Namlı davulların çalacağı şanlı gün de gelecek!
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, bütünlüğüne, bağımsızlığına,
sınırlarına, bayrağına, kutsalına kast eden zihniyet, şimdilerde bu
yöndeki hedeflerini ulu orta konuşma cesaretini bulur oldular….
Türkiye çok ilginç (!) bir süreçten geçiyor.
Bundan birkaç yıl öncesine kadar, iki kişinin arasında konuşulması dahi suç
sayılan söylemler, eylemler, istekler emeller, şimdilerde ulu orta konuşuyor.
Etkili yetkili makamların "GIK" ı çıkmıyor ya da çıkartılmıyor…
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, bütünlüğüne, bağımsızlığına, sınırlarına,
bayrağına, kutsalına kast eden zihniyet, şimdilerde bu yöndeki hedeflerini
ulu orta konuşma cesaretini bulur oldular….
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına kast eden bütünlüğünü tehdit eden tarihin
en tehlikeli tehdit unsuru haline dönüşen PKK terör örgütünün baş çakalına
adeta sahip çıkmak için birbirleriyle yarış haline giriliyor.
Baş çakal'ın saçları kesildi diye eylem yapılıyor, "Sayın bilmem ne karın ağrısının
saçları kesildi, fiziki taciz yapıldı" diye ulu orta kameralar karşısında tepkilerini
dile getiriyorlar. Hatta sözde savunucusu olduklarını söyledikleri kürt vatandaşlarımıza
"Soykırım yapıldı" deme cüretini dahi gösterebiliyorlar…
Ancak, "Soykırım" diyen zihniyet, bu ülkenin 7 binin üzerinde vatan kahramanını,
askerini polisini şehit ettiklerini yine 10 binlerce sivil vatandaşımızın hatta aralarında
kundaktaki bebekler dahil, öldürdüklerini ne hikmettir unutuveriyorlar…
Bu kahpeler çıkıp, "Aktütün'e bir daha saldırın" diye pankart açabilecek cesareti bile
kendilerinde bulmaya başlıyorlar. Vatanımın devletimin bağımsızlığının yegane sembolü
Ay-Yıldızlı kutsal bayrağına el uzatan kahpeler, emellerini hayata geçirebilmek için her
geçen gün kendilerini daha güçlü hissetmeye başlıyor…
Maalesef ülkeyi yöneten zihniyet böylesine alenen ve ulu orta Türkiye Cumhuriyeti'ni
bölmeye yönelik eylem içinde olan bu kahpelere "Kardeşim siz ne yapıyorsunuz.
Bu devlet tarihe altın harflerle geçmiş anlı şanlı bir geçmişe sahip. Bu vatanın her karışı
aziz şehitlerimizin kanları ile sulanmış. Bu vatan öyle ucuz kurulmadı. Bu bayrak için
bu topraklar için yüzbinlerce şehit verildi.
Bu kutsal vatanı bölmeye kimsenin gücü yetmez" demiyor ya da dedirtilmiyor…
Tutturmuşlar bir AB uyum yasaları, hepsi hayal aleminde hepsi, narkozda sanki.
Çünkü, Haçlıların, Türkiye sevdalısı, Türkiye'nin bütünlüğünü düşünen bir zihniyet
taşıması mümkün değil. Bunların, Türkiye'ye dayatılan tüm yasaların aslında bu ülkeyi
bölmeye yönelik olduğunu aşikar…
AB uyum yasaları adı altında hem AB hem ABD Türkiye Cumhuriyeti'ni öyle bir çembere öyle
bir kumpasa almış ki akıllara zarar. Ülkeyi yönetenler tehlikenin hiç ama hiç farkında değil (!)
Demokratikleşme adı altında ülkeyi bölmeye yönelik gerçekleştirilen tüm faaliyetler tüm
eylemler sıradan bir durummuş gibi algılanıyor, algılatılıyor.
Bu olumsuzluklara tepkisini koyanlar bir şekilde sindiriliyor.
Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, ümidimizi hiçbir zaman yitirmedik.
"Namlı Davulların çalacağı o şanlı vaktin" bir gün geleceğinden de endişemiz yok.
