menemen olayı birkaç esrarkeşin sapkınlığı değil

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

ogamemanya

New member
Katılım
9 Eki 2006
Mesajlar
2,671
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Hackhell
Menemen olayı sıradan bir cinayet değil'
Genelkurmay, arşiv belgeleriyle Kubilay cinayetinin, “münferit bir olay" olduğu yönündeki iddialara yanıt verdi.

16.01.2007 13:58
Genelkurmay Başkanlığı, arşiv belgeleriyle Menemen'deki eylemin, “sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğini” ortaya koydu.


Genelkurmay Başkanlığı, “bir hazırlık safhasından sonra eylemi gerçekleştirenlerin tümünün Manisa'da ikamet ettiklerini ve Nakşi tarikatıyla bağlantıları bulunduğunu” belirledi.

Genelkurmay Başkanlığı, 23 Aralık 1930 günü Menemen'de meydana gelen olaylarda şehit edilen Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın katledilişine ilişkin Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Başkanlığının arşivlerindeki belgeleri internet sitesinde yayınlayarak Menemen olayına ışık tuttu.

Genelkurmay Başkanlığının kamuoyuna sunduğu arşiv belgeleri arasında Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın ölümüne ilişkin keşif raporu, İbrahim Hoca'nın ifadeleri, Eylemcilere yardım eden Yunus oğlu Kamil'in ifadesi, Menemen Telgraf Memuru Nail Bey'in Olaya İlişkin Tanık İfadesi, eylemcilerin bağlı oldukları tarikat mensuplarına ilişkin belge, Şeyh Esat'ın İbrahim Hoca'yla ilişkisini ifade ettiği mektuplar yer alıyor.

“Arşiv Belgeleriyle Menemen Olayı” çalışmasında arşiv belgelerinin yanı sıra Genelkurmay'ın Menemen'de yaşanan olayın geçmişi ve o gün yaşananları gözler önüne seren değerlendirmelerine de yer verildi.

Söz konusu belgelere göre, olayın ardından Menemen Cumhuriyet Savcısı, Savcı Yardımcısı ve Hükümet Tabip Vekilinin hazırladıkları raporda, Kubilay'ın Gazez Caminde katledilmiş olarak bulunan bedeni, şöyle tasvir ediliyor:
“Gazez Camisi girişinin sol tarafındaki bahçede arkası üstü yatık, sağ tarafında kasaturası kınından çekik bir halde, elbiseleri kanlı, başı boynundan ayrılmış ve etrafındaki toprakta çok fazla kan lekeleri bulunan, tahminen 25 yaşlarında, üzerinde haki renkte askeri elbise olan; orta boylu, kumral benizli, saçları az ağarmış cesedin, Menemen'de 43'ncü Alay 1'nci Tabur 3'ncü Bölük Takım Komutanı Yedek Subay İzmirli Hüseyin oğlu Kubilay olduğu anlaşılmıştır.”

GÖRGÜ TANIĞININ İFADESİ

Belgelere göre, olayın görgü tanıklarından, Menemen'deki telgraf memuru Nail Bey, Yedek Subay Mustafa Fehmi Kubilay'ın nasıl öldürüldüğünü şöyle anlatıyor:

“Kubilay Bey'in kumandasında bir müfreze geldi. Müfreze komutanı evkaf kahvesi önünde askeri durdurup 'süngü tak' emrini vererek, kendisi Şakilerin yakasını tuttu. Asker süngü taktı. Onlar dönmelerine devam ediyorlardı. Maarif kahvesinin önündeki büyük ağacın hizasına geldiler. Diğer arkadaşı bunları o vaziyette görünce, Kubilay Bey'i arkasından bir silahla vurdu. O anda yere düştü. Onbeş saniye kadar yerde kaldıktan sonra, kalkıp doğruca cami tarafına koştu. Bir kısım halk bunu görünce dağıldı. Telgrafhaneye de bir kısmı girdi. Onları dışarı çıkarttım. Bu sırada adamlardan ikisi kayboldu. Biz kaçtıklarını zannettik. Biraz sonra saçından tutulu olduğu halde, zavallı Kubilay Bey'in kesik kafasını getirdiklerini gördük. Ellerinde sancağın ucuna kafayı geçirirlerken bir şeyler söyleyerek eğildiler. Kesik başın, elektrik direğine bir kırmızı kuşakla bağlandığını gördüm. Kubilay Bey'in başı asılı olduğu halde meydanda dönüyorlardı.”

