerle vatandaşlara şantaj yapmış olmuyorlar mı?
Bu koşullarda yapılan seçimlere, “Demokratik ortamda yapılmıştır” denilebilir mi?
***
Keşke Başbakan geçen pazar akşamı söylediği gibi bu seçimlerden “ders” alsaydı ve olaylara sadece “partisinin gözlüğü”yle bakmaktan kurtulabilseydi...
Ama görünen o ki...
Bu; pek de mümkün değil!
*****
MUHTEREM
Suudi Arabistan Kralı ülkemize geldiğinde, oteline kadar gidip ziyaret ettikleri için meğer Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın boş yere günahlarını almışız.
Çünkü ABD Başkanı Obama bile,“majeste”nin karşısında yerlere kadar eğilmiş!
Meğer; ne “muhterem” bir adammış...
***
Sahi; Cumhurbaşkanı Gül’e verdiği hediye neydi acaba?
*****
GÜNÜN SORUSU
Baykal dün CNNTürk’e çıktı ve “Bizde daha çok Kılıçdaroğlu var” dedi.
Peki Sayın Baykal; partinizde “başka Baykal” yok mu ki; koltuğa yapışıp kaldınız?
*****
TRT, FGRT oldu; 1400 kişi işe alındı!
RTÜK’teki ilginç kadrolaşmaya ilişkin haberleri izliyorsunuzdur:
Ankara Otobüs Terminali mescidinin imamı, 143 milyon 829 bin TL bütçesi olan kurumun saymanlığına getirilmiş.TV yayınlarını izleyen dairenin başına da bir sağlık memuru atanmış!
Bunlar RTÜK’te olup bitenler...
TRT’yi de ben anlatayım size:
Bu kurum resmen FGRT oldu... Yani Fethullah Gülen Radyo Televizyonu!
Hatırlarsınız; Genel Müdür İbrahim Şahin göreve gelir gelmez, “TRT’de kırk kat fazla personel var” diyerek 900 kişiyi emekliye sevk etmiş, birçok yetişmiş personeli ilgisiz görevlere atayarak istifaya zorlamıştı.
Tasarruf gerekçesiyle 900 kişinin emekli edildiği TRT’ye; tamamı Zaman, Aksiyon, STV, Cihan Haber Ajansı kadrolarından olmak üzere 1400 kişinin işe alındığını...
Sözleşmeyle alınan bu arkadaşlara astronomik paralar verildiğini...
TRT’nin personel giderlerinin, geçmiş yıllara göre hatırı sayılır miktarda arttığını duydunuz mu hiç?
***
Peki; TRT yönetimi bu “kadrolaşma”yı nasıl maskeliyor?
Basit: Eurovision için Hadise’ye şarkı yaptırıp, “Bakın biz ne kadar demokratız. Açık saçık kadın şarkıcıya ülkemizi temsil ettiriyoruz” diyor; bazı saf “aydınlar”da kurum içindeki asıl “hadiseleri” görmeyerek, TRT’nin bu tavrını ayakta alkışlıyor.
Kısacası...
Elektrik faturalarımızla finanse ettiğimiz FGRT, hepimize hayırlı uğurlu olsun!
..::MUSTAFA MUTLU::..
Başbakan neden özellikle bu bölgeyi vurguluyor?
Çünkü DTP, AKP’ye açık ara fark attı! Başbakan’a göre bu bölgedeki vatandaşlar kapılarının altından atılmış mektuplarla ciddi şekilde tehdit edilmiş...
Sonuçta da böyle bir ortamda yapılan seçim için Başbakanımız, “Demokratik ortamda yapılmıştır” diyemezmiş...
Kendisiyle uzun zamandır ilk kez aynı görüşteyim. Gerçekten de böyle bir ortamda yapılan seçime, “Demokratik ortamda yapılmıştır” demek mümkün değil!
***
İyi de:
DTP, oralarda seçmenleri tehdit ettiyse...
Adalet (!) Bakanı Mehmet Ali Şahin’in Antalya’daki seçmenlere, “AKP’li olmayan belediyeler iş yapamaz, projeleri Ankara’dan geçmez” demesi...
Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu’nun Adana’da benzer sözleri yinelemesi...
Bizzat kendisinin, AKP’yi desteklemeyen gazetelerin boykot edilmesini istemesi...
Bazı valilerin, yetkilerini kullanarak AKP mitinglerine “izleyici memur” toplaması...
Yeksek Seçim Kurulu’nun suç duyurusunda bulunmasına karşın Tunceli’de beyaz eşya dağıtımının sürdürülmesi, bu yolla yasaların delinmesi...
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in, “Seçimden sonra Mehmet Ali Birand’a ve Uğur Dündar’a bu Türkiye dar gelmezse, bana yazıklar olsun” demesi...
Bazı belediyelerde zabıta memurlarının gecekondularda oturan vatandaşları kenara çekip, “Mahallenizden AK Parti çıkmazsa, seçimden bir gün sonra yıkım ekipleriyle geleceğiz” diye gözdağı vermesi...
Tüm bunlar tehdit değil mi?
Bu tehditlerle vatandaşlara şantaj yapmış olmuyorlar mı?
Bu koşullarda yapılan seçimlere, “Demokratik ortamda yapılmıştır” denilebilir mi?
***
Keşke Başbakan geçen pazar akşamı söylediği gibi bu seçimlerden “ders” alsaydı ve olaylara sadece “partisinin gözlüğü”yle bakmaktan kurtulabilseydi...
Ama görünen o ki...
Bu; pek de mümkün değil!
*****
MUHTEREM
Suudi Arabistan Kralı ülkemize geldiğinde, oteline kadar gidip ziyaret ettikleri için meğer Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın boş yere günahlarını almışız.
Çünkü ABD Başkanı Obama bile,“majeste”nin karşısında yerlere kadar eğilmiş!
Meğer; ne “muhterem” bir adammış...
***
Sahi; Cumhurbaşkanı Gül’e verdiği hediye neydi acaba?
*****
GÜNÜN SORUSU
Baykal dün CNNTürk’e çıktı ve “Bizde daha çok Kılıçdaroğlu var” dedi.
Peki Sayın Baykal; partinizde “başka Baykal” yok mu ki; koltuğa yapışıp kaldınız?
*****
TRT, FGRT oldu; 1400 kişi işe alındı!
RTÜK’teki ilginç kadrolaşmaya ilişkin haberleri izliyorsunuzdur:
Ankara Otobüs Terminali mescidinin imamı, 143 milyon 829 bin TL bütçesi olan kurumun saymanlığına getirilmiş.TV yayınlarını izleyen dairenin başına da bir sağlık memuru atanmış!
Bunlar RTÜK’te olup bitenler...
TRT’yi de ben anlatayım size:
Bu kurum resmen FGRT oldu... Yani Fethullah Gülen Radyo Televizyonu!
Hatırlarsınız; Genel Müdür İbrahim Şahin göreve gelir gelmez, “TRT’de kırk kat fazla personel var” diyerek 900 kişiyi emekliye sevk etmiş, birçok yetişmiş personeli ilgisiz görevlere atayarak istifaya zorlamıştı.
Tasarruf gerekçesiyle 900 kişinin emekli edildiği TRT’ye; tamamı Zaman, Aksiyon, STV, Cihan Haber Ajansı kadrolarından olmak üzere 1400 kişinin işe alındığını...
Sözleşmeyle alınan bu arkadaşlara astronomik paralar verildiğini...
TRT’nin personel giderlerinin, geçmiş yıllara göre hatırı sayılır miktarda arttığını duydunuz mu hiç?
***
Peki; TRT yönetimi bu “kadrolaşma”yı nasıl maskeliyor?
Basit: Eurovision için Hadise’ye şarkı yaptırıp, “Bakın biz ne kadar demokratız. Açık saçık kadın şarkıcıya ülkemizi temsil ettiriyoruz” diyor; bazı saf “aydınlar”da kurum içindeki asıl “hadiseleri” görmeyerek, TRT’nin bu tavrını ayakta alkışlıyor.
Kısacası...
Elektrik faturalarımızla finanse ettiğimiz FGRT, hepimize hayırlı uğurlu olsun!
..::MUSTAFA MUTLU::..