Resepsiyon

innuendo

HANZALA
Moderatör
Katılım
5 Nis 2007
Mesajlar
9,878
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
FİLİSTANBUL
Resepsiyon

Türkiye’nin nüfusu yetmiş milyon.

Bunun herhalde yarısı yani otuz beş milyonu kadındır.

Elimde bir araştırma yok ama bu kadınların en azından yirmi milyonunun başörtülü olduğunu Anadolu’yu gezen biri tahmin edebilir sanırım.

Bu yirmi milyon kadından hiçbiri milletvekili olamaz.

Bakan olamaz.

Başbakan olamaz.

Cumhurbaşkanı olamaz.

Bu, toplumun yaklaşık üçte birinin sadece “giyimi” nedeniyle yaşadığı ülkede hiçbir şekilde yöneticilik yapamayacağını ortaya koyar.

Sizce, yirmi milyon insanı sadece başlarına bağladıkları bez nedeniyle yönetimden dışlayan bir demokrasi olabilir mi?

Eğer bir ülkede yirmi milyon, yirmi bir milyon ya da on dokuz milyon ya da on sekiz milyon, kaç milyonsa işte, insanı yok saymaya kimin hakkı var?

Şimdi, bu yirmi milyon başı bağlı kadına hizmet etmekle görevli olan devlet, bu kadınlara “ben sizden hoşlanmıyorum, varlığınızdan memnun değilim, sizi asla devlet yönetimine kabul etmem” diyor.

Devlet, kendi halkını inkâr edebilir mi?

Milyonlarca başı bağlı kadın bu ülkenin bir “gerçeği” ise bu gerçek yokmuş gibi davranmak bit tür toplumsal şizofreni yaratmaz mı?

Kafalarda bir “Cumhuriyet kadını” var, onun başı bağlı değil, o zaman başı bağlı olanları görmeyeceğiz, varlıklarını inkâr edeceğiz, yönetimde hiçbir şekilde onlara yer vermeyeceğiz.

Bu devlet, kendi halkının gerçeğine kör.

Kendi “hayalinde” yarattığı bir halkın var olduğuna inanıyor ve herkesi buna inandırmaya çabalıyor.

Kafasından bir “halk” uyduruyor.

Olmayan bir halk.

Olan halkı ise görmemekte kararlı.


Onları “kamusal alan” dediği bir alanın dışında tutarak görünmez kılmaya, kendi kafasındaki hayale benzer bir “kamusal alan” yaratmaya çabalıyor.

Ama o “kamusal alan”, buradaki gerçek kamunun girebildiği bir alan değil.

Zırvalık denen şey budur işte.

Üstelik zırvalığı o noktalara kadar taşıyoruz ki “başörtülüleri” kamusal alana sokmadığımız gibi karısının başı bağlı olanları da o alanın dışında tutmaya çabalıyoruz.

Bu yirmi milyon kadının on beş milyonu evli olsa, on beş milyon koca eder bu.

Yirmi milyon başı bağlı kadın, on beş milyon da kocaları, toplam otuz beş milyon insan.

Türkiye’nin yarısı.

Devlet “bunlar yönetici olmasın” diyor.

Yöneticileri “öbür” otuz beş milyonun arasından seçeceğiz.

Küt diye ortasından yarıyoruz yani halkı.

Eşinin başı bağlı olan Abdullah Gül cumhurbaşkanlığına aday oldu diye bizim ordu “muhtıra” vermişti.

“Hayali bir halka” dayanılarak verilen o muhtırayı, “gerçek” halk da alıp ordunun suratına çarpmıştı seçimlerde.

Generaller çok şaşırmışlardı.

Sanırım “gerçek” halkın varlığından haberdar değillerdi, o insanları görüyorlardı ama onların gerçek olduğunu algılayamıyorlardı.

Bütün bu zırvalıklara rağmen Türkiye değişiyor.

Başörtülü kadınlar yönetime giremese de hiç değilse “kocaları” yönetime girebiliyor artık.

Türkiye için ne büyük gelişme.

Ama hâlâ CHP de, ordu da bu gerçeği tam içine sindirebilmiş değil.

