Referandum...

l3adl3oy

New member
Katılım
15 Eki 2007
Mesajlar
1,797
Reaction score
0
Puanları
0
Referandum...

10 Temmuz 2010

AKP’nin dört bir koldan Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı vahşi baskılar sonuç verdi, yüksek mahkeme AKP’yi memnun eden bir sonuç üretti.
AKP, aynı baskı ve entrikalarla, elindeki devlet olanakları ve yandaş medyasını da kullanarak bu defa referandumdan evet çıkarmak için savaşacak. Çünkü bu anayasa değişikliği süregelen sivil darbenin en önemli ayağını oluşturuyor.
Halkoylamasından “Evet” çıkarsa; bu, ülkemizde yargı bağımsızlığının ve hukukun sonu olacak.
Yargının iktidara bağlandığı bir ülkede halkı koruyacak hiçbir mekanizma kalmayacak.
Anayasa paketinin ne kadar demokrasi getireceğini İrfan Tuna’nın şu tespitlerine bakarak anlayabilirsiniz:
“Bu değişiklik paketini düzenleyenler, hakkını arayan işçinin, memurun, emeklinin, öğrencinin gözüne biber gazı sıktıranlardır...
Bu değişiklik paketini düzenleyenler, uyguladıkları politikalarla ülkemizdeki bir avuç dolar milyarderini daha zengin, on milyonlarca yoksulu daha yoksul yapanlardır...
Bu değişiklik paketini düzenleyenler, ülkemizin yeraltı-yerüstü zenginliklerini, limanlarımızı, kıyılarımızı, ormanlarımızı, madenlerimizi, altın yumurtlayan kamu kuruluşlarımızı ‘babalar gibi’ satıp savanlar, hoyratça yağmalayanlardır...
Bu değişiklik paketini düzenleyenler, işçiye, memura, emekliye zam yapmaya gelince ‘Kaynak yok’ deyip, düzmece rakamlarla ‘ekonomimiz şöyle büyüdü, ticaretimiz böyle arttı’ diye böbürlenmeye gelince mangalda kül bırakmayanlardır.”
Bu kafanın halk lehine bir anayasa değişikliği yapması olası mı?



Mavi bozgun...
İsrail’in Mavi Marmara baskınında 9 insanı kaybettik, 20’den fazla yaralımız var...
Özür dilendi mi? Hayır...
Gemi nerede? Gemi İsrail limanında.
Tazminat ödendi mi? Ödenmedi.
İsrail, uluslararası mahkeme kurulmasını kabul etti mi? Etmedi.
* * *
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu teselli babında Meclis kürsüsünden İsrail’in BM Güvenlik Konseyi tarafından kınandığını söyledi.
Gerçekten öyle bir şey oldu mu?
Hayır... Hiçbir bağlayıcılığı olmayan Güvenlik Konseyi Başkanlık Açıklaması şöyleydi:
“Konsey en az 10 sivilin yaşamını kaybetmesine ve çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemleri kınar, olaylarda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diler.”
CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ diyor ki:
“Bu metinde her iki tarafın eylemleri, yani İsrail askerlerinin ateşli silahlarla sivilleri öldürme eylemi ile Mavi Marmara gemisi yolcularının bir bölümünün sopalarla kendilerini savunma eylemi kınanıyor. İsrail devleti kınanmıyor. Bu metinden İsrail’in kınandığı gibi bir yorumu çıkarmak asla ve kata mümkün değil...”
Elekdağ, Güvenlik Konseyi açıklamasınıın tercümesinde de kasıtlı olarak iktidarı kollayan ifadeler kollandığını ekliyor...
* * *
İktidar partisi siyasi rant sağlayacağını düşündüğü Mavi Marmara seferinden bozgunla döndü. ABD dahil kimseden destek bulamadı. Dış politikada monşerleri değil de İHH’yı kullanmanın sonucunu böylece görmüş oldu!



