"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" DİYEMEZDiK

.DepresaN

Banned
Katılım
29 Tem 2009
Mesajlar
24
Reaction score
0
Puanları
0
"NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" DİYEMEZDİK

40463850aa334f97da6742e00dd93b28.jpg


Basınla geldi basını susturdu

Demokrat Parti iktidarı ve dönemin basını arasında yaşananların farklı açılardan değerlendirildiği Ceviz Kabuğu’nda, Menderes’i iktidara basının taşıdığı ama ihtilal yapılmasında da basının etkili olduğu belirtildi.

Ceviz Kabuğu’nda bu hafta Türkiye’yi 27 Mayıs’a götüren olaylarda basın ve iktidar çatışması masaya yatırıldı. Demokrat Parti iktidarı ve dönemin basını arasında yaşananların farklı açılarla değerlendirildiği Ceviz Kabuğu’nun bu haftaki stüdyo konukları “Menderes: Demokrasi Yıldızı?” kitabının yazarı Şevket Çizmeli ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Tezel’di. Yazar Şevket Çizmeli, Menderes’i iktidara taşıyan en önemli etkenin basın olduğunu söyledi. Basının ciddi bir şekilde muhalefetteki Menderes’i desteklediğini belirten Çizmeli, DP’nin iktidara gelmesinden sonra bu ilişkinin değiştiğini kaydetti. Şevket Çizmeli DP ve basın arasındaki ilişkinin gidişatını şöyle anlattı: “1946-1950 yılları arası DP’yi iktidara taşıyan en önemli etken basındı. Bütün basın arkasındaydı. Hatta Metin Toker o kadar torpil geçmiş ki, anılarından öğrendiğimize göre haberlerini İstanbul’a geçerken kendilerine okutuyor.

Hapis ve baskı
Ahmet Emin Yalman o kadar arkasında ki, DP’nin 4 kurucusu yanında beşinci kurucu... Ama uyarıyor Menderes’i Yalman ve ’siz muhalif olduğunuz için yanınızdayım. İktidara geçerseniz karşı olurum’ diyor... O zamanlar gazeteyi çıkarmak için her şey dışarıdan geliyor. Ve bunlar devletin ithalat tekeli altında. Hükümet bunlarla istediği gibi oynuyor ve basın üstünde müthiş bir baskı kuruyor. Resmi ilanlar mesela. İstediğine veriyor istemediğine vermiyor.” “DP döneminde aklımızda kalanlar gazetecilerin hapse atılması ve gazetelere baskı uygulanması” diyen Çizmeli, ’Muhalif basına karşı besleme basın’ deyiminin de bu dönemde Falih Rıfkı Atay tarafından ortaya atıldığını belirtti. Prof. Dr. Yahya Tezel, Demokrat Parti iktidarının kaybetmekten korktuğu için birçok yanlış yaptığını söyledi. “Liderlere kaybetmeyi öğretmek gerekir” diyen Tezel, işleyen demokrasilerde çok rahat yönetici değiştirildiğini ifade etti.

Gençlerin siyaseti zor
Prof. Dr. Yahya Tezel ve Şevket Çizmeli 27 Mayıs’ı değerlendirirken, kendi dönemlerindeki politik ortamla bugünü de kıyasladı. Yahya Tezel, bugün gençlerin hayata ve politikaya bir yabancılaşma duvarının arkasından baktığını dile getirdi ve şöyle konuştu: “1950 seçimlerini bugünkü gençlere anlatmak zor. Çünkü gençler bir yabancılaşma duvarının arkasından bakıyorlar olaylara. Şu anda siyasetle ilgilenen gençler çok karmaşık bir sistem içinde katılmaları çok zor bir şeyle ilgileniyorlar. 1950’de nüfus 20 milyondu ve Türkiye ilk defa çok partili sistemle seçim yapıyordu.” Usta gazeteci Hulki Cevizoğlu, Tezel’in gençlerle ilgili bu yorumuna karşı çıktı. Cevizoğlu, özellikle üniversite gençliği içinde son derece duyarlı ve bilinçli bir gençlik olduğunu söyledi.

