NAMAZ KILANLARIN FAZÎLETLERİ
Namaz kılmanın fazîletlerini ve namaz kılanlara verilecek sevâbları bildiren hadîs-i şerîfler çoktur. Abdülhak bin Seyfüddîn Dehlevînin (Eşi'at-ül-leme'ât) kitâbında, namazın ehemmiyetini bildiren hadîs-i şerîflerde buyuruluyor ki:
1- Ebû Hüreyre "radıyallahü anh" bildiriyor. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Beş vakit namaz ve Cum'a namazı, gelecek Cum'aya kadar ve Ramazan orucu, gelecek Ramazana kadar yapılan günâhlara keffâretdirler. Büyük günâh işlemekde n sakınanların küçük günâhlarının afvına sebeb olurlar). Arada işlenilmiş olan küçük günâhlardan kul hakkı bulunmıyanları yok ederler. Küçük günâhları afv edilerek bitmiş olanların, büyük günâhları için olan azâblarının hafiflemesine sebeb olurlar. Büyük günâhların afv edilmesi için tevbe etmek de lâzımdır. Büyük günâhı yok ise, derecesinin yükselmesine sebeb olurlar. Bu hadîs-i şerîf, (Müslim) de yazılıdır. Beş vakit namazı kusûrlu olanların afv olmasına, Cum'a namazları sebeb olur. Cum'a namazları da kusûrlu ise, Ramazan orucları sebeb olur.
2- Abdüllah ibni Mes'ûd "radıyallahü anh" diyor ki, Allahü teâlânın ençok hangi ameli sevdiğini Resûlullahdan "sallallahü aleyhi ve sellem" sordum. (Vaktinde kılınan namaz) buyurdu. Ba'zı hadîs-i şerîflerde ise (Evvel vaktinde kılınan namazı çok sever) buyurulmuşdur. Ondan sonra hangisini çok sever dedim. (Anaya-babaya iyilik yapmayı) buyurdu. Bundan sonra da hangisini çok sever dedim. (Allah yolunda cihâd etmeyi) buyurdu. Bu hadîs-i şerîf, iki Sahîh kitâbda [ (Buhârî) ve (Müslim) de]da yazılıdır. Başka bir hadîs-i şerîfde (Amellerin en iyisi, yemek yidirmekdir) buyuruldu. Bir başkasında, (Selâm vermeyi yaymakdır). Bir başkasında ise, (Gece, herkes uykuda iken namaz kılmakdır) buyurulmuşdur. Başka bir hadîs-i şerîfde, (En kıymetli amel, elinden ve dilinden kimsenin incinmemesidir). Bir hadîs-i şerîfde de, (En kıymetli amel, cihâddır) buyuruldu. Bir hadîs-i şerîfde, (En kıymetli amel, hacc-ı mebrûrdur). Ya'nî, hiç günâh işlemeden yapılan hacdır buyuruldu. (Allahü teâlâyı zikr etmekdir) ve (Devamlı olan ameldir) hadîs-i şerîfleri de vardır. Süâli soranların hâllerine uygun, çeşidli cevâblar verilmişdir. Yâhud, zamana uygun cevâb verilmişdir. Meselâ, islâmiyyetin başlangıcında, amellerin en efdali, en kıymetlisi cihâd idi. [Zamanımızda, amellerin en efdali, yazı ile, neşriyyât ile, kâfirlere, mezhebsizlere cevâb vermek, Ehl-i sünnet i'tikâdını yaymakdır. Böyle cihâd edenlere, para ile, mal ile, beden ile yardım edenler de bunların kazandıkları sevâblara ortak olurlar. Âyet-i kerîmeler, hadîs-i şerîfler, namazın, zekâtdan, sadakadan dahâ kıymetli olduğunu göstermektedir. Fakat, ölüm hâlinde bulunana birşey verip, onu ölümden kurtarmak, namaz kılmakdan dahâ kıymetli olur. Demek ki, başka hâller, şartlar içinde, başka şeyler daha kıymetli olmakdadır.]