Anayasa Mahkemesi’nin paketle ilgili kararı en çok AB’yi memnun etmiş.
Türkiye aleyhinde olan her şey nedense bu AB’yi hep memnun ediyor!
Fahrettin Fidan



Balyoz
196 muvazzaf ve emekli subayın “şüpheli” olarak yer aldığı Balyoz iddianamesi birkaç gün önce İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme iddianameyi kabul ederse “şüpheli”ler “sanık” sıfatıyla yargılanmaya başlayacak. Hemen söyleyelim. Muvazzaf subaylar yargılama sonunda suçsuz görülüp beraat etseler dahi mesleki açıdan ağır ceza görmüş olacaklar.
Çünkü askeri yasalara göre yargılanmakta olan subayların dosyaları terfilerin görüşüldüğü Yüksek Askeri Şûra’ya gelmiyor. Balyoz davası da benzeri diğer “darbe” davaları gibi yıllarca sürecek olursa bu subayların artık terfi etmeleri imkânsız.
13. Ağır Ceza Başkanı’nın “30 yıl sürer” dediği bu dava bir gün biter de o subaylar beraat ederse... Uğradıkları zararı kim karşılayacak? Bu konu vicdanlarda soru olabiliyor mu?



AYM’nim toplantı kararı telefonlar dinleniyor gerekçesiyle üyelere kuryeyle haber verilmiş.
Verdikleri karar da “telefon dinleme” gibi olayları iyice normalleştirecek yönde bir karar oldu ne yazık ki...
Haldun Ertem



Dershane
Dünkü gazeteler özel dershanelerin tam sayfa ilanlarıyla doluydu. Her biri yayımladığı öğrenci isim ve fotoğraflarıyla en başarılı dershanenin kendisi olduğunu iddia ediyordu. Yalnızca bir dershanenin, Sınav Dershanesi’nin verdiği ilanda ise şu not yer alıyordu:
“Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün 21.04.2009 tarih ve 2009 173 sayılı kararı gereği ‘başarılı öğrencileri ilan etmek yasaklandığı için’ 6. sınıftan itibaren 3 yıl dershanemize devam eden 2010 SBS’de Tek Türkiye 1.si olan ve Türkiye derecesi yapan diğer öğrencilerimizin isimlerini yayınlayamıyoruz.”
Gazete ilanlarında ‘dershane’ lafı kullanılmıyor. Hemen her dershanenin yayınları ve dergileri gösteriliyor. Bir nevi hile -i şeriye yapılıyordu.
Tam puan alan öğrenci sayısı 1500 dolayındaydı. Her dershanede birkaç tam puan alan öğrenci vardı. Ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilan ettiği birinci bir taneydi. O da Sınav dershanesindendi.



Değişiklik paketini görüşecek olan Anayasa Mahkemesi “dinlenme korkusu” nedeniyle üyeleri telefon yerine kuryeyle çağırmış.
AKP’nin demokrasi adına yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır...
Gülhan Elmas

kaynak
 
Referandum...

10 Temmuz 2010

AKP’nin dört bir koldan Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı vahşi baskılar sonuç verdi, yüksek mahkeme AKP’yi memnun eden bir sonuç üretti.
AKP, aynı baskı ve entrikalarla, elindeki devlet olanakları ve yandaş medyasını da kullanarak bu defa referandumdan evet çıkarmak için savaşacak. Çünkü bu anayasa değişikliği süregelen sivil darbenin en önemli ayağını oluşturuyor.
Halkoylamasından “Evet” çıkarsa; bu, ülkemizde yargı bağımsızlığının ve hukukun sonu olacak.
Yargının iktidara bağlandığı bir ülkede halkı koruyacak hiçbir mekanizma kalmayacak.
Anayasa paketinin ne kadar demokrasi getireceğini İrfan Tuna’nın şu tespitlerine bakarak anlayabilirsiniz:
“Bu değişiklik paketini düzenleyenler, hakkını arayan işçinin, memurun, emeklinin, öğrencinin gözüne biber gazı sıktıranlardır...
Bu değişiklik paketini düzenleyenler, uyguladıkları politikalarla ülkemizdeki bir avuç dolar milyarderini daha zengin, on milyonlarca yoksulu daha yoksul yapanlardır...
Bu değişiklik paketini düzenleyenler, ülkemizin yeraltı-yerüstü zenginliklerini, limanlarımızı, kıyılarımızı, ormanlarımızı, madenlerimizi, altın yumurtlayan kamu kuruluşlarımızı ‘babalar gibi’ satıp savanlar, hoyratça yağmalayanlardır...
Bu değişiklik paketini düzenleyenler, işçiye, memura, emekliye zam yapmaya gelince ‘Kaynak yok’ deyip, düzmece rakamlarla ‘ekonomimiz şöyle büyüdü, ticaretimiz böyle arttı’ diye böbürlenmeye gelince mangalda kül bırakmayanlardır.”
Bu kafanın halk lehine bir anayasa değişikliği yapması olası mı?



