jangofet
Downloader Team Leader
- Katılım
- 23 Şub 2006
- Mesajlar
- 2,313
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Gazete ve televizyonlar hep aynı soruyu soruyor: “Abdullah Gül cumhurbaşkanı olursa ekonomiye ne olur?”
Şahsen bu konuyu komik, bu soruyu da acı buluyorum. Bu soruyu soran kişilere de aynı cevabı veriyorum. “Hiçbir şey olmaz! Üç beş gün sallanır sonra da normal yaşamımıza devam ederiz!”
Bu ülkenin normalleşmeye gereksinmesi var. Hızla da normalleşme sürecinde! Çünkü kırılganlıklar minimize edildi. Ama istihdam, verimlilik, tarım, fakirlik, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, hukuk, polis ve diğer sorunlar şefkate muhtaç. Değişim ise devam ediyor!
2006 yılında dış dalgalanmalar kur, faiz, enflasyon, borsa yani hepsini perişan etmişti. 2007 başındaki dalgalanma sadece borsayı salladı. Son ABD’den ithal olgular da benzer şekilde borsayı salladı. Biz bu son dönemde yazılı medya ve televizyonlarda gerçekleşen felaket haberciliğine hiç itibar etmedik. Sakin kalmayı ve durumu izlemeyi seçtik. Sonunda dış dalgalar küçüldü ve sakinleşme sürecine girdi.
Tam ortalık sakinleşirken bu sefer de içeride cumhurbaşkanı konusu gündeme geldi. Hemen medya hareketlendi. Durun bre dostlar! Bırakın da vatandaş kafasını toparlasın, hele bir durun! Bu da geçer!
Medya çoklukla kentsel ve eğitimli kesimin paranoyasını aksettirir, tüm Türk vatandaşlarının sorunlarını değil. Gariban ne zaman motor arkasından düşer yolda parçalanır, veya dostu tarafından bıçaklanır, veya çocuğunu apartmanın üst katından düşürür, o zaman medya ona ayna olur. Yoksa kimin umurunda vatandaş?
İyi bir örnek Ümraniye çöplüğü felaketidir. Çöplükteki gazlar patlama yapıp birçok vatandaşı kaybetmemize neden olunca çöplük günlerce gündemde kalmıştı. Peki şimdi orası ile ilgilenen var mı? Kim biliyor Ümraniye çöplüğüne borular döşendi, çöplük gazı bir daha patlamayacak ve çöplüğün üstüne Ümraniye belediyesi pırıl pırıl bir çim stat, tenis kortları, spor salonları ve sosyal tesisler inşa etti ve vatandaşlar orada yazın yüzlerce çocuğu sokaktan kurtarıp spor yaptırma olanağına kavuşuyorlar? Bu tür pozitif olay medyada yer alır, vurgulanır mı?
Ben, ülkemin, her gün farklı bir nedenle dalgalanmadığı, istikrarlı bir ortam arzu ediyorum. Bu sütunda her seferinde tekrar ediyorum. Siyaseti sevmem, siyasetten anlamam ve siyasete bulaşmam. İşim ekonomi. Şimdi Abdullah Gül cumhurbaşkanı olursa Antalya seralarındaki domatesler solacak mı? Alman vatandaşı giysin diye Türkiye’den tekstil ithal edenler birden Türkiye’den vaz mı geçecekler? Ülke birden peş peşe depremlerle, fay hatlarına kurban mı olacak? Bunlara cevabım hayır! Bunların hiçbiri olmayacak.
Neden Türk vatandaşları yurtdışında bir kriz olduğu zaman hemen en önce Türkiye’nin batacağını düşünüyorlar? Neden? Neden bu paranoya? Nedir bu güvensizliğin kaynağı?
Bütün insanlar suçlu olduklarını ispat edene kadar suçsuzdurlar. Ayrıca insanlar da değişir! 1970’li yıllarda Doğan Avcıoğlu ve Muhsin Batur ile birleşip askere Marksist darbe yaptırmaya kalkanlar, on yıl sonra demokrat olmadılar mı?
