Osmanlı’nın Cumhuriyete mirası borç muydu, servet mi? ________

LOOPUSED

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€

Osmanlı’nın Cumhuriyete mirası borç muydu, servet mi?

Hemen belirteyim: Yakın tarih konusunda vicdanlar hâlâ özgür değil. Bir taraftan yasaklar sıkıştırırken, öbür taraftan hepimizin üzerinde tek taraflı bir propagandanın baskısı var.
Her türlü devlet imkânıyla donanmış resmi tarih tezi ile özgür tarih anlayışı soluk soluğa çatışıyor. Bu kavga ortamında gerçeklerden ziyade spekülasyonlar konuşuluyor.
Din ve tarih dâhil, her şey bir ikilem içinde ele alınıyor Türkiye’mizde. Bu yüzden hem her şey muğlak kalıyor, hem de tartışmalar çabucak kavgaya dönüşüyor…
Aslında tarih, resmi mülâhazaların giremeyeceği iki alandan (ilki din) biridir. Hazin ki en çok bu alanlara girmiş, görüş bildirmiş, hükümler vermiştir… (Düşünün: Ord. Prof. Enver Ziya Karal bile bu gerçeği açıkça itiraf etmekten kendini alamıyor)
Sadece totaliter rejimlerde rastlanabilen bu anlayış, Türkiye Cumhuriyeti’nin yakasını hiç bırakmamıştır…
Tabii “ifrat”, “tefrit”i doğurmuş. Her ifrat kendi alternatifini üretmiş. Meselâ, “resmi tarih”in (ki ders kitaplarında somutlaşır) “Kızıl Sultan” dediği Abdülhamid Han, alternatifinde “Ulu Hakan” olarak selamlanmış, resmi tarihin “vatan haini” ilan ettiği Sultan Vahdettin, (doğrusu Vahidüddin) “büyük vatansever” olmuştur.
Etraflarında saflaşmalar meydana gelmiş, iki tarafın bilgi sahibi olmadan kanaat sahibi olmuş fanatikleri, tarihi kişilerle olaylara salt tarih ilmi açısından yaklaşan dürüst tarihçiyi konudan uzak tutmuş, dolayısıyla gerçek Abdülhamid’le gerçek Vahdettin, tarihimizin diğer bazı “gerçek”leri gibi, kaynayıp gitmişti.
Tarihe siyaset karıştırmanın, tarihi, güncel ideolojik çatışmaların kaynağına dönüştürmenin böyle mahzurları oluyor… Ve bu mahzurlarla malul hale gelmiş milletler bir türlü dirilemiyorlar. (Faşist ve komünist ülkeler örneğinde görüldüğü gibi).
Güncel siyasetin icabatından tarihe bakma alışkanlığı, açıkça ifade etmeliyim ki, tarihi kirletmiştir. Osmanlı’nın hem kuruluş, hem de yıkılış devresini siyasi iktidarların arenası yapmıştır. Siyasi beklenti gerçeğin önüne geçtiği için de maalesef gerçek güme gitmiş, uydurma şayia ve efsaneler gerçeğin yerini almıştır.
Bu şayialardan biri de “Osmanlı’dan kalan borçları Cumhuriyet Türkiye’sinin ödediği” yolundaki söylentidir.
Gerçek şu ki, “Osmanlı Türkiyesi”, “Cumhuriyet Türkiyesi”ne devrettiği borçları rahatça karşılayabilecek miktarda da nakit para bırakmıştır.
Üstelik Cumhuriyet’in Osmanlı’dan devraldığı para miktarı, ödemek zorunda olduğu Osmanlı borçlarından fazladır.
Çünkü borçların toplam tutarı o günkü parayla 150 milyon lira, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e kalan nakit para tutarı ise 161 milyon liradır.
Bu miktar, kâğıt para bazında (bozuk paralar hariç), ödenmesi gereken borçtan tam 11 milyon lira fazladır.
Açıkçası Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı borçlarını Osmanlı hazinesinden devraldığı paralarla ödemiş, ayrıca da 11 milyon lira kâr sağlamıştır.
Üstelik kalan meblâğ nakit, ödenecek borç ise taksitlendirilmiş borçtur. (Borcun faiz ödemelerine 1929’da başlanmış, müteakip yıllarda Cumhuriyet Türkiye’si ekonomisi iflasa sürüklendiği için ödemelere çaresiz ara verilmiş, ardından alacaklı devletlerle görüşmeler başlamış, bu görüşmeler 1932’ye kadar sürmüş, 1933 yılında ise borcun düzenli olarak ödenmesine başlanmıştır).
Sonra ödeme yeniden başlamış, düzenli borç ödemeleri 1954 yılına kadar devam etmiştir.
Yani Osmanlı borçları, Adnan Menderes’in Başbakanlığa geldiği Demokrat Parti iktidarı döneminde uygulanan ekonomi-politika sayesinde dışa açılan Türk ekonomisinin bulduğu kredilerle kapatılmıştır.
Osmanlı’dan Cumhuriyete kalan 11 milyon Türk Lirası, ekonomiyi bilen yöneticilerin elinde kalkınmanın dinamosu olarak kullanılabilseydi, Türkiye iflasını ilan etmek zorunda kalmaz, en azından ekonomisini Nazi Almanyası’na endekslemezdi.
Bu tespitler karşısında bazıları pekalâ feryad-u figân edebilir: Çünkü bize Cumhuriyetin 1950’ye kadarki bölümünde ekonominin tümüyle bağımsız ve bağlantısız yürüdüğünü öğrettiler. Hepimiz hayatımızın belli dönemlerinde bu ideolojik propagandanın etkisine girdik. Ancak artık propagadanın izlerini silip gerçeklerle kucaklaşma vaktidir.
Zira uzun süre kimse tarihi gerçekleri değiştiremez!
Hatırlanması gereken diğer bir nokta da, borç ertelemeleri (kalan 11 milyon liranın ne olduğunu, nerelerde kullanıldığını bilmiyoruz) ile birlikte dış kredi itibarımızın sıfırlandığıdır.
O kadar ki, İngiltere Türkiye’nin İngiltere’de tahvil satmasını yasaklamıştır (1920). İsmet Paşa’nın başbakanlık yaptığı Türk hükümeti çaresizlik içinde ABD’ye başvurmuş, Avrupalı tahvil alacaklılarının bastırması sonucu ABD’den de eli boş dönmüştür.


