Sözleriniz Yalan, Gittiğiniz Yol Yanlış

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Sözleriniz Yalan, Gittiğiniz Yol Yanlış

Milli Gazete


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül:

"Parlamenter demokrasinin, serbest piyasa ekonomisinin ve hukukun üstünlüğünün gerçek anlamda uygulandığı iki önemli bölge ülkesiyiz."

Gerçek terörist İsrail’dir

Gül: Terörden çok çekmiş bir ülke olan ve halen terörle mücadelesini sürdüren Türkiye, İsrail’in maruz kaldığı terör saldırılarını her zaman şiddetle kınıyor.

Bu yüzden mi Lübnan’dayız?

İsrail’in güvenliği ve sınırlar içerisinde yaşama hakkına sahip olması Türkiye’nin Ortadoğu politikasının değişmez önceliğidir.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve AKP iktidarı sayesinde Türkiye bir ilki gerçekleştirdi.

Filistin topraklarını işgal ederek devlet kuran İsrail’in hemen hemen hiçbir İslâm ülkesiyle ilişkisi bulunmuyor.

Türkiye, 1948’de İsrail’i tanıyan ilk ülkelerin içerisinde yer almakla kalmadı, bugün çok daha ileri bir adım atarak işgalci devletin Cumhurbaşkanını milletimizin kalbi sayılan TBMM çatısı altına getirerek ona konuşma izni verdi.

Bundan yakın bir süre önce devlet ricaliyle görüşebilmek için günlerce kapılarda bekleyen İsrail heyetlerine karşılık, bugün gelinen noktada, sürekli gündemde tutmaya çalıştığımız dış politika faciasının boyutlarını göstermesi bakımından çok önemlidir.

Bu noktaya özel gayretle gelindi

Türkiye’nin bölgesel sıkıntılarının çözümünü Washington’da arayan AKP iktidarı, İsrail’i birinci ortak olarak değerlendiremediği takdirde ABD’den yüz bulamayacağına inanıyor.

Hatırlanacağı gibi Başbakan Erdoğan’ın 2005 yılında ABD’ye yapacağı ziyaret için, Türkiye’ye “Önce İsrail’le görüşmesi” bir ön şart olarak dayatılmış, Başbakan, ancak bu ziyareti yaptıktan sonra Bush’tan randevu gelmişti.

Başbakan Erdoğan, o gün yapılan eleştirileri değerlendirirken, İsrail ziyaretinin ABD ile bir bağlantısının olmadığını ileri sürüp, eleştirenleri marjinallikle suçlamıştı.

Başbakan’a göre bu ziyaret başkaları istediği için değil, “Tarihi ve milli mecburiyetten dolayı” yapılacak bir ziyaretti.

Oysa Türkiye’nin İsrail’le ortak en küçük bir milli beraberliği söz konusu değildir. Bin yıllık bir devletin on yıllık bir devletle hiçbir tarihi ilişkisinden söz edilemez.

Varlıklarını bütünüyle İsrail-ABD siyasetine angaje eden bir zihniyet taviz üstüne taviz vermiş, en sonunda İsrail Cumhurbaşkanı’nı getirip TBMM’de kürsüye çıkartmıştır.

AKP iktidarının seçilmiş Filistin yöneticilerine karşı ABD ve İsrail’in arzularına uyarak koyduğu soğuk tavrı, Şimon Peres’e karşı göstermeye gücü yetmez. Ama, AKP’ye destek olan herkes, Şimon Peres’e gösterilen içtenliğin neden İsrail’in bile destek ve övgüsünü kazanmış olan Mahmut Abbas’a karşı gösterilmediğini merak edip sormalıdır.

Peres’in Türkiye ziyareti, bu ziyaret vesilesiyle yaptığı konuşmalar ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün değerlendirmeleri ülkemizi küçük düşürmekte, nereye sürüklenmek istendiğimizi açıkca gözler önüne sermektedir.

Doğal ortakmışız (!)

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile İsrail’in “doğal ortak” olduğunu iddia ederek şunları söylüyor:

“Parlamenter demokrasinin, serbest piyasa ekonomisinin ve hukukun üstünlüğünün gerçek anlamda uygulandığı iki önemli bölge ülkesiyiz.”

Sayın Gül, İsrail’de Hahamlar Meclisi’nin her şeyin üzerinde olduğunu bilmiyor mu?

Dünyanın en teokratik, en faşist düzeninin İsrail’de uygulandığından haberdar değil mi?

Açlığa mahkûm edilen milyonlarca Filistinli’nin varlığı, kemikleri kırılan Filistinli çocukların çığlığı bütün evrende, sadece Sayın Gül’ün mü dikkatini çekmedi ki, işgalci siyonistlerin düzenini “Hukukun üstünlüğünü esas alan düzen” olarak değerlendiriyor?

Mücahitler terörist mi?

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye ile İsrail’in ortak noktalarını çoğaltmak gayretiyle teröre de uzanıyor ve tarihe geçecek şu ifadeleri kullanıyor:

“Terörden çok çekmiş bir ülke olan ve halen terörle mücadelesini sürdüren Türkiye, İsrail’in maruz kaldığı terör saldırılarını her zaman şiddetle kınıyor.”

Filistin’de ezici bir çoğunlukla seçimleri kazanan HAMAS liderinin Türkiye ziyaretine karşı çıkan İsrail’i memnun etmek için misafirimizi arka kapıdan kovanların bu baskılara teslim olduklarını yukardaki ifadelerden daha açık hiçbir şey gösteremez.

Bunun için mi Lübnan’dayız?

