_bozkurt_
New member
Herkesin cevabını merak ettiği soru bu: “Son aylarda iyice çıldırmış gibi görünen ve arkası kesilmeyen akıl almaz olayların, kurumların en üst düzey isimlerine yapılan tacizlerin nedeni ne?”.. Yandaş medyaya bakarsanız “demokratikleşiyoruz”... Artık olaylarla iyice uyanan ve kafa karışıklığına rağmen gelişmeleri doğru yorumlayan halka bakarsanız (gelen yüzlerce mektuptan çıkan sonuç): “Herkesi korkutmak, sindirmek için en üst düzey isimler tutuklanıyor. İktidarın istemediği hiçbir kararın alınmaması sağlanıyor”... “Kurumlar tek tek hükümetin kontrolüne alınıyor”... “Kapatma davası açılsın diye özel bir gayret gösteriliyor”... Hepsi çok önemli ama sonuncusuna özellikle dikkat etmek lâzım.
Bülent Arınç’ın “Erken seçim düşünmüyoruz” demesine rağmen Radikal’in Ankara temsilcisi Murat Yetkin’in konuştuğu bir AKP yöneticisi; “Kapatma davası açılırsa kimse bizden boynumuzu Anayasa Mahkemesi giyotinine uzatmamızı beklemesin, halkın mahkemesine gideriz” demiş. Anayasa Mahkemesi’nin olmadığı yerde “demokrasiyle gelen liderlerin nasıl kolayca diktatöre dönüştüğü”nü Hitler örneğinden biliyorlar oysa... Yine de Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yüksek mahkemeleri düşman gibi görmekten vazgeçmiyorlar.
Aslına bakarsanız son gelişmeler gerçekten de yine “AKP acaba kapatılmak mı istiyor” sorusunu akla getiriyor. Acaba “Yargıdaki deprem hesapları altüst etti, erken seçim olabilir” yorumları yanlış mı? Acaba tam aksine asıl hesap AKP’nin kapatılması ve böylece işsizlik ve ekonomiden açılıma, tüm kurumlarla kavgadan haksız tutuklamalara, işçisinden emeklisine halkın sıkıntılarına kadar her konuda ortaya çıkan tepkileri “ordu bizi mağdur etti” ile karşılayamayan iktidarın bir kapatma davası mağduriyeti eşliğinde seçime gitmesi mi?
Attığı adımlar başarıya ulaşırsa zaten kurumlar kontrolüne girecek, ulaşmazsa kapatma davası imdada yetişecek... Mi?
Devlet Bakanı Egemen Bağış 29 Ocak 2010’da Kütahya’da ne demişti; “Eğer AKP’ye kapatma davası açılırsa yüzde 70’le geliriz.”
“Öylesine” mi söylemişti dersiniz, yoksa tam aksine bilinçli olarak söylenmiş bir söz müydü? Görünüşe bakılırsa pek de tesadüf değildi!
Ruhat Mengi
Bülent Arınç’ın “Erken seçim düşünmüyoruz” demesine rağmen Radikal’in Ankara temsilcisi Murat Yetkin’in konuştuğu bir AKP yöneticisi; “Kapatma davası açılırsa kimse bizden boynumuzu Anayasa Mahkemesi giyotinine uzatmamızı beklemesin, halkın mahkemesine gideriz” demiş. Anayasa Mahkemesi’nin olmadığı yerde “demokrasiyle gelen liderlerin nasıl kolayca diktatöre dönüştüğü”nü Hitler örneğinden biliyorlar oysa... Yine de Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere yüksek mahkemeleri düşman gibi görmekten vazgeçmiyorlar.
Aslına bakarsanız son gelişmeler gerçekten de yine “AKP acaba kapatılmak mı istiyor” sorusunu akla getiriyor. Acaba “Yargıdaki deprem hesapları altüst etti, erken seçim olabilir” yorumları yanlış mı? Acaba tam aksine asıl hesap AKP’nin kapatılması ve böylece işsizlik ve ekonomiden açılıma, tüm kurumlarla kavgadan haksız tutuklamalara, işçisinden emeklisine halkın sıkıntılarına kadar her konuda ortaya çıkan tepkileri “ordu bizi mağdur etti” ile karşılayamayan iktidarın bir kapatma davası mağduriyeti eşliğinde seçime gitmesi mi?
Attığı adımlar başarıya ulaşırsa zaten kurumlar kontrolüne girecek, ulaşmazsa kapatma davası imdada yetişecek... Mi?
Devlet Bakanı Egemen Bağış 29 Ocak 2010’da Kütahya’da ne demişti; “Eğer AKP’ye kapatma davası açılırsa yüzde 70’le geliriz.”
“Öylesine” mi söylemişti dersiniz, yoksa tam aksine bilinçli olarak söylenmiş bir söz müydü? Görünüşe bakılırsa pek de tesadüf değildi!
Ruhat Mengi