“CİNAYET DEĞİL, BİLİNÇLİ BİR HAREKET”

İnternet sitesindeki Genelkurmay Başkanlığının konuya ilişkin değerlendirmesinde, tarihe “Menemen Olayı” diye geçen bu eylemin, “sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğinin” yapılan araştırmalarla ortaya çıkarıldığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:

“Eylemciler bir hazırlık safhasından sonra eylemi gerçekleştirmişlerdir. Eylemin ele başı ve Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın başını keserek öldüren Giritli Hasan oğlu Mehmet, Osman oğlu Şamdan Mehmet, Hasan oğlu Sütçü Mehmet, Emrullah oğlu Mehmet, Nalıncı Hasan ve Çakır oğlu Ramazan, eylemci grubunu oluşturmaktadır.

Eylemcilerin hepsi Manisa'da ikamet etmektedirler ve Nakşi tarikatiyle bağlantıları vardır. Onları bu tarikata sokan ve eğiten, Manisa Askeri Hastahanesi imamlığından emekli İbrahim Hoca'dır. İbrahim Hoca da İstanbul Erenköy'de Şevki Paşa köşkünde oturan Şeyh Esat'a bağlıdır. İbrahim Hoca, halifeler halifesi olarak, tarikatın etki alanının genişletilmesinden ve yaygınlaştırılmasından sorumludur.”

“ŞEYH ESAT'IN YİRMİBİN MÜRİDİ VARDI”

Belgeler arasında İbrahim Hoca'nın ifadesine de yer verildi. İfadesinde tekkeler yasaklanmadan önce Şeyh Esat'ın tahminen yirmibin civarında müridi bulunduğunu belirten İbrahim Hoca'nın, Manisa'daki müritlerin sayısı sorulduğunda ise hiçbir açıklama yapmadığına dikkat çekildi.

Belgeler arasında İbrahim Hoca'nın, Şeyh Esad'la ilişkisini açıkça ortaya koyan Şeyh Esad'ın yazdığı mektuplara da yer verildi. İbrahim Hoca'nın ifadesinde, bu bağlantısıyla ilgili söyledikleri ise şöyle:

“İlk tarikate intisabım oniki sene evveldir. Nakşibendidir. Şeyhim İsmail Necati'ydi. Bab-ı ali'de oturuyordu. Tekkesi vardı. Ölmüştür. Ondan bir sene sonra tahminen o zaman Çapa'da tekkesi bulunan Şeyh Esat Efendi'nin zikrine gittim ve ona bağlandım. Yani benim hocam oldu. Yirmibir senedir tarikatin imamıdır.”

“MÜRİD HÜSNÜ EFENDİ'NİN AÇIKLAMALARI”

Şeyh Esad'ın oğlu (halife) Mehmet Ali'nin de İbrahim Hoca'nın bağlantısını ”Kendisi, pederimin on senelik dervişlerindendir. Şurdan burdan hiç tanımadığımız adamları ziyaret maksadıyla bana ve pederime getirirdi” şeklinde ifade ettiğine yer verilen değerlendirmede, şunlar kaydedildi:

“Şeyh Esad'ın müridlerinden Hüsnü Efendi, 'daima sözünden ve nasihatinden ilham alarak kendisini şeyhe bende (kul) eden kişileri' sayarken ilk isim olarak İbrahim Hoca'yı belirtir. İbrahim Hoca'nın Manisa'da görevli iken merkeze bağlı Horosköy'de yoğun faaliyetleri vardır. Burada ikamet eder, cami yaptırır, tarikate adam kazandırma çalışmalarını sürdürür, vaaz verir. 'Hoca köyümüzde oturduğu sırada Cuma günleri ve bazan hafta aralarında ve bazan da kendisi ne zaman isterse o vakit köy camisinde vaaz verirdi. Köyde bulunduğu bir gün ikindi namazı sırasında camide vaaz etmeye başladı'. Hoca, 'Şapka giyen gavurdur. Biz gavur olamayız. Rakı içen ve yalan söyleyenler de gavurdur' diye söyleniyordu.”

