64general1
New member
- Katılım
- 14 Haz 2007
- Mesajlar
- 1,720
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Mustafa Kemal Gittikçe Tehlikeli Olmaya Başlıyor
Sacide Erçetin - Türk Güneşi
Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson’un yayınladığı 14 ilkede, Kürtlere devlet kurmak için yeşil ışık yakıyordu, onun bu sözleri ise Ermeni ve Kürt liderlerini umutlandırıyordu.
Ama Ermeniler ve Kürtler aynı yerlerde hak ileri sürüyorlardı bu iller ise (Doğu ve Güneydoğu illeriydi).
20 Aralık 1920’de Ermeni Boğos paşa ile Kürt Şerif Paşa anlaşarak (aralarında uzun süre devam eden çelişkiler yok edilerek) Paris’te ortak imzalı bir muhtıra yayınladılar.
Bu anlaşma Osmanlı Kürtleri arasında tepkilere yol açarak, Erzincan’dan 10 aşiret reisi Fransız yüksek komiserliğine gönderdikleri telgrafta Şerif Paşayı protesto ederek
“ Türkler ile Kürtler soy ve din olarak kardeş olduklarını”
bildirmişlerdir. Kürtler arasındaki kaynaşma o zamanlarda başlayacak ve hiç bitmeyecek şekilde halen günümüze dek devam edecekti.
İstanbul’daki İngiliz Yüksek komiserliği Kürt sorunu ile yakından ilgilenmekteydi.
1919-1920 İngiliz gizli belgeleri bu ilginin amacını açık bir şekilde ortaya koyuyordu.
O yıllarda İngilizler, Kürtler arasında nabız yoklaması için gerektiğinde bir ayaklanma düzenlemek için Binbaşı Noel’i doğu illerine göndermişlerdir.
Seyit Abdülkadir, İst.Cağoloğlunda kurulan “Kurdistan Teali Cemiyeti’nin” kurucusudur.
1918 Eylül ayında kurulan bu cemiyet dört dergi ve bir gazete çıkarmaktaydı. Daha sonra ise ülkemizin her yerinde İngilizlerin desteği ile pıtrak gibi yayılacaktır.
İngiliz Yüksek komiserliği memurlarından Hohler’in, Seyit Abdülkadir ile görüşmesinin sonuçlarını Londra’ya şöyle bildiriyordu.
“Mustafa Kemal’in gittikçe tehlikeli olduğunu, Kürtlerin bağımsızlığı ve Türklerden ayrılması konusunda kararlı olduklarını” ”…satın alındığı takdirde güçlük çıkarmayacağını”
yazıyordu,
İngilizlerin Seyit Abdülkadir’i para karşılığında yararlanabileceklerini belirtiyordu.
Binbaşı Noel 14 Nisan 1919’da Nusaybin’de Kürt aşiretleri ile görüşmeler yapar.
Mardin’den Diyarbakır’a gider incelemeler yapar.
Buralarda Ankara hükümeti tarafından kapatılan
“Kürt teali cemiyetleri kurucuları ile görüşmeleri ve incelemeleri sonucunda hazırladığı 20 sayfalık raporunun bir kısmında ”Kürtlerin ari ırktan olduklarını bu yüzden Avrupalılara Türklerden daha yakın olduklarını”
ileri sürer! (sömürecekleri her bölgede aynı söylemler!).
29 Eylül 1919’da ise İstanbul’daki İngiliz yüksek komiserliğine Bağdat İngiliz. Komiserliğinden gelen çok gizli yazıda Noel’in çalışmaları övülür ve İstanbul’daki Kürt liderlerinden Emin Ali Bedirhan’ın Diyarbakır’a vali atanması önerilir.