Mavi bozgun...
İsrail’in Mavi Marmara baskınında 9 insanı kaybettik, 20’den fazla yaralımız var...
Özür dilendi mi? Hayır...
Gemi nerede? Gemi İsrail limanında.
Tazminat ödendi mi? Ödenmedi.
İsrail, uluslararası mahkeme kurulmasını kabul etti mi? Etmedi.
* * *
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu teselli babında Meclis kürsüsünden İsrail’in BM Güvenlik Konseyi tarafından kınandığını söyledi.
Gerçekten öyle bir şey oldu mu?
Hayır... Hiçbir bağlayıcılığı olmayan Güvenlik Konseyi Başkanlık Açıklaması şöyleydi:
“Konsey en az 10 sivilin yaşamını kaybetmesine ve çok sayıda kişinin yaralanmasına yol açan eylemleri kınar, olaylarda hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı diler.”
CHP İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ diyor ki:
“Bu metinde her iki tarafın eylemleri, yani İsrail askerlerinin ateşli silahlarla sivilleri öldürme eylemi ile Mavi Marmara gemisi yolcularının bir bölümünün sopalarla kendilerini savunma eylemi kınanıyor. İsrail devleti kınanmıyor. Bu metinden İsrail’in kınandığı gibi bir yorumu çıkarmak asla ve kata mümkün değil...”
Elekdağ, Güvenlik Konseyi açıklamasınıın tercümesinde de kasıtlı olarak iktidarı kollayan ifadeler kollandığını ekliyor...
* * *
İktidar partisi siyasi rant sağlayacağını düşündüğü Mavi Marmara seferinden bozgunla döndü. ABD dahil kimseden destek bulamadı. Dış politikada monşerleri değil de İHH’yı kullanmanın sonucunu böylece görmüş oldu!



Anayasa Mahkemesi’nin paketle ilgili kararı en çok AB’yi memnun etmiş.
Türkiye aleyhinde olan her şey nedense bu AB’yi hep memnun ediyor!
Fahrettin Fidan



Balyoz
196 muvazzaf ve emekli subayın “şüpheli” olarak yer aldığı Balyoz iddianamesi birkaç gün önce İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderildi. Mahkeme iddianameyi kabul ederse “şüpheli”ler “sanık” sıfatıyla yargılanmaya başlayacak. Hemen söyleyelim. Muvazzaf subaylar yargılama sonunda suçsuz görülüp beraat etseler dahi mesleki açıdan ağır ceza görmüş olacaklar.
Çünkü askeri yasalara göre yargılanmakta olan subayların dosyaları terfilerin görüşüldüğü Yüksek Askeri Şûra’ya gelmiyor. Balyoz davası da benzeri diğer “darbe” davaları gibi yıllarca sürecek olursa bu subayların artık terfi etmeleri imkânsız.
13. Ağır Ceza Başkanı’nın “30 yıl sürer” dediği bu dava bir gün biter de o subaylar beraat ederse... Uğradıkları zararı kim karşılayacak? Bu konu vicdanlarda soru olabiliyor mu?