İbrahim Hoca'nın bu köyde özellikle ileri gelenlerle sıkı ilişkiler kurduğu, düzenli ve gizli bir bağlantısı bulunduğu ifade edilen değerlendirmede, ayrıca Şeyh Esat'ı ziyaret edenlerin dönüşte şeyhi övücü propaganda yaptıkları anlatıldı.

“BİZ FES GİYMEK İSTİYORUZ”

Menemen'deki olaydan iki ay önce, İbrahim Hoca'nın Manisa'ya geldiği belirtilen değerlendirmede, olayın gelişimiyle ilgili şu bilgilere yer verildi:

“Kandırılmış kişilerin ağzından dökülen şu sözler, meselenin ne kadar farklı bir mecrada seyrettiğini ortaya koymaktadır. 'Araplıkla beraber sultanlık ve Sultan Hamid'in oğlu gelecek. Tekkeler kapandı ama açılacak ve serbest olacak. Kılıçlarımız gelecek kesecekler. Fes giyilecek', 'Biz, fes giymek istiyoruz. Müslümanlık istiyoruz.'

İbrahim Hoca, Manisa'ya geldiği zaman birçok kişi onu ziyaret eder. İbrahim Hoca'nın çok yakını olan Osman Çavuş 'İnşaallah reis-i cumhuru gebertirler de rahat yüzü görürüz, fes giyeriz.' demekten çekinmez. İbrahim Hoca, Osman Çavuşun kendisiyle olan bağlantısını ifadesinde teyit eder. 'Tekaüt (emekli) edildikten sonra İstanbul'a gittim. Orada ikamet etmeye başladım ve İstanbul'da iken bir defa Cemal ve bir defa Osman ve bir defa da tabur imamı İlyas Efendi'den mektup aldım.”

MÜRİTLERİN İSTANBUL'DA ŞEYH ESAT'I ZİYARETLERİ

Menemen olayının kilit isimlerinden ve eyleme bizzat katılan Nalıncı Hasan'ın, Şeyh Esat'ı ziyaret etmek üzere İstanbul'a gittiği zaman İbrahim Hoca'yla buluştuğu, İbrahim Hocanın da bunu açıkça anlattığına işaret edilen değerlendirmede, İbrahim Hoca'nın bu görüşmelerle ilgili şu ifadelerine yer veriliyor:

“Bir sene evvel Manisalı basmacı Osman Efendi ile Nalıncı Hasan'ı Esat Efendi'nin evinde gördüm ve hep beraber bir odada oturduk ve bir gece beraber kaldık ve yanımıza kimse gelmedi. O gece yattık, sabahleyin Esat Efendiyi ziyaret ettik... Haseki civarında bulunan Hoca Esat'ın oğlu Ali Efendi'nin evine gittim. Osman Efendi ve Nalıncı Hasan ile orada hepimiz birleştik ve dördümüz oturduk... Bir veyahut iki gün sonra Osman Efendi ile Nalıncı Hasan bizim eve geldiler. Bir gece kaldılar ve sabahleyin gittiler.”

A.A
 
bir ay önce falan biz burada baya bir dil dökmüştük zaman gazetesinin burada bir haberi yayınlanmıştı kubilayın katilleri esrarkeş diye:):):)

buyrun linkide buldum üzerine söylenecek bir şey yok bu yayın organının saptırmalarından biri daha ortaya çıkmış oldu zira herkes herşeyi zaten biliyordu..

http://www.hackhell.com/showthread.php?t=177132
buda link olsun...


http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/ha...haberno=476957
bu da zaman gazetesinin linki genelkurmayamı inanacaklar zamanamı görelim bakalım:):):)
 
din elden gidiyor diye çok şey yaptılar kimleri bizi öldüremezsin dediler kimileri kemalistleri öldürmek sevaptır dedi şehitlerimize allah rahmet eylesin bi daha o karanlık günlere dönmeyelim
 
Esrarkes sapkinligi degil diye dostumuz habere baslik atmis, burada
hicbiryerde DEGILDIR diye birsey yazmiyor. Olayi saptirmakta uzerinize yok.
 