Hatırlanacağı gibi işgalci İsrail geçen yıl Lübnan’a saldırmış, bu ülkeyi işgal etmek istemiş, fakat Hizbullah karşısında tarihinin en büyük yenilgisini alarak çekilmek zorunda kalmıştı.

Daha sonra BM’yi devreye sokan İsrail, Lübnan’a Türk askerini çekmeyi başarmıştı.

AKP iktidarı o günlerde

“Madem terörü önlemek istiyorsunuz, o zaman askerimizi İsrail’e neden göndermiyorsunuz?”

sorularına cevap vermemişti. O zaman Dışişleri Bakanı olan Gül, işte şimdi Peres’in ziyaretini vesile kılarak askerimizin neden Lübnan’da bulunduğunun ipuçlarını veriyor. Gül bu konuda şunları söylüyor:

“İsrail’in güvenliği ve tanınmış sınırlar içerisinde yaşama hakkına sahip olması Türkiye’nin Ortadoğu politikasının değişmez önceliğidir.”

Bush’un da sık sık aynı şeyi ifade etmesi AKP eliyle yürütülen politikanın tam bir dış politika faciası olduğunu gözler önü seriyor.
 
MİLLİ GAZETE ve komutanım sizi yan yana görmek şaşırttı beni,bu konuda hükümetin tavrını savunmayacağım,çünki israil terörist devlettir,ortadoğuda meydana gelen herşeyin sorumlusudur.
Dönen dolapların ve senaryoların hepsinin mesulüdür bence.Fakat milli gazete bunları muhalefet olsun
diye yazarken Erbakan hocanın israile gidişini,ihalelerini de unutmaması ve açıklaması gerekir diye düşünüyorum.SAYGILAR.
''Düşmanımın düşmanı dostumdur'' mu???
 
Düşmanımın düşmanı dostum degildir fakat doğru sözede eyvallah denir.
Ancak milli gazete pekmi anti-kapitalist ?
Arkasındaki tarikat holdinglerinide yazsaydıya...
 
MİLLİ GAZETE ve komutanım sizi yan yana görmek şaşırttı beni,bu konuda hükümetin tavrını savunmayacağım,çünki israil terörist devlettir,ortadoğuda meydana gelen herşeyin sorumlusudur.
Dönen dolapların ve senaryoların hepsinin mesulüdür bence.Fakat milli gazete bunları muhalefet olsun
diye yazarken Erbakan hocanın israile gidişini,ihalelerini de unutmaması ve açıklaması gerekir diye düşünüyorum.SAYGILAR.
''Düşmanımın düşmanı dostumdur'' mu???

Ne alaka Esfanu;Ben nasıl tam bağımsız Türkiye istiyorsam paralel olarakta hiçbir siyasi oluşumun gözlügüyle bakmıyorum.Kafam ne üretiyorsa veya kim doğruyu söylüyorsa bana göre o doğrudur.Hiç bir zaman da yanlışı sırf siyasi vekişisel çıkarlar için savunamam.Zaman zaman bu forumda olsun,siyasi alanda olsun körü körüne yanlışları savunurken kılıktan kılıga girenleri çokça gördükçede kendimle olsun,benim gibi doğrunun peşinde olan arkadaşları gördükçe insan olmanın hazzını yaşıyorum.
 
Türkiye’nin Ortadoğu politikasının İsrail’in güvenliğini sağlamak temeline oturtulduğunu zaten bilinen bir gerçektir.
Fakat Türkiye, ilk defa Cumhurbaşkanı düzeyinde temel önceliklerinden birinin İsrail’in güvenliğini sağlamak olduğunu açıkladı. Peki, “Dindar Cumhurbaşkanı” diye Abdullah Gül’ü ve bağlı olarak seçimlerde AKP’yi destekleyenler, bunları bilmiyor muydu?
Bilmiyorlarsa şimdi öğrendiler! Peki öğrendikleri halde ne yapacaklar! Hiçbir tepki göstermeyecekler mi?
Elbette, biz de Ortadoğu’da barışın sağlanmasını isteriz. Ama Türkiye’nin temel önceliği, Türkiye’nin ve Türk Milleti’nin güvenliğini sağlamaktır. Türkiye’nin Güneydoğu sınırları ve Kerkük Türkmenleri tehdit altında iken İsrail’in güvenliği için olağanüstü gayret göstermek, Türkiye’nin işi midir?
Irak Türkmen Cephesi Başkanı Sadettin Ergeç, geçen gelişinde kalp ameliyatı olduğu için, pasaportundaki vize süresini birkaç gün aştı. Bu duruma hukukta mücbir sebep denilir. Son gelişinde ise daha önce vize süresini aştığı gerekçesiyle Türkiye’ye girişi engellendi. Havaalanında bulunan Turhan Çömez’in telefon temasları sonucunda ve ancak Cumhurbaşkanlığı’nın müdahalesi ile Sadettin Ergeç bir iki saat bekletildikten sonra Türkiye’ye kabul edildi!
Barzani ve Talabani’ye kırmızı pasaport veren Türkiye’nin Sadettin Ergeç’e davranışı, Irak Türkmenlerine verdiği değerin göstergesidir. Özellikle Dışişleri’nin!
Yoksa bu da dindarlığın gereği midir?
Yine Hizbullah’a yenilen İsrail’in talebiyle Lübnan’a Türk birliği göndermek dindarlığın gereği midir?
Ulusal basında İsrail’in güvenliğinin Türk dış politikasının temel önceliği haline getirildiğinin Cumhurbaşkanı düzeyinde itiraf edilmesini sadece Milli Gazete inceledi. Teşekkürler.....
 
Geri
Üst