PKK’ya silah sağlayan Türk kim?

eiffel

Forumun Kulesi
Katılım
10 Mar 2006
Mesajlar
5,705
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Her insan büyük bir alemdir.İnsan düşünceden ibare
PKK’ya silah sağlayan Türk kim?

PKK cephaneliğinde, Türkiye dahil 31 ülkeye ait silahlar bulunuyor. Eli kanlı terör örgütüne uzun süredir silah sağlayan Rus mafyasının içinde varlıklı bir Türk’ün de olduğu iddia ediliyor.
6cpirfn.jpg


Türkiye aylardır şu sorunun cevabını arıyor:
Terör örgütü PKK’nın elindeki silahları Amerika mı sağlıyor? Ocak ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “PKK’nın elinde ABD menşeli silahlar var.” demesiyle başlayan takip ve soruşturma devam etti. Dışişleri aracığıyla Washington’a PKK’nın elindeki silahlar soruldu. ABD, örgütün elindeki silahların kendilerine ait olmadığını; ama konuyu araştıracaklarını illetti. Şubat ortalarına gelindiğinde konu, karşılıklı yazışmalarla kapanır gibi oldu.

Temmuz başında güvenlik güçlerine teslim olan üç teröristin Kandil Dağı’ndaki kampa iki ABD zırhlı aracının silah getirdiğini söylemesi, meseleyi yeniden gündeme getirdi. Ancak bu sefer Türkiye sadece sormakla kalmadı, örgütten ele geçirilen bin 260 adet Amerikan menşeli silahı da bir rapor halinde ABD’ye sundu. Okyanus ötesinden bu rapora karşılık gelen cevabı Dışişleri Bakanı Abdullah Gül geçtiğimiz hafta açıkladı: “Pentagon konuyu araştırıyor. Bazı Amerikan askerlerinin karıştığı bir yolsuzluk var.”

Terör örgütünün elindeki silahların menşei tabii ki ABD ile sınırlı değil. PKK cephaneliğindeki mühimmatlar, 31 ülkenin markasını taşıyor. Genelkurmay Başkanlığı raporuna göre bu ülkelerin içinde Rusya, İtalya, Almanya, ABD olduğu gibi Suudi Arabistan, Kore, Çin, Arjantin gibi ülkeler de var. Hatta Türk Silahlı Kuvvetleri’nin vazgeçilmezi haline gelen G-3 piyade tüfekleri bile PKK’nın cephaneliğinde bulunuyor. Ama terör örgütüne “silah sağlayan” ülkelerin sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

Terör örgütü PKK’ya silah sağlayan ülkelerden birinin İsrail olduğu iddia ediliyor. Peşmergeye askerî eğitim veren İsrail askerlerinin MOSSAD üzerinden çoğu zaman terör örgütüne de silah sağladığı belirtiliyor. PKK’ya Rusya’dan da silah geliyor; ama bunun Rusya yönetimiyle alakası yok. Silah desteği, Rus mafyası tarafından gerçekleştiriliyor. Rus mafyasının yıllardır PKK’ya silah sağladığı istihbarat birimlerince de doğrulanıyor. PKK ile Rus mafyasının silah alışverişinde bir Türk’ün olduğu da ileri sürülüyor. “President Turk-Başkan Türk” adıyla anılan bu Türk’ün kimliğini Türk istihbarat birimleri uzun süredir araştırıyor. Ama bu konuda henüz ciddi bilgi elde edilebilmiş değil. Ancak bu kişinin Türkiye’de önemli işlere imza attığı tahmin ediliyor. İddiaya göre PKK ile Rus mafyasını ‘President Turk’ tanıştırmış. Terör örgütüne silah taşıyan Rus mafyasının içinde olduğu belirtilen ‘President Turk’un aynı zamanda oldukça varlıklı biri olduğu dile getiriliyor.

PKK ESKİSİNİ SATIP YENİSİNİ ALIYOR

Terör örgütü PKK ise silahlarla ilgili yardım iddialarını reddediyor. Kuzey Irak’taki terörist elebaşı Murat Karayılan, terör örgütü PKK’ya sağlanan mühimmat ve iaşenin tamamının “cefakeş Kürt halkının paralarıyla” satın alındığını iddia ediyor.