İstanbul’daki İngiliz yüksek komiseri Amiral Sir A. Calthorpe, Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a da şu gizli raporu gönderir
“…….Binbaşı Noel, Kürt şefleriyle görüş birliğine varırsa, bundan büyük faydalar sağlayacağını. ….daha az önemli kişilerle irtibat sağlayarak şüphe uyandırmamak için Noel’den ayrı olarak Kürt bölgesine gideceklerini” belirtir ve “ Kürtler henüz Mustafa Kemal’e karşı ayaklanmadılar Noel’in bunu başaracağından emin olduğunu….”
belirtir. (Memleketimizin o yöreleri halen Batının ilgi odağı durumundadır).
NOEL 1886 yılında doğmuş yetenekli bir subaydı.
Noel’in ilk görevi Hindistan’daydı, ikinci görevi ise İran’daydı. İngiliz binbaşısı EDWARD NOEL iyi Kürtce biliyor ve üçüncü görevi ise Kürtlerdi.
Noel önce tatarları ayaklandırmak için çalışmalar yapmış ancak Londra buna izin vermemiştir. Kürt Lawrence olarak tanınan Noel şimdi Kürtleri ayaklandırmak için seçilen kişiydi. Ayaklandırmayı da Bedirhaniler ailesi ile gerçekleştirecekti.
Bedirhaniler, yani Bedirhanogulları bir süre carlık Rusya’sı ile işbirliği yapan 1910 Meclıs-i Mebusa’da Kürdistan milletvekili olarak seçilen kişidir. (Hani teröristlere terörist diyemeyen sözde vekiller gibi).
Bu arada Fransız istihbaratı da boş durmuyor 1920 yılında Bedirhanoğulları ile ilgili şu bilgiyi veriyordu.
“Botan aşiretinden Bedirhan ailesi İngiliz ajanları ile anlaşmış ve İngiliz mandasını kabul etmişler”
diyordu.
Noel, Elazığ valisi Ali Galip ile Sivas kongresini basma hazırlıkları içindedir.
Mustafa Kemal Paşaya haber ulaştığında tutuklama emri çıkartılır.
Tutuklanacakları haberini duyan Ali Galip ve Noel amaçlarına ulaşamadan kaçarlar.
Ali Galip önce Kayseri milletvekili olmuş daha sonrada 3 Mayıs 1919’da Damat Ferit hükümetince Elazığ valiliğine atanmıştır.
Kayserinin Feyziogulları ailesinden emekli kurmay yarbay olan Ali Galip, İttihat ve terakki hükümetince bu faaliyetleri nedeniyle ordudan ayrılmaya zorlanmış, daha sonrada Damat Ferit sahip çıkmıştır.
İstanbul hükümetinden emir alarak hareket eden Ali Galip ve Noel için, İngiltere İstanbul Büyükelçisi müsteşarı Hohler’in Londra bildirdiği telgrafında
”Kürt sorununu eline yüzüne bulaştırmıştır”diyordu.
İngiliz binbaşısı Noel yani Kürt Lawrence’ı, Kuvayı Milliye Mustafa Kemal’e yenilmişti.
Kurtuluş savaşı yıllarındaki İngilizlerin bir Kürt devleti kurma çalışmaları ile ilgili bir sürü gizli belgeleri tüm açıklığı ile ortaya çıkmıştır.
27.8.1919 günü Hohler Londra’ya yazdığı belgede,
“…..Kürt sorununa verdiğimiz önem Mezopotamya bakımındandır. Kürtlerin ve Ermenilerin durumları beni hiç ilgilendirmez….”
diyordu. 28.11.1919 günü Mr. Kıdston’dan Londra’ya gönderilen rapor ise
“….Kürtlere her ne kadar inanmasak ta onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir...”
diyordu.
9.12.1919 günü Yüksek komiser Amiral Sir F.Robeck, Londra’ya Lord Curzon’a şu raporu gönderir
“….Mr. Hohler Kürt meselesi hakkında Kürt başkanı olan şeyh Sait Abdülkadir paşa ile görüştü. Kürtler bütün ümitlerini İngiliz hükümetine bağlamış durumdalar. Kürt kuvvetlerini Mustafa Kemal’e karşı kullanmak üzere para ödemeye hazırlardır….”
