Muris Muvazaası - Iştirak Halinde Mülkiyet

fells2

Banned
T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/12794
Karar: 2006/1159
Karar Tarihi: 13.02.2006

ÖZET: Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet sözkonusu olup, dava dışı mirasçılar bulunmaktadır. İstek, mülkiyetin korunmasına değil nakline ilişkindir. Hal böyle olunca, davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması yada miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekir.


(4721 S. K. m. 701, 702, 703) (YİBK. 11.10.1982 T. 1982/3 E. 1982/2 K.)

Dava: Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, miras bırakanı Bani'nin 18 ayrı taşınmazını satmaya ihtiyaç bulunmadığı halde, muvazaalı olarak davalıya temlik ettiğini davalının 3. kişi görünmekle birlikte muvazaayı sağlayan kişi konumunda olduğunu ileri sürerek tapuların iptali ile muris adına tescilini istemiştir.

Davalı, iyi niyetli 3. kişi olduğunu bildirip, davanı reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 65, 68 ve 69 parseller yönünden davanın reddine, 15 ayrı taşınmaz yönünden muvazaa iddiası sabit görülerek davalı adına olan kayıtların iptali ile önceki malik Bani Dalkılıç adına tesciline karar verilmiştir.

Karar, davalı tarafından süresinde duruşmalı temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Ülkü Adoğan'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, dava değeri yönünden duruşma isteminin reddine karar verildi, gereği görüşülüp, düşünüldü.

Karar: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve taşınmazların miras bırakan adına tescili isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içeriğinden toplanan delillerden, 18 ayrı taşınmazın muvazaalı olarak temlik edildiği ileri sürülmek suretiyle ve terekeye iade istemi ile eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; elbirliği (İştirak) halinde mülkiyet, yasa veya yasada belirtilen sözleşmeler uyarınca aralarında ortaklık bağı bulunan kişilerin, bu ortaklık nedeniyle bir mala veya hakka birlikte malik olma durumudur.

M.K.nun 701-703 maddelerinde düzenlenen bu tür mülkiyetin (ortaklığın) tüzel kişiliği olmadığı gibi eşya üzerinde ortaklardan her birinin doğrudan doğruya bir hakkı da yoktur. Mülkiyet bir bütün olarak ortaklardan tümüne aittir. Başka bir anlatımla ortaklık tasfiye oluncaya kadar ortaklardan birinin ayrı mal veya hak sahipliği bulunmayıp, hak sahibi ortaklıktır. Değinilen mülkiyet türünde malikler mülkiyet payları ayrılmadığından paydaş değil, ortaktır. Bu kural, M.K.nun 701 maddesinde (... Kanun ve kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyeti, elbirliği mülkiyetidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp her birinin hakkı, ortaklığa giren malların tamamına yaygındır.) biçiminde açıklanmıştır.

Elbirliği (İştirak) halinde mülkiyetin bu özelliği itibariyle ortaklar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Şayet yasa veya elbirliği (iştirak) halinde mülkiyeti oluşturan anlaşmada ortaklık adına hareket etme yetkisinin kime ait olacağı belirtilmemişse, ortaklığın tasfiyesini isteme hakkı dışındaki tüm işlemlerde ortakların (iştirakçilerin) oybirliği ile karar almaları ve birlikte hareket etmeleri zorunluluğu vardır.

M.K.nun 702/2 maddesi bu yönde açık hüküm getirmiştir. Ancak, açıklanan kural yargısal uygulamada kısmen yumuşatılmış bir ortağın tek başına dava açabileceği, nevarki, davaya devam edebilmesi için öteki ortakların olurlarının alınması veya miras şirketine atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerektiği kabul edilmiştir. (11.10.1982 tarih 1982/3-2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı) Nitekim bu görüş bilimsel alanda da aynen benimsenmiştir.

Somut olayda, elbirliği (iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı mirasçılar bulunmaktadır. İstek, mülkiyetin korunmasına değil nakline ilişkindir.

Hal böyle olunca, davaya katılmayan mirasçıların olurlarının alınması yada miras şirketine Medeni Kanunun 640.maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek, olayda uygulama yeri bulunmayan gerekçelerle, dava dışı mirasçılar olduğu halde terekeye iade biçiminde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Zarar: Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın temyiz edene iade edilmesine, 13.02.2006 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
 
Üst