Silahların menşei ve sağlayıcı ülkeler tartışılırken terör örgütü de sürekli silah yenilemeye devam ediyor. PKK, Amerika’nın Irak’a girmesinden bu yana bütün silahlarını yeniledi. Eli kanlı örgüt, portföyündeki eski silahları da satarak para kazanıyor. Son bir yıl içinde terör örgütünün 10 bin kadar kullanılmış silahı kelepir fiyata sattığı belirtiliyor. Kuzey Irak ve Türkiye’nin sınır köylerine silah satan PKK, büyük paralar elde ediyor. Aracısız doğrudan militanlarca satılan silahların ucuzluğu, çabuk tüketilmesine yol açıyor: Kaleşnikof veya M-16 tüfekler bin YTL karşılığında elden çıkarılıyor. Ancak PKK’nın en çok Glock, Colt, Simth-Wesson tabancalardan kazandığı örgüt tarafından da itiraf ediliyor. PKK’nın elindeki silahlar neredeyse bir orduyu donatacak nitelikte. Örgütte tank hariç neredeyse her türlü silah bulunuyor demek yanlış olmaz.


Kaynak
 
bu adilere silah satan destek verenler o kadar çokki. önemli olan silahlı olmak değil yürekli olmaktır. bu pkk nın ve ona destek veren tüm şerefsizlerin eninde sonunda kökü kazınacak !!!!
 
Yenilen sol nasıl yenilenecek ? Solda yine yeni ‘yenilenme’ arayışı

Solda yine yeni ‘yenilenme’ arayışı

4ztmser.jpg

22 Temmuz’daki yenilen sol bir kez daha ‘yenilenme’ arayışı içinde. Üstelik yerel seçime yetişmek için acele etmek gerekiyor. Yenilenme yeni bir parti ve lider mi demek? Yoksa birleşip mi yenilenecekler? NTVMSNBC sordu, taraflar yanıtladı.


DİSK Başkanı Süleyman Çelebi: Yeni arayış isimlere bağlı olmamalı. Talebe göre 10 Aralık Hareketi partileşebilir. Bu fırsat kullanılamazsa, asıl büyük sorunu yerel seçimlerde yaşarız.

SODEV Başkanı Aydın Cıngı:
Daha travma etkisindeyiz. Bence iki seçenek var: Ya CHP’li ya CHP’siz. CHP zaten sol değil, sol gibi sol lazım.

SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın: Ben de arayış içindeyim. Tüm kesimlerle diyaloğa hazırız. Zaman kalmadı, AK Parti yerel seçimler için çalışmaya başladı bile.

TESAV Başkanı Erol Tuncer: CHP geç kalırsa, yeni bir oluşum, parti kaçınılmaz.


Süleyman Çelebi (DİSK Başkanı)
SOLDA ARAYIŞ İSİMLER ÜZERİNDEN OLMAMALI

Solda yeni arayışların isimlere bağlı olarak şekillenmesi gerçekten yapay bir gündem oluşturuyor. Öncelikli olarak solun yenilenmeye ihtiyacı var. Eğer yenilenme odaklı, çağdaş, evrensel sosyal demokrasinin ilkelerini yaşama geçirmeyecek bir yapılanma, yine kişilere ikame edilerek şekillenecekse bunun Türkiye’ye bir heyecan getirmeyeceğine inanıyoruz. Şu cümleleri ta başından bu yana söyledik: Amaç mevcutlara bir yenisini eklemek olmamalı. Mevcutlar üzerine ne çıkabilecek, bir platformla önce bu süreç yürütülmeli, iddialı hale getirilmeli. Burada parti isimleri yerine toplumun buna ne kadar açık olduğunu tartışmaya ihtiyacımız var. Bunları 3-5 kişinin bir araya gelip koyduğu irade ile değil, bunun toplum tarafından tartışılması gerekiyor.