Aynı amacı sergileyen diğer bir İngiliz belgesi ise şöyle
“….Kürt kabileleri İngiliz ve Fransız hakimiyetine konacak, Kürdistan hiçbir şekilde Türk hakimiyetine bırakılmayacak. Bir tek Kürt devletimi , yoksa bir çok Kürt devleti mi kurulacağı düşünülecek. Ermenilere ise Amerikalılar kanalıyla silah sağlanacak….”
diyordu.
Amiral Sir F’de Robeck, 26.3.1920’de Dışişleri başkanı Lord Curzon’a şu bilgileri iletir.
“….Kürdistan, Türkiye’den tamamen ayrılıp özerk olmalıdır.
Ermeniler ile Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbul’daki Kürt kulübü Başkanı Sayit Abdülkadir ile Paris deki Kürt delegesi Şerif Paşa emrimizdedir…”
derken, birkaç gün sonra 29.3.1920’de ise Şerif paşanın gözden çıkarılmasını ister ve
“…Kürtlerin çoğu bir başkan tarafından idare edilmek isterler. Şerif paşanın Kürtler üzerinde bir etkisi yoktur. Şerif paşa üzerinde hiç vakit kaybetmeyin”
diye yazmaktadır. 28.7.1920’deki İngilizlerin Kürt planını Sir F de Robeck şöyle belirtir.
“….Kürt meselesi hakkında sizin fikrinizi biliyorum, daha kesin bir karara varabilmeniz için bunu yazıyorum. Damat Ferit bana geldi ve şunları belirtti “..Sulh anlaşmasına göre Kürtler ayrı bir devlet olacaklar. Kürt liderleri Mustafa Kemal’i sevmezler, siz ise Mustafa Kemal’den nefret ediyorsunuz, çünkü o sizin yaptığınız anlaşmayı kabul etmiyor. O halde Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı kullanalım….”
dedi, diye bildirir.
İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon Avam kamarasında
“ Türk imparatorluğundan, Türk olmayan soyların yaşadığı bütün bölgelerin ayrılması görüşünü ısrarla savunur,”
bu soyları ise Araplar, Ermeniler, Suriyeliler ve Kürtler olarak saptıyor” ve 19.4.1920’de “..öte yandan Kürtlerin arkalarında büyük devlet olmadıkça varlıklarını sürdüremeyeceklerini,
"Türk yönetimine alışmıştır ve değişik bir koruyucu keşfedemeyecek ise Türkiye’den ayrılmasının güç olacağını" belirtir
“..Kürtler oturduğu için, Güney Kürdistan’ın bir bölümü İngiliz çıkarlarını ilgilendirdiğini…”
belirtmektedir.
1. Dünya paylaşım savaşı sonunda İstanbul yüksek komiser olarak görev yapmış olan Amerikan Amirali Mark Lambert Bristol 20.2.1922 tarihinde, ABD Dışişleri bakanlığına gönderdiği yazıda
“…normal koşullarda bile Kürtler, daima komşuları için sorun olmuşlardır….İngilizler Kürdistan’ı denetim altına almak için Kürtleri Türklere karşı kullanmak isteyecekler, Mezopotamya’yı ele geçirmek için her şeyi yapacaklar, diğer yanda ise Fransızlarda, Türk-İngiliz sürtüşmesinden çıkar sağlamakta bir an bile duraksamayacaklardır”
diye belirtmekteydi.
