Pentagram

Pentagram



Pentagram ilk olarak 1986

yılında gitar ve vokalde Hakan Utangaç ve davulda Cenk Ünnü tarafından kuruldu. Tabii ki

Hakan ve Cenk'in bundan önce başka bir grubu vardı. O da "Thunders". Bu grup 1984 yılında

elemanların lise çağlarında kurduğu bir gruptu. Grup da Hakan ve Cenk'e Kenan Bozoğlu

isminde bir de arkadaşları eşlik ediyordu. Şimdi biz tekrar Pentagram'ın 86'lı yıllarına

geri dönelim. 86'da grup iki kişi ile kurulduktan sonra 1987'de bas gitarist olarak Tarkan

Gözübüyük'ü gruba dahil ettiler. Tarkan gruba girene kadar onun yerini Kaan adında ki bir

başka basçı arkadaşları doldurmaktaydı. Tarkan gruba girdikten sonra ise grubun çekirdek

kadrosu oluşmuş oldu. Ardından Ümit Yılbar gruba katıldı solo gitarist olarak. Kadro

tamamlandıktan sonra Pentagram İstanbul Moda'da bir düğün salonunda ilk konserine çıktı.

Konser sonunda ne yazık ki etrafta kırılmamış masa ve sandalye kalmamıştı. Bu konserden sonra

konsere "Efsanevi Moda Konseri" ismini verdiler.

Kuruluş aşamasını gurbun

elemanlarindan olan Cenk şöle anlatıyor: "O yıllarda şimdiki kadar rock - metal dinleyen

insanlar çok çok azdı. Öyle 14 -15 kişi bir araya gelip beraber müzik dinlerdik, müzik

yapmaya çalışırdık genellikle. Bakırköy tayfası, Avcılar tayfası gibi kodlamalar vardı.

Üstümüze o zamana göre çok ters sayılacak şeyler giyerdik; bilekliklerimizi kendimiz

hazırlardık Mercan'dan piramitler alıp. Çok laf yedik, tepki çektik. Öyle bir dönemdi, hatta

kolsuz thsort giymenin bile homosexüellik sayıldığı yıllardı. Sonra Rambo çıktı da insanlar

alıştılar buna :) 80'ler güzeldi ama Türkiye için zor yıllardı. Dünya' da da heavy metalin

sıçrama yaptığı; enstrümanların kalitesinin arttığı heavy metalin en güzel günlerini yaşadığı

dönemlerdi. Türkiye' de, devrim sonrası, yasakların olduğu,; insanlara yapılan baskıların

getirmiş olduğu stress ve zorlukları yaşadık bizler. Öyle bir nesil olarak yetiştik...



İlk konserimizi Moda'da verdik bir düğün salonunda. O zamanlar eski Vitamin grubunun

solisti Gökhan vardı ( allah rağmet eylesin trafik kazasinda öldü...) işte onun vokal yaptığı

şu an ismini hatırlayamadığım Ac/Dc tarzında Türkçe sözlü müzik yapan bir gruba konuk olduk.

5 parça çalıp inecektik ama biz daha 5. parçaya gelemeden birden her şey yıkıldı salonda.

Sandalyeler, masalar her şey kırıldı. Türkiye'de verilen ilk speed metal konseriydi ve

yaklaşık 150 -200 kişi koskoca düğün salonunu yıkmıştı. Daha sonra düğün salonun sahibi geldi

"ne oluyor" filan dedi. Yine biz ödemek zorunda kaldık kırılanların masraflarını:)



Daha sonra işte Tarkan'la tanışma fırsatı bulduk. Bursa' da konserler verdik. O

zamanlar Bursa' da "Hakimiyet Gazetesi" vardı rock konserlerine çok büyük destek olurdu,

sponsor olurdu. O yıllar da gerçekten Bursa Rock City'di. İstanbul' dan filan daha iyiydi.