3- Übâde bin Sâmit "radıyallahü anh" haber veriyor. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Allahü teâlâ, beş vakt namaz kılmağı emr etdi. Bir kimse, güzel abdest alıp, bunları vaktinde kılarsa ve rükû'larını, huşû'larını tamam yaparsa, Allahü teâlâ, onu afv edeceğini söz vermişdir. Bunları yapmıyan için söz vermemişdir. Bunu, isterse afv eder. İsterse azâb yapar). Bu hadîs-i şerîfi İmâm-ı Ahmed, Ebû Dâvüd ve Nesâî bildirmişlerdir. Görülüyor ki, namazın şartlarına, rükû' ve secdelerine dikkat etmek lâzımdır. Allahü teâlâ sözünden dönmez. Doğru namaz kılanları muhakkak afv eder.
4- Eshâb-ı kirâmın meşhûrlarından Büreyde-i Eslemî "radıyallahü anh" haber veriyor. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Sizinle aramızda olan ahd, namazdır. Namazı terk eden kâfir olur). Görülüyor ki, namaz kılanın müslümân olduğu anlaşılır. Namaza ehemmiyyet vermiyen, namazı birinci vazife kabûl etmediği için kılmıyan, kâfir olur. Bu hadîs-i şerîfi, imâm-ı Ahmed ve Tirmüzî ve Nesâî ve İbni Mâce bildirmişlerdir. 5- Ebû Zer-i Gıfârî diyor ki, sonbahâr günlerinden birinde, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" ile berâber sokağa çıkdık. Yapraklar dökülüyordu. Bir ağaçdan iki dal kopardı. Bunların yaprakları hemen döküldü. (Yâ Ebâ Zer! Bir müslümân Allah rızâsı için namaz kılınca, bu dalların yaprakları döküldüğü gibi, günâhları dökülür) buyurdu. Bu hadîs-i şerîfi imâm-ı Ahmed haber verdi.
6- Zeyd bin Hâlid Cühenî haber veriyor. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Bir müslümân, doğru olarak ve huşû' ile iki rek'at namaz kılınca, geçmiş günâhları afv olur.) Ya'nî Allahü teâlâ, onun küçük günâhlarının hepsini afv eder. Bu hadîs-i şerîfi İmâm-ı Ahmed bildirdi.
7- Abdüllah bin Amr-ibni Âs haber veriyor. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Bir kimse, namazı edâ ederse, bu namaz kıyâmet günü nûr ve burhan olur ve Cehennemden kurtulmasına sebep olur. Namazı muhâfaza etmezse, nûr ve burhân olmaz ve necât bulmaz. Kârûn ile, Fir'avn ile, Hâmân ile ve Übey bin Halef ile birlikte bulunur.)
Görülüyor ki, bir kimse, namazı farzlarına, vâciblerine, sünnetlerine ve edeblerine uygun olarak kılarsa, bu namaz, kıyâmetde nûr içinde olmasına sebeb olur. Böyle namaz kılmağa devâm etmezse, kıyâmet günü adı geçen kâfirlerle beraber olur. Ya'nî, Cehennemde şiddetli azâb çeker. Ubey bin Halef, Mekke kâfirlerinin azgınlarından idi. Uhud Gazâsında, Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" mübârek eli ile onu Cehenneme gönderdi. Bu hadîs-i şerîfi, imâm-ı Ahmed ile Dârimî bildirmişlerdir. Beyhekî de, (Şuâ'bül îmân) kitâbında yazmışdır. Tâbi'înin büyüklerinden Abdüllah bin Şakîk diyor ki, (Eshâb-ı kirâm "radıyallahü anhüm", ibadetler içinde, yalnız namazı terk etmenin küfr olacağını söylediler). Bunu, Tirmüzî bildirdi. Abdüllah bin Şakîk, Ömerden, Alîden, Osmândan ve Âişeden "radıyallahü anhüm" hadîs-i şerîfler rivâyet etmişdir. Hicretin yüzseksen senesinde vefât etmişdir.