Bu yazının ekinde giden Askeri Ataşenin raporu da şöyleydi
“… Kürtler bir lider bulamamışlardır. Onları düzene koyacak kimse yoktur… Askeri ve siyasal liderlikten yoksundurlar”
diye yazan Amerikan askeri ataşesi
“… Yunanlılar zafer kazanırsa Kürt isyanı Türkiye’nin arkasında ciddi bir tehdit edebilir, ancak batıdaki savaş Türklerin lehine gelişirse, Türkler, ellerinde yarım düzine yetenekli liderlerden biriyle Kürt sorunlarına son verebilir. İngilizler kuşkusuz bu durumu bilmektedirler, gene de Kürt durumu ile meşgul olduğu sürece Mustafa Kemal’in Musul’a el koyamayacağını düşünmektedirler, dolayısıyla da Kürt akımına yardımcı olmaktadırlar…”
diye yazar.
Evet Musul meselesi ülkede çıkan aralıksız ayaklanmalar, isyanlar nedeniyle bilinçli bir şekilde kaybettirilmiştir.
Musul görüşmeleri sırasında Atatürk
“ Musul bizim için petrol değil memleket sorunudur”
diyordu, ama sömürgeci devletler için petrol sorunuydu.
Görüldüğü gibi ülkemizde Kürt sorunu öyle birdenbire kendiliğinden ortaya çıkmadı, Yabancıların sürekli kışkırtması ve desteği ile yerli işbirlikçilerle bugünlere gelinmiştir.
İngilizlerin amacı, hiç affetmedikleri Mustafa Kemal’den, yenilginin acısını çıkarmak intikam almaktı, daha sonra ise petrol devreye girmiştir.
Zamanında, İngilizlerin Mustafa Kemal’le ve Ankara’daki meclise karşı yürüttükleri bir siyasetin parçasıdır.
O gün İngilizlerin oyuncağı olan Kürtler bugün Amerikalıların oyuncağıdır.
Kürtlerin bu cesaretleri, ABD’nin işi bittiğinde kirli çamaşır gibi, köşeye atılana dek sürecektir.
Ham bir hayal peşinde yıllarca koşmuşlar, ekmek yediği ülkeye kan kusturmuşlardır.
Ama döktükleri kanların, söndürdükleri ocakların bedelini er geç Türk halkına ödeyeceklerdir.
Sacide Erçetin
20.11.2007
Kaynak; Uğur Mumcu
Kürt-İslam ayaklanması
Sacide Erçetin - Türk Güneşi
Amerikan Cumhurbaşkanı Wilson’un yayınladığı 14 ilkede, Kürtlere devlet kurmak için yeşil ışık yakıyordu, onun bu sözleri ise Ermeni ve Kürt liderlerini umutlandırıyordu.
Ama Ermeniler ve Kürtler aynı yerlerde hak ileri sürüyorlardı bu iller ise (Doğu ve Güneydoğu illeriydi).
20 Aralık 1920’de Ermeni Boğos paşa ile Kürt Şerif Paşa anlaşarak (aralarında uzun süre devam eden çelişkiler yok edilerek) Paris’te ortak imzalı bir muhtıra yayınladılar.
Bu anlaşma Osmanlı Kürtleri arasında tepkilere yol açarak, Erzincan’dan 10 aşiret reisi Fransız yüksek komiserliğine gönderdikleri telgrafta Şerif Paşayı protesto ederek
“ Türkler ile Kürtler soy ve din olarak kardeş olduklarını”
bildirmişlerdir. Kürtler arasındaki kaynaşma o zamanlarda başlayacak ve hiç bitmeyecek şekilde halen günümüze dek devam edecekti.
İstanbul’daki İngiliz Yüksek komiserliği Kürt sorunu ile yakından ilgilenmekteydi.
1919-1920 İngiliz gizli belgeleri bu ilginin amacını açık bir şekilde ortaya koyuyordu.
O yıllarda İngilizler, Kürtler arasında nabız yoklaması için gerektiğinde bir ayaklanma düzenlemek için Binbaşı Noel’i doğu illerine göndermişlerdir.
Seyit Abdülkadir, İst.Cağoloğlunda kurulan “Kurdistan Teali Cemiyeti’nin” kurucusudur.