AYM’nim toplantı kararı telefonlar dinleniyor gerekçesiyle üyelere kuryeyle haber verilmiş.
Verdikleri karar da “telefon dinleme” gibi olayları iyice normalleştirecek yönde bir karar oldu ne yazık ki...
Haldun Ertem



Dershane
Dünkü gazeteler özel dershanelerin tam sayfa ilanlarıyla doluydu. Her biri yayımladığı öğrenci isim ve fotoğraflarıyla en başarılı dershanenin kendisi olduğunu iddia ediyordu. Yalnızca bir dershanenin, Sınav Dershanesi’nin verdiği ilanda ise şu not yer alıyordu:
“Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün 21.04.2009 tarih ve 2009 173 sayılı kararı gereği ‘başarılı öğrencileri ilan etmek yasaklandığı için’ 6. sınıftan itibaren 3 yıl dershanemize devam eden 2010 SBS’de Tek Türkiye 1.si olan ve Türkiye derecesi yapan diğer öğrencilerimizin isimlerini yayınlayamıyoruz.”
Gazete ilanlarında ‘dershane’ lafı kullanılmıyor. Hemen her dershanenin yayınları ve dergileri gösteriliyor. Bir nevi hile -i şeriye yapılıyordu.
Tam puan alan öğrenci sayısı 1500 dolayındaydı. Her dershanede birkaç tam puan alan öğrenci vardı. Ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilan ettiği birinci bir taneydi. O da Sınav dershanesindendi.



Değişiklik paketini görüşecek olan Anayasa Mahkemesi “dinlenme korkusu” nedeniyle üyeleri telefon yerine kuryeyle çağırmış.
AKP’nin demokrasi adına yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır...
Gülhan Elmas

kaynak



Bu Gösterdigin Kaynakta Yandaş Medya Tarafsız Kaynaklar Bul Tartışalım
 
Bütün yazıyı alıntı yapmana gerek yoktu. :D

Kaynaktan haber yayınlamıyorum ki.
Köşe yazısı bu varsa bir yorumunuz yapınız.
 
Dershane
Dünkü gazeteler özel dershanelerin tam sayfa ilanlarıyla doluydu. Her biri yayımladığı öğrenci isim ve fotoğraflarıyla en başarılı dershanenin kendisi olduğunu iddia ediyordu. Yalnızca bir dershanenin, Sınav Dershanesi’nin verdiği ilanda ise şu not yer alıyordu:
“Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü’nün 21.04.2009 tarih ve 2009 173 sayılı kararı gereği ‘başarılı öğrencileri ilan etmek yasaklandığı için’ 6. sınıftan itibaren 3 yıl dershanemize devam eden 2010 SBS’de Tek Türkiye 1.si olan ve Türkiye derecesi yapan diğer öğrencilerimizin isimlerini yayınlayamıyoruz.”
Gazete ilanlarında ‘dershane’ lafı kullanılmıyor. Hemen her dershanenin yayınları ve dergileri gösteriliyor. Bir nevi hile -i şeriye yapılıyordu.
Tam puan alan öğrenci sayısı 1500 dolayındaydı. Her dershanede birkaç tam puan alan öğrenci vardı. Ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilan ettiği birinci bir taneydi. O da Sınav dershanesindendi.


milliyet gazetesi yeterince tiraj yapamayıp aylık hakedişlerini ödemediği içindir sanırım , Melih Aşık Yazdığı köşe yazısının satır aralarına REKLAM almış. Bundan kaç para almış bilmem ama yazının en ilgi çekici bölümünün bu dersane kısmı olduğu apaçık ortada.
 
ne baskı yapmısbe helal olsun ulan chp nın dedıgı olsun dıye esastan ıncelemek zorunda kaldı:D kım zorluyo kım :D
stotuko zorluyo kardesım sacmalamayın....
ya aym resmen kanuna aykırı davrandı hıc sesınınz cıkmıyo asıl yandaslık budur bence!!!!!!
 
ne baskı yapmısbe helal olsun ulan chp nın dedıgı olsun dıye esastan ıncelemek zorunda kaldı:D kım zorluyo kım :D
stotuko zorluyo kardesım sacmalamayın....
ya aym resmen kanuna aykırı davrandı hıc sesınınz cıkmıyo asıl yandaslık budur bence!!!!!!

Anayasa mahkemesinin görevi zaten , anayasada yapılan değişiklikleri incelemek. Görevini yapıyor diye mi suçluyorsun?
 
milliyet gazetesi yeterince tiraj yapamayıp aylık hakedişlerini ödemediği içindir sanırım , Melih Aşık Yazdığı köşe yazısının satır aralarına REKLAM almış. Bundan kaç para almış bilmem ama yazının en ilgi çekici bölümünün bu dersane kısmı olduğu apaçık ortada.