İnanılmaz iyi gruplar vardı. Bunu da yapan Sedat Sarıcı' dır. Şu an kendisi İngiltere 'de

yaşıyor. O adamın stüdyosu vardı ve gruplara ücretsiz çalışma fırsatı verirdi. Elinden gelen

her şeyi yapardı. Ama o gidince, Bursa bence Rock City ünvanını kaybetti. Bu dediğim olaylar

88' e kadar olanlar. Moda Konserini soruyorsun. Hıım, o konser bambaşkaydı yaa. İlkti, ilk

kez rock dinleyen metal dinleyen insanlar bir araya geldiler. Sahneye teatral şekilde dizayn

etmiştik. Bir gün önce oraya gidip tel çektik, bidonlar, variller, bombalar koyduk. Savaş

alanına benzetmeye çalıştık. İlk defa bu tarz dinleyen insanların bir araya gelip belli bir

güç oluşturduklarını hissettikleri bir konserdi Moda konseri. Orda ilk arkadaşlıklar oluştu.

O konserden sonra her şey hızla çoğalmaya başladı, gruplar kurulmaya başladı. O bir öncü

konser gibi bir şeydi. O an ki atmosferi nasıl anlatabilirim ki, ancak yaşayarak

anlayabilirsin. Çok komik bir şey var o konserle ilgili; o konserden önce inanılmaz

heyecanlanmıştık. Hatta konserden biraz önce tuvalete gittiğimiz de böyle zik zak çizerek

işediğimi hatırlıyorum ben hahaha:) Gerçekten de öyle bir heyecan yaşamadım hayatım boyunca.

Moda konserine gelen çoğu kişi ise şu an artık bu tarz müziği dinlemeyi bıraktı. Bir de bir

şey var; ilk kaset çıktığında, biz kaset kapakçığında o zamanki tüm gruplara teşekkür

etmiştik. Ama şimdiye baktığında oradaki onca gruptan sadece 2 grup hala müzikal yaşamına

devam ediyor. Bu gerçekten acı bir şey. Ne bileyim çok zor belki de hem Türkiye şartlarında

bu tarz müziği devam ettirmek hem bu piyasanın birbirini yemesi, insanların arkasından

konuşmaları, gereksiz yere birbirlerine suçlamalarda bulunmaları... Aslında zaten şurada kaç

kişiyiz ki birbirimizin gözünü çıkarmaya çalışmayı bırakıp bu müziği nasıl daha iyi yerlere

getirebilir Türkiye' de onun uğraşısını vermeliyiz.

Neyse, daha sonra Grinder'la

konser verdik. O zamanların en iyi gruplarından biriydi. Hatta şu an orda çalan davulcu Grave

Digger'ın davulcusu. İşte onlarla öyle 2- 3 gün geçirdik çok güzel şekilde. Maç yaptık, o

zaman ki imkanlarımız dahilinde "Tekel birası" ikram etmiştik :) Bende hala plakları var o

grubun gerçekten çok sıkıydılar. Hatta o konser TRT' ye de çıkmıştı. Ondan sonra Protector

geldi. Onlarla çıktık." Evet, okuduğunuz gibi o ilk yıllardaki paylaşımlar, ilk dostluklar ve

ilk konserlerin heyecanı ve atmosferi gerçekten bambaşkaydı. Şimdi biz kaldığımız yerden

devam edelim ve grubun ilk albümünün çıkışına yavaş yavaş uzanalım...

Pentagram Ümit

Yılbar ile Açık Hava tiyatrosundaki son konserden sonra yollarını ayırdı. Ümit Yılbar, albüm

kayıtlarına başlanmadan önce gruptan ayrıldı ve ondan boşalan yere de Murat Net geldi. Bu

yeni kadroyla "Sound stüdyosu" na kapanan grup toplam 9 ayda kayıtları bitirdiler. 23 Nisan

1990 yılında vokalde Hakan ile birlikte kendi adlarını taşıyan ilk albümlerini çıkarttılar.

Albümün yapımcısı Nezih Kılıçkını; NEPA Müzik Yapım ile birlikte albümü piyasaya sürdüler.