1918 Eylül ayında kurulan bu cemiyet dört dergi ve bir gazete çıkarmaktaydı. Daha sonra ise ülkemizin her yerinde İngilizlerin desteği ile pıtrak gibi yayılacaktır.
İngiliz Yüksek komiserliği memurlarından Hohler’in, Seyit Abdülkadir ile görüşmesinin sonuçlarını Londra’ya şöyle bildiriyordu.
“Mustafa Kemal’in gittikçe tehlikeli olduğunu, Kürtlerin bağımsızlığı ve Türklerden ayrılması konusunda kararlı olduklarını” ”…satın alındığı takdirde güçlük çıkarmayacağını”
yazıyordu,
İngilizlerin Seyit Abdülkadir’i para karşılığında yararlanabileceklerini belirtiyordu.
Binbaşı Noel 14 Nisan 1919’da Nusaybin’de Kürt aşiretleri ile görüşmeler yapar.
Mardin’den Diyarbakır’a gider incelemeler yapar.
Buralarda Ankara hükümeti tarafından kapatılan
“Kürt teali cemiyetleri kurucuları ile görüşmeleri ve incelemeleri sonucunda hazırladığı 20 sayfalık raporunun bir kısmında ”Kürtlerin ari ırktan olduklarını bu yüzden Avrupalılara Türklerden daha yakın olduklarını”
ileri sürer! (sömürecekleri her bölgede aynı söylemler!).
29 Eylül 1919’da ise İstanbul’daki İngiliz yüksek komiserliğine Bağdat İngiliz. Komiserliğinden gelen çok gizli yazıda Noel’in çalışmaları övülür ve İstanbul’daki Kürt liderlerinden Emin Ali Bedirhan’ın Diyarbakır’a vali atanması önerilir.
İstanbul’daki İngiliz yüksek komiseri Amiral Sir A. Calthorpe, Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a da şu gizli raporu gönderir
“…….Binbaşı Noel, Kürt şefleriyle görüş birliğine varırsa, bundan büyük faydalar sağlayacağını. ….daha az önemli kişilerle irtibat sağlayarak şüphe uyandırmamak için Noel’den ayrı olarak Kürt bölgesine gideceklerini” belirtir ve “ Kürtler henüz Mustafa Kemal’e karşı ayaklanmadılar Noel’in bunu başaracağından emin olduğunu….”
belirtir. (Memleketimizin o yöreleri halen Batının ilgi odağı durumundadır).
NOEL 1886 yılında doğmuş yetenekli bir subaydı.
Noel’in ilk görevi Hindistan’daydı, ikinci görevi ise İran’daydı. İngiliz binbaşısı EDWARD NOEL iyi Kürtce biliyor ve üçüncü görevi ise Kürtlerdi.
Noel önce tatarları ayaklandırmak için çalışmalar yapmış ancak Londra buna izin vermemiştir. Kürt Lawrence olarak tanınan Noel şimdi Kürtleri ayaklandırmak için seçilen kişiydi. Ayaklandırmayı da Bedirhaniler ailesi ile gerçekleştirecekti.
Bedirhaniler, yani Bedirhanogulları bir süre carlık Rusya’sı ile işbirliği yapan 1910 Meclıs-i Mebusa’da Kürdistan milletvekili olarak seçilen kişidir. (Hani teröristlere terörist diyemeyen sözde vekiller gibi).
Bu arada Fransız istihbaratı da boş durmuyor 1920 yılında Bedirhanoğulları ile ilgili şu bilgiyi veriyordu.
“Botan aşiretinden Bedirhan ailesi İngiliz ajanları ile anlaşmış ve İngiliz mandasını kabul etmişler”
diyordu.
Noel, Elazığ valisi Ali Galip ile Sivas kongresini basma hazırlıkları içindedir.
Mustafa Kemal Paşaya haber ulaştığında tutuklama emri çıkartılır.
Tutuklanacakları haberini duyan Ali Galip ve Noel amaçlarına ulaşamadan kaçarlar.
