Rektör Parlak'tan Flaş itiraflar: Baskıdan Oruç Tutamadım

Serdengeçti

Banned
Katılım
8 May 2007
Mesajlar
1,808
Reaction score
0
Puanları
0
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr Mesut Parlak'tan flaş itiraflar: "Baskı yüzünden ne cuma namazı kılabiliyorum, ne oruç tutabiliyorum" İşte çok çarpıcı sözler.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, milletvekili ve işadamlarına içini döktü.

Rektörlüğe atandıktan sonra çeşitli baskılara maruz kaldığını anlatan Parlak, "Asıl mahalle baskısı bana var. Ne cuma namazı kılabiliyorum ne de oruç tutabiliyorum." dedi. Alınan bilgilere göre, Üniversitelerarası Kurul toplantısı için geçtiğimiz hafta Ankara'ya giden Parlak, İstanbul'a dönerken uçakta milletvekili ve işadamlarıyla sohbet etti.

Eski YÖK Başkanı Erdoğan Teziç döneminde rektörlüğe atandığını hatırlatan Parlak, 3 yıl boyunca ciddi sıkıntılar yaşadığını belirtti. 'Mahalle baskısı' deyimine atıf yaptıktan sonra, ilginç bir olay anlattı: "Ramazan'da yanıma gelip bir şeyler yiyip yemediğimi çaktırmadan kontrol edenler oldu. Rektörlerin oruç tutmayacağı gibi bir anlayış var. Rektör oruç mu tutar, diyorlar."

AK Parti ve CHP'li siyasetçiler, üniversitelerin içinde bulunduğu durumu gözler önüne seren itirafları, şaşkınlıkla dinledi. Uçakta, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, milletvekilleri İhsan Arslan ve Edip Uğur ile işadamı Zeynel Abidin Erdem de vardı. Mesut Parlak'ın bir itirafı da Başbakan Tayyip Erdoğan'a karşı 'mahcubiyet'i oldu. Erdoğan'ın İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı döneminde tıp fakültesi için üniversiteye yer verdiğini; ancak akademik kurulun bunu reddettiğini hatırlatan Parlak, "Başbakana karşı mahcubum." dedi.

Parlak, katıldığı bir TV programında "Ben orada hata ettim. Hakikaten benim utancımdır. Ondan beri de böyle, yani başbakanı bir yerde görsem saklanmaya çalışıyorum. Çünkü bu bir daha İstanbul Tıp Fakültesi'nin önüne gelecek bir öneri değildir." ifadesini kullanmıştı. Parlak, geçtiğimiz cuma günü ÜAK toplantısı için gittiği Antalya'da da gazetecilere, "Cumadan geliyoruz!" diye espri yapmıştı. İddialara basın danışmanı aracılığıyla cevap veren Parlak, kendisine atfedilen ifadeleri kabul etmedi.

http://www.egitimgazetesi.com/news_detail.php?id=159914
 
Ben bu haberin çarpıtılarak verildiğini düşünüyorum.

Haberde rektörün söylediği iddia edilen ifadeleri rektör o şekilde söylememiş olabilir, hatta belki de hiç söylememiş olabilir
Ben bunu ispatlayamam elbette ama haberde bilinçli bir çarpıtma yapıldığını düşünüyorum.
 
neler olmuyorki ülkemiz de
 
ya ben de istanbul üniversitesinde okuyorum bu rektörümüz bilimsel olarak çok şey yapıyor da

çok da boş şey yapıyor zaten bu başörtüsüyle sokmama olayıda kesin kesin zorlanmıştır yine o
 
Arkadaşlar yalnış anlıyorsunuz meseleyi.

Önemli olan mahalle baskısı değil değil ,asıl önemli olana Baskının hangi mahallede yapıldığıdır.

Eğer baskı iddia edildiği gibi anadoluda veya muhafazakar mahallelerde yapılıyorsa çok kötü ama baskı nişantaşında yapılıyorsa çok güzel

Bu yüzden Rektöre yapılan baskı güzel olan baskılardan
 
Rektör dediğin oruç tutmaz...

