Rothschild Hanedanlığı

By_SEKOPY

_C*_Özel Harekat_
Rothschild Hanedanlığı


Uzun soluklu bir yazı olduğu için en başta okumaya çekinebilirsiniz ancak kesinlikle okumanız gerektiğini düşündüğüm bir yazı. Bu yüzden aralıklarla parça parça da okuyabilirsiniz. Daha da uzatmadan konuya giriyorum.


İnsanoğlu yeryüzüne ayak bastığı ilk zamanlarda hayatı daha kolay yaşıyordu. Gelişen dünya bunu zamanla tersine çevirdi ve ilerlemeler yaşandıkça refah azalma başladı. Buna sebep olan ise Lidyalılardı. Anadolu'ya gelip yerleşen bu kavim, belki farkında olmadan yüzyıllar ilerisini etkilediler ve etkilemeye devam ediyorlar. Para bulundu ve insanlık bu günden itibaren hızlı bir değişim içine girdi. Bu değişimin meyveleri genelde çürük çıktı çünkü para uğruna kan dökmeye çekinmeyen insanlar vardı. Savaşlar çıktı, insanlar öldü, şehirler yıkıldı... Tüm bu savaşların tek galibi vardı : O da para ve paranın gerçek sahipleriydi. Ve o sahipler tüm savaşların arkasındaki gizli güç olmaktan çekinmiyorlardı. 200 yıldır bu işi hakkıyla yapmanın gururunu onlar taşırken, acısını insanlar çekiyordu. İlluminati dediğimiz gizli yapılanmanın da en büyük ekonomik destekçisi ve yön vereni bu ailenin soyundan geliyordu. Paranın değiştirdiği en tehlikeli insanların bulunduğu bu aile : Rothschild Ailesiydi. Bu aile Waterloo Savaşından, 2. Dünya Savaşına her savaşın arkasında yer alıyordu. Yaratmak istediği düzen çok cana mal oluyordu. Artık yavaş yavaş tüm bu olayların nasıl gerçekleştiğine bir bakalım.


Bu ailenin serüveni Mayer Amschel Rothschild ile başlar. Peki nasıl başlar ? Şu anki Almanya sınırları içerisinde yer alan Hesse Cassel prensinin kişisel bankeri olan Mayer, büyük vurguna bu kişiyi dolandırarak başlar. Bu prens babasını dolandırarak büyük miktarda bir para kazanır. Bunu o zamanki ABD bağımsızlık mücadelesini kullanarak yapar ancak bu olay konumuzu kapsamadığından detayına girmeyeceğim, neyse prensimiz kazandığı parayı da Mayer'e emanet eder. Mayer ise parayı alır ve kendi hesabına geçirir. Türk filmi tadındaki bu dolandırıcılık hikayesi büyük hanedanlığın önünü açar. Mayer öldüğünde ise ailenin liderliğine Nathan Rothschild getirilir. Aslında büyük film bundan sonra başlar. Ticari zekası kadar, dolandırıcı özelliğiyle babasına çeken bu Rothschild, Waterloo savaşıyla uzun yıllar sürecek bir egemenliğin kapısını açar. Dilerseniz şimdi o yıllara gidelim. 1815 yılında İngiltere-Prusya ittifak güçleri ve Napolyon komutasındaki Fransa arasında geçen bu savaşın sonuna doğru savaşı ittifak güçlerin kazanacağı kesinleşmişti. Rothschildler'in lideri Nathan ise bunun farkına varıp İngiltere'ye doğru yola çıkmıştır. İngiltere'ye vardığında tüm halka ağır bir yenilgi aldıklarını ve savaşı kaybettiklerini söyler. Tüm halk elinde neyi var neyi yok satmaya başlar, her şeyin hızlı gelişmesi gerektiğinden ekonomi bir anda düşer ve olabildiğince ucuz fiyatlara bütün hisseler satılır. Ve bunların bir alıcısı vardır. Tam da tahmin ettiğiniz gibi bütün hisseleri Nathan üstüne geçirmiştir. Şimdi diyebilirsiniz bu halk salak mı neden inanıyor adamın birine diye. Ancak o dönemlerde yahudiler saygı gören bir hal almışlardı ve Rothschildler bu alanda başı çekiyordu dolayısıyla Nathan da saygı gören bir insandı ve halkı inandırması zor olmadı. Neyse gerçek ortaya çıkınca savaşı İngiltere ittifakının kazandığı anlaşılınca ise ekonomi bir anda eskisinden daha iyi hale gelmiş ve Nathan'ın bütün hisseleri tavan fiyat yapmıştır. Böylece Rothschild aile servetine servet katmıştır. Ayrıca bu dönemlerde Avrupa'da yoğun bir savaş yorgunluğu baş gösteriyordu bunu da fırsat bilen bu aile büyük bir iletişim ağını hayata geçirdi. Ve bu ağ ileride Rothschildlere büyük ayrıcalık tanıyacaktı ve güzel bir istihabarat kaynağı olacaktı. Savaştan önce İngilizlere yapılan milyon dolarlarca poundluk yardımı da fazlasıyla geri almış oluyorlardı. Zamanlar ilerlerken artık ekonomik anlamda bir sıkıntı çekmeyen Rothschild ailesi artık dini etmenlere yönelmeye başlamıştı. Daha önce bahsettiğim Vaadedilmiş Topraklar'ın ortaya çıkışında yine bu aile etkiliydi.