Albüm yurtdışında da tanıtılmak istendiği için tüm şarkı sözleri İngilizce idi. Albüme gelen

eleştiriler inanılmaz iyiydi. Herkes (tüm metalseverler) albümden 2şer- 3er tane alarak o

zamana kadar hiç önemsenmeyen bir kitle olan rock-metal camiasının ne kadar birbirine bağlı

ve içten olduklarını cümle aleme kanıtladılar. Ki bunu sadece albümü almakla değil; albümü

alıp kimseye vermemeleriyle de kanıtlamış oldular. Böylece kimse başkasından bir Pentagram

albümünün çekimini yapmamış oldu. Albümün ilk baskısı 5000 tane yapıldı ve gruptan Hakan

eline aldığı bir koli ile albümü daha vapurdan inip Akmar' a gidene kadar yarısını sattı!

Daha sonraki baskılarla albümün satışı 30 000 civarında olmuştur ve bu rakam gün geçtikçe

artmaktadır. Son yıllarda ise albümün cd olarak da basıldığını eklememiz gerekir aslında. Bu

albüm belki de Türkiye'ye metal yolunu açan albümdür çünkü albümün bu kadar çok satmasından

sonra Dr. Skull, Objektif, Akbaba gibi isimler albüm yapma fırsatını yakalayacaklardı. Zaten

eski bir Boom Müzik dergisine verdikleri röportajda da "Türkiye'de yapılabilecek en sert

müziği yapıp, daha yumuşak müzik türlerinin önünü açtık" dediler.

Speed metalin

sınırlarını zorlayan albümden "Rotten Dogs, Dimensions Of Death, Los Magandos, Powerstage"

gibi bir çok hit çıkmıştı. Özellikle "Powerstage" o zaman ki "bıçkın" Pentagram fanlarına

ithaf edilmiş ve kurulacak olan fan cluba bu isim verilmişti. Demin de dediğimiz gibi ilk

albümün çıkmasıyla tüm Pentagram Fanları'nı bir araya toplamak amacıyla bir fan club

kuruldu. Ve fan cluba ilgi çok büyük oldu.

Albümün kapağına gelecek olursak, kapak

için bir yarışma düzenlendi, yarışmaya 120 kapak resmi katıldı ve aralarından şu an albümün

kapağında olan sıkı bir suluboya çalışması seçildi. Kapak Tunç Örer isimli bir arkadaşımızın

çizimlerinden oluşuyordu. (Bu kapak yarışma bittikten 3 gün sonra filan gelmiş olmasına

rağmen elemanlar feci şekilde kapağı beğendiklerinden bu kapağı seçtiler.) Albümün çıkışıyla

o zamana kadar hiçbir metal-rock grubunun veremediği konserlere çıktılar. Çeşmeden,

Bodrum'a; İnci Sineması'ndan, Açıkhava'ya kadar bir çok konserde sahne aldılar. Fanlarıyla

o kadar bütünleştiler ki bunu ölümsüzleştirmek istediler.(Bu arada grubun bu konserlerden

birkaç da sabıkası olmuştu: İnci sinemasını yakıp, yıkıp bir daha kullanıma sürdürmemek

gibi:) Derken Pentagram bir konser kaydı olan "Live At The Trail" albümünü piyasaya çıkardı.

Bu o zamana kadar kimsenin yapmamış olduğu bir şeydi. Grup yine ilklere imza atmakla kalmıyor

aynı zamanda Türk Metal fanlarının ne kadar ateşli ve çılgın olduklarını kanıtlıyorlardı. Bir

de yasal bir albüm çıkartıp üstüne demo yapan ilk Türk grubu olarak da yine tarihe

geçiyorlardı. İlk albümde Hakan hem gitarı çalıyordu hem de vokal bu onun için gerçekten çok

zor oluyordu ve gruba bir vokalistin gelmesi kararlaştırıldı. Bu da Bartu Toptaş'dan başkası

değildi. Murat Net bu albümde yer almıyordu. İlk albümden sonra gruptan ayrıldı. Onun yerine

solo gitar işinde gerçekten çok ustalaşmış biri olan Demir Demirkan geldi.

