Sağlam inanç ne demektir?

Ağaçtan düşen elmayı ırmak kıyıya sürükler. Onu orada bulunan birisi görür ve alır. Önce bir diş ısırır, sonra, “Ne yaptım?” diyerek hemen fırlatıp atar; “Bana ait değildi.” diyerek üzülüp titrer. İşte, sağlam inançtaki sır, küçük bir elma ısırığıyla tedirgin olan o ruhta gizlidir.
Bir genç kız vardı ki, annesinin ısrarına karşı, “Hayır anne! Süte su katamayız. Ömer görmese de Allah görür.” diyordu. Acaba o çocuğun nasıl bir kalbi vardı? İnsan, yaratılış gayesinin, evrendeki yerinin ve bir gün hayat imtihanının hesabını vereceğinin bilincinde değilse niçin görevlerini benimsesin? Kalbi, öteler için atmıyorsa, gönlünü beslemiyorsa, bencillik bir ahtapot gibi ruhunu kuşatmışsa insanı niçin sevsin? Saygıyı, sevgiyi ve sırayı niçin bilsin? İçinde sorumluluk duygusu yoksa, kalbi bu hisle ürpermiyorsa, arabayı sürerken, niçin dikkat kesilsin? Onu, içinden iten bir duygu yoksa niçin fedâkârlık yapsın? Niçin dürüst yaşasın? Hayatın boş ve manasız olduğunu düşünüyorsa, niçin sorumluluğa ve vazifeye inansın? Sağlam bir inançla beslenmiyorsa kalbi, insanı hangi şey iyiye yönlendirsin? Şehvetin, kıskançlığın, hırsın pençelerine, bu zayıf haliyle insan nasıl dirensin? Şerrin yuvası olmuş kalbde “erdem” nasıl barınsın? Nasıl başını elleri arasına alıp, hayatının anlamlı muhasebesini yapsın? Yoğun karanlıklar etrafını sarmışken, insan nasıl bir çıkış noktası bulsun? Dünya hayatındaki bütün tablolar karşısında davranışlarımızı ve hislerimizi yönlendiren tek husus, bizim inanç sistemimizdir.
Ali Budak