Ordu Mensupları Hakkında Şeytani Planlar mı Kuruluyor?

TraFoo

Banned
Katılım
3 Ağu 2009
Mesajlar
2,032
Reaction score
0
Puanları
0
thumbnail.php

Ordu Mensupları Hakkında Şeytani Planlar mı Kuruluyor?

“İç ve Dış Düşmanlar Ordumuz Tarafından Bertaraf Edilir” ATATÜRK

“İrticai eylemlerin odağı olmaktan” sabıkalı bir AKP-RTE iktidarının, emrindeki, Fetulahçı, Nurcu’larla yapılanmış emniyetin içindeki yandaş polislerle ( medyada öyle deniliyor) uyduruk ihbar ve şikâyetle, Atatürkçü aydınlar, yargıçlar ve askerler üzerinde adeta terör estiriliyor.

Eğer söylentiler doğru ise, bazı şartlanmış kafalı emniyet mensupları tarafından oraya buraya silahlar saklanıyormuş, sonra da, “vay bunu cuntacı filan subaylar koydu” diye ordu mensupları için gelsin gözaltılar, başlıyor tutuklamalar. Eğer bu dedikodulardan oluşan şeytani planlar doğru ise, Atatürkçü aydınlar, yargıçlar, ordu mensupları için sindirme, yıldırma eylemleri yapılıyor ki, bundaki amaç, intikam almak, kafalarına göre irticai, dinci yapılanmayı rahatça yapabilmek içindir.

Bakınız Bülent Arınç’a suikast martavalında neler olmuş:
O gece Genelkurmay Özel Kuvvetleri arayan bir kişi, “Genelkurmay’ın askeri bilgilerini sızdıran üst düzey subay, şu anda Bülent Arınç’ın evinde, AKP’lilerle buluştu” istihbaratını verir.

Bunun üzerine o iki subay, Arınç’ın evini gözetlemek ve “köstebek subayı” belirlemek üzere Arınç’ın evinin bulunduğu sitenin önüne giderler. Aynı anda, numarası ve yeri daha sonra tespit edilen ankesörlü bir telefondan Ankara Emniyeti aranır ve kimliği meçhul bir kişi, “İki subay şu anda Bülent Arınç’ın evinin önünde Arınç’a suikast yapmak üzere” ihbarında bulunur. Trafiğin yoğun olduğu bölgede hemen operasyon düzenler ve içinde iki askerin bulunduğu otomobil yakalanır. Kâğıtta adres olduğu doğru ama amaç asker köstebeği yakalamaktı.

Yakalanan subayların ne üzerlerinde, ne otomobillerinde, ne de evlerinde bir suç unsuruna rastlanmadığı için iki subay savcılıkça serbest bırakılır.[ ]

Ne var ki, bu olayı nemalandırmak isteyen AKP iktidarı olayı abartarak başka mecralara çeker, yargıya verdiği işaretle, her zamanki gibi mağduriyet pozuna bürünmek ister.

Yukarılardan yapılan baskı ile, fırsat bu fırsat, belki ordu mensupları aleyhinde bir suç kanıtı bulunur ümidi ile Özel kuvvetlere bağlı Seferberlik Ankara Bölge Başkanlığı, Ankara 11. Ağır Ceza Hâkimi Kadir Kayan tarafından günlerce didik didik aranıyor.

Bu şeytani planlar, Abdülhamit hafiyelerinden bile bin beter bir şey. Ayrıca gizli tanıkların, muhbirlerin ifadelerindeki yalan ve yanlışlıklara baktığımız zaman kurgulu Silivri mahkemesi bunlar tartışılıyor.
Ülkemiz ne hallere düşürülüyor.

İktidarın alelalecele gece yarısı çıkardığı ve Anayasa Mahkemesinde bulunan, ordu mensuplarının sivil mahkemelerde yargılanmasını getiren ceza maddesi hükmündeki amaç, besbelli ki, orduya olan kin ve intikamlarını uygulamaktı. Aydınların, Atatürkçülerin Ergenekon davaları ile uzun tutukluluk süresinde cezalandırmalar, uyduruk ihbarlar, sahte ıslak imzalar gösteriyor ki, karşıtlarını susturmak, kafalarındaki rejimi rahatça yapabilmek içindir. Böylece de “ordu aleyhinde asimetrik psikolojik savaş” sürdürülmekte.

Zaten önyargılı bir tavır içinde olan Bülent Arınç, Genelkurmaydaki arama için, “Arı kovanına çomak soktuk” diyor. Demek ki, Bülent Arınç’ın nezdinde TSK arı kovanı, yargı ellerinde bir çomak… Demek ki, TSK AKP-RTE iktidarının gözünde kendilerine karşı bir tehlike… Bu iktidar zamanına devlet kurumları birbirinden kuşkulanmaya başlamıştır. Bu tür kurumlar arasında önyargılı, kuşkulu olaylar giderek TSK yıprattığı gibi, AKP ye de hayır getirmez.