Albümün

kapağı bu sefer basitti: Pentagram'ın o değişmeyen logosunun altında dikenli teller ve

ellerini mosh yapmış Pentagram fanları... Albümün teşekkürler listesi ilk albüme göre daha

kısaydı ve aynen şöyle yazıyordu: "Bizi seven ve destekleyen herkese çok çok teşekkür

ederiz." Bu albümde cover çalışmalara büyük yer verilmişti: Megadeth (Peace Sells), Sex

Pistols (Anarchy In The U.K.) ve Misfits (Some Kind A Hate). Albümde ilginç bir şey daha

vardı o da ilk albümü ellerine geçiren Kolombiya'lı bir rock programı, grubun ve bizim de

hala çözemediğimiz bir ağızla Pentagram'ı anlatıyorlar ve ardından da "Rotten Dogs" adlı

parçalarını çalıyorlar. Ne diyelim ilginç ama ne anlattıklarını çözeceğiz :=)) Albüm Trail

Blazer albümünün açılışı olan "Secret Missile" adlı parça ile son buluyor. Bu parçanın hepsi

o an tamamlanmamıştı ve sonunda "to be continue" deniyordu. Ve parçayı Ogün'ün o iğrenç

vokalinden dinlemek zorunda kalmadığım için bu halini çok daha fazla

beğenmekteyim.(AlperioN'un düşüncesi)... Bu albümdeki parçalar grubun Blue Jean ve Yamaha

ortaklığıyla düzenlenen "Bodrum Top Rock 3", "Lenetli Konser 1", "Pangaltı İnci Live"

konserlerinde kaydedilen parçalarıyla, 88'de kaydedilen "Trail Blazer Part 1", yeni

çalışması "Secret Missile" ve Colombia Radyo Show'da yayınlanan bir parçasından oluşuyor.



İkinci albümleri olan Trail Blazer 1992 yılında Nuclear Blast fiması tarafından

piyasaya sürüldü. Bu albümün çıkmadan önce Bartu gruptan ayrılıp İsveç'e gitti ve Bartu'nun

yerine vokale Ogün Şanlısoy geçti. Pentagram bu albümüyle birlikte kendine yeni ufuklar açmış

ve amatörlükten profesyonelliğe doğru hızlı bir şekilde yol almaya başlamıştır. Bu albümde

anlatılanlar Türkiye'deki birçok grubunda anlatmaya çalıştığı anateması savaşa hayır,

günümüzün dünyasının gittiği kötü yoldu. Bu da albümü üstün kılan bir başka noktaydı tabii

ki. Albümün çıkışından sonra birçok konser verildi ve Pentagram'ın fan kitlesi giderek

genişlemeye başladı. Bu arada Demir Demirkan 2 yıllığına Amerika'ya gitti. Ogün'de bir süre

sonra gruptan ayrılarak kendi solo alüm albümünü yapmak için çalışmalara koyuldu. Ogün'ün

yerine 1995 yılında grubun vokaline daha önce Cherokee ve Saw Dust gruplarında vokalistlik

yapmış olan Murat İlkan geldi. Murat ile birlikte grubun çekirdek kadrosuna bir eleman daha

dahil olmuş oldu. Tarkan, Hakan ve Cenk, Murat için "O artık bizden biri" diye konuşuyorlar.



Grubun üçüncü ve en ses getiren albümleri Anatolia 1997 yılında Raks Müzik tarafından

piyasaya çıktı. Bu albümle birlikte Pentagram Türkiye'de ve kendi çapında bir devrim

gerçekleştirmiş oldu. Albüm dediğimiz gibi bugüne kadar yaptıkları albümler arasında en ses

getiren albüm olmuştu. 2 yıllık sıkı bir çalışmanın ardından böyle bir alvüm piyasaya çıktı.

Bu albümde Pentagram ilk defa Türkçe sözlü parçalar yapmıştı ve albümde toplam 3 tane Türkçe

sözlü parça bulunuyordu.

Anatolia'nın soundu çok sertti tabii parçaların Türk

motifleri ile süslü olması da cabası. Murat'ı ilk kez bu albümde dinledik. Murat kendini

Pentagram dinleyicisine çok iyi kanıtladı ve o muhteşem vokaliyle grubu zirve denecek yere

taşıdı. Ne derler Rock ile gürültü arasında ince bir çizgi vardır işte Pentagram Anatolia

albümüyle o ince çizgiyi tutturmuştu. Anatolia albümü Pentagram'ın en çok satan albümü oldu:

70.000.

