yehovan
Banned

Seçimler öncesi idi. Seçimlere girecek partilerden birisi de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP). Genel Başkan, Türkeş'den randevu istedim. 8 Ekim günü randevu verildi. Tandoğan'da özel bir bürosuna gittik. Türkeş burada çok özel bir açıklama yaptı..
Bugün Türkeş'in rahmana kavuşunun 10. yıldönümü..
Ancak Alparslan Türkeş'in hayatta ike gerçekleştirdiği icraatların tam mahiyeti halen tam anlamıyla günışığına kavuşmuş değil..
1994 ara seçimler öncesi idi. Seçimlere girecek partilerden birisi de Milliyetçi Hareket Partisi (MHP). Genel Başkan, Başbuğ Türkeş'den randevu istedim. 8 Ekim günü randevu verildi. Tandoğan'da pek kimsenin bilmediği özel bir bürosuna gittik. Türkeş, oldukça sade döşenmiş ve küçük bir odada bizi kabul etti. Kendisine yabancı olmayan bir gazeteden geldiğimiz için de oldukça rahattı, yıllardır yanında bulunan koruma müdürünü bir el hareketiyle dışarı çıkmasını emretti.
Gizli düğme neydi?
Bu arada sohbet ediyoruz. O arada fotomuhabiri arkadaşım hazırlık yapıyor. Fotoğraf makinasının objektifini yerine takarken çıkan 'tık' sesi ise merhumun insiyaki bir hareketine sebep oluyor. Hemen bize dönerek 'sizin kartınız var mı bakayım?' diye soruyor. O arada kısa bir panik havası doğuyor bizde. Neler oluyor diye...
Biz şaşkınlık içinde biraz da kızararak basın kartlarımızı çıkarırken odaya birden koruma müdürü telaşla giriyor. 10 saniye sonra da herşey düzeliyor. Yanlış bir anlamanın eşiğinden dönülmüş oluyor.
Yıllarını ülkücü harekete vermiş ve binlerce olay yaşamış birisi olarak Türkeş muhtemelen, objektif'in tık sesini acaba bir silahın namlu sesine mi benzetmişti? Bilemiyoruz. Ama korumanın aniden görüşme odasına dalması da Türkeş'in masasının altında gizli bir düğmeyi harekete geçirdiğini gösteriyordu, muhtemelen.
Türkeş'in 'Of the record' çözümleri neydi?
Türkeş, bu görüşmede 'of the record' olması kaydıyla, Türkiye'nin o günkü şartları içinde gündeminde önemli bir yer edinen bölücü terör örgütü PKK'ya yönelik olarak ilginç çözüm önerilerinde bulunmuştu.
Şöyle diyordu merhum Türkeş; "Bugünkü PKK terörünün bitmesi için alınması gereken yegane önlem, Türkiye'de fazla vakit geçirmeden 100 bin kişilik özel bir kuvvet kurmaktır. Bu kuvvetin 50 bin tanesi iç istihbaratta, 50 bin'i de dış istihbaratta görevli olacaklar ve bunların işi gücü bu terör belasıyla uğraşmak olacaktır. Bunların gizli görev yapmaları ve önlerindeki engellerin kaldırılması ve mümkün olduğu kadar da rahat çalışabilmeleri sağlanmalıdır. Ben iddia ediyorum ki böyle bir teşekkül oluştuğunda, 1984'ten beri başımıza bela olan ve büyük oranda dış destek görerek faaliyetlerine devam eden PKK kısa sürede bitme noktasına gelecektir. Zaten, oluşturulacak 100 bin kişilik özel kuvvetin yarısının dışarda killanılmasının ana gerekçesi de budur. Yani terörün dış desteğinin ana kaynaklarını kurutmaktır. Bu elli bin kişinin dışarda işi gücü bu olacaktır. Aksi takdirde, bu terör yıllarca devam edecek ve Türkiye'nin kaynaklarını sömürmeye devam edecektir. Ne zaman duracağı da belirsizdir. Hemen ama acilen önlem alınmalıdır..." Alparslan Türkeş konuşmasının bu bölümünde 'on the record' olarak bazı ayrıntılar da yansıtmıştı; "Buna özel ordu demiyoruz. Yanlış yansıtılmasın. Özel bir örgüt lazım diyoruz. Bu örgütün içinde psikoloji, siyaset, ekonomi uzmanları olmalı. Sivil asker karışımı bir örgüt bu. Gerilla savaşına karşı bir hukuk devletinin hukukun kuralları içinde kalarak mücadele etmesi çok zordur. Çünkü düşman kendi halkımızın kılığındadır. Gündüz külahlı, gece silahlı cinsten. Kurunun yanında yaş ta yanabiliyor zaman zaman. Masum insanlar da zarar görsün dersek o zaman düşmanın ekmeğine yağ süreriz. Kendi halkımızı kaybetmeden, yanımıza çekerek düşmanı yoketmeliyiz. Bundan başka tekliflerimiz de var,projelerimiz de...Ancak bunların konuşma sırası şimdi değil. Bunların yurtdışında o kadar çok ayakları var ki...Atina'da, Kıbrıs Rum Kesimi'nde, Bekaa Vadisi'nde İsveç'te var. Siz biliyor musunuz, Finlandiya'da Abdullah Öcalan'ın çiftlikleri var. Bunları dış güçler besliyor özellikle Yunanlılar..."
