Sürücü Belgesiz Araç Kullanmak

fells2

Banned
SÜRÜCÜ BELGESİZ ARAÇ KULLANMAK [*]SÜRÜCÜ BELGESİ GERİ ALINDIĞI HALDE İKİNCİ KEZ SÜRÜCÜ BELGESİZ ARAÇ KULLANMAK [*]ÖN ÖDEME ÖNERİSİ [*]YASAL HAKLARIN HATIRLATILMASI
_______________________________________________
CG 00, E: 2000/7-211, K: 2000/000217, Tarih: 07.11.2000

1 - TCY.nın 119 maddesi "sorgu yapılmadan" ön ödeme önerisini öngördüğünden öneriyi kabul eden sanıkların CMUK.nun 135. maddedeki yasal haklarının hatırlatılmaması "yasaya aykırılık" oluşturmaz.

2 - "Ön ödeme" kurumu düşme nedenidir, diğer nedenlerden önce göz önüne alınması gerekir. Bir düşme nedeni varsa hakim başka hususu araştırmaksızın "davanın ortadan kaldırılmasına" karar verir.

Bu nedenle sanık ön ödeme önerisini kabul ettiğinden mahkemece "suç gününden geriye doğru bir yıl içinde aynı suçtan kesinleşmiş mahkeme kararı bulunup bulunmadığı hususunun araştırılmasına gerek yoktur.

(765 s. TCK. m. 119/7-8) (1412 s. CMUK. m. 135, 236) (2918 s. Trafik K. m. 36/3, 112, 118)

Sürücü belgesi geri alındığı halde ikinci kez sürücü belgesiz araç kullanmak suçundan sanık Ramazan'ın hakkındaki kamu davasının önödeme nedeniyle TCY.nın 119. maddesi uyarınca ortadan kaldırılmasına ilişkin (Çorlu Sulh Ceza Mahkemesince verilen 18.10.1999 gün ve 843/723 sayılı hüküm, yerel C. Savcısının temyiz üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay Yedinci Ceza Dairesince 20.3.2000 gün ve 2444/3938 sayı ile;

"1- Sanığın savunması alınmadan önce CMUK.nun 135. maddesinde yer alan yasal haklarının hatırlatılmaması,

2- Sanık hakkında dava konusu suçun işlendiği tarihten geriye doğru bir yıl içinde, aynı suçtan kesinleşmiş mahkeme kararı bulunup bulunmadığı araştırılmadan eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi" isabetsizliklerinden bozulmuştur.

Yerel Mahkeme ise 23.5.2000 gün ve 469/486 sayı ile; "TCK.nun 119/8. maddesi uyarınca, özel kanun hükümleri uyarınca işin doğrudan doğruya mahkemeye intikal etmiş olması halinde, sorgudan önce sanığa ön ödeme önerisi tebliğ edilecektir, ön ödeme kurumu niteliği itibariyle, Devletle-birey arasındaki ceza ilişkisini sona erdiren ve TCK.nunda düzenlenmiş olmakla birlikte aslında bir ceza yargılaması kurumudur. Bu yolla mahkemelerin ve yargı makamlarının Yasada belli yaptırımları bulunan suçlarda belli bir süreci olan yargılama işleminin bir anlamda bu suçun failine tanınmış bir hakla bir yerde kesilerek Devletin ve bireyin suçtan önceki haline dönmesi hedeflenmektedir, önödeme yapıldığında, eylem suç olarak tartışılmayacak, suçun failinin de belli sonuçları bulunan sanık statüsüne girmesi önlenecektir. Önödeme sonucu verilen, ortadan kaldırma kararı sanığın en lehine karar olmasa bile mahkumiyet kararı da değildir. Sonuçta; suçun failine tanınan özgür bir seçimin sonucudur. Sanık ancak önödeme önerisini yerine getirmediği taktirde sorgusu yapılarak işin esasına girilecektir. Önödeme kurumu, zorlayıcı bir hüküm de taşımamakta, önödeme yapılmadığı takdirde yargılamaya devam olunarak suç sabit olduğu takdirde belli şartlarda artırım yapılacağı belirtilmektedir. Bu anlamda suçun failinin özgür iradesine sunulan bir seçenektir. Sorgu yapılmadan önödeme tebligatı yapıldığından, mahkemece yapılan işlem kimliğin saptanması, suç tutanağı ile sanık arasında bağlantı kurmaktan ibarettir. Yasaya uygun sorgu ancak sanığın önödemeye uymaması halinde söz konusu olup, dava önödeme ile ortadan kaldırıldığından sanığın sorgusunun yapılmasına gerek bulunmamaktadır. 2918 sayılı Yasanın 112. maddesindeki suçun tekrarının 1 yıl içinde yeniden işlenmesi koşuluna bağlanması da önödemeyi engelleyici nitelikte değildir, suç tutanağı üzerine sanığın önödemeye uymaması halinde işin esasına girilecek, ancak bu aşamada eylemin 2. kez olup olmadığı araştırılarak dava sonuçlandırılacaktır" gerekçesiyle ilk hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de yerel C. Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C. Başsavcılığının "bozma" istekli 20.10.2000 günlü tebliğnamesiyle Birinci Başkanlığa gönderilmekle Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