Albüm adından da anlaşıldığı gibi Anadolu'yu anlatıyordu. Pentagram bu

albümünde birçok popçu ile çalışdı ve bu yüzden de çok tepki aldı. Anatolia albümünde yer

alan birkaç parçaya klip çekildi fakat sadece Anatolia ve Gündüz Gece isimli parçaların

klipleri yayınlandı. Bu kliplerin yönetmenliğini Ömer Faruk Sorak yaptı.

Albümün

çıkmasından sonra Pentagram'da konserlerle boy göstermeye başladı. Pentagram 5 Temmuz

1997'de Harbiye Açık Hava Tiyatrosunda bir konser verdi ve yer yerinden oynadı. Pentagram

1998 yılında Açık Hava Tiyatrosu'nda yapılan bu konseri bir albüme çevirme kararı aldı ve

bunu yapdı da. Albümün ismini ise konserde bulunan fanlar belirledi: "Popçular Dışarı". Bu

konserde eski parçalara da yer verilmişti. Bir de cover vardı: Slayer - Black Magic. İtiraf

etmek gerekirse Pentagram bu parçayı Slayer'dan daha iyi yorumluyor. Tabii bunda Hakan

Utangaç'ın vokalide bir etki bence. Bu konser albümünün sahne performansı mükemmeldi. Murat

Pentagram ile birlikte ilk defa böyle bir ortama ateşli Pentagram Fanları'nın karşısına

çıkıyordu. Tabii konserde aksaklıklar da yaşanmadı değil, bir ara elektrikler kesildi. Bu

elektrik kesintisi "1000 In The Eastland" adlı parçadan sonra oldu. Ortam müthişdi. Murat bir

ara mikrofonu Hakan'a bıraktı ve Rotten Dogs Hakan'ın ağzından çıkan kelimelerle ve o süper

ritimle bütünleşerek bize yansıdı. Konsede yaklaşık 5000 izleyici vardı.

Popçular

Dışarı konserinden bir süre sonra grubun solo gitaristi Demir Demirkan gruptan ayrıldı. Grup

ile yaptığımız söyleşide sözü Demir Demirkan'a getirdiğimizde şu cevabı aldık: "Bizden

farklı bir tarzda solo albüm yaptı ve ayrıldı. Tabii herkesin kendine has bi tarzı vardır.

O'da kendi tarzını seçti". Demir Demirkan'ın yerine de Pentagram'da gitar teknisyenliği

yapmakta olan Onur Pamukçu geldi. Aslında Onur Pamukçu yeni çıkacak olan albüm için konuk

olarak Pentagram'a yardım amacıyla grupla birlikte çalacaktı ama bizim gördüğümüz kadarıyla

artık Onur'da Pentagram'ın bir üyesi. Onur'un da gruba dahil olmasıyla birlikte Pentagram

yeniden konser vermeye başladı ve Popçular Dışarı'dan ile başlayan konser serisine Bostancı,

Rock House ve Bodrum konserleri ile devam edildi. Kemancı'da "Dolunaylı Geceler" adı altında

5 konser vereceklerdi fakat konsere 2 gün kala yaşadığımız deprem bu konserlerin iptal

olmasına neden oldu.

Pentagram bu konserler ve albümlerden sonra durakladı derken, 17

Kasım 1999'da AGİT Zirvesi'ndeki üyeleri ve aralarında Clinton'ın da bulunduğu 62 devlet

başkanını Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda "Gündüz Gece" ile coşturdu.



Sonrasında Pentagram bir EP çıkarmaya karar verdi. "Neden albüm değil de bir EP?"

diyeceksiniz şimdi hemen hatırlatalım. Sanırım 1999 sonu gibiydi ve tüm Rock camiasının

karalanmasına neden olan bir cinayet işlenmişti. Halk arasında "Satanist olayları" diye

geçiyordu. Bir kaç serseri yüzünden uzun saçlı, siyah giyen ve küpeli kişiler satanist ilan

edilmişti. Konuyu fazla dağıtmadan geri dönelim. Bu olaylardan en çok adı nedeniyle Pentagram

etkilenmişti ve bu yaşadığımız olaylara cevap olarak hemen bir EP çıkarmaya karar

vermişlerdi. Bu EP 5 parçadan oluşacak ve tamamı Türkçe olacaktı. EP içinde 2 tane de

entrumantel parça yer alacaktı. Hatta Radyo dinleyicileri özellikle de Maximum Rock

dinleyicileri hatırlayacaklar Güven Erkin Erkal Pentagram'dan Tarkan'ın katıldığı bir

program yaptı bu programda EP den de bir parça çalınmıştı: "BİR" program sırasında baya

eleştiri ve tartışmalara neden olmuştu. Elemanlarımızın askerliklerini de tamamlamalarıyla

EP'yi albüme çevirme fikri ortaya çıktı. Sonra da albümden iki albüme dönme kararı alındı.