Amerika ‘darbe olacak’ diye uyardı
Şevket Çizmeli, ABD Büyükelçisi’nin ihtilalden 3 gün önce Menderes’in yanına giderek “İhtilal
geliyor, dikkatli olun!” diye uyardığını söyledi.
Sempatim yok ama...
Bu bilginin Amerikan kaynaklarında yer aldığını belirten Çizmeli, “Amerikalılara karşı en ufak bir sempatim yok ama 27 Mayıs’a hiçbir müdahaleleri olmadı” dedi. Yahya Tezel de, böyle bir girişimde bulunmanın Amerika’nın küresel hakimiyet stratejisine uymadığını dile getirdi. Tezel, “27 Mayıs Türk ordusuna Marksizm’i soktu. Amerika’nın uzun vadeli küresel hâkimiyet stratejisiyle uymuyor bu. Baas vari, Nasır vari yarı sosyalist bir devlet kumanda ekonomisi fikrine dayanan bir
kadroyu desteklemek Amerika’nın küresel hâkimiyet stratejisiyle uyuşmuyor” dedi.
Sosyalist darbe olacaktı
Tezel, “Perde arkasını bilmiyorum ama, görünen gerçeklere dayanarak konuşuyorum. 9 Mart’ta 12 mart muhtırasından önce eğer engellenmeseydi Türkiye’de sosyalist bir darbe olacaktı” dedi. Tezel’e göre Türkiye bugün bir hafıza kaybına uğradı.

27 Mayıs’a nasıl gidildi?
Türkiye’yi 27 Mayıs’a götüren olaylar ve basın-iktidar çatışmasının masaya yatırıldığı Ceviz
Kabuğu’nun bu haftaki stüdyo konukları, “Menderes: Demokrasi Yıldızı?” kitabının yazarı Şevket Çizmeli ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi emekli Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yahya Tezel’di. Hulki Cevizoğlu’nun yönettiği programda, Demokrat Parti iktidarı ve dönemin basını
arasında yaşananlar farklı açılardan değerlendirildi.

Menderes sürekli olarak basından yakınıyordu
Geçen haftanın stüdyo konuklarından DP Genel İdare Kurulu Üyesi Mehmet Arif Demirer, bu hafta telefon konuğu olarak katıldığı programda, darbe dönemindeki iktidar basın ilişkilerine değindi. Menderes’in basından sürekli olarak yakındığını anlatan Hulki Cevizoğlu, Şevket Çizmeli’nin kitabından Menderes’in şu sözlerini okudu: “Basın dediğin doymak bilmez bir ejder. Hepsi birer tüccarmış gibi döviz ve kağıt peşindeler. Kâğıdı 80 kuruşa alır 160 kuruşa satarlar... Hangi gazeteciler gazetelerden bahis ediyor. Vatan mı? Ben yarın yeni sabah sahibi Safa ile Ankara Palas’ta yemek yiyeyim Ahmet Emin derhal yazılarından vazgeçer. Nadir Nadi mi? Ben ona küçük bir sefaretten hele hele Viyana’dan bahsedeyim ertesi güne Nadir benim istediğim gibi yazı yazar. Burhan Felek mi? Birkaç spor federasyonu imkanına karşı mum olur. İçlerinde 20- 30 bin liraya karşı kalemlerini satanlar eksik olmaz...” Mehmet Arif Demirer, Menderes’in bu sözleri söylediğine kesinlikle inanmadığını belirtti. Şevket Çizmeli’nin kitabındaki bütün rakamların yanlış olduğunu iddia eden Demirer, “Menderes, Sovyetlerle görüşmeye başladığı için Amerika Türkiye’de darbe yaptırdı” iddialarına şu karşılığı verdi: “Madem Amerika başkalarıyla görüşmeye başlamıştır. Türkiye de komşusu Sovyetlerle komşuluk elbette yapacaktır. Amerika da aradığını bulamadı Sovyetlere yöneldi demek tamamen safsatadır.”

Güler: “Ne mutlu Türküm diyene” demek yasaktı
Geçen haftanın konuklarından 27 Mayıs’çı Hüseyin Avni Güler de bu hafta telefon konuğu oldu. Hüseyin Avni Güler, DP iktidarı döneminde basına uygulanan sansür ve ekonomik baskıya değinerek şöyle konuştu:
“Yasalarla güç altına alınmış olan o zamanki basına ’besleme basın’ tabirini takmışlardı. Çünkü gazetelerin kağıt ihtiyacı bir kanunla Menderes hükümetinin yani kendisinin tahsisine alınmıştı. İstediği gazeteye kağıt tahsisi yaptırıyordu istediğine yaptırmıyordu. Gazeteler çıkmadan önce gece yarısı matbaaya gidilerek sansür ediliyordu. O yazıların yerleri beyaz olarak çıkıyordu. Atatürk’ün gençliğe hitabesi yasaktı. Ne mutlu Türk’üm diyene demek de yasaktı gençleri tahrik ediyor diye. Bunların yasak olduğunu yazmak da yasaktı... Ben o ’çete’yle birlikte olmaktan gurur duyuyorum çünkü biz demokrasiyi getirdik. Menderes’in hazinesi tamtakırdı bu nedenle Amerika’dan para istendiği doğru.”