Sürücü belgesi geri alındığı halde ikinci kez sürücü belgesiz araç kullanan sanık Ramazan hakkındaki kamu davasının önödeme nedeniyle ortadan kaldırılmasına ilişkin hükümde; Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık;

1- Sanığa CYUY.nın 135. maddesindeki yasal haklarının hatırlatılmasına gerek bulunup bulunmadığı,

2- Sanık hakkında suçun işlendiği tarihten geriye doğru bir yıl içinde, aynı suçtan verilip kesinleşmiş mahkeme kararı bulunup bulunmadığının araştırılması yönünde soruşturmanın genişletilmesine gerek olup olmadığına ilişkindir.

Kaynak İtalyan Ceza Yasasının 101. maddesinden 765 sayılı TCY.nın 119. maddesine alınan "önödeme" kurumu, yapısı itibariyle; ayrıntıları 11.4.1983 gün ve 2/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği üzere; kamu davasının önlenmesi durumunda bir usul hukuku kurumu açılmış bulunan kamu davasının ortadan kaldırılması durumunda ise ceza ilişkisinin düşmesi sonucunu doğuran ve bu özelliği itibariyle de suç hukuku kurumu olan karma özellikli bir düzenlemedir. Yasanın ilk şeklinde, aksi belirtilmeyen hallerde en fazla 200 liraya kadar hafif para cezasını gerektiren fiillerde, takibattan önce yasada belirtilen cezanın en yüksek miktarını ödeme halinde kamu davasının ortadan kaldırılmasına olanak tanımakta iken;

23.6.1936 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 3038 sayılı Yasa ile maddede yazılı miktar 50 liraya indirilmek, "takibat icrasından evvel" kelimeleri yerine "duruşmadan evvel" kelimeleri konulmak ve maddeye "yargılama giderlerini de" ödeme koşulu eklemek suretiyle değiştirilmiştir.

"1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair" 5.3.1973 gün ve 1696 sayılı Yasanın ek 5, 6, 7, 8 ve ek 9. maddelerinde TCY.nın 119 maddesi yürürlükte olmasına ve bu yasal değişiklikle ilgili maddede herhangi bir değişiklik yapılmamasına karşın önödeme kurumu yeniden düzenlenerek nisbi para cezaları ayrık tutulmak koşuluyla yalnızca para cezasını gerektiren cürümler de ön ödeme kapsamına alınmış, maktu para cezasını gerektiren suçlarda bu miktarın, aşağı ve yukarı sınırları gösterilmiş ise aşağı sınırın esas alınacağı belirtilmek suretiyle TCY.nın 119 maddesi hükmünden daha kapsamlı bir düzenleme yapılmış, ayrıca TCY.nın 119. maddesinde bulunmayan 10 gün içinde ödeme koşulu, süresinde ödenmediği taktirde suçu sabit görüldüğünde cezanın yarı oranında arttırılması ve bunun sanığa ihtar edilmesi, ek 8. madde ile; bu hüküm yerine getirilmeden dava açılması halinde aynı işlemlerin mahkeme tarafından yerine getirileceği, ek 9. maddede ise para cezasının ödenmesinin şahsi haklar,malın geri alınması ve zoralıma ilişkin hükümleri etkilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