CHP, Çankaya’da verilen resepsiyona gidecek mi gitmeyecek mi belirsiz, generaller ise “alternatif” bir resepsiyon yapıyorlar.

Böylece “kamusal alanda” başı örtülü bir kadının elini sıkmaktan kurtulacaklar.

Halkının yarısını reddeden ordu nasıl “halkın ordusu” olacak, halkının yarısını kamusal alanda görmek istemediğini açıklayan CHP o halktan nasıl oy alacak da iktidara gelecek?

Bütün bunlar bitecek elbette.

Şimdi bu saçma sapan tartışmalarla uğraştığımıza bakmayın, saçmalığın da bir “ömrü” vardır, bizim “cumhuriyetin” saçmalıkları da ömrünü hitama erdiriyor artık.

“Başörtülü kadının elini sıkmam” diyen “modern irtica” ya bir yıl daha devam eder ya da iki yıl.


Generaller de CHP’li yöneticiler de “gerçek halkı” görür ve ona göre davranırlar.

Ya da gurbete gider kendilerine başörtüsüz bir halk ararlar.


Kaynak
 
Anadoludaki başörtüsüyle çankayadaki başörtüsü (türban) aynı şey değildir..
Hala anlayamamışsınız...
 
Cumhuriyet BAyramını bile kutlamayı gereği görmeyen gazetenin, ne olduğunu sizinde bildiğiniz köşe yazarının yazılarını paylaşırken ne düşünüyorsunuz acaba..
 
Cumhuriyet BAyramını bile kutlamayı gereği görmeyen gazetenin, ne olduğunu sizinde bildiğiniz köşe yazarının yazılarını paylaşırken ne düşünüyorsunuz acaba..

kAYNAK eleştirisi yapma diye azarlarlar seni dikkatli ol

sabah akşam haberbıktım.com dan copy paste yaparlar

işlerine gelince buradan

başkasının başına taktıgı bezi kaygı edeceğine yazarımız

ensest ilişki soruldugunda

neden olmasın her iki tarafta isterse diyordu...


Demekki bu bezi başına takmayı her iki tarafta istemiyor

takmak isteyende var takmak istemeyende

Cumhuriyeti 87 yıl önce çıktıgı çamura gömün

Fransa da bile başvuruda bulundular turbanla derse girmek için kabul görmedi

Demekki kamusal alanda her devlet dini simgeleri görmek istemiyor çünkü kamudan yararlanacak olanlar için tedirginlik sebebi OLABİLİR.

kimse kalkıpta anadoludaki 20 milyon kadın başbakan olamaz demesin başındaki turbandan

20 milyon kadının haktan hukuktan eğitimden haberi var mı ki ?

Bunları bu hale kim getirdi demeyinde saNki her biri oxford mezunuda iş bulamıyor havası yaratın

Forumda bi arkadaşın imzasında var

AÇ İNSANLAR AEKMEK VERDİĞİMDE KAHRAMAN DİYORLAR
AMA NİYE BUNLAR AÇ DİYE SORDUĞUMDA İSE KOMİNİST DİYORLAR..

CHE


o kAFASINI bez parçası ile örten anadolu kadınında pos bıyıklı erkeğinde edep var yalan dolan yok siyaset yok kendi üzerinden siyaset yapıldıgından dahi haberi yok

yoksa

bunu okusan belki haklı derde bunu yapan adama kızı ile ensest ilişki sorulduğunda
(gariban ensesti bilmez ya ) her iki tarafta isterse neden olmasın dediğini anlatsanız ve sorsanız sizin için yazıyor ne dersiniz deseniz

TÖVBE TÖVBE KELE ANAM EVLERDEN IRAK BİZDEN UZAK OLSUN

derler....
 