27 Mayıs’ı kullanarak Atatürk’e saldırıyorlar
27 Mayıs hakkında sivri açıklamalarıyla bilinen sanatçı ve yazar Bedri Baykam da Ceviz Kabuğu’na telefon konuğu oldu. “Menderes’i savunanların ellerindeki medya gücüyle 27 Mayıs’ı kullanarak, Atatürk’e saldırdığını” söyleyen Bedri Baykam, “Çünkü bir anlamda 27 Mayıs, 1923’ün devamıdır” dedi. Aklı başında olan herkesin darbeye karşı olacağını ifade eden Baykam’ın açıklamaları şöyle oldu: “Siz bir ülkede demokrasinin bütün bu yaşam şartlarını zamanla dinamitleyip yok edeceksiniz, sizi iktidara taşıyanları yok sayacaksınız, gazetelerden hoşunuza gitmeyen haberleri çıkaracaksınız, gazetecileri hapse atacaksınız, gazeteleri kapatacaksınız, bunun da ötesinde CHP’yi kapattırıp göstermelik partilerle bir tek partili sistem planlayacaksınız. Menderes ’ben kendime sabık başbakan dedirtmem’ diyor. ’Odunu koysam milletvekili seçilir’ diyor. Menderes’in uçak kazasından sağ çıkması ile birlikte kendisinde ulvi güçler olduğu kanısı yayılıyor... O günlerde Menderes’in demokrasinin tıkandığı noktada istifa etmek istediği, buna da Celal Bayar’ın engel olduğunu biliyoruz. Demokrasinin nefes alma yollarını sırayla söküp yok etmeye çalışıldığı bir ortamda Türk demokrasisi sınavlar verirken muhalefet de sınavlar veriyor. İnönü sizi ben bile kurtaramam diyerek onları sürekli olarak demokrasiye ve anayasaya saygı durmaya çağırıyor. Menderes’in istifasını keşke Celal Bayar kabul etseydi de idamlar olmasaydı. 27 Mayıs’ın doğasının yok etmek isteyenler için bu önemli bir koz. Sanki çok iyi bir iktidar vardı darbe yapıldığında. Yeni kuşaklar buna inandırılmaya çalışılıyor. Gençleri uyarıyorum. Demokrasiyi savunacağız diye yok eden tek parti iktidarını getirmek için Türkiye’yi olmadık karanlıklara taşıyan iktidarlara bu laflara kanmasınlar... Araştırsınlar... Ama görecekler ki DP, demokrasi mağduru değil demokrasiyi yok etmiş bir partidir.”


Öğrenci ve asker aldatıldı
Programı telefonla arayarak canlı yayına bağlanan izleyicilerden Psikolog Emre Oktay, 27 Mayıs darbesine karşı çıktığını çok sert bir biçimde ifade etti. “27 Mayıs korkunç bir olaydır, bir vahşettir” diyen Emre Oktay, şöyle devam etti: “27 Mayıs’ta aldatanlar ve aldatılanlar vardır. Öğrenci ve asker aldatılandır. Zamanın profesörleri ve İnönü CHP’si aldatandır. Milli Birlik Komitesi eli silahlı subaylar, ki asla Türk ordusu demiyorum. Milli Birlik Komitesi bir çetedir. Türk ordusu bugün doğuda mücadele verendir. Kıbrıs’ta savaşandır.” Prof. Dr. Yahya Tezel, Emre Oktay’ın kişisel tarihi ile gerçek tarihi birbirine karıştırdığını, kişisel tarih üzerinden genel tarihi değerlendirmenin yanlış olduğunu söyledi.


Enflasyon işleri karıştırdı
DP Eski Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Dülger, 1950’den itibaren yaşanan ekonomik sıkıntıların bu olaylara neden olduğunu söyledi. Telefon konuğu olarak katıldığı Ceviz Kabuğu’nda konuşan Mehmet Dülger, “Mehmet Emin Yalman’ın başını çektiği basının büyük bir kesiminin Demokrat Parti iktidarını desteklediğini, ancak sonradan ortaya çıkan enflasyonun işleri karıştırdığını” ifade etti. DP’nin böyle bir durum karşısında ne yapacağını bilmediği için zorlandığını kaydeden Dülger, “Halk Partisi de bu durumu ciddi bir muhalefet olarak çok iyi kullandı. Avrupa ve Amerika’nın raporlarına göre Türkiye deli bir kalkınma hamlesi içine girdi, hadsiz hesapsız davrandı” dedi.
http://www.cevizkabugu.com.tr/gundem.asp?procid=130
 
Proğramı Izlemedim Valla Güzel Geçmiş

Gerek Bedri Baykal Gerekse Emre Hocanın Dediklerinde Doğruluk Payı çok Yüksek Arkadaşlar
Ozamanki Olayları Genelde Insanlar Ozamanki Yaşadıklarına Göre Değerlendiriyor

Bizler Aydın Genç Nesiller Olarak Yapılan Her Yoruma Saygılı Olmalıyız
 
Geri
Üst