CYUY.na 1696 sayılı Yasayla eklenen ek 5. maddenin uygulanmasında başarılı sonuçlar alındığı, ön ödeme konusunda yeni bir mesafe alınması ve daha geniş bir düzenlemeye gidilerek, mahkemelerin işlerinin çabuklaştırılması gerektiği gerekçesiyle; 10.1.1981 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 2370 sayılı Yasanın 1. maddesi ile;

TCY.nın 119. maddesi, "Yalnız para cezasını gerektiren bir suçun veya kanun maddesinde öngörülen hafif hapis cezasının yukarı haddi bir ayı aşmayan kabahat faili,

1- Para cezası maktu ise bu miktarı, aşağı ve yukarı hadleri gösterilmiş ise aşağı haddini;

2- Hafif hapis cezasının aşağı haddinin her gün için 647 sayılı Cezaların infazı hakkında Kanunun 4. maddesinin birinci bendinde belirtilen aşağı had üzerinden karşılayan miktarını;

3- Hafif hapis cezasıyla birlikte hafif para cezası da öngörülmüş ise, hürriyeti bağlayıcı ceza için yukarıdaki şekilde saptanacak miktar ile hafif para cezasının aşağı haddini;

Soruşturma giderleriyle birlikte, Cumhuriyet Savcılığınca kendisine yapılacak tebliğden itibaren 10 gün içinde merciine ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz. /

Suçla ilgili kanun maddesinde yukarı haddi bir ayı aşmayan hafif hapis veya hafif para cezasından yalnız birisinin uygulanabileceği hallerde yukarıdaki fıkralara göre ödenmesi gereken miktar, para cezası esas alınarak tesbit edilir.

Cumhuriyet Savcılığınca yapılacak tebligatta, ödenecek miktar, ödeme süresi ve belli edilen miktarın bu süre içinde ödenmesi halinde kamu davasının açılmayacağı ve ödemediği takdirde açılacak kamu davası üzerine suçu sabit görüldüğü takdirde mahkemece tayin edilecek cezanın yarı nisbetinde artırılarak hükmolunacağı sanığa bildirilir.

Yukarıdaki fıkra uyarınca yapılan tebligata rağmen belli edilen miktarın süresinde ödenmemesi halinde kamu davası açılır ve suç sabit olduğu takdirde tayin edilecek ceza, aşağı ve yukarı haddi gösterilen hallerde yukarı haddi geçmemek üzere yarı nisbetinde artırılarak hükmolunur.

Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan doğruya mahkemeye intikal etmiş olması halinde sanık sorgusundan önce hakim tarafından verilecek on günlük mehil içinde bu madde hükümlerine göre tespit edilecek miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte merciine ödediği takdirde kamu davası ortadan kaldırılır. Verilen mehil içerisinde belirlenen paranın ödenmemesi halinde yukarıdaki fıkra hükümleri uygulanır.

Yukardaki fıkra kapsamına giren bir suçtan ötürü doğrudan doğruya mahkemeye intikal eden işin ceza kararnamesiyle sonuçlandırılmış olması halinde itiraz üzerine duruşma yapılır ve bu halde de anılan fıkra hükümleri uygulanır.

Bu madde gereğince kamu davasının açılmaması veya ortadan kaldırılması kişisel hakkın istenmesine, malın geri alınmasına ve zoralıma ilişkin hükümleri etkilemez.