Deniz GÖKÇE
AKŞAM
16/08/2007
Şahsen bu konuyu komik, bu soruyu da acı buluyorum. Bu soruyu soran kişilere de aynı cevabı veriyorum. “Hiçbir şey olmaz! Üç beş gün sallanır sonra da normal yaşamımıza devam ederiz!”
Bu ülkenin normalleşmeye gereksinmesi var. Hızla da normalleşme sürecinde! Çünkü kırılganlıklar minimize edildi. Ama istihdam, verimlilik, tarım, fakirlik, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, hukuk, polis ve diğer sorunlar şefkate muhtaç. Değişim ise devam ediyor!
2006 yılında dış dalgalanmalar kur, faiz, enflasyon, borsa yani hepsini perişan etmişti. 2007 başındaki dalgalanma sadece borsayı salladı. Son ABD’den ithal olgular da benzer şekilde borsayı salladı. Biz bu son dönemde yazılı medya ve televizyonlarda gerçekleşen felaket haberciliğine hiç itibar etmedik. Sakin kalmayı ve durumu izlemeyi seçtik. Sonunda dış dalgalar küçüldü ve sakinleşme sürecine girdi.
Tam ortalık sakinleşirken bu sefer de içeride cumhurbaşkanı konusu gündeme geldi. Hemen medya hareketlendi. Durun bre dostlar! Bırakın da vatandaş kafasını toparlasın, hele bir durun! Bu da geçer!
Medya çoklukla kentsel ve eğitimli kesimin paranoyasını aksettirir, tüm Türk vatandaşlarının sorunlarını değil. Gariban ne zaman motor arkasından düşer yolda parçalanır, veya dostu tarafından bıçaklanır, veya çocuğunu apartmanın üst katından düşürür, o zaman medya ona ayna olur. Yoksa kimin umurunda vatandaş?
İyi bir örnek Ümraniye çöplüğü felaketidir. Çöplükteki gazlar patlama yapıp birçok vatandaşı kaybetmemize neden olunca çöplük günlerce gündemde kalmıştı. Peki şimdi orası ile ilgilenen var mı? Kim biliyor Ümraniye çöplüğüne borular döşendi, çöplük gazı bir daha patlamayacak ve çöplüğün üstüne Ümraniye belediyesi pırıl pırıl bir çim stat, tenis kortları, spor salonları ve sosyal tesisler inşa etti ve vatandaşlar orada yazın yüzlerce çocuğu sokaktan kurtarıp spor yaptırma olanağına kavuşuyorlar? Bu tür pozitif olay medyada yer alır, vurgulanır mı?
Ben, ülkemin, her gün farklı bir nedenle dalgalanmadığı, istikrarlı bir ortam arzu ediyorum. Bu sütunda her seferinde tekrar ediyorum. Siyaseti sevmem, siyasetten anlamam ve siyasete bulaşmam. İşim ekonomi. Şimdi Abdullah Gül cumhurbaşkanı olursa Antalya seralarındaki domatesler solacak mı? Alman vatandaşı giysin diye Türkiye’den tekstil ithal edenler birden Türkiye’den vaz mı geçecekler? Ülke birden peş peşe depremlerle, fay hatlarına kurban mı olacak? Bunlara cevabım hayır! Bunların hiçbiri olmayacak.
Neden Türk vatandaşları yurtdışında bir kriz olduğu zaman hemen en önce Türkiye’nin batacağını düşünüyorlar? Neden? Neden bu paranoya? Nedir bu güvensizliğin kaynağı?
Bütün insanlar suçlu olduklarını ispat edene kadar suçsuzdurlar. Ayrıca insanlar da değişir! 1970’li yıllarda Doğan Avcıoğlu ve Muhsin Batur ile birleşip askere Marksist darbe yaptırmaya kalkanlar, on yıl sonra demokrat olmadılar mı?
Deniz GÖKÇE
AKŞAM
16/08/2007