1.Dünya Savaşı'nın çıkmasında da yine bu aile başrolde oynuyordu. Ekonominin devam etmesi ve İsrail devletinin kurulabilmesi için bir savaş çıkması şarttı, ve bunu yavaş yavaş hayata geçirmeye başlıyorlardı. Zaten yükselen sömürgecilik hareketleri savaş ortamı hazırlamışken bunu yapmak zor olmadı ve savaş başladı. Savaş zamanında Arabistanlı Lawrance'ı Arabistan'a gönderip ayaklandırma çıkaranlarında yine bu aile mensupları olduğu birçok tarihçi ve araştırmacı tarafından kabul edilmektedir. Arapların birçok parçaya bölünmesi, bölgede bir İsrail devleti kurulması için yeterliydi. 1917 yılındaki Balfour Deklarasyonu ile de bir İsrail devleti'nin izleri diplomatik alanda da gitgide belirginleşiyordu. 1. Dünya savaşı sonrası tüm şartlar yerindeyken İsrail devleti kurulamamıştı. Her planı ince ayrıntılarına kadar düşünen bu aile, büyük bir hata yapmıştı. Dünyada büyük refah içinde yaşayan yahudi aileler İsrail'in dağ ve ovalarına taşınmak istemezdi. İsrail vardı ; ama yaşayacak yahudi yoktu. Bunu da hesaba kattıktan sonra 2.Dünya Savaşı kaçınılmaz oldu. Ama bu savaş öyle bir savaş olmalıydı ki hem İsrail kurulmalı, hem yahudiler oraya yerleşmeye gönüllü olmalılardı. Bu karanlık eller burada da devreye girdi. Savaş için gerekli hazırlıklara başlandı ve meydan hazırlandı. 1. Dünya Savaşı'ndan büyük bir hüsran ile dönen Almanya'nın birçok yahudi kaynaklı bankaya borcu vardı, tüm bu bankaların sahibinin Rothschild olduğunu da bildiğimiz için, Almanya'nın Rothschildlere yüklü bir borcu olduğunu rahatlıkla söylebiliriz. Almanya'nın bunu ödeyecek gücü olmadığını herkes gibi Rothschildler de biliyordu. Bu aile Almanlara merkez bankasının kendilerine devredilmesi üzerine tüm dış borçlarının silineceği bir antlaşmayla gidiyordu. Ve Almanlar'ın bu antlaşmaya itiraz edecek gücü dahi yoktu. Tıpkı Amerika ve İngiltere'deki gibi merkez bankasının sahipliğini Rotschildler devraldı ve ekonomiye can vermeye başladılar. Ekonomi kısmında da yine kar ettiklerine göre artık asıl amaca dönebilirlerdi : Yahudi Sorunu ! Öncelikle Thule örgütü piyasaya acımasız ve anti-semitik bir adam sürdü. Bu adam 2.Dünya Savaşı'nda en çok kan akıtan adam olarak kayıtlara geçecek olan Hitler'di. Önce yahudileri azınlık durumuna düşüren ve türlü haklardan mahrum bırakan Hitler, zamanla işi ilerletip gaz odalarına başvurdu. Tam 6 milyon yahudinin ölümüne sebep olan Hitler tarihin gördüğü en büyük katliamı gerçekleştirdi. Gölgesi bile kendisinden korkarken, arka plandaki insanların ona gülümsemesi gücüne güç katıyordu. Yapılması gereken yapılmıştı ve yahudiler Avrupa'da rahat göremez olmuştu, artık onlar için rahat yer Avrupa değildi. 2.Dünya Savaşı'nın bitişinden 3 yıl sonra resmi olarak İsrail Devlet'i de kurulmuştu, yahudilerin anavatanı olan İsrail artık onlar için fazlasıyla çekici bir hal almıştı. Tüm bunları planlayan ve finanse eden hanedanlığın başında yine Rothschildler geliyordu. İsrail'in kurulması tam iki tane dünya savaşına mal olmuştu. Ama onlar için ölümün veya kalımın bir önemi yoktu, işlerine yaramayan herkes ölebilirdi nitekim öyle de oldu. Ve bu düzen böyle giderse öyle olmaya devam edecek.