Kanun maddesinde ayrıca bir meslek veya sanatın tatili cezasının bulunması madde hükmünün uygulanmasına engel olmaz.

Nisbi para cezasını gerektiren suçlar hakkında bu madde hükmü uygulanmaz" şeklinde değiştirilmiş, aynı konudaki düzenlemeleri kapsayan CYUY.nın ek. 5, 6, 7, 8, ve 9. maddeleri 2370 sayılı Yasanın 19. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

Bu düzenlemenin yalnız para cezalarını ve yukarı sınırı bir ayı geçmeyen kabahat fiilleri için uygulandığı, İnfaz Yasasına göre kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların infazında yarar görülmediği düşüncesiyle para cezasına veya tedbire çevrilme olanağının getirildiği, bu itibarla TCY.nın 119. maddesi kapsamına kabahatler dışında kalan suçlardan da yukarı sınırı üç ayı geçmeyen özgürlüğü bağlayıcı cezayı gerektiren suçların alınmasının infaz hukukuna aykırılık yaratmayacağı ve mahkemeye intikal eden işlerde önemli azalma sağlayacağı gerekçesiyle 14.12.1998 günlü Resmi Gazetede yayınlanan 3506 sayılı Yasanın 3. maddesi ile TCY.nın 119. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları değiştirilerek, önceden hürriyeti bağlayıcı cezalar yönünden öngörülen bir aylık hafif hapis üç aya çıkarılmış, fıkradaki "hafif hapis" "hürriyeti bağlayıcı ceza" şeklinde değiştirilerek yukarı sınırı itibariyle üç aya kadar hapis cezasını gerektiren cürümlerde ön ödeme kapsamına alınmış, düzenleme bu günkü halini almıştır.

2918 sayılı Yasanın 114. maddesinde; trafik suçlarını işleyenler hakkında yetki sınırları içinde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı personeli ile Karayolları Genel Müdürlüğünün ilgili biriminin il ve ilçe kuruluşlarında görevli ve yetkili kılınmış personelince suç veya para cezasına dair tutanağın düzenleneceği, yargı yetkisine giren suçlarla ilgili tutanağın bir suretinin 7 iş günü içinde ilgili mahkemeye gönderileceği, 112. maddesinde ise sürücü belgelerinin geçici olarak geri alınması hariç olmak üzere bu yasadaki hafif para cezasını, belgelerin geri alınması ve iptali veya işyerlerinin kapatılması cezasını gerektiren suçlarla ilgili davalara trafik mahkemelerinde, bunların bulunmadığı yerlerde yetki verilen Sulh Ceza Mahkemelerinde 3005 sayılı Yasa hükümlerine göre bakılacağı, yasanın hafif para cezası veya hafif para cezası ile birlikte hafif hapis cezası yanında veya tek başına belgelerin geri alınması, iptali ve işyerlerinin kapatılması cezası öngörülmüş olan maddelerindeki suçlarda TCY.nın 119. maddesi hükmünün uygulanmayacağı belirtilmiştir.

2918 sayılı Yasanın 21.5.1997 gün ve 4262 sayılı Yasanın 4. maddesi ile yeniden düzenlenen 118. maddesinin son fıkrasında; "Bu madde ve diğer ilgili maddelerdeki hükümlere göre sürücü belgeleri geri alınanlardan, geri alma süresi içinde araç kullandığı tespit edilenler, bu Kanunun 36. maddesinin üçüncü fıkrasına göre cezalandırılırlar." 36. maddenin üçüncü fıkrasında ise; "sürücü belgesi sahibi olmadan trafiğe çıkanlara ilk tespitte bir aydan iki aya kadar tekrarı halinde iki aydan üç aya kadar hafif hapis cezası verilir. Ayrıca bu kişiler her defasında 7.200.000 lira hafif para cezasıyla cezalandırılırlar." 112. maddenin 7. fıkrasında ise; "Bu kanunda yer alan Suçun Tekrarından" maksat, daha önce verilmiş hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıl içinde aynı suçun tekrar işlenmesidir" hükümleri yer almıştır.

Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

15.10.1999 günü saat 23.40 sıralarında ikinci kez sürücü belgesiz araç kullandığı saptanan sanık Ramazan, hakkında düzenlenen 18.10.1999 tarihli suç tutanağı ile 3005 sayılı Yasa hükümleri uyarınca işlem yapılmak üzere mevcutlu olarak Sulh Ceza Mahkemesine sevk edilmiş, suç tutanağında belirtilen şahsın huzurdaki sanık olduğu saptandıktan sonra; TCY.nın 199. maddesi uyarınca önödeme önerisi tebliğ edilmiş, sanık ön ödeme önerisinde belirtilen 2 ay hafif hapis cezasından dönüştürülen 60 milyon TL. hafif para cezası ile suç tarihi itibariyle yeniden değerleme oranına göre saptanan 22.900.000 TL. hafif para cezası toplamı 82.900.000 TL. hafif para cezasını aynı gün 52339 nolu vezne alındısı ile Çorlu Mal Müdürlüğüne yatırmış ve alındı belgesini dosyaya ibraz etmiş, ön ödeme nedeniyle hakkındaki kamu davası ortadan kaldırılmıştır.

TCY.nın 119/7. maddesinde "özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan doğruya mahkemeye intikal etmiş olması halinde sanık sorgusundan önce hakim tarafından verilecek on günlük mehil içinde bu madde hükümlerine göre tespit edilecek miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte merciine ödediği taktirde kamu davası ortadan kaldırılır" hükmü ile önödemeye tabi suçlarda mahkemece sorgu yapılmadan ön ödeme önerisinde bulunacağı, CYUY.nın 236. maddesinde ise duruşmaya tanıkların ve bilirkişilerin yoklamasıyla başlanacağı, bundan sonra sanığın açık kimliği ve şahsi durumu saptandıktan sonra iddianamenin okunarak 135. maddeye göre sanığın sorguya çekileceği belirtilmiştir. Özel Yasası uyarınca doğrudan doğruya mahkemeye intikal eden suçlarda ön ödeme uyarısında bulunulması bir yargılama koşulu olup sanık ön ödeme önerisine uymadığı takdirde hakkında yargılamaya başlanılarak CYUY.nın 236. ve 135. maddesine uygun sorgu yapılacağından ön ödeme önerisinde bulunulduğunda CYUY.nın 135. maddesindeki yasal hakların hatırlatılmasına gerek bulunmamaktadır.

Diğer yandan suç hukuku kurumu niteliği ön plana alındığında ön ödeme, suç işlenmesiyle ortaya çıkan sanık ile Devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Düşme nedenlerinin bir özelliği bunların hakim tarafından diğer nedenlerden önce nazara alınmasıdır. Bir düşme nedeni bulunduğunda hakim başka hiçbir hususu araştırmaksızın olayın sanıklarına bu düşme nedeninin uygulanmasına yasal açıdan olanak bulunup bulunmadığını araştırır, uygulanabileceği sonucuna ulaştığında ise davanın ortadan kaldırılmasına karar verir.

Somut olayda sanık ön ödeme önerisine uyduğundan mahkemece başkaca bir hususun araştırılmasına gerek bulunulmamaktadır, ancak sanık önödemeye uymadığı taktirde yargılama koşulu gerçekleşecek ve sanık hakkında yargılama yapılacak ve Özel Daire ilamında belirtilen şekilde araştırma yapma yükümlülüğü doğacaktır.

Bu itibarla Yerel Mahkeme direnme hükmü isabetli olup onanmasına karar verilmelidir.

Çoğunluk görüşüne katılmayan iki kurul üyesi, Özel Daire ilamında belirtilen nedenlerle hükmün bozulması yönünde oy kullanmışlardır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle, Yerel mahkeme direnme hükmünün (ONANMASINA), dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 7.11.2000 günü tebliğnamedeki isteme aykırı olarak oyçokluğuyla karar verildi.
 
Üst