Serzenişimiz sadece "Bu vaktin ne zaman geleceği" yönünde…
Şu anda ülkemizde baş gösteren sancıların başlıca sorumluları ABD, AB ve İsrail var.
Böylesine bir kumpasın arasında kalmış bir hükümet var. Yani tehlikenin boyutları hakikaten çok
büyük. İşin bu boyutuna baktığımızda ülke yönetenlere kızmanın anlamsız olduğu ortaya çıkıyor.
Ancak şundan da eminiz ki bu vatan sahipsiz değil. Üstelik, bu kutsal vatanın milyonlarca
beyin yapıcısı, önden giden vatan sevdalıları var. İşte bu nedenle
"Namlı davulların çalacağı vakit" eninde sonunda gelecektir.
Bu kutsal vatanın öz aşıkları, karşılıksız sevdalıları olan bizler yeter ki birbirimizi yemeyelim,
birbirimizin kusurlarını ayıplarını aramayalım. Çünkü biz tarihte, birbirimizin kusurlarını kapatıp,
"Haktan yanayız" dediğimizde MEDENİYETLER, DEVLETLER İMPARATORLUKLAR kurduk.
Tarihimizi çok iyi bilmemiz gerek..
Tarihi bilmeyenler ve umursamayanlar, sadece nefes aldıkları günün hesabını yapar.
Tarihi bilmeyen ve anlayamayanlar, sadece maaşlarını, sadece başlarını sokacak bir evi,
sadece alış veriş yapacakları marketleri mağazaları düşünürler...
Oysa vatan olmadan, ne nefes alınabilir, ne ibadetini yapacak cami bulur, ne de dilini konuşabilir.
VATAN HER DAİM KUTSALDIR…. Bu milleti öz yurdunda "parya" yapmaya kimsenin gücü yetmeyecek…
Mustafa Duran
Kayseri Meydan Gazetesi
http://www.heddam.com/#Icerik
Teşekkürler MUSTAFA DURAN ellerin dert görmesin.
Namlı davullar bir gün çalarda hep beraber halay çekeriz...
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, bütünlüğüne, bağımsızlığına,
sınırlarına, bayrağına, kutsalına kast eden zihniyet, şimdilerde bu
yöndeki hedeflerini ulu orta konuşma cesaretini bulur oldular….
Türkiye çok ilginç (!) bir süreçten geçiyor.
Bundan birkaç yıl öncesine kadar, iki kişinin arasında konuşulması dahi suç
sayılan söylemler, eylemler, istekler emeller, şimdilerde ulu orta konuşuyor.
Etkili yetkili makamların "GIK" ı çıkmıyor ya da çıkartılmıyor…
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına, bütünlüğüne, bağımsızlığına, sınırlarına,
bayrağına, kutsalına kast eden zihniyet, şimdilerde bu yöndeki hedeflerini
ulu orta konuşma cesaretini bulur oldular….
Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığına kast eden bütünlüğünü tehdit eden tarihin
en tehlikeli tehdit unsuru haline dönüşen PKK terör örgütünün baş çakalına
adeta sahip çıkmak için birbirleriyle yarış haline giriliyor.
Baş çakal'ın saçları kesildi diye eylem yapılıyor, "Sayın bilmem ne karın ağrısının
saçları kesildi, fiziki taciz yapıldı" diye ulu orta kameralar karşısında tepkilerini
dile getiriyorlar. Hatta sözde savunucusu olduklarını söyledikleri kürt vatandaşlarımıza
"Soykırım yapıldı" deme cüretini dahi gösterebiliyorlar…
Ancak, "Soykırım" diyen zihniyet, bu ülkenin 7 binin üzerinde vatan kahramanını,
askerini polisini şehit ettiklerini yine 10 binlerce sivil vatandaşımızın hatta aralarında
kundaktaki bebekler dahil, öldürdüklerini ne hikmettir unutuveriyorlar…
Bu kahpeler çıkıp, "Aktütün'e bir daha saldırın" diye pankart açabilecek cesareti bile
kendilerinde bulmaya başlıyorlar. Vatanımın devletimin bağımsızlığının yegane sembolü
Ay-Yıldızlı kutsal bayrağına el uzatan kahpeler, emellerini hayata geçirebilmek için her
geçen gün kendilerini daha güçlü hissetmeye başlıyor…
Maalesef ülkeyi yöneten zihniyet böylesine alenen ve ulu orta Türkiye Cumhuriyeti'ni
bölmeye yönelik eylem içinde olan bu kahpelere "Kardeşim siz ne yapıyorsunuz.