http://www.habervaktim.com/yazar/10014/osmanlinin_cumhuriyete_mirasi_borc_muydu_servet_mi.html
 
aman allahım,

demekki osmanlı olmasaydı Türkiye iflas edecekti.

vah vah yazıkkk

Padişahım çok yaşa!! Padişahım çok yaşa!!

0 161 milyon lirayla façası yeseymişte 2 tane gemiyi alabilseymiş,
 
Osmanlının ingilizlerden aldığı ilk borçtan bugüne dış borcumuz bitmedi bitemedi, neden bahsediyorsunuz, osmanlıyı devralınca türkiye kar edebilecek olsaydı osmanlının neden tüm mal varlığına haciz geldi yabancı devletler tarafından, madem durum böyleydi duyun-u umumiye neden kuruldu, bırakın Allah aşkına, belimiz osmanlıdan buyana borçlarla büküldü, hala daha bükülüyo, imf borcu katlanarak artıyo
 
Osmanlının ingilizlerden aldığı ilk borçtan bugüne dış borcumuz bitmedi bitemedi, neden bahsediyorsunuz, osmanlıyı devralınca türkiye kar edebilecek olsaydı osmanlının neden tüm mal varlığına haciz geldi yabancı devletler tarafından, madem durum böyleydi duyun-u umumiye neden kuruldu, bırakın Allah aşkına, belimiz osmanlıdan buyana borçlarla büküldü, hala daha bükülüyo, imf borcu katlanarak artıyo

arkadaşım senin benim gibilerin beli bükük..

bu yalanı kaleme alanların borçla felan işi yok, yeşil sermaye, deniz feneri, ülker paralarını ye ye bitiremezler,
 
Evet kimse tarihi gerçekleri değiştiremez!!! Hele O yazıyı yazan ucube insan hiç değiştiremez!!!! Namussuzlar...

