dublelove
New member
Yargı reformuyla ilgili tartışmaların seçimden önce bir anayasa değişikliğini gündeme getirmesi kaçınılmaz gözüküyor. Başbakan Erdoğan’ın Meclis’ten 330-367 aralığında geçecek reform paketi konusunda “referandum”u göze aldığı bildiriliyor. HSYK ile siyasal iktidar arasındaki “yetki” savaşı, AKP hakkında yeni bir “kapatma davası”nın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca açılma olasılığı Anayasa Mahkemesi’ni de kapsayacak bir düzenlemeye gerekçe oluşturabilir.
İktidar çevrelerinde konuşulan senaryolara göre 2011’de son kez seçime gireceğini açıklayan Başbakan Erdoğan’ın, “Çankaya planı”nı da içeren gelişmelerde “referandum” önemli bir adım olabilir.
AKP, anayasa değişikliklerini halkoyuna sunarak, 2007 seçimlerinde yüzde 47 olan oylarının bugün nerede olduğunu anketler yoluyla değil, sandıkta öğrenebilir.
1987’de askeri dönemin 5-10 yıllık siyasi yasaklarının kaldırılması aşamasında ANAP lideri Turgut Özal, “referandum”a gitmiş, “hayır” kampanyası yürütmesine karşın, yüzde 50’yi çok az aşan bir oyla referandumda “evet” çıkınca erken seçime giden ANAP, muhalefetin güçlenmesine olanak vermeden ikinci seçimi kazanmıştı. Böylece 1989’da Evren’den sonra Özal’a “Çankaya yolu” da açılmıştı.
Özal 1989 sonbaharındaki cumhurbaşkanlığı seçiminden önce “oyları düşmesin” diye mart ayında yapılacak yerel seçimleri öne çekebilmek için 1988’de bir kez daha referanduma gitmiş ve kaybetmişti. 1989 yerel seçimlerinde ANAP yüzde 21’e düşmesine karşın Turgut Özal, partisi tarafından aday gösterildi ve TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçildi.
O dönemin muhalefet partileri Özal’ı seçtirmemek ve seçilirse Meclis’i terk etmek konusunda hayli bağlayıcı demeçler vermişlerdi. SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, Özal’ı Çankaya’dan indirmekten söz ediyordu. DYP’nin kozu ise “sine-i millet”e dönmekti. Özal Cumhurbaşkanı olduktan sonra bir tek Hatay Milletvekili Murat Sökmenoğlu sözünü tuttu!
CHP lideri Deniz Baykal bugün de, Gül’ün Çankaya’daki görev süresinin 7 yıl değil de 5 yıla çekilmesi halinde bunun bir “rejim sorunu” doğurabileceğini söylüyor.
Oysa anayasa değişikliğinden önce TBMM tarafından 7 yıllığına seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın, 5+5 formülüne göre görevini tamamlamadan 5’inci yılın sonunda Çankaya’yı bırakması ancak “istifa” yoluyla olabilir.
Erdoğan ve Gül arasında böyle bir “konsensüs” ise AKP’nin 2011 seçimlerinden alacağı oya bağlı. Başbakan Erdoğan’ın Gül’ün süresinin 5 yıl olmasını düşündüğü belirtiliyor. 2011’de genel seçim, 2012’de cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Anayasa için bu yıl gerçekleşecek bir “referandum” AKP’nin geleceği açısından önemli bir gösterge.
AKP, muhafazakâr-demokrat bir parti olarak kökleşecek mi? Yoksa Özal’ın ANAP’ı gibi bir geçiş partisi olarak Gül’den sonra Erdoğan’ı da Çankaya’ya çıkarıp misyonunu tamamlayacak mı?
DERYA SAZAK
Derya Sazak - Referandum - Milliyet.com.tr
İktidar çevrelerinde konuşulan senaryolara göre 2011’de son kez seçime gireceğini açıklayan Başbakan Erdoğan’ın, “Çankaya planı”nı da içeren gelişmelerde “referandum” önemli bir adım olabilir.
AKP, anayasa değişikliklerini halkoyuna sunarak, 2007 seçimlerinde yüzde 47 olan oylarının bugün nerede olduğunu anketler yoluyla değil, sandıkta öğrenebilir.
1987’de askeri dönemin 5-10 yıllık siyasi yasaklarının kaldırılması aşamasında ANAP lideri Turgut Özal, “referandum”a gitmiş, “hayır” kampanyası yürütmesine karşın, yüzde 50’yi çok az aşan bir oyla referandumda “evet” çıkınca erken seçime giden ANAP, muhalefetin güçlenmesine olanak vermeden ikinci seçimi kazanmıştı. Böylece 1989’da Evren’den sonra Özal’a “Çankaya yolu” da açılmıştı.
Özal 1989 sonbaharındaki cumhurbaşkanlığı seçiminden önce “oyları düşmesin” diye mart ayında yapılacak yerel seçimleri öne çekebilmek için 1988’de bir kez daha referanduma gitmiş ve kaybetmişti. 1989 yerel seçimlerinde ANAP yüzde 21’e düşmesine karşın Turgut Özal, partisi tarafından aday gösterildi ve TBMM tarafından Cumhurbaşkanı seçildi.
O dönemin muhalefet partileri Özal’ı seçtirmemek ve seçilirse Meclis’i terk etmek konusunda hayli bağlayıcı demeçler vermişlerdi. SHP Genel Sekreteri Deniz Baykal, Özal’ı Çankaya’dan indirmekten söz ediyordu. DYP’nin kozu ise “sine-i millet”e dönmekti. Özal Cumhurbaşkanı olduktan sonra bir tek Hatay Milletvekili Murat Sökmenoğlu sözünü tuttu!
CHP lideri Deniz Baykal bugün de, Gül’ün Çankaya’daki görev süresinin 7 yıl değil de 5 yıla çekilmesi halinde bunun bir “rejim sorunu” doğurabileceğini söylüyor.
Oysa anayasa değişikliğinden önce TBMM tarafından 7 yıllığına seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın, 5+5 formülüne göre görevini tamamlamadan 5’inci yılın sonunda Çankaya’yı bırakması ancak “istifa” yoluyla olabilir.
Erdoğan ve Gül arasında böyle bir “konsensüs” ise AKP’nin 2011 seçimlerinden alacağı oya bağlı. Başbakan Erdoğan’ın Gül’ün süresinin 5 yıl olmasını düşündüğü belirtiliyor. 2011’de genel seçim, 2012’de cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Anayasa için bu yıl gerçekleşecek bir “referandum” AKP’nin geleceği açısından önemli bir gösterge.
AKP, muhafazakâr-demokrat bir parti olarak kökleşecek mi? Yoksa Özal’ın ANAP’ı gibi bir geçiş partisi olarak Gül’den sonra Erdoğan’ı da Çankaya’ya çıkarıp misyonunu tamamlayacak mı?
DERYA SAZAK
Derya Sazak - Referandum - Milliyet.com.tr