Milli eğitim bakanı yapmış zaten dersanenin reklamını. Melih Aşık'ın reklamını pek umursamışlardır.
 
Anayasa mahkemesinin görevi zaten , anayasada yapılan değişiklikleri incelemek. Görevini yapıyor diye mi suçluyorsun?

yanlış biliyorsun anayasa mahkemesinin anayasa değşikliklerini sadece şekil açısından inceleyebilir...diye biliyorum...okudugumuz kitaplar yalansa biz boşunamı o derslerden sınava girdik...
 
İptal davası açılmış. Denetliycekler tabi. Bırakın bu yasama özgürlüğü ayaklarını, herkesin at koşturduğu yer değil meclis elbet denetlenecek .... Üslübunada dikkat et.

hocam bnm kızıdıgm nokta tam bılmeden konusuyorsun be kardesım
anayasa bagırıyor dıyor kı anayasa mahkemsıne:
sen sadece sekıl dentımı yapabılırsın dıyor yanı secım usulu felan anladın mı gerısıne HALK karar verır dıyor sen karısamazsın dıyor!! bılmem anlatabıldım mı!!
ama yıne AYM yaptı yaoacagını halkın ıradesı olan meclısı yasama organının yetkısını gasp ettı!!
neden mı sebebı ortada ataturkten sonra chp ıle yerlesmıs statukonun devamı ıcın baska bısı degıl sızde cıkmıs ne dıyorsunuz ya akp baskı yapmıs felan :D ıptal etse ozgurluk dersınız allah bılır:DD
anayasayı acıp okusan bu yazıyı bıle paylasmazsın.
 
yanlış biliyorsun anayasa mahkemesinin anayasa değşikliklerini sadece şekil açısından inceleyebilir...diye biliyorum...okudugumuz kitaplar yalansa biz boşunamı o derslerden sınava girdik...

Doğru biliyorsun da bu kural sadece ilk dört madde dışındaki maddeler için geçerli. Değiştirilemez hükmündeki maddeleri değiştirmeye ya da başka maddeleri değiştirmek suretiyle ilk dört maddenin anlamını bozmaya kalkıştığında anayasa mahkemesi hem şekil hem esas yönünde inceleme yapabiliyor. Mesela meclis şöyle bir yasa çıkarsa, dese ki; başbakan ve bakanlık görevi ömür boyu geçerlidir ve babadan oğula geçer. Bu düzenleme anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesiyle yapılmaz, ama böyle bir değişiklik hukuk devleti ilkesine tamamen aykırıdır. Dolayısıyla anayasanın ilk dört maddesi başka maddelerin değiştirilmesiyle de ihlal edilebilir. Akp de HSYK'nın yapısını değiştiriken Adalet bakanını ve müsteşarını kuruldan çıkarması gerekirken bırakın çıkarmayı yetkilerini daha da artırınca hukuk devleti ilkesine aykırı olan durum devam ediyor. Bu yüzden Anayasa mahkemesi şekil ve esas yönünden inceleme yapıyor.Kaldı ki bununla ilgili geçmiş yıllarda ortaya çıkmış içtihatlarda var. Sonra da tv'den iki tane yarım yamalak kelam duyan zevat kendisini Anayasa profesörü sanıp yok yetki gaspı yaptı yok yürütmeye müdahale etti deyip kuduruyor. Kısacası yargının yasamaya müdahalesi diye bir şey yok. Pozitif hukukun ve mevzu hukukun iyi incelenmesi gerekiyor bu konunun anlaşılması için.
 
AKP İlk Dört Maddeyimi Değiştirmek İstemiş ki ? =)
 
hocam bnm kızıdıgm nokta tam bılmeden konusuyorsun be kardesım
anayasa bagırıyor dıyor kı anayasa mahkemsıne:
sen sadece sekıl dentımı yapabılırsın dıyor yanı secım usulu felan anladın mı gerısıne HALK karar verır dıyor sen karısamazsın dıyor!! bılmem anlatabıldım mı!!
ama yıne AYM yaptı yaoacagını halkın ıradesı olan meclısı yasama organının yetkısını gasp ettı!!
neden mı sebebı ortada ataturkten sonra chp ıle yerlesmıs statukonun devamı ıcın baska bısı degıl sızde cıkmıs ne dıyorsunuz ya akp baskı yapmıs felan :D ıptal etse ozgurluk dersınız allah bılır:DD
anayasayı acıp okusan bu yazıyı bıle paylasmazsın.