Aklınız mantıgnız nerede?? O tarihlerde osmanlının borçlarını ödeyebilcek kadar nakiti olsaydı duyum-u umumiye o kadar yıl sinekten yağ çıkarmaya çalışmazdı!! hatta duyum-u umumiye diye birşey hiç olmazdı
 
Menderes hakkında ufak bir hatırlatma yapayım:
Ekonomik girişimleri önceleri toplumun yoksul kesimini mutlu etti, ancak uzun vadede ekonominin dengesi bozuldu, aşırı dış alıma sebep oldu. Sanayileşme ve ekonomik gelişmeyle birlikte kırsal kesimden İstanbul gibi büyük şehirlere göç hızlandı. Bu yüzden büyük şehirlerde ilk gecekondu mahalleleri oluşmaya başladı. Menderes, en çok eleştiriyi, dışa bağımlılık politikaları yüzünden almıştır. Tek parti döneminde kurulan bazı traktör ve basma fabrikaları Menderes döneminde özelleştirildi veya ekonomik olmadıkları için kapatıldı. Nuri Demirağ tarafından kurulduktan sonra İsmet İnönü tarafından devletleştirme kapsamına alınan uçak ve uçak motoru fabrikaları, Eskişehir tank fabrikası ve Kırıkkale silah fabrikası Menderes döneminde kapatıldılar.
 
askerinin ayagına bot zor weren devlette ne serveti
 
Hani biz tarihimizi Cumhuriyet ve laik düzen için yazdık,yazdıkta
Dünya tarihçilerini nereye koyduk...Yoksa onlarıda mı biz yazdık.

Elbette herşey dört dörtlük olmamıştır .Bakış açısıda önemli ,
promlem ararsan illaki bulursun .Eğer kötü niyetliysen hikaye
bile yazabilirsin...
 
Abi olaya bak yesil sermaye yalanlari. Osmanli o kadar zengin o kadar zengindi ki abdülhamit zamaninda iflasini vermemisti degil mi. Olaya bak ya kendi kendinize yalan söylemek cok zevkli degil mi.
 
sakarya savaşına girerken osmanlı'nın senatosu istanbul hükümeti verdi demi paraları :D:D gazilerimizin şehitlerimizin üstüne giyecek bi falinası bi üniforması atacak bi mermisi yokken ne servet bıraktı ama be bravo valla... topkapıyı söylerseniz ammenna ama osmanlı cumhuriyeti sadece gerici yobazlıktan başka bişey bırakmadı TÜRKİYE CUMHURİYETİne...!!!
 
Açıkçası Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı borçlarını Osmanlı hazinesinden devraldığı paralarla ödemiş, ayrıca da 11 milyon lira kâr sağlamıştır.

güleyimmi ağlayayımmı
vatanı kurtarmak için verilen savaşıda ingilizlere kaçan hain vahdettin finanse etti deyin bari
 
sevr de bırakılanları anladıkta lozanda bırakılanları yazsam 7 türkiye daha ederdi,hatay 39 da geçerken sınırlarımıza,kerkük-musul neden bırakıldı ötelerde? hani sizin misak-ı milliniz vardı? haritalara bakalım beyler varsa elinizde tabi...misak-ı milli nerde başlar nerde biter sizin tarih kitaplarınızda? abdülhamiti diline dolayn biri vardı sanırım,bir bak bakalım o dönemde imparatorluk kaç km karedir..o hengamede tanzimatçı ittihatçı gürüh ne halde bıraktı ülkeyi bir araştırsanız keşke..
 
osmanlıyı içten yıkmaya çalışanların payı yokmu bu iste... türk devletini kurayım derken atasına ceddine ihanet edenlerin payı yok mu...
 