16.01.2007 13:58
Genelkurmay Başkanlığı, arşiv belgeleriyle Menemen'deki eylemin, “sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğini” ortaya koydu.

tarihi sen ve senin gibiler asla yanıltamaz. bunu yapmayın çok komik oluyosunuz
 
Komik olan sensin. Olmayan bir basligi oraya varmis gibi koyup daha da
provokatif hale getirmeye calismissin. Sen Genelkurmay Basklanigindan daha
mi iyi biliyorsun ki onlar kendileri raporun icinde baslikta kullandigin cumleyi
koymamis? Neden haberin basligini degistirdin o zaman? Esrarkes olduklarini
kanitlayan belgeler cunku Genelkurmay'dan cikti. Kendi verdikleri belgelerden
sonra hayir esrarkes degildir diye bir sey diyemezler. Herkes komik, sen akilli..
Kendini o kadar zeki zannediyorsun ki kendin bile gaza gelip bazi seyleri
gozden gecirmiyorsun. Cok okuman gerek COK!

Al kendi verdigin haber ve begenmeyip kestigin yerler.
Neden orayi ozellikle disari tuttun? Tarafsiz habercilik icin mi..
Haberi verceksen tam ver, basligina gore ver. AAnin veya yayinlayan
gazetenin basligi seninkisiyle tutmuyor. Eger kendin basligi koyduysan,
zahmet et de yaz altina. Orada AA sadece yazilanlarin kaynagi, ne kadar
eksik koysan da.

Burada Genelkurmay Rahmetli Sehit Kubilay'in planli bir sekilde,
onceden tasarlanmis ve nefret besleyen gerici bir grup tarafindan
olduruldugunu ortaya koymaya calismis. Ama 'at gozluklerini' cikaramayanlar,
veya her konuda gaza gelip linkler verip bir seyler yazmaya calisip,
orasina burasina bulastiranlar haberi baska yone cekmis..

Linki vermedigin bir haberi kimse gidip bulamiyor degil mi :)


http://sabah.com.tr/gnd90.html

Genelkurmay:Sıradan bir cinayet değildi

23843CFD24333246B100512Fb.jpg


Genelkurmay Başkanlığı, arşiv belgeleriyle Menemen'deki eylemin, ''sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğini'' ortaya koydu.

Genelkurmay Başkanlığı, ''bir hazırlık safhasından sonra eylemi
gerçekleştirenlerin tümünün Manisa'da ikamet ettiklerini ve Nakşi tarikatıyla bağlantıları bulunduğunu'' belirledi.


Genelkurmay Başkanlığı, 23 Aralık 1930 günü Menemen'de meydana gelen
olaylarda şehit edilen Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın katledilişine ilişkin
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE) Başkanlığının arşivlerindeki belgeleri internet sitesinde yayınlayarak Menemen olayına ışık tuttu.

TARİKAT MENSUPLARI İLİŞKİN MEKTUPLAR

Genelkurmay Başkanlığının kamuoyuna sunduğu arşiv belgeleri arasında Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın ölümüne ilişkin keşif raporu, İbrahim Hoca'nın ifadeleri, Eylemcilere yardım eden Yunus oğlu Kamil'in ifadesi, Menemen Telgraf Memuru Nail Bey'in Olaya İlişkin Tanık İfadesi, eylemcilerin bağlı oldukları tarikat mensuplarına ilişkin belge, Şeyh Esat'ın İbrahim Hoca'yla ilişkisini ifade ettiği mektuplar yer alıyor.

''Arşiv Belgeleriyle Menemen Olayı'' çalışmasında arşiv belgelerinin yanı
sıra Genelkurmay'ın Menemen'de yaşanan olayın geçmişi ve o gün yaşananları gözler önüne seren değerlendirmelerine de yer verildi.

Söz konusu belgelere göre, olayın ardından Menemen Cumhuriyet Savcısı, Savcı Yardımcısı ve Hükümet Tabip Vekilinin hazırladıkları raporda, Kubilay'ın Gazez Caminde katledilmiş olarak bulunan bedeni, şöyle tasvir ediliyor:

''Gazez Camisi girişinin sol tarafındaki bahçede arkası üstü yatık, sağ
tarafında kasaturası kınından çekik bir halde, elbiseleri kanlı, başı boynundan ayrılmış ve etrafındaki toprakta çok fazla kan lekeleri bulunan, tahminen 25 yaşlarında, üzerinde haki renkte askeri elbise olan; orta boylu, kumral benizli, saçları az ağarmış cesedin, Menemen'de 43'ncü Alay 1'nci Tabur 3'ncü Bölük Takım Komutanı Yedek Subay İzmirli Hüseyin oğlu Kubilay olduğu anlaşılmıştır.''