8- Ebüdderdâ "radıyallahü anh" diyor ki, çok sevdiğim bana dedi ki, (Parça parça parçalansan, ateşde yakılsan bile, Allahü teâlâya hiçbir şeyi şerîk yapma! Farz namazları terk etme! Farz namazları bile bile terk eden müslümânlıkdan çıkar. Şarâb içme! Şarâb, bütün kötülüklerin anahtarıdır). Bu hadîs-i şerîfi İbni Mâce bildirdi. Görülüyor ki, farz namazlara aldırış etmeyip terk eden, kâfir olur. Tenbellikle terk eden, kâfir olmaz ise de büyük günâh olur. İslâmiyyetin bildirdiği beş özürden biri ile fevt etmek günâh değildir. Şarâb ve alkollü içkilerin hepsi aklı giderir. Aklı olmıyan, her kötülüğü yapabilir.
9- Abdüllah ibni Ömer "radıyallahü anhümâ" haber veriyor. Resûlullah "sallallahü aleyhi ve sellem" buyurdu ki, (Namazlarını vaktleri gelince hemen kılanlardan Allahü teâlâ râzı olur. Vaktlerinin sonunda kılanları da afv eder). Bu hadîs-i şerîfi Tirmüzî bildirdi.
10- Ümm-i Ferve "radıyallahü anhâ" haber veriyor. Resûlullaha "sallallahü aleyhi ve sellem" hangi amelin efdal olduğu soruldu. (Amellerin efdali, vaktinin evvelinde kılınan namazdır) buyurdu. Bu hadîs-i şerîfi, imâm-ı Ahmed, Tirmüzî ve Ebû Dâvüd bildirdiler. Namaz, ibâdetlerin en üstünüdür. Vakti girer girmez kılınca, dahâ üstün olmaktadır. Âişe "radıyallahü anhâ" diyor ki, "Resûlullahın namazını âhır vaktinde kıldığını, iki def'a görmedim". Ya'nî bütün ömründe, bir kerre, bir namazı vaktinin sonunda kılmışdır.
11- Âişe "radıyallahü anhâ" dedi ki, (Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" nâfile ibâdetlerden en çok devâm etdiği, sabâh namazının sünneti idi). Bu haber, hem (Buhârî) de, hem de (Müslim) de yazılıdır. Görülüyor ki, Âişe "radıyallahü anhâ", beş vakt namazın farzları ile beraber kılınan sünnet namazlara, nâfile namaz demekdedir.
Büyük islâm âlimi, Allah adamlarının önderi, sapıklara, mezhebsizlere karşı Ehl-i sünnetin en kuvvetli hâmisi, Allahü teâlânın seçdiği çok sevdiği dîni yayan, bid'atleri yıkan büyük mücâhid, İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî Ahmed bin Abdül-ehad Fârûkî Serhendî "rahmetullahi aleyh", islâm dîninde bir benzeri yazılmamış olan, (Mektûbât) kitâbının birinci cildi, yirmidokuzuncu mektûbunda buyuruyor ki:
Allahü teâlânın râzı olduğu işler, farzlar ve nâfilelerdir. Farzların yanında nâfilelerin hiç kıymetleri yokdur. Bir farzı vaktinde kılmak, bin sene durmadan nâfile ibâdet yapmakdan dahâ kıymetlidir. Her çeşid nâfile, meselâ namaz, zekât, oruc, zikr, fikr, hep böyledir. Hattâ bir farzı yaparken, bunun sünnetlerinden bir sünneti ve edeblerinden bir edebi yapmak da, başka nâfileleri yapmakdan kat kat dahâ kıymetlidirler. Emîr-ül-mü'minîn Ömer-ül-Fârûk "radıyallahü anh", birgün sabâh namazını kıldırınca, cemâ'at arasında birisini göremeyip sebebini sordukda, o her gece nâfile ibâdet yapıyor. Belki uyumuş, cemâate gelememişdir dediler. (Bütün gece uyusaydı da, sabâh namazını cemâ'at ile kılsaydı, dahâ iyi olurdu) buyurdu. Görülüyor ki