ah keşke mesele sadece üzüm yemek olsa sonuna kadar ben bile arkalarında dururum.
Mesele bağcıyı dövmeye gücü yetmeyenin kıvırtma işlerle milleti galeyana davet etmesidir.
Bakınız kırmızı ile dikkat çekilen son 2 cümle var.
Alanen askere "GİT" denilen ve amaçlarının gayet net şekilde açıklandığı cümleler.
asker başka yere giderse ne olur?
Tabii ki :) bildiniz,

yapılacak askerlik kalmaz ve yırtarız :) :) :)

memnun olmayan çeker gider,bu vatanı benim ecdadım kanıyla almış,
üç kuruşluk lafla kimse bir yere gitmez.Göndermek için verilen kanın aynısı gerekir.
 
harika bir yazı ,yoruma ne hacet..

bölen-parçalayan-güden-ezen bir devlet anlayışından,seven-güvenilen-kollayan-fikri,vicdanı hür bir millet anlayışı yaratan-gelişen-birleştiren-bir devlet anlayışına giderken; cumhursuz cumhuriyet özleyenlerin kursağına düğümlenen bir bayram yaşandı.. gelen gelir gelmeyen gelmez, cumhur biz isek,cumhuriyette bizim demektir.. kendini cumhurdan farklı saynların zaten cumhuriyetle işi ne? teokratik oligarşik düzenler bozuluyor diye sınkıntısı olanlar,cumhurun bayramına da resepsiyonunada gelmesede olur.. halkın iradesi orada.. diğerleri yer beğenmemiş..çokta dertti hani..
 
Bunlarda geçecek bir gün halkı görmezden gelenlerin at gözlükleri düşecek ve bazı şeyleri görecekler.

Bize asıl gereken toplumsal mutabakat. Bak Fransaya emeklilik yasası değişecek dendi ülkenin gençleri neler yaptılar ve yapıyorlar. Ama halkımızda haklı zamanında öyle düşünen gençleri üniformalı silahlılar alıp asmadılar mı sadece lafla karşı gelenleri evlerinden koparıp meçhullere götürmediler mi ? İster istemez korkuyor vatandaşım.


Ama geçecek bunlarda geçecek herkes yerini gücünü haddini bilecek...
 
at gözlükleri insanların hakikaten görüşünü engelleyen en büyük sorun.Türk tabipler birliği göz hastalıkları mütehassısları buna henüz çare bulamadılar.Doğuştan diyenlerde mevcut,siyasette sonradan kazanılır görüşleride mevcut.Ancak hangisi doğru olursa olsun,madem iş resepsiyona kim? neden? katılmadı sorusuna cevap ve muhatap aramaksa buyurunuz:

Firstlerin (Lady ile Yenge) Cumhuriyet savaşı!.

