bir ateş vardı
ruhsuz ve cilveli
ödünç aldı kalbimi
gece
izini sürdüm saatlerce
laf attım
nice ıslık yaktım davet makamında
yalvardım
bir güneş vardı
ruhsuz ve cilveli
dün misafir kaldı bende
kalbimi yatak yaptım önce
dilimle okşadım nasırlı yüreğini
süslü karyolamda
haince
bir savaş vardı
ruhsuz ve cilveli
kancık bir ürperti saldı damarlarıma
kurşun sıktım sabaha dek yüzlerce
erkekçe vuruştum
pusu kurdum kahpece
ruhsuz ve cilveli
karanlığa aşıktı
şeytana vurgundu kafir
ben ona
o kendine tutkundu
gece
hasret örsünde dövdüm aşkımı
sataştım
dalaştım
ateş böceklerine sövdüm, daha sökmeden şafak
ezdim birer birer karıncaları
ruhum yarasalara tutsak
özgürlük pazarında forsa
satılır beden ve akıl
nerdeyse yok pahasına
kiliitlendim karanlığa
yalnızlığı mehtaba sundum
altın bir tabakta, yarısı bakır
vuslatı baykuşlara
elimde kılıç, düş sürdüm ay altında
beynimde diş izleri
küfrettim
diklendim
kafa tuttum aydınlığa
ve
su istedi ateş
yürek yağmur istedi
bir kelebek kondu yanaklarıma
öptü göz yaşlarımı
kanatlarıyla
ruhsuz ve cilveli kalpleri öptü
biraz buruk
biraz gamlı
“şimdi anlıyorum” dedi “bazı şeyleri”
gülümsedi
.........
cilveli cilveli