Ali Galip önce Kayseri milletvekili olmuş daha sonrada 3 Mayıs 1919’da Damat Ferit hükümetince Elazığ valiliğine atanmıştır.
Kayserinin Feyziogulları ailesinden emekli kurmay yarbay olan Ali Galip, İttihat ve terakki hükümetince bu faaliyetleri nedeniyle ordudan ayrılmaya zorlanmış, daha sonrada Damat Ferit sahip çıkmıştır.
İstanbul hükümetinden emir alarak hareket eden Ali Galip ve Noel için, İngiltere İstanbul Büyükelçisi müsteşarı Hohler’in Londra bildirdiği telgrafında
”Kürt sorununu eline yüzüne bulaştırmıştır”diyordu.
İngiliz binbaşısı Noel yani Kürt Lawrence’ı, Kuvayı Milliye Mustafa Kemal’e yenilmişti.
Kurtuluş savaşı yıllarındaki İngilizlerin bir Kürt devleti kurma çalışmaları ile ilgili bir sürü gizli belgeleri tüm açıklığı ile ortaya çıkmıştır.
27.8.1919 günü Hohler Londra’ya yazdığı belgede,
“…..Kürt sorununa verdiğimiz önem Mezopotamya bakımındandır. Kürtlerin ve Ermenilerin durumları beni hiç ilgilendirmez….”
diyordu. 28.11.1919 günü Mr. Kıdston’dan Londra’ya gönderilen rapor ise
“….Kürtlere her ne kadar inanmasak ta onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir...”
diyordu.
9.12.1919 günü Yüksek komiser Amiral Sir F.Robeck, Londra’ya Lord Curzon’a şu raporu gönderir
“….Mr. Hohler Kürt meselesi hakkında Kürt başkanı olan şeyh Sait Abdülkadir paşa ile görüştü. Kürtler bütün ümitlerini İngiliz hükümetine bağlamış durumdalar. Kürt kuvvetlerini Mustafa Kemal’e karşı kullanmak üzere para ödemeye hazırlardır….”
Aynı amacı sergileyen diğer bir İngiliz belgesi ise şöyle
“….Kürt kabileleri İngiliz ve Fransız hakimiyetine konacak, Kürdistan hiçbir şekilde Türk hakimiyetine bırakılmayacak. Bir tek Kürt devletimi , yoksa bir çok Kürt devleti mi kurulacağı düşünülecek. Ermenilere ise Amerikalılar kanalıyla silah sağlanacak….”
diyordu.
Amiral Sir F’de Robeck, 26.3.1920’de Dışişleri başkanı Lord Curzon’a şu bilgileri iletir.
“….Kürdistan, Türkiye’den tamamen ayrılıp özerk olmalıdır.
Ermeniler ile Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbul’daki Kürt kulübü Başkanı Sayit Abdülkadir ile Paris deki Kürt delegesi Şerif Paşa emrimizdedir…”
derken, birkaç gün sonra 29.3.1920’de ise Şerif paşanın gözden çıkarılmasını ister ve
“…Kürtlerin çoğu bir başkan tarafından idare edilmek isterler. Şerif paşanın Kürtler üzerinde bir etkisi yoktur. Şerif paşa üzerinde hiç vakit kaybetmeyin”
diye yazmaktadır. 28.7.1920’deki İngilizlerin Kürt planını Sir F de Robeck şöyle belirtir.
“….Kürt meselesi hakkında sizin fikrinizi biliyorum, daha kesin bir karara varabilmeniz için bunu yazıyorum. Damat Ferit bana geldi ve şunları belirtti “..Sulh anlaşmasına göre Kürtler ayrı bir devlet olacaklar. Kürt liderleri Mustafa Kemal’i sevmezler, siz ise Mustafa Kemal’den nefret ediyorsunuz, çünkü o sizin yaptığınız anlaşmayı kabul etmiyor. O halde Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı kullanalım….”
dedi, diye bildirir.
İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon Avam kamarasında
“ Türk imparatorluğundan, Türk olmayan soyların yaşadığı bütün bölgelerin ayrılması görüşünü ısrarla savunur,”
bu soyları ise Araplar, Ermeniler, Suriyeliler ve Kürtler olarak saptıyor” ve 19.4.1920’de “..öte yandan Kürtlerin arkalarında büyük devlet olmadıkça varlıklarını sürdüremeyeceklerini,
"Türk yönetimine alışmıştır ve değişik bir koruyucu keşfedemeyecek ise Türkiye’den ayrılmasının güç olacağını" belirtir
“..Kürtler oturduğu için, Güney Kürdistan’ın bir bölümü İngiliz çıkarlarını ilgilendirdiğini…”
belirtmektedir.
1. Dünya paylaşım savaşı sonunda İstanbul yüksek komiser olarak görev yapmış olan Amerikan Amirali Mark Lambert Bristol 20.2.1922 tarihinde, ABD Dışişleri bakanlığına gönderdiği yazıda
“…normal koşullarda bile Kürtler, daima komşuları için sorun olmuşlardır….İngilizler Kürdistan’ı denetim altına almak için Kürtleri Türklere karşı kullanmak isteyecekler, Mezopotamya’yı ele geçirmek için her şeyi yapacaklar, diğer yanda ise Fransızlarda, Türk-İngiliz sürtüşmesinden çıkar sağlamakta bir an bile duraksamayacaklardır”
diye belirtmekteydi.
Bu yazının ekinde giden Askeri Ataşenin raporu da şöyleydi
“… Kürtler bir lider bulamamışlardır. Onları düzene koyacak kimse yoktur… Askeri ve siyasal liderlikten yoksundurlar”
diye yazan Amerikan askeri ataşesi
“… Yunanlılar zafer kazanırsa Kürt isyanı Türkiye’nin arkasında ciddi bir tehdit edebilir, ancak batıdaki savaş Türklerin lehine gelişirse, Türkler, ellerinde yarım düzine yetenekli liderlerden biriyle Kürt sorunlarına son verebilir. İngilizler kuşkusuz bu durumu bilmektedirler, gene de Kürt durumu ile meşgul olduğu sürece Mustafa Kemal’in Musul’a el koyamayacağını düşünmektedirler, dolayısıyla da Kürt akımına yardımcı olmaktadırlar…”
diye yazar.
Evet Musul meselesi ülkede çıkan aralıksız ayaklanmalar, isyanlar nedeniyle bilinçli bir şekilde kaybettirilmiştir.
Musul görüşmeleri sırasında Atatürk
“ Musul bizim için petrol değil memleket sorunudur”
diyordu, ama sömürgeci devletler için petrol sorunuydu.
Görüldüğü gibi ülkemizde Kürt sorunu öyle birdenbire kendiliğinden ortaya çıkmadı, Yabancıların sürekli kışkırtması ve desteği ile yerli işbirlikçilerle bugünlere gelinmiştir.
İngilizlerin amacı, hiç affetmedikleri Mustafa Kemal’den, yenilginin acısını çıkarmak intikam almaktı, daha sonra ise petrol devreye girmiştir.
Zamanında, İngilizlerin Mustafa Kemal’le ve Ankara’daki meclise karşı yürüttükleri bir siyasetin parçasıdır.
O gün İngilizlerin oyuncağı olan Kürtler bugün Amerikalıların oyuncağıdır.
Kürtlerin bu cesaretleri, ABD’nin işi bittiğinde kirli çamaşır gibi, köşeye atılana dek sürecektir.
Ham bir hayal peşinde yıllarca koşmuşlar, ekmek yediği ülkeye kan kusturmuşlardır.
Ama döktükleri kanların, söndürdükleri ocakların bedelini er geç Türk halkına ödeyeceklerdir.
Sacide Erçetin
20.11.2007
Kaynak; Uğur Mumcu
Kürt-İslam ayaklanması