Şimdi gel de yazma!!
Güzelim “Çankaya Balosu” na, resmen turp sıktılar..!
Kimler?..
Dünürler!..
Emine Hanım, dünürü misafir gelince Köşk’teki davete gidip Hayrunisa Hanım’ın elini sıkamadı!..
Bilgi kimden?.. Tayyip beyden...
Yenge, Cumhuriyet Balosu’nun kutlandığı en yüce makama gidemedi..
Dünürler “aniden” misafir gelivermez mi, Yenge ne yapsın?..
“Siz yabancı sayılmazsınız, iki dakka oturun.. Biz Köşk’e kadar gidelim, iki dakka Gülgilin elini sıkıp gelelim, laf çıkmasın!” denemez ki dünüre!.. Dünür bu..!
Yalaka ve tırsak matbuat işin aslını yazamadığından işi komutanlarla Kemal Kılıçdaroğlu’na yıkıp vaziyeti idare ediyorlar!,,
Ben sevabına, gerçek hal ve vaziyeti anlatayım..!
Ne generallerin...
Ne de Kılıçdaroğlu ile CHP’nin “gitmemelerini” alıp bir kenara koyun..
Asıl vukuat “yengelerarası” boykottur!..
Askere öfke yapmak kolay olduğundan “aslan yürekli Reşat’lar(!)” köşeeeelerinde manşetlerinde “Niye gitmediniz laynn!!?” diye generallere öfke saçıyorlar..
Hani ,eğer madem “Maksat Çankaya’ya selam durmaksa ve gerisi teferruatsa” First Lady’i es geçen, görüntü vermeyen en mühim şahsiyet kim?..
First Yenge..!
Yiğidim aslaım, sıkıysa “First Yenge” yi eleştirsene..!
CHP’yi, Komutanları koy bir kenara...
Çankaya’daki Cumhuriyet kutlamasını..
Abdullah Bey’in doğum günü partisi haline getiren..
Gül ailesini “Köşk’te tek başına” bırakan kim?..
Erdoğan ailesi..
Gecenin manzarası şöyle oldu...
Abdullah bey, papyon smokin, hanımı bordo şık bir tesettürle, kapı girişinde yerlerini aldılar..
Gelenleri karşılayacaklar...
Komutanlar yok..(Rivayet o ki, bir diplomatik trafik yürüdü ve son dakikaya kadar Komutanların davete icabet etmeleri için çare arandı.. Bu yüzden Gül ve eşi geceye geç geldiler.. Bu yüzden davetiyeli cemaat kapıda karaborsa kuyruğu gibi biriktiler, beklediler)
Tayyip bey geldi, Abdullah Bey’le alelacele, Hayrunisa Hanım’la parmak ucu ile tokalaşıp salona geçti.. Geçer geçmez de matbuatı karşısında buldu..
“Soruyu” tahmin ettiği için de
işi askere bağlayıverdi..!
“-Gerçek resepsiyon burasıdır. Bunun dışında resepsiyonu doğru bulmuyorum. Cumhurun Başı burada. Cumhur da buraya davetli. TSK da bugüne kadar buradaydı. Gelmeliydiler, bakın hep çok güzel bir ortam var. Hep bunu özledik. Kimse rahatsız olmamalı. Asker de gelmeliydi.” dedi..
Sözleri biter bitmez, baktı ki matbuat hin hin soruyu hazırlıyor, bu sefer soldan ortaladı.. Kılıçdaroğlu’nun ipine sarıldı!..
“Siyasete alışacak. Şık değil. Cumhurbaşkanımız TBMM’ye de geldiğinde başta ayağa kalkmıyorlardı. Ancak şimdi kalkıyorlar. Sadece eski lider ve bir grup Cumhurbaşkanı geldiğinde oturmaya devam etti. İlkeniz olacak. İlkeniz olamazsa rüzgar önündeki yaprak gibi savrulursunuz”
Iıh kurtaramadı..Madem, bir kere “Gerçek resepsiyon burasıdır. Bunun dışında resepsiyonu doğru bulmuyorum. Cumhurun Başı burada. Cumhur da buraya davetli. TSK da bugüne kadar buradaydı. Gelmeliydiler, bakın hep çok güzel bir ortam var...” diye ağzından kaçıvermişti.. “Sizinkiler neredeler” sorusundan kaçamayacaktı..
“Mazereti” bizzat Tayyip bey’den öğreniyoruz..
-Dünürler bastı, hanım gelemedi...
- “Kızımla gelebilirim” demiştiniz..?
-Yaav o da Gaziantep’e gitti!. Bir moderatörlük işi varmış!,, (Ne yapsın?!!)
Hadise budur işte arkadaş..
Kanadı kırık askerlerle, türbana dolaşmış Kılıçdaroğlu, Köşk’e gelmiş gelmemiş geçin bunları..
Soruyu sorulacak yere sorun..
Ahmet Kaya’dan makam tutturun, “Saza niye gelmedin, söze niye gelmedin..” hadi sıkıyonsa sorun..
Sorun da öğrenelim..



BEHİÇ KILIÇ


Evet,evet,

sorunda öğrenelim
 
İsterdim ki bu ülkenin insanlarına bu ülkenin insanları
hemfikir olarak özgürlük tanısın, temel haklarını tanısın. Ama
maalesef beyni yıkanmışlar, öfkelerinden, kinlerinden
en basit şeylerde bile kuduruyorlar. Bu ülkede yaşayan her
vatandaş istediği makama gelip istediği hizmeti
alıp verebilecek bir duruma kadar durmayacağım!
 
sanki bu akp fobisi gökten zembille indi millete de herşey normal miş gibi yazıyorlar
bir de
 
Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir Türkiye de değişir elbet
 
Geri
Üst