GÖRGÜ TANIĞININ İFADESİ

Belgelere göre, olayın görgü tanıklarından, Menemen'deki telgraf memuru Nail Bey, Yedek Subay Mustafa Fehmi Kubilay'ın nasıl öldürüldüğünü şöyle anlatıyor:

''Kubilay Bey'in kumandasında bir müfreze geldi. Müfreze komutanı evkaf
kahvesi önünde askeri durdurup 'süngü tak' emrini vererek, kendisi Şakilerin yakasını tuttu. Asker süngü taktı. Onlar dönmelerine devam ediyorlardı. Maarif kahvesinin önündeki büyük ağacın hizasına geldiler. Diğer arkadaşı bunları o vaziyette görünce, Kubilay Bey'i arkasından bir silahla vurdu. O anda yere düştü.

Onbeş saniye kadar yerde kaldıktan sonra, kalkıp doğruca cami tarafına koştu. Bir kısım halk bunu görünce dağıldı. Telgrafhaneye de bir kısmı girdi. Onları dışarı çıkarttım. Bu sırada adamlardan ikisi kayboldu. Biz kaçtıklarını zannettik. Biraz sonra saçından tutulu olduğu halde, zavallı Kubilay Bey'in kesik kafasını getirdiklerini gördük. Ellerinde sancağın ucuna kafayı geçirirlerken bir şeyler söyleyerek eğildiler. Kesik başın, elektrik direğine bir kırmızı kuşakla bağlandığını gördüm. Kubilay Bey'in başı asılı olduğu halde meydanda dönüyorlardı.''

''CİNAYET DEĞİL, BİLİNÇLİ BİR HAREKET''

İnternet sitesindeki Genelkurmay Başkanlığının konuya ilişkin
değerlendirmesinde, tarihe ''Menemen Olayı'' diye geçen bu eylemin, ''sıradan bir cinayet değil, bilinçli bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğinin'' yapılan araştırmalarla ortaya çıkarıldığı belirtilerek, şunlar kaydedildi:

''Eylemciler bir hazırlık safhasından sonra eylemi gerçekleştirmişlerdir.
Eylemin ele başı ve Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın başını keserek öldüren Giritli Hasan oğlu Mehmet, Osman oğlu Şamdan Mehmet, Hasan oğlu Sütçü Mehmet, Emrullah oğlu Mehmet, Nalıncı Hasan ve Çakır oğlu Ramazan, eylemci grubunu oluşturmaktadır.Eylemcilerin hepsi Manisa'da ikamet etmektedirler ve Nakşi tarikatiyle bağlantıları vardır. Onları bu tarikata sokan ve eğiten, Manisa Askeri Hastahanesi imamlığından emekli İbrahim Hoca'dır. İbrahim Hoca da İstanbul Erenköy'de Şevki Paşa köşkünde oturan Şeyh Esat'a bağlıdır. İbrahim Hoca, halifeler halifesi olarak, tarikatın etki alanının genişletilmesinden ve yaygınlaştırılmasından sorumludur.''

''ŞEYH ESAT'IN YİRMİBİN MÜRİDİ VARDI''

Belgeler arasında İbrahim Hoca'nın ifadesine de yer verildi. İfadesinde
tekkeler yasaklanmadan önce Şeyh Esat'ın tahminen yirmibin civarında müridi bulunduğunu belirten İbrahim Hoca'nın, Manisa'daki müritlerin sayısı sorulduğunda ise hiçbir açıklama yapmadığına dikkat çekildi.

Belgeler arasında İbrahim Hoca'nın, Şeyh Esad'la ilişkisini açıkça ortaya
koyan Şeyh Esad'ın yazdığı mektuplara da yer verildi. İbrahim Hoca'nın
ifadesinde, bu bağlantısıyla ilgili söyledikleri ise şöyle:

''İlk tarikate intisabım oniki sene evveldir. Nakşibendidir. Şeyhim İsmail
Necati'ydi. Bab-ı ali'de oturuyordu. Tekkesi vardı. Ölmüştür. Ondan bir sene sonra tahminen o zaman Çapa'da tekkesi bulunan Şeyh Esat Efendi'nin zikrine gittim ve ona bağlandım. Yani benim hocam oldu. Yirmibir senedir tarikatin imamıdır.''