APO Paşa hangi vilayetleri versem?...
Burayı Dikkatle Okuyalım. Bugün Erdoğanın Planını Bu yazıdan çok rahat çıkaracaksınız
Türkeş'in önerisi gerçekten de ilginçti. O dönem zaten bilindiği kadarıyla terör bölgelerinde PKK ile Türk askeri ile birlikte mücadele eden özel harekat birlikleri mevcuttu. Ve bunlar da alanlarında çok başarılı elemanlardı. Attıklarını vuran cinslerdendi. Türkeş bunu bilmesine karşılık niçin ayrıca 100 bin kişilik özel bir güvenlik birimi kurulmasını istiyordu?
Bu soru hala esrarını koruyor. Ancak 1994 yılında Amerikan Dışişleri Bakanının terörle ilgili Cumhurbaşkanı Demirel'e yazdığı bir mektubu ilginç bir şekilde 'ti'ye almıştı, merhum; "Herkes kalkıp bize akıl veriyor. Amerikan Dışişleri Bakanı bizim Cumhurbaşkanına bir mektup yollamış. Cumhurbaşkanı da biz parti liderlerine verdi bunu. 'Silahla mücadeleyi bırakın siyasi çözüme gidin' diyorlar bize. Bu terör çeteleriyle nasıl bir siyasi çözüme gideceğiz? Beyaz bayrak teslim bayrağı çekip 'Gel buraya Abdullah(Apo) paşa, hangi vilayetleri versem acaba gönlün hoş olur?' bunu mu diyeceğiz? Olur mu?"
Farklı özellikleri vardı...
Merhum Türkeş'in esasen politikalarını çözümlemek de zordu. 1991 seçimleri sırasında, kapatılan Refah Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi(IDP) ile seçim ittifakı yaparak genel seçimlerde Meclis'e girmeyi başardı, ardından kurulan DYP-SHP hükümetine de büyük oranda destek verdi.
Türkeş'in destek gerekçesi de ilginçti; "1991 seçimlerinin sonucu, Meclis'te bir koalisyonu zaruri kılıyordu. O zaman eski dostluğumuz olduğu için sayın Demirel'e gittim. RP'den ayrılmak üzere idik. 'Bu koalisyonu biz yapalım' dedik. Yani DYP, RP ve MHP(MÇP). Demirel bana 'Sayın Erbakan'la uyumlu çalışmak mümkün değildir' diyerek 12 Eylül öncesi koalisyonlarını hatırlattı. SHP ile DYP'nin koalisyon yapması memleket için daha iyi' dedi. Sonra Necmettin beyle görüştüm. "Koalisyonda yeralmakta fayda var düşünmez misiniz" dedim. İyi karşıladı ama o da Demirel'le ilgili bazı eleştirilerde bulundu. Eğer koalisyon ortağı olmayı düşünüyorlarsa havayı yumuşatmalarını önerdim. Buna olumlu yaklaştı. Sayın Erbakan mülayim tabiatlı ama düşündüğünden de geri adım atmaz. Neticede olmadı işte. Ardından DYP-SHP koalisyonu gerçekleşti. Bizim de hoşumuza giden taahhütlerde bulundular, bunun üzerine destek verdik."
Sesli Dinleyelim Birde... Türkeşin itleri ininde bile titreten sesinden...
ALLAH aŞKINA BİR DİNLEYİN ! KÖPEK barzani talabani HAKKINDA NE DİYOR !
Bakalım Katılmayan olacakmı... Dinleyip Yorum yapacaksanız yapın !!!
http://www.youtube.com/watch?v=ZkCW8j3GF84