Bu devlet tarihe altın harflerle geçmiş anlı şanlı bir geçmişe sahip. Bu vatanın her karışı
aziz şehitlerimizin kanları ile sulanmış. Bu vatan öyle ucuz kurulmadı. Bu bayrak için
bu topraklar için yüzbinlerce şehit verildi.
Bu kutsal vatanı bölmeye kimsenin gücü yetmez" demiyor ya da dedirtilmiyor…
Tutturmuşlar bir AB uyum yasaları, hepsi hayal aleminde hepsi, narkozda sanki.
Çünkü, Haçlıların, Türkiye sevdalısı, Türkiye'nin bütünlüğünü düşünen bir zihniyet
taşıması mümkün değil. Bunların, Türkiye'ye dayatılan tüm yasaların aslında bu ülkeyi
bölmeye yönelik olduğunu aşikar…
AB uyum yasaları adı altında hem AB hem ABD Türkiye Cumhuriyeti'ni öyle bir çembere öyle
bir kumpasa almış ki akıllara zarar. Ülkeyi yönetenler tehlikenin hiç ama hiç farkında değil (!)
Demokratikleşme adı altında ülkeyi bölmeye yönelik gerçekleştirilen tüm faaliyetler tüm
eylemler sıradan bir durummuş gibi algılanıyor, algılatılıyor.
Bu olumsuzluklara tepkisini koyanlar bir şekilde sindiriliyor.
Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen, ümidimizi hiçbir zaman yitirmedik.
"Namlı Davulların çalacağı o şanlı vaktin" bir gün geleceğinden de endişemiz yok.
Serzenişimiz sadece "Bu vaktin ne zaman geleceği" yönünde…
Şu anda ülkemizde baş gösteren sancıların başlıca sorumluları ABD, AB ve İsrail var.
Böylesine bir kumpasın arasında kalmış bir hükümet var. Yani tehlikenin boyutları hakikaten çok
büyük. İşin bu boyutuna baktığımızda ülke yönetenlere kızmanın anlamsız olduğu ortaya çıkıyor.
Ancak şundan da eminiz ki bu vatan sahipsiz değil. Üstelik, bu kutsal vatanın milyonlarca
beyin yapıcısı, önden giden vatan sevdalıları var. İşte bu nedenle
"Namlı davulların çalacağı vakit" eninde sonunda gelecektir.
Bu kutsal vatanın öz aşıkları, karşılıksız sevdalıları olan bizler yeter ki birbirimizi yemeyelim,
birbirimizin kusurlarını ayıplarını aramayalım. Çünkü biz tarihte, birbirimizin kusurlarını kapatıp,
"Haktan yanayız" dediğimizde MEDENİYETLER, DEVLETLER İMPARATORLUKLAR kurduk.
Tarihimizi çok iyi bilmemiz gerek..
Tarihi bilmeyenler ve umursamayanlar, sadece nefes aldıkları günün hesabını yapar.
Tarihi bilmeyen ve anlayamayanlar, sadece maaşlarını, sadece başlarını sokacak bir evi,
sadece alış veriş yapacakları marketleri mağazaları düşünürler...
Oysa vatan olmadan, ne nefes alınabilir, ne ibadetini yapacak cami bulur, ne de dilini konuşabilir.
VATAN HER DAİM KUTSALDIR…. Bu milleti öz yurdunda "parya" yapmaya kimsenin gücü yetmeyecek…
Mustafa Duran
Kayseri Meydan Gazetesi
http://www.heddam.com/#Icerik
Teşekkürler MUSTAFA DURAN ellerin dert görmesin.
Namlı davullar bir gün çalarda hep beraber halay çekeriz...