''MÜRİD HÜSNÜ EFENDİ'NİN AÇIKLAMALARI''

Şeyh Esad'ın oğlu (halife) Mehmet Ali'nin de İbrahim Hoca'nın bağlantısını
''Kendisi, pederimin on senelik dervişlerindendir. Şurdan burdan hiç
tanımadığımız adamları ziyaret maksadıyla bana ve pederime getirirdi'' şeklinde ifade ettiğine yer verilen değerlendirmede, şunlar kaydedildi:

''Şeyh Esad'ın müridlerinden Hüsnü Efendi, 'daima sözünden ve nasihatinden ilham alarak kendisini şeyhe bende (kul) eden kişileri' sayarken ilk isim olarak İbrahim Hoca'yı belirtir. İbrahim Hoca'nın Manisa'da görevli iken merkeze bağlı Horosköy'de yoğun faaliyetleri vardır. Burada ikamet eder, cami yaptırır,
tarikate adam kazandırma çalışmalarını sürdürür, vaaz verir. 'Hoca köyümüzde oturduğu sırada Cuma günleri ve bazan hafta aralarında ve bazan da kendisi ne zaman isterse o vakit köy camisinde vaaz verirdi. Köyde bulunduğu bir gün ikindi namazı sırasında camide vaaz etmeye başladı'. Hoca, 'Şapka giyen gavurdur. Biz gavur olamayız. Rakı içen ve yalan söyleyenler de gavurdur' diye söyleniyordu.''

İbrahim Hoca'nın bu köyde özellikle ileri gelenlerle sıkı ilişkiler kurduğu,
düzenli ve gizli bir bağlantısı bulunduğu ifade edilen değerlendirmede, ayrıca Şeyh Esat'ı ziyaret edenlerin dönüşte şeyhi övücü propaganda yaptıkları anlatıldı.

''BİZ FES GİYMEK İSTİYORUZ''

Menemen'deki olaydan iki ay önce, İbrahim Hoca'nın Manisa'ya geldiği
belirtilen değerlendirmede, olayın gelişimiyle ilgili şu bilgilere yer verildi:
''Kandırılmış kişilerin ağzından dökülen şu sözler, meselenin ne kadar
farklı bir mecrada seyrettiğini ortaya koymaktadır. 'Araplıkla beraber sultanlık ve Sultan Hamid'in oğlu gelecek. Tekkeler kapandı ama açılacak ve serbest olacak. Kılıçlarımız gelecek kesecekler. Fes giyilecek', 'Biz, fes giymek istiyoruz. Müslümanlık istiyoruz.'İbrahim Hoca, Manisa'ya geldiği zaman birçok kişi onu ziyaret eder. İbrahim Hoca'nın çok yakını olan Osman Çavuş 'İnşaallah reis-i cumhuru gebertirler de rahat yüzü görürüz, fes giyeriz.' demekten çekinmez. İbrahim Hoca, Osman Çavuşun kendisiyle olan bağlantısını ifadesinde teyit eder. 'Tekaüt (emekli) edildikten sonra İstanbul'a gittim. Orada ikamet etmeye başladım ve İstanbul'da iken bir defa Cemal ve bir defa Osman ve bir defa da tabur imamı İlyas Efendi'den mektup aldım.''

MÜRİTLERİN İSTANBUL'DA ŞEYH ESAT'I ZİYARETLERİ

Menemen olayının kilit isimlerinden ve eyleme bizzat katılan Nalıncı
Hasan'ın, Şeyh Esat'ı ziyaret etmek üzere İstanbul'a gittiği zaman İbrahim Hoca'yla buluştuğu, İbrahim Hocanın da bunu açıkça anlattığına işaret edilen değerlendirmede, İbrahim Hoca'nın bu görüşmelerle ilgili şu ifadelerine yer veriliyor:

''Bir sene evvel Manisalı basmacı Osman Efendi ile Nalıncı Hasan'ı Esat
Efendi'nin evinde gördüm ve hep beraber bir odada oturduk ve bir gece beraber kaldık ve yanımıza kimse gelmedi. O gece yattık, sabahleyin Esat Efendiyi ziyaret ettik... Haseki civarında bulunan Hoca Esat'ın oğlu Ali Efendi'nin evine gittim. Osman Efendi ve Nalıncı Hasan ile orada hepimiz birleştik ve dördümüz oturduk... Bir veyahut iki gün sonra Osman Efendi ile Nalıncı Hasan bizim eve geldiler. Bir gece kaldılar ve sabahleyin gittiler.''