Albümün bas gitar ve bateri kayıtları Yunanistan'da Sierra adında bir stüdyoda yapıldı.

Pentagram dünyanın en ünlü gruplarından Iced Earth ve grubun asistanları ile birlikte bu

stüdyoda çalıştı.

Pentagram'ın çıkaracağı albümlerden biri tamamıyla İngilizce sözlü

diğeri ise Türkçe sözlü olacaktı. İngilizce sözlü olan albüm Noise Records firması tarafından

çıkacak ve tüm dünyada satışa sunulacaktı. Yalnız Pentagram'ın ilk albümü çıkarışndan bu

yana yurt dışı için bir isim sorunu vardı. Yurt dışında Pentagram isimli başka bir grubun

olması sıkıntı yaratıyordu. Trail Blazer'dan Popçular Dışarı albümüne kadar bu böyleydi. Bu

albümlerin çıktığı zaman isme ufak bir ek yaparak olayı halletmeye çalıtılar ve grup o

zamanlar "The Pentagram" olmuştu. Ama artık değil çünkü grup yurt dışındaki ismini Mezarkabul

olarak belirledi. Mezarkabul (Pentagram)'ın "UNSPOKEN" adlı albümü 24 Eylül 2001 günü Noise

Records firması tarafından tüm dünyada satışa sunuldu. Albüm dünyanın ünlü en ünlü Rock

dergilerinden olumlu notlar aldı.

Pentagram Anatolia albümüyle Pentagra kendi

soundunu oturttu diyenler, bu albümü dinlediklerinde oturan bu soundun ne kadar da ilerilere

gittiğini gördüler. Artık bana göre Trash, Heavy, Hard diye sınıflandırdığımız müzik türleri

arasında Pentagram'da vardı.

Türkiye'deki albümün çıkışı ekonomik kriz vs. vs.

yüzünden hep ileri tarihlere atıldı. Ama en sonunda 14 Kasım Çarşamba günü Türkiye'deki

İngilizce albüm yani "UNSPOKEN" piyasaya çıktı. Albüm Böcek Yapım tarafından piyasaya

sürüldü, dağıtıcı firma ise Universal Müzik. Albümün çıkışıyla birçok Pentagram fanı

muradlarına ermiş oldular. Pentagram "Bir" adını verdiği ful Türkçe albümünü 13 Ağustos 2002

Salı günü Türkiye'de satışa sunarak "ne zaman turkçe albüm çıkartcaklar" sorusuna da bi

anlamda cevap vermiş oldu. Albüm yine Böcek Yapım tarafından piyasaya sürüldü, dağıtıcı firma

ise Universal Müzik oldu.

Ve bu adamlar bittiği gün ben ağlamaya başlamıştım :'(
 
abi hepsi ayrı ayrı işlere girdiler ya.. bitti zaten son albümü 'Bir' en büyük tepkiyi toplayan albümdü. Son albümden önce insanlar "Bunlar Satanisttir!" diye hitap ediyorlardı ve Pentagram grubu dağılmadan önce tekrar konuştular ve karar verdiler son bir bomba albüm yapalım ve insanlar bizi bilsin akılların da kalalım diye...
 

apharose

New member
PENTAGRAM Türkiye'de gelmiş,geçmiş en baba rock grubudur.Birsürü ilke imza atmışlardır.Türkiye'deki popüler kültür rüzgarı insanları oldukça etkilemiş,alternatif yollara sürüklemiş ve de ardından PENTAGRAM ve pentagram gibi baba grupların verimliliğini yoketmiştir...ÇOK YAZIK...!
 

HTML

Üst