bir farzı yaparken, edeblerinden bir edebi yapmak ve bir mekrûhundan sakınmak, zikr, fikr ve murâkabadan katkat dahâ kıymetlidir. Evet bunlar, o edebleri yapmakla ve mekrûhlardan sakınmakla berâber yapılırsa, elbet çok fâideli olurlar. Fekat onlarsız olunca, bir şeye yaramazlar. Bunun için, bir lira zekât vermek, binlerce lira nâfile sadaka vermekden dahâ iyidir. O bir lirayı verirken bir edebini gözetmek, meselâ, yakın akrabâya vermek de o nâfile sadakadan katkat dahâ iyidir. [Gece namazı kılmak istiyenlerin, kazâ namazı kılmaları lâzım olduğu buradan anlaşılmakdadır]. (Mektûbât) kitâbı fârisîdir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri, 1034 [m. 1624] senesinde, Hindistânda, Serhend şehrinde vefât etdi. Hâl tercemesi (Hak Sözün Vesîkaları), (Se'âdet-i Ebediyye) ve (Eshâb-ı Kirâm) ve fârisî (Berekât) kitâblarında uzun yazılıdır.
Namaz kılmak kime zor gelir
Sual: Müslüman olmak isteyen gayrı müslimler, (Müslüman oluruz ama, günde beş kere namaz kılmak, yılda bir ay oruç tutarak aç kalmak ve daha başka emirler bize güç geldiği için müslüman olmuyoruz) diyorlar. İbadet etmek niçin güç gelir?
CEVAP
Müslüman olana ibadetler güç gelmez. Müslüman olsalar böyle şeyler söylemezler. İmam-ı Rabbani hazretleri, Mektubat’ında buyuruyor ki: (Allahü teâlâ, kullarına yapabilecekleri şeyleri emretmiştir. Güç yetiremeyeceği işleri emretmemiştir. İnsanları zayıf yarattığı için, kolaylık göstermiştir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruyor ki:
(Allah, size hafif, kolay emretmek istedi, çünkü insan, zayıf yaratılmıştır.) [Nisa 28]
Namaz, oruç kolaydır. Zekat için de malın tamamının değil, kırkta birinin verilmesini emretmiştir. Dinin diğer emirlerine dikkatle ve insafla bakılırsa, bu kolaylıklar görülür. Bununla beraber ibadet etmenin güç geldiği kimseler yok değildir. İbadetlerin zor gelmesi, Allahü teâlânın düşmanı olan nefstendir. Namaz kılmak ve diğer ibadetleri yapmak, ancak müminlere kolay gelir. Kalbi kararmışlara zor gelir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Bu din [inanıp ibadet etmek] müşriklere güç gelir.) [Şura 13]
([Her çeşit günahtan çekinmek, oruç tutmak ve diğer ibadetleri yapmak için] Sabrederek ve namaz kılarak Allah’tan yardım isteyiniz. Sabır ve namaz, yalnız Allah’tan korkan müminlerden başkalarına zor gelir.) [Bekara 45]
Namaz kılmamak, imansızlıktan veya iman zayıflığından ileri gelir. İmanın kuvvetli olmasının alameti, dinimizin emirlerine severek, kolaylıkla uymaktır. Bedeni hasta olana bazı işleri yapmak güç geldiği gibi, kalbi ve ruhu hasta olana da ibadet etmek güç gelir.) [m.191, 289]
(Kalbi temizlemek için, iman edip, Allahü teâlânın nimetlerine şükretmek gerekir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’a iman edip, nimetlerine şükrederseniz, size niçin azap etsin?) [Nisa 147]
(Allah’a şükretmek, Ona inanıp, emir ve yasaklarına riayet etmekle olur.)
kaynaklar_dinimizislam_güzelislam.com