ASIL BÜYÜK SORUNU YEREL YÖNETİMLERDE YAŞARIZ
Sol isminin alınması, ya da sol partilerin olması bir şey ifade etmiyor. Türkiye’de sol iddialı bir çıkış yaratmak zorunda. Tüzükten başlayarak A’dan Z’ye bir yenilenme ihtiyaç var. Yerel seçimler öncesinde solun, sosyal demokratların buna müthiş hazırlanması gerekiyor. Bu fırsat kullanılamazsa asıl büyük sorunu yerel yönetimlerde yaşarız. Fakat ‘hemen bir şey yapalım’ mantığı da doğru değil bizim açımızdan. 10 Aralık Hareketi bütün bu çabalarını sürdürecek. Toplumun bize bir referansı varsa, bu tam bizim aradığımız diyorsa, o zaman siyasallaşmalı veya diğerleri bu yenileşmeye uymalı. Toplumdan gelecek olan talebe göre 10 Aralık Hareketi partileşebilir. 15 bin kişi ile ulaştığımız süreçte, toplumda bir heyecan duyulmuştu. Ama toplumda tam karşılığı var mı diye soracak olursanız, olmadı. Bunu açık yüreklilikle söylemem gerekiyor. Solda arayış çabamız devam ediyor.

Aydın Cıngı: SODEV Başkanı
DAHA TRAVMA ETKİSİNDEYİZ HAREKETE GEÇEMEDİK

CHP bir kere sol etkisi altında işlem gören bir parti olmakla birlikte, içerik ve yapı ve dışa dönük ideolojik söylemi itibarıyla solda olduğu düşünülemeyecek bir partidir. Bu tablo içinde iki seçenek var: Birincisi; solda CHP’yi içinden değiştirip sol bir partiye evrilmesini sağlayacak ölçülerde dönüştürmek. Diğeri; CHP’yi bir yana bırakıp, CHP’nin bu durumundan üzüntü duyan, kendini solda hisseden aydın, akademisyen, işçi, sanatçı ve benzeri insan varsa, CHP politikası ile yıpranmamış olması kaydıyla, hepsinin bir araya gelerek oluşturabileceği bir sol parti. Başka seçenek göremiyorum. Seçmen solda CHP’nin dışında yaşamasına olanak sağlamamıştır. Solda büyüğü var diye oraya gidiyor. Alışkanlıkları biliyorsunuz. Aslında sosyalist sol da kendi arasında birleşebilmeli.

CHP ZATEN SOL DEĞİL, SOL GİBİ SOL LAZIM
Kendimizi yerel seçimler perspektifiyle sıkıştırmamız doğru olmaz.Yalapşap değil, kalıcı bir çözüm sağlayacak şekilde davranmalı. Türkiye demokrat bir ülke olacaksa, bir AB demokrasisi olacaksa, AB’nin partilerinin ölçütlerine uygun partileri benimsemelidir. Sol dediğiniz zaman da sol gibi bir sol olacak. Her türlü entegrasyona karşı durarak sol olunmaz ki... İki seçeneğe karşı öngörülebilecek argümanlar var. Bir partinin nerede olduğu değil, seçmen tarafından nerde algılandığı önemli. Bugüne kadar CHP’nin dışında başka bir partinin yaşamasına sol seçmen izin vermedi. SHP ve YTP deneyimleri başarılı olmadı. 10 Aralık Hareket vardı; o da partileşemedi. Seçmen tarafından ‘Solda bir parti var’ diye algılanıyorsa, onun yanında başka bir partinin kurulması kolay olmuyor.

SORUN BAYKAL DEĞİL, KÖKTEN DEĞİŞMELİ
Sorunu Baykal’la sınırlamak çok sığ bir düşünce. İş o kadar kolay değil. Hatta Baykal ve bütün yönetici kadronun istifası pek bir şey sağlamayacaktır. Kuşkusuz bir rehabilitasyon döneminden bahsediyorsak, bu bir ilk adımıdır. Ama onlar gidip de onlara benzeyenler gelecekse ya da her başarısızlıkta ortaya çıkan bildiğimiz ekipler vardır; onlar çıkıp ‘biz devralalım’ diyeceklerse, o vakit böyle de sürebilir. Örgütüyle, altyapısı ve ideolojik söylemiyle CHP; uzun yıllardır sosyal demokrat bir parti kimliğinden çıkmıştır zaten. Dolayısıyla CHP’yi dönüştürmek, bir-iki kişinin istifasıyla sağlanamaz. Kökten, dipten doruğa bir yenileşme lazım. AK Parti, Demokrat Parti’den gelme geleneği sürdürmeye aday bir parti olduğunu kanıtladı seçim sonuçlarıyla. Bunun karşısında mutlaka ve mutlaka iktidara gelme perspektif taşıyan bir sol parti olmalı.