Bakınız DP’nin hukukçu Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, yaşanan kaosu Vatan’da Mine Şenocaklı’ya şöyle anlatıyor:
“Devlet kurumları birbirleriyle yazışarak bilgi toplar. Eğer cumhuriyet başsavcısının bir bilgi isteği varsa, bunu Genelkurmay’a bildirir. Gidip karargâh basmaz. Bu bir güvensizlik işaretidir. Görülüyor ki, devletin iki önemli kurumu birbirine güvenmiyor, birbirini arıyor. Bu güvensizlik sadece bu konuda değil. Erzincan’da, Erzurum’da Milli Emniyet’in bürosu basılıyor. Milli Emniyet aranıyor. Kim arıyor? Sivil yargı arıyor. Sivil yargı, Milli Emniyet’e güvenmiyor. Devlet birimleri arasında böyle bir güvensizlik ortaya çıktıysa, ben de diyorum ki, devletin çivisi çıkmıştır.” Demek ki ülke böylesine bir kasaba veya çiftlik yönetir gibi yönetiliyor. Ülkeye yazık oluyor. Bu şekilde ordu mensuplarına karşı yapılan haksız gözaltılar, tutuklamaları gururlarına yediremeyen subaylarımızdan intihar edenler dokuza yükselmiştir. [ ]

CHP GENEL BAŞKANI DENİZ BAYKAL OLUP BİTEN KONUSUNDA NE DİYOR?
“İddia, emir komuta zinciri içinde suikast planlaması hazırlığı yapıldığı yolundadır. Buna inanmak mümkün değildir. Ancak böyle bir şeyin olabilirliğinin ciddi siyasi çevrelerde öngörülmüş olması Türkiye’de güvenin ve işbirliğinin kesinlikle ortadan kalktığını gösteriyor. Türkiye gerçekten bölünüyor.”
Cumhuriyetin en vahim dönemindeyiz...

ARINÇ'A SUİKAST İDDİASI AKP TEZGÂHI MI
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a yönelik suikast iddialarını değerlendirirken, “bunun AKP iktidarı tarafından düzenlenen bir tezgah olduğunu, bu gelişmelerin Fethullah Gülen’e bildirildiğini” öne sürdü.
Genç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, “Arınç’a yönelik suikast iddialarının Meclis’te araştırılması” çağrısında bulunarak, “konu ile ilgili bir araştırma komisyonunun kurulması gerektiğini” söyledi. Genç, “suikastla ilgili gelişmelerde kuşku duyduğunu ifade ederek, bunun bir tezgah olduğunu” savunarak, "AKP kendini acındırmayı alışkanlık haline getirmeye başladı. TSK’nin sır saklayan bölümlerine iniliyor. Bu bilgiler de Fethullah Gülen’e ulaştırılıyor" dedi. “Türkiye’nin günlerdir suikast iddialarıyla uğraştığını” kaydeden Genç, kamuoyunun aslı astarı olmayan dedikodularla oyalanma çalıştırıldığını savundu.[ ]
İktidarın yandaş gazetelerine baktığımız zaman, sanki aramalarda bir suç unsuru bulunmuş gibi, iktidarın TSK ne güvenmemekte çok hakli olduğunu savunan yazılar okunmakta. “Şok gelişme bilgiler silindi”, gibi flaş başlık atılarak, ortalığı velveleye veren yandaş gazeteler yargıyı yönlendirmeye çalışmaktalar.
Nasıl şeytani planlar kurulduğunu, Silivri Ergenekon davasına yansıyan bazı ifadelere bir bakalım.

YALANCI GİZLİ TANIKLAR
Cizre'de görev yaptığı dönemle ilgili hakkında 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis istenen Albay Cemal Temizöz için iddialarda bulunan gizli tanıklar “Tükenmez Kalem” ve “Sokak Lambası”, aynı davada sanık da olunca itiraflarından vazgeçtiler.
Her ikisi de, "Yüz değiştirip, Avrupa'ya gönderilecektik. Maaş bağlanacak, hayatımız kurtulacaktı. Ailemizi korumak için böyle yaptık, tanık ifadelerimiz dikkate alınmasın" diye dilekçe verdiler. Demek ki, emniyet teşkilatı vatandaşı yalancı tanık olması için birtakım vaatlerle kandırmakta.

Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün Cizre'de görev yaptığı dönemle ilgili önemli iddialarda bulunan PKK itirafçısı gizli tanıklar 'Sokak Lambası' ve 'Tükenmez Kalem', aynı soruşturmada tutuklanıp sanık olunca, "Kendimizi ve ailemizi korumak için bu yola başvurduk. Tanık ifadelerimizi dikkate almayın" dediler. Her iki gizli tanığın ifadelerinin de yer aldığı iddianameyle, Albay Temizöz için 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi. Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'na dilekçe gönderen Sokak Lambası, “Tahmine, yoruma dayalı şeylerin ifademde geçtiğini fark ettim” dedi. Tükenmez Kalem ise, “Bana vaat edilen kimlik değiştirme, estetik ameliyat, Avrupa'ya gönderme, parasal destek, maaş bağlama sözleri bulunmaz fırsattı. İfadelerde ne olduğunu bilmiyorum” iddiasında bulundu. Pişmanlık Yasası'ndan yararlanıp 1995'de kimliği değiştirilen gizli tanık “Tükenmez Kalem” F.A.'nın ifadesini kabul etmediğine ilişkin dilekçesi iddianamenin ekleri arasında yer aldı. F.A. 6 sayfalık dilekçesinde özetle şunları söyledi:

SÖYLEMEDİKLERİM İFADEME GEÇMİŞ
"PKK'da üst düzey görevlerde bulundum. 1993'de örgütten kaçıp devlete teslim oldum, önemli açıklamalarda bulundum. Son olarak Albay Cemal Temizöz soruşturmasıyla ilgili gözaltına alındım. Bana Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü'nde “gizli tanıklık yap, kendini kurtar” dediler. Gizli tanık imkânlarından yararlandırılacağım söylendi. Bunun içinde yurtdışına çıkarılıp yerleştirme, yüz değiştirme, ekonomik imkân ve gizli tutulma kararı çıkartma vaatleri vardı. Ben de 15 yıldır yaşadığım travma (vuruk), örgüt baskısı ve yalnızlığın psikolojisinde ve tarifinde zorlandığım ruh halimden dolayı kendime ve çocuklarıma zarar gelmesin, bu travmadan kurtulup ailemi yaşatabileyim diye gizli tanıklık haklarını kurtuluş olarak gördüm. Gizli tanık olarak verdiğim ifade esnasında çeşitli konularda söylemediğim, tahmine, yoruma dayalı olan şeylerin de ifademde geçtiğini fark ettim. Ancak kendi kurtuluşumu bunda gördüğüm, inandığım, inandırıldığım için önemsemedim. Aslında cezaevine güvenliğim için gireceğim ve misafir olduğum üstüne basa basa söylendi. Defalarca “1 ya da 1,5 ay sonra çıkaracağız” denildi. Gizli tanık olarak verdiğim ifademin hangi şartlar, ruh hali ve psikolojik travma, ailemi kurtarma kaygılarıyla verdiğim anlaşılmaktadır. Haklı gerekçelerim göz önüne alınıp mağduriyetimin ve ruh halimin hassasiyetle dikkate alınmasını, gizli tanık ifademin dikkate alınmamasını istiyorum. Okumadan onların yazdığını imzaladım”.

Gizli tanık 'Sokak Lambası' H.A. da, ifadelerini niye kabul etmediğini dilekçesinde şöyle anlattı: "Gizli tanık olursam beni cezaevine koymayacaklarını, dediklerini yaparsam Avrupa'ya göndereceklerini, estetik yaptıracaklarını, söylediklerini yapmazsam da ömür boyu cezaevinde kalacağımı söylediler. İlk önce üstü başka kâğıtla kapatılmış olan bir ifade imzalattılar. “Bu ifade bizde kalacak, sana sonra bir naylon ifade yaparız” dediler. Sabah avukatımın yanında normal adımla ifademi aldılar. Ama bu ifadelerde ne yazılı olduğunu bilmiyorum. Onları okumama fırsat verilmedi. Örgütten ayrıldığım 20 yıldan beri sürekli tehdit ve baskısı altındayım. Polisin gizli tanık olmam için vaat ettiği kimlik değiştirme, estetik ameliyat, Avrupa'ya gönderme, parasal destek, maaş bağlama sözleri benim için bulunmaz fırsat olmuştu. Gizli tanıklığı tek çıkış yolu olarak görmüştüm, yazılanlara karşı çıkmadım ve imzaladım. Hiç okumadan imzalamış olduğum 'gizli tanık' adı altında alınan ifademi kabul etmiyorum. Bu yazıda anlattıklarımdan dolayı başıma gelebileceklerden de korunmamı talep ediyorum."