1914 yılında Savaş patlak verdiğinde Osmanlı Devleti'nin dış borcu 156.4 milyon Osmanlı Lirasıdır (142.2 milyon sterlin). Bu miktara kısa vadeli borçlar dahil değildir. Dış borçlanmanın %53 gibi büyük bir kısmı Fransızlardan (82.8 milyon Osmanlı Lirası) yapılmıştı. Bu ülkeyi %21 ile Almanlar (32 milyon Osmanlı Lirası) ve %14 ile İngilizler (21 milyon .Osmanlı Lirası) izlemiştir. Osmanlılar döneminde Batıdan alınan borçlar çarçur edilmiş ve üretime dönük yatırımlara kanalize edilememiştir. Bu dönemde alınan borçların büyük çoğunluğu tüketime gitmiş, Rumeli, Bağdat, Soma­, Bandırma demiryolları, Konya ovası sulaması ile liman ve tersane gibi üretim faaliyetlerine ayrılabilen kısım çok küçük bir oran olmuştur.

1923 yılında Türkiye Cumhuriyeti kurulunca, yeni yönetim Osmanlı Devletinin dış borçlarını kabul etmekle beraber, Düyunu Umumiye idaresi'nin varlığını bağımsızlıkla bağdaştıramamıştır. Lozan Barış Konferansı sırasında ele alınan Osmanlı borçları, uzun görüşmelere konu olmuştur (*). Türkiye, Konferans sırasında, Cumhuriyet sınırları dışında kalan 16 bağımsız ülke bulunduğunu, Osmanlı Devleti zamanında alınan borçların bir kısmının bu yeni bağımsızlığını kazanan ülkelere harcandığını belirterek, borçların ilgili ülkeler arasında dağıtılmasını istemiştir. Daha sonra 1925' te toplanan Paris Konferansı sonucunda Osmanlı borçlarının, bu ülkelerden toplanan vergi ve resim gelirleri esas alınarak bölüştürülmesi uygun bulunmuş ve Osmanlıların 1912 yılından önceki borçlarının %62'ni, 1912' den sonraki borçlarının ise %77'ni Türkiye Cumhuriyeti üstlenmiştir.

1933 Paris Anlaşması ile Türkiye'nin kabul ettiği borç miktarı 6 milyon dolar olarak yeniden belirlenmiş ve üç ay önce ihbar şartıyla erken ödeme hakkı elde edilmiştir. Sonuç olarak 161.3 milyon TL'Iik Osmanlı borçlarından 84.6 milyon TL' Iık kısım Türkiye'nin payına düşmüş ve Cumhuriyet Hükümeti bunu ödemeyi kabul etmiştir. Son Osmanlı borcu 25 Mayıs 1954 tarihinde ödenmiş, böylece Kırım Savaşı dolayısıyla 4 Ağustos 1854'de başlanılan dış borç tuzağından, tam 100 yıl sonra kurtulunmuştur.



http://www.ekodialog.com/osmanli_ekonomisi/osmanli_devletinde_dis_borclar.html
 
babanı öldürürsen yada ölürse mirası malvarlığı nasıl seninse borcuda senindir. inkar eden yok kabulde etmişsin yeni cumhuriyet olarak,inönü nün dahiyane!!!! diplomasisiyle savaş tazminatlarında müthiş zararlar ödetilen türkiye cumhuriyetine gıkın çıkmayacak,ve diyeceksinki lozan harika bişeydi diyeceksin,ama ölen devletin mirasını alırken borçlarını omuzlarken babana lanet okuyacksın.bu mantık ne işe yarar .
 