Değerli Mesut67

Eğer bu halkın iradesine karşı gelmekse merak buyurmayın bu anayasa maddeleri yine halkın önüne gelecek eger halkın iradesi ise bunu savunanların derdi halk iradesini gösterir.

Yok ama mesele halkın iradesi değilde iktidar partisi ve taraftarlarının iradesi ise lütfen halk iradesi demeyelim. Bu iktidarda olan bir partinin iradesi olur.

Diyelim ki yarın bir gün chp iktidara geldi ve anayasa oylamasını tek başına meclisten geçirecek çogunluğa sahip yada başka partiler ile anlaşıp değiştirme çogunluğuna erişirse o da kendi anayasasını yapar.

Yada başka herhangi bir parti.

Yani bilindiği gibi anayasa toplumsal mutabakattır. Toplum denilince bütünü algılanmalıdır. Onun için anayasalar halkın oylamasına sunulur. Yani iktidar olacak kadar oy alanın yada ona oy veren toplumun meclisten geçirip kabul ettirdiği bir yasa değildir anayasa TOPLUMSAL MUTABAKAT BELGESİ dir. Toplumun tamamının vermesi gereken bir karardır.

Mesele halkın iradesi ise bu yapılan şey yanlışsa ( diyelim ki yanlış siz gasp olarak hukuki bir suçlama yapmışsınız ) bile eninde sonunda halkın önüne gelecek ve herkes halkın iradesini görecek..

aMA bir de şu matematik ifadesi var tabii

%46 < % 54 ten

yada

% 54 > % 46 dan

halkın iradesi sanki bu yönde değil gibi...

Zaten bu kadar feryat figanda sanki o yüzden gibi geliyor...

Derdimiz halkın iradesi ise , 12 Eylül de hepimiz halkın iradesini göreceğiz...
 
Doğru biliyorsun da bu kural sadece ilk dört madde dışındaki maddeler için geçerli. Değiştirilemez hükmündeki maddeleri değiştirmeye ya da başka maddeleri değiştirmek suretiyle ilk dört maddenin anlamını bozmaya kalkıştığında anayasa mahkemesi hem şekil hem esas yönünde inceleme yapabiliyor. Mesela meclis şöyle bir yasa çıkarsa, dese ki; başbakan ve bakanlık görevi ömür boyu geçerlidir ve babadan oğula geçer. Bu düzenleme anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesiyle yapılmaz, ama böyle bir değişiklik hukuk devleti ilkesine tamamen aykırıdır. Dolayısıyla anayasanın ilk dört maddesi başka maddelerin değiştirilmesiyle de ihlal edilebilir. Akp de HSYK'nın yapısını değiştiriken Adalet bakanını ve müsteşarını kuruldan çıkarması gerekirken bırakın çıkarmayı yetkilerini daha da artırınca hukuk devleti ilkesine aykırı olan durum devam ediyor. Bu yüzden Anayasa mahkemesi şekil ve esas yönünden inceleme yapıyor.Kaldı ki bununla ilgili geçmiş yıllarda ortaya çıkmış içtihatlarda var. Sonra da tv'den iki tane yarım yamalak kelam duyan zevat kendisini Anayasa profesörü sanıp yok yetki gaspı yaptı yok yürütmeye müdahale etti deyip kuduruyor. Kısacası yargının yasamaya müdahalesi diye bir şey yok. Pozitif hukukun ve mevzu hukukun iyi incelenmesi gerekiyor bu konunun anlaşılması için.