Bırakın vakit namazını Cuma namazı bile kılmaz...

Bayram namazı zaten farz değil...

Belki birilerinin cenazesinde abdestsiz bir dakika ayakta durur...

Rektör dediğin Hacca, umreye gitmez...

Rektör dediğin zekât vermez...

Rektör dediğin...
...

Eskiden köylerde içkiyle arası olmayanları muhtar seçmezlerdi. Kurum müdürlerine bi kuzu sallandırıp rakı içirip köyün yolunu, suyunu velhasıl işini bitiremez diye...

Dindar biri muhtar adayı olsa, millet vazgeçirmeye çabalardı. Neticede seçilemezdi zaten...

Bir yerlere bir müdür bir amir geldi mi ileri gelenler giderler bir gıdıklarlar, adamın meşrebini ortaya çıkarırlardı. Rüşvet almayan, içki içmeyen hele bir de az uz namazla niyazla arası iyi birisi bi makama geldi mi, herkes onun bir an evvel gönderilmesi için seferber olurdu. Yerine gidi biri gelsin, işlerimiz bi içki masasında hallolsundu bütün mesele...

Sağcıymış, solcuymuş hiç önemi yoktu. Zaten masanın sağında oturmayla solunda oturmanın da bir farkı yoktu. Yıllarca köy enstitüsü kılıklı heriflerin ardı arkası kesilmeyecek gibiydi. Biri gitti diğeri geldi ha bire...

10. Cumhurbaşkanı da bir seferinde Anıtkabir defterine bişeyler çızıktırırken, yorulmuş olmalı ki masadaki bardaktan kana kana su içmişti de canlı yayında oruç vaziyette hadiseyi seyreden millet kanalı değiştirmişti...

Eskiden böyleydi dostlar...

Eskiden...

Bugün itibariyle çok şeyin değiştiğini söyleyebilirim...
...

Önceki gün basına öyle bir itiraf yansıdı ki anlatmaya çalıştığım mevzunun nerelere kadar geldiğini gözler önüne sermeye yeter de artar bile.

İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak, milletvekili ve işadamlarıyla uçakla Ankara’dan İstanbul’a dönerken gaza gelmiş ve içini dökmüş. Parlak, 3 yıl boyunca ciddi sıkıntılar yaşadığını belirtmiş ve 'Mahalle baskısı' deyimine atıf yaptıktan sonra, ilginç bir olay anlatmış, "Ramazan'da yanıma gelip bir şeyler yiyip yemediğimi çaktırmadan kontrol edenler oldu. Rektörlerin oruç tutmayacağı gibi bir anlayış var. Rektör oruç mu tutar, diyorlar."

Öyle ya, rektör oruç tutmaz.
Tutarsa ne olur?

Son iki yüz yıldır eskitemediğimiz bir sıfatla yani ‘irtica’ ile yaftalanır, canına okunurdu...

Düşünebiliyor musunuz, din düşmanlığının, yobazlığın ne boyutlara gelebildiğini...

Oruç: tutana, namaz: kılana, zekat: verene, hac: gidenedir, diğerlerini ilgilendirmez.

Ya bana...

Bana senin ne orucun, ne namazın, ne zekatın, ne de haccın gerek. Bana senin insan gibi olman gereklidir.

Benim hakkımı hukukumu korumandır.

Kısaca yeni tabirle liberal olmandır bana lazım olan. İster namaz kıl, ister kılma, ister oruç tut, ister tutma bunlar beni ilgilendirmez, beni senin benimle olan hukukundaki durumun ilgilendirir...

Bu arada oruç tutan rektör de olur, namaz kılan da...

Parayla imanın kimde olduğu bilinmez, görüntüye aldanmamak gerek...

kaynak
 
Rektör gerçekten bunları söylemişse, bunlar da tartışılması gereken şeylerdir.
Ne yani, tüm rektörler din düşmanı mı, ibadet edemez mi!?
Bu da bir nevi ortam baskısıdır, ve kapanmaya ve ibadete zorlama gibi bu da yanlıştır ve kabul edilemez.
 
İşte bu laiklik. :)

Yazık.....................................
 
Geri
Üst