ceddini ancak soysuzlar inkar eder.bu atatürkçü geçinen zevatlar yıllardır uydurdurları tarih masallarıyla kandırdılar şimdi ipleri pazara çıkınca çıldırıyorlar.hani bu ülkeyi onlar kurdu onlar savaştı kurtardı islamcılar milliyetçiler kenarda izledi.yıllardır böyle hava estirdiler.oysaki taa pakistandan,hindistandan ve daha dünyanın bir ucundan osmanlıya gönül vermiş muhammed ikbal gibi insanlar cemiyetler topluuklar kurtuluş savasında osmanlının hürmeti için ( bu zevatları osmanlının soyunu sürdüren hayırlı evlatlar sanarak) kilolarca hatta tonlarca altın gümüş vs göndermiş (parmaklarındaki yüzükleri çıkarıp göndermişler sırf osmanlı batmasın diye öyle bağlılar şimdi gidin bakalım türkiyeye nasıl bakıyolar.) bunlardan hiç bahsediyolarmı.bırak bunlardan bahsetmeyi yukardada dediğim gibi onlara göre atatürkçü geçinen metaryalist laikler haricinde herkes savası kenarda izledi.bunlar bu kadar nankör ve yalancılar.ayrıca hep başkasına yobaz derler oysaki önlerine kapı gibi kanıt belge getirdiğin halde (işte geçenlerde çıkan atatürkü samsuna vahdettinin gönderdiğine dair belge) inanmazlar.kafalarındaki doğmatik düşüncelerden başka hiçbir şeye inanmaz bunlar. o yüzden buna inanmalarını beklemiyorum zaten bu laik yobazların.
 
Osmanlı bizim ecdadımız Üç kıtada 700 yıl hüküm sürmüş,elbetteki tarihimle
gurur duyuyor mutlu oluyorsam bir okadarda hatta daha fazla üzülüyorum.

Aha da diyorumki ben tarihten bihaberim 1699 dan Çanakkale savaşlarına kadar
olan tarihimizi bir yazın ...1699 yılı Karlofça antlaşması Osmanlı imparatorluğunun
Toprak kaybettiği antlaşmadır.Yazdığınız bildiğiniz şekliyle yazın tarihimizi
öğrenelim.Tabi amacınız gerçekleri ortaya koymaksa...
 
Osmanlı bizim ecdadımız Üç kıtada 700 yıl hüküm sürmüş,elbetteki tarihimle
gurur duyuyor mutlu oluyorsam bir okadarda hatta daha fazla üzülüyorum.

Aha da diyorumki ben tarihten bihaberim 1699 dan Çanakkale savaşlarına kadar
olan tarihimizi bir yazın ...1699 yılı Karlofça antlaşması Osmanlı imparatorluğunun
Toprak kaybettiği antlaşmadır.Yazdığınız bildiğiniz şekliyle yazın tarihimizi
öğrenelim.Tabi amacınız gerçekleri ortaya koymaksa...

son olarak uşi antlaşmasına kadar bütün devlet itilaf devletlerini himayesine geçti bütün vergi toplamak için Düyun-u Umumiye kuruldu ve bütün paralar itilaf devletlerinin eline geçti.. ne oldu borç borç borç bi tane ahmak yobaz musul kerkük demiş... misak-ı milli demiş... o zaman sende şunu söylesene bana kubilayın kafasını neden kestiler.. o yürekli dediğiniz faşist çerkez ethem neden yunanlılarla antlaşma yaptı ve türk ordusunu arkadan vurdu... sen bana bunları anlat... neden senin gibi düşünenler bu ülkeyi vahdettin gibi arkamda saltanat ve hilafet var deyip bişey yapamazlar zannedip yıkıldı... bunları anlat bana.. siz ne kadar yıkıldık desenizde şu an TÜRKİYE CUMHURİYETİ topraklarındasınız... şu an ismimizi TÜRKİYE CUMHURİYETİ kafanıza sokun bunu... o kadar çok kerkükçü musulcuydunuz.. gitseydiniz ya... amerika oraya operasyon yaptığında koysaydınız kendiniz canlı bomba... biz TÜRKİYE CUMHURİYETİ için gerekirse ölürüz... bunu bilin bunu o küçük beyinlerinize sokun..!!! SAYGILARIMLA..
 
soyunu sopunu ınkar edenlerın,ALLAH BELASINI VERSIN.
Osmanlı Islam ımparatorluguna dıl uzatanında ALLAH BELASINI VERSIN.
Elımden gelıyorsa bende verırım.
 
Geri
Üst