Çok güzel anlatmışsın da. Benim anlamadığım Bütün değişiklikleri Hukuk Devleti ilkesine bağlamışsın. Bence başbakanlığın babadan oğula geçmesi hukuk devleti ilkesi ile ilintili değil. "Demokratik" ilkesi ile ilintili. Fakat benim anlamadığım. " DEMOKRATİK , LAİK , HUKUK DEVLETİ" ilkesinin içinde de ayrım var. Mesela Bu üç madde içerisinde en öncelikli madde Laik maddesi sonraki Hukuk sonrasında Demokratik geliyor. Bu kanıya nasıl vardın dersen 2008 yılındaki kapatma davasında yaklaşık 20. milyon oy almış bir partiye " Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak" sebebiyle kapatma davası açıldı. Bence gösterilen sebepler eylem değil bazı gazetelerin kupürlerinde geçen " SÖYLEM " idi. Fakat Demokrasi ayaklar altına alınarak neredeyse Akparti kapatılıyordu. Yani bana Hukuk devletinden demokrasiden dem vurma. adamlar anayasayı işine geldiği gibi kullanıyor.

Ahmete ayrı Mehmete ayrı yorumluyor.

Değerli Mesut67

Eğer bu halkın iradesine karşı gelmekse merak buyurmayın bu anayasa maddeleri yine halkın önüne gelecek eger halkın iradesi ise bunu savunanların derdi halk iradesini gösterir.

aMA bir de şu matematik ifadesi var tabii

%46 < % 54 ten yada % 54 > % 46 dan

halkın iradesi sanki bu yönde değil gibi...

Zaten bu kadar feryat figanda sanki o yüzden gibi geliyor...

Derdimiz halkın iradesi ise , 12 Eylül de hepimiz halkın iradesini göreceğiz...

Süper Tesbit. Bence bekleyelim ve halkın iradesini görelim. EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ HALKIN Değil mi ? E O zaman sorun yok kayıt ve şart ileri sürmeden bekleyelim.
 
Çok güzel anlatmışsın da. Benim anlamadığım Bütün değişiklikleri Hukuk Devleti ilkesine bağlamışsın. Bence başbakanlığın babadan oğula geçmesi hukuk devleti ilkesi ile ilintili değil. "Demokratik" ilkesi ile ilintili. Fakat benim anlamadığım. " DEMOKRATİK , LAİK , HUKUK DEVLETİ" ilkesinin içinde de ayrım var. Mesela Bu üç madde içerisinde en öncelikli madde Laik maddesi sonraki Hukuk sonrasında Demokratik geliyor. Bu kanıya nasıl vardın dersen 2008 yılındaki kapatma davasında yaklaşık 20. milyon oy almış bir partiye " Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak" sebebiyle kapatma davası açıldı. Bence gösterilen sebepler eylem değil bazı gazetelerin kupürlerinde geçen " SÖYLEM " idi. Fakat Demokrasi ayaklar altına alınarak neredeyse Akparti kapatılıyordu. Yani bana Hukuk devletinden demokrasiden dem vurma. adamlar anayasayı işine geldiği gibi kullanıyor.

Ahmete ayrı Mehmete ayrı yorumluyor.

.

Değiştirilemez dört maddenin içinde bir çok konu var.Hukuk devleti ilkesini örnek verdim. Rejimi cumhuriyet olan, demokratik olan ülkeler hukuka göre yönetilir. Yöneticilik babadan oğula geçmez, eğer geçerse bal gibi hukuk devleti ilkesi dışına çıkılmış olur. Bir başka deyişle böyle ülkelerde yasa üstünlüğü vardır ki buna da hukuk deniyor demokrasi terminolojisinde.Örneği de zaten bunun üzerine verdim. Senin dediğinin benim dediğimden farkı yok. Demokrasi hukukun işlediği yerde olur. Yani yasa üstünlüğünün olduğu yerde.
 
Bunlar sözümona yönettikleri ülkenin hep kaymağını yemek isterler.ç.hiç halkı düşünmez ve güvenmezler..! zira bilirlerki yıllardır çarpık eğitim sistemi yüzünden gariban çocuğu okuyamamış ve bir yerlere gelememiştir..Ama yeni yen halk çocukları bende varım Üniversiteyse Üniversite yabancı dilse yabancı dil kültürse kültür diye onların karşılarına dikilince aslında panik buradan başladı..!
 
Geri
Üst