Murat Karayalçın: (SHP Genel Başkanı)
ZAMAN KALMADI, AK PARTİ ÇALIŞMAYA BAŞLADI BİLE

Bu seçimlerde sol seçimleri yitirmedi. Bu seçimlerde sol yoktu. CHP ve DSP, AKP’nin önüne, sol bir Türkiye seçeneği sunamadılar. Bir sol parti veya sol siyasetçi, ‘ben doğruyu buldum, nokta koyuyorum’ diyemez. Bu bir süreçtir, sürekli arayış içinde olunmalıdır. Bu anlamda biz de hiç kuşkusuz bir arayış içindeyiz. Ben de sol bir siyasetçi olarak bir arayış içindeyim. SHP tüzüğüyle ve programıyla Türkiye solunun en ileri partisi konumundadır. Ancak ben seçim sonrasında yaşanmakta olan tartışmaları da göz önünde bulundurarak, en doğru örgütlenmenin SHP olduğuna inanmama karşın, herkesle konuşmaya, tartışmaya, her düşünceye katkıda bulunmaya hazır olduğumu belirtmek isterim.

Biz tüm kesimlerle, STK’larla, sol siyasetçilerle, örgütlü bir diyalog içine girmeye hazırız. Bu olacaksa hemen olmalı, diyelim ki Eylül’de başlamalı Eylül- Ekim- Kasım aylarında çalışılmalı. Çünkü zamanımız yok, AKP daha şimdiden belediye seçimlerine hazırlanıyor. Türkiye’nin büyük kentleri Ankara, İstanbul, İzmir başta olmak üzere çok kötü yönetiliyor. O nedenle çalışmayı hemen başlatmak gerekir. Eylül-Ekim-Kasım aylarında bu tartışmalar bitmeli ve buradan hareketle yeni birtakım öngörüler ortaya konulabilirse iyi olur. Konulamazsa herkes kendi siyasetini yapmak yolunu zaten tercih edecektir.

Erol Tuncer (TESAV Başkanı):
SOSYAL DEMOKRAT HAREKET TIKANDI, CHP GEÇ KALMAMALI

CHP kendini yenileyemezse, yeni bir oluşum, parti kaçınılmaz. Siyasetin bir kuralı var. Şu anda sosyal demokrat hareket tıkanmıştır. Bu tıkanıklığı aşmak için CHP düşünceden kadrolaşmaya kadar kendini yenilemeli. Yenileyemezse siyaset boşluğu kaldırmaz, bir ya da birkaç oluşumla doldurulur. Deneyimime istinaden şunu söyleyebilirim; Yenileşme uzun bir zaman alır, ama yenileşmeye karar verirsiniz, hareket başlar, güven artar ve aksi halde yeni oluşum destek bulamaz.

Seçmen sol bir parti olarak algıladığı için değil, başka sol bir seçenek olmadığı için oyunu CHP’ye veriyor. Kurulu partiden kolay kolay oylar yeni bir partiye gitmez. Ama bunun tersi örneğini AKP gösterdi. Kesin bir kural söylüyorum: Ya CHP kendini yenileyecek, ya o boşluğu bir yeni oluşum veya oluşumlar dolduracak. CHP’nin yenileme hareketini başlatmakta geç kalmaması gerekir. Süre vermiyorum ama geç kalmamalılar.

Kaynak
 
neden hep tabloya solun başarısızlığı diye yaklaşılıyor belkide bu akpnin başarılı politikasıdır.
soldaki değişimde bu politikanın başarısını engelleyemez.
 
Sol bu ülkede hiç bir zaman iktidar olmaz. İktidar olsa dahi kualisyonla olur tekbaşına olmaz. Alabildiği en çok oyu bu seçimde aldılar.
 
bir günde en fazla iki konu açma kuralı var..
bu sebeple konuları birleştirdim..
 
Geri
Üst