20 FAİLİ MEÇHULÜ ANLATMIŞLARDI
İfadeleriyle, Kayseri İl Jandarma Komutanı Albay Cemal Temizöz'ün 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapsinin istenmesine neden olan "Gizli tanıklar", polise 20 faili meçhul cinayetle ilgili bilgiler vermişlerdi. İfadeleriyle davayı şekillendiren gizli tanıklar özetle şunları söylemişlerdi:
“Suriyeli iki kişi Cizre Jandarma'ya geldi. 'Türk vatandaşı olmak istiyoruz' dediler. Albay Temizöz, 'Sınıra götürüp vurun' dedi. Öldürdük.
Silopi'de bir araçtaki dört kişiden şüphelendik. Mezraya götürdük. Yere yatırıp kalaşnikofla taradık.

Cizre'de inşaat işi yapan bir şahıs vardı. Örgüte maddi katkı sağladığı yönünde düşünceler vardı. Bu şahıs ve başka bir şâhısı daha aldık, küçük bir dere yatağına götürdük. İkisini de öldürdük.
Irak'ta görev yapan Türk Birliği'nden itirafçıların getirdiği susturuculu, ince mermili tüfek o dönemin Tugay Komutanı'na hediye edildi. [ ]

SİNCAN AĞIR CEZA HAKİMİ KAÇMAZ NE DİYOR?
Bakınız Yandaş olmayan, hoşlarına gitmeyen yargıçlar hakkında nasıl bir şeytani planlar yaptıklarını, Sincan Ağır Ceza Hakimi Osman Kaçmaz'ın şu dehşet veren isyanına bakarak anlayabilirsiniz:
"Benim, mahkeme olarak Yağma suçundan 10 yıl hapis cezası verdiğim bir Sanık... İzzet Karadağ ismi. Şu anda aranıyor. Tesadüfen öğrendim. Bir avukata giderek, MİT Mensubu olduğunu söylediği Hakan isimli biri, "Gel, seni buradan kurtaracağız. Bir yere gömeceğiz silah, askeri mühimmat gömeceğiz. Bunu, seni yakaladığımızda, "Osman Kaçmaz'ın talebi doğrultusunda gömdük", dersin "demiş. Bunu avukata anlatıyor. Avukat da, "Böyle bir şey olmaz" diyor. Fakat işin garip tarafı, bir hafta sonra İzzet Karadağ adlı şahıs, avukata, "Benim boyutu Söylediğim gibi geldiler, kimliğimi de değiştirdiler. Zaten Osman Kaçmaz'la ilgili bir sürü şey yaptık. Bundan sonra da yapmaya devam edeceğim "gibi şeyler duyunca suç duyurusunda bulundum. Ben şimdi buradan MİT yetkililerine, Emniyet İstihbarat teşkilatına sesleniyorum. Lütfen bu İzzet Karadağ'ı yakalayın. Yakalayın da gerçekler ortaya çıksın. Yoksa gerçekten vahim şeyler olacak bu ülkede. "
Ergenekon davasında, oradan buradan toprağa gömülmüş silahlar çıkma olayını Osman Kaçmaz'ın şu sözleri ile kıyasladığımız zaman, insanın aklına "aceba" lı sorular geliyor, insan endişeye kapılıyor: "Gel, seni buradan kurtaracağız. Bir yere gömeceğiz silah, askeri mühimmat gömeceğiz. Bunu, seni yakaladığımızda, "Osman Kaçmaz'ın talebi doğrultusunda gömdük", dersin "demiş. Bunu vicdanınızda yorumlayınız. Bu nasıl kin, bu nasıl vıjdansızlık… [ ]
Demek ki, ordu mensupları hakkında şeytani planlar, tuzaklar kurulmakta. Gerçekten insan dehşete kapılıyor, ülkemiz nerelere sürükleniyor diye endişeleniyor.
Ülkenin ve toplumun güvenliği, selameti için şu bir gerçek ki, devlet adamı, devlet kurumları arasında sevgi, saygı ve güven duygularını geliştirme
[ ] [email protected]>[email protected] Haber Türk Fatih Altaylı
[ ] Milliyet Neler Oluyor Melih Aşık Açık Pencere 29.12.09 sf 13

[ ] Kamer Genç: Arınç'a suikast iddiası AKP tezgahı / Politika / Radikal İnternet

[ ] Hürriyet - -’Sokak Lambası’ itiraftan caydı Saygı Öztürk

[ ] Melih Âşık Açık Pencere 19 Aralık 2009 Cumartesi
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi - Ordu Mensupları Hakkında Şeytani Planlar mı Kuruluyor?-Cevat Kulaksız
 
ağlanacak durumlar bunlar...ülke kaosta ama birileri bıyığının altından kıs kıs gülüyor...tüm bunlara sessiz kalanlar da tarih yazılırken hain olarak kayda geçeceklerdir...
 
Kamer genç i kaynak gösteripte bunu yayınkadınız ya sizin cahilliğinize şiphem yok:D
 
Geri
Üst