Tarihi yolculuğumuza devam ederken yavaş yavaş günümüze yaklaşıyoruz, bu psikopat adamlar Kennedy'i öldüren adamlarla aynı kişilerdi. Amerika'nın para basma yetkisi Rothschildler'deydi. Bu bankaya onlar Federal Rezerv adını vermişlerdi ve ekonomiyi buradan belirliyorlardı. Ta ki dönemin başbakanlığına her şeyin farkında olan bir adam gelene kadar. Kennedy geldiği gibi para basma yetkisini onlardan alıp merkez bankasına vermişti, ama bu fazla uzun sürmedi. Arabasında yolculuk yaparken bir suikaste uğrayan Kennedy, kendisini kimin öldürdüğünü çok ama çok iyi biliyordu. Yerine gelen başbakan ise para basma yetkisini tekrar bu aileye vererek, Kennedy'nin ölümünü manidar kılıyordu.


O zamandan bu zamana gerçekleşen bütün savaşların arkasında yine bu adamlar vardır. Bankalar aracılığıyla borç verir, sonrasında katman katman geri alırlar. Buna mahallede tefecilik deniyor, ülkeler arası yapılınca da adı kredi vermek olarak konuluyor. Birçok ülkeyi bu yolla ekonomik batağa sürmüşlükleri vardır. Bu adamların ilginç bir yönü de şudur ki, bu adamlar birçok firmanın yaptığı dünyanın en zenginleri listesinde yer almazlar. Basında gözükmezler. Oysa dünyadaki tüm çelik üretiminin bu adamların elinde olduğu yine bilinen bir gerçektir. Latin Amerika'da kahve üretimi, Afrika'da altın üretimi için adamları vardır ve oradaki en büyük şirketlerin sahipleri yine bu adamlardır. Tüm şirketleri izliyorlar ve gelişen bir şirket oldu mu hemen satın alıyorlar. İşte bizim ülkemizden bir örnek : Mehmet Emin Karamehmet'in sahibi olduğu bu şirket kısa zamanda büyük bir ilerleme göstermiştir, ve petrol işleriyle ilgilenmişlerdir. Ancak büyümesi fazla uzun sürmeden İngiliz Heritage Oil şirketi tarafından satın alınmışlardır, bu şirketin sahibi yine Rothschildler'dir. 2008 yılında dünya ekonomik krizle uğraşırken kendileri hiç etkilenmemişlerdir, belki de krizin çıkmasını isteyen yine onlardı. Elleri her yere uzanıyor bu insanların, bir dönem Türkiye'de bitkisel ilaç ticareti patlak vermişti, daha sonra incelendiğinde ise Sağlık Bakanlığı tarafından bu ilaçlar onaylanmamıştı o ilaçların yapımındaki finansal desteği de yine Rothschild ailesi vermiştir, tahminimce labartuvarlarda üretilen kuş gribi ve domuz gribi gibi yapay hastalıkların mali kısmını da yine bu aile desteklemişti.


Ve artık sona geldik. İlluminati dediğimiz örgütün en temel taşlarından olan bu ailenin bu zamana kadar ki birçok faaliyetini inceledik ve nasıl dünyanın ekonomisine sahip oldukları konusunda fikir edindik. İngiltere, Amerika ve Almanya'da para basma yetkisine sahip olan bu aile, birçok ülkedeki etkili şirketleriyle oralarda da kontrolü elinde bulunduruyor. Hitler'in nasıl ortaya çıktığını da ekstra olarak öğrenmiş olduk. Gerçekten güçlü ve gizemli bir aile olan Rothschild Ailesi'nin faaliyetleri günümüzde de devam ediyor. İsrail için planları hala bitmeyen bu ailenin ve örgütün önümüzdeki günlerde 3.Dünya Savaşı dışında ne getireceği merak konusu. Kendilerine "Paranın Karanlık Tanrıları" adını verdiğim bu aile Orta Doğu sayesinde günümüzde de servet edinmeye devam ediyor. Vaadedilmiş Toprak projesinin hayata geçirilmesine çeyrek kala, bir şeyler öğrenebildiysek ne mutlu bize. Uzun soluklu olarak başladığım yazının sonuna geldik. Bu ailenin felsefesini de belirleyen bir Rothschild sözüyle noktayı koyuyorum.


"Bana bir ülkenin parasının kontrolünü verin, kanunlarını kimin yaptığı umurumda olmaz. "
Mayer Amschel Rothschild
 
Üst