Genelkurmay Başkanlığı, 23 Aralık 1930 tarihinde gerçekleşen Menemen Olayı'ndan önce eylemcilerin belirli bir hazırlık yaptıklarını ve daha sonra eyleme geçtiklerini arşiv belgeleriyle gözler önüne serdi.

Genelkurmay Başkanlığı, Yedek Subay Mustafa Kubilay'ın Menemen'de
katledilişine ilişkin Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt (ATASE)
Başkanlığı arşivlerindeki belgeleri internet sitesinde yayınladı.
Menemen Olayında adı geçenlerden Saffet Hocanın, elebaşı eylemci mehdi Mehmet'le ilişkisinin tanık ifadeleriyle ortaya konulduğu Genelkurmay Başkanlığı değerlendirmesinde, ''Menemen Olayı, 23 Aralık 1930 tarihinde gerçekleşmiştir. Eylemciler, bu tarihten önce belirli bir hazırlık yapmışlar ve daha sonra eyleme geçmişlerdir'' denildi.

EYLEM HAZIRLIKLARI

Eylemcilerden mehdi Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet, Emrullah oğlu Mehmet Emin, Ali oğlu Hasan, Nalıncı Hasan, Topçu Hüseyin, Süleyman Çavuş, Çakır oğlu Ramazan, Çırak Mustafa, Hüseyin oğlu Ali'nin, önce bir esrarkeş kahvesinde daimi surette toplanarak orasını tekke haline getirdikleri ve daha sonra da Tatlıcı Hüseyin'in Manisa'daki evinde dört gün süren bir toplantı yaptıklarına işaret edilen değerlendirmede, şunlar kaydedildi:


''Gerçekleştirilecek eyleme ilişkin görüşme yapılır ve silah tedariki
kararlaştırılır. Giritli İsmail ve bıçakçı Hacı Mustafa'dan birer silah alınır. 7
Aralık günü mehdi Mehmet, Sütçü Mehmet ve Şamdan Mehmet aldıkları silahlarla Paşaköy'e giderler. Ertesi gün de Ali oğlu Hasan, Nalıncı Hasan, Çakır oğlu Ramazan, Paşaköy'e ulaşırlar. Paşaköy'de üç gün kaldıktan sonra, Manisa'nın kuzey doğusunda yer alan Yağcılar köyüne uğrar ve burada yedi gün kalırlar. Ardından o gece yarısı eylemciler, Bozalan'a hareket ederler. Bozalan'a doğru giderlerken, mehdi Mehmet, iki günden beri mehdiliğini ilan ettiğini, Menemen'de bunu halka açıklayacağını söyler. Nalıncı Hasan da Menemen'deki bir camiden sancak alabileceğini belirtir ve uzun bir yürüyüşten sonra Bozalan köyü yakınlarına gelirler. Dinlenmek için yatarlar ve bu sırada Çakır oğlu Ramazan kaçar.''

Değerlendirmede, eylemcilerden mehdi Mehmet'in, buradan halka kendisinin ''mehdi'' olduğunu ve kendilerine iltihak etmelerini telkin ettiği ifade
edilerek, Manisa'dan ayrılmalarından sonra geçen 15 gün boyunca eylemcilerin bu köylerde propaganda faaliyetlerinde bulundukları, bu süre içinde bir kısım halkı etkiledikleri ve yardım gördükleri belirtildi.

''ŞERİAT İSTİYORUZ''

23 Aralık 1930 günü eyleme geçilmesinin kararlaştırıldığı ve eylemcilerin
başlarında mehdi Mehmet olmak üzere Menemen'e sabah ezanı sırasında gelerek Müftü camisine girdikleri anlatılan değerlendirmede, şöyle devam edildi:

''Camide bulunan sancağı alıp mehdi, halkı kendilerine katılmaya davet eder ve şunları söyler. 'Taraf-ı ilahiden geliyoruz. Şeriat istiyoruz. Askerin kılıç ve kurşunu bize işlemez. Herkes bu bayrağın altından geçecektir. Geçmeyenleri kılıçtan geçireceğiz. Bugün zeval (öğle) vakti yetmişbin kişi bize yardıma gelecektir.'Kendilerine katılan grupla birlikte eylemciler, sokaklarda dolaşıp herkesin dükkanlarını kapayarak peşlerinden gelmelerini söyleyerek yürüyüşe geçerler. Saffet Hocanın evinin önünden geçerlerken o da evden çıkar ve grubun arkasından yürür. Mehdi Mehmet, Saffet Hocaya karşı saygıda kusur etmez. Bir süre sonra Saffet Hoca gruptan ayrılır ve meseleden hiç haberi yokmuş gibi tekrar evine döner ve pencereleri kapatır. Eylemcilerin bulunduğu grup, Belediye binasının önüne kadar gelir. Kalabalık artar. Mehdi Mehmet kendisinin mehdiliğine ve şeriati yerine getireceklerine dair halka hitap eder.''

JANDARMA EYLEM HABERİNİ ALIYOR

Jandarma Bölük Komutanının, eylem haberini almasının ardından topluluğun bulunduğu alana giderek, eylemcilere dağılmalarını söylediği belirtilen değerlendirmede, olaylar şöyle anlatıldı:

''Mehdi Mehmet, 'Ben mehdiyim. Şeriatı ilan ediyorum. Bana kimse mukavemet edemez' diye cevap verirken, kalabalıktan alkışlar yükselir. Herhangi bir üzücü olaya meydan vermemek için, Bölük Komutanı hükümet binasına gelerek 43'ncü Piyade Alayından takviye kuvvet ister.Bu sırada Alay Komutanlığında eğitime çıkmak üzere hazırlanan Yedek Subay
Mustafa Kubilay'a bir müfrezeyle olay yerine gitmesi emredilir. Cephane almadan hemen hareket eden müfrezeyi, Yedek Subay Mustafa Kubilay, halkla bir çatışmaya meydan vermemek için askerlere süngü taktırarak alandaki kahvenin önüne bırakır ve kalabalığa hitap eden eylemcilerin yanına gider. Mehdi Mehmet'in yakasından tutarak silahını teslim etmesini ister. Eylemcilerin arasından ateş açılır ve Mustafa Kubilay yaralanır.

KUBİLAY'IN KATLEDİLİŞİ

Yaralanan Mustafa Kubilay, hemen yakındaki caminin avlusuna doğru koşar. Bu sırada bir el daha ateş edilir ve Mustafa Kubilay avluda yere düşer. Cephaneleri olmayan müfrezedeki askerler geri çekilirler. Mustafa Kubilay'ın düştüğünü gören mehdi Mehmet, yanındakilerden birisinin bıçağını alarak avluya gider. Yerde yatan ve henüz ölmemiş olan Mustafa Kubilay'ı sürükleyip, bir ayağı ile vücuduna basmak suretiyle yüzüstü yatırıp bıçakla boynundan keserek, başı alır ve saçlarından tutarak taşa vurduktan sonra meydana tekrar dönüp, camiden aldıkları sancağın ucuna geçirir. Sancağı ucunda takılı başla birlikte orada bulunan elektrik direğine bağlayarak halkı tam anlamıyla etkilemek isteyen eylemcilere, Kamil adlı bir kişi nasıl yardım ettiğini şu sözlerle anlatmaktadır: 'O gün ben evvela evime gidip korkmamalarını söyledim. Sonradan ikinci defa bunların yanına gelip halkın arasına karıştığımda, biraz evvel ellerinde getirdikleri zabitin (subayın) kafasını sancak ağacının ucuna geçirdiler. Sancağı oradaki direğe bağlamak için ahaliden ip istediler. Ben, derhal koştum, dükkanımdaki küçük bir ipi alıp silahlılara verdim. Bu iple Zabitin başı bulunan sancağı direğin yanına dikip bağladılar.''

''BU, ADİ BİR VAKA OLARAK KABUL EDİLMEMELİ''

Bu sırada, Alaydan gönderilen kuvvetlerin olay yerine yetişerek, ateş açan eylemcilerle çatıştığı belirtilen değerlendirmede, Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki'nin şehit oldukları olayda eylemcilerden de mehdi Mehmet, Şamdan Mehmet ve Sütçü Mehmet'in ölü, Emrullah oğlu Mehmet Emin'in yaralı olarak ele geçirildiği anımsatıldı. Kargaşadan yararlanarak kaçan Nalıncı Hasan ile Ali oğlu Hasan'ın da ertesi gün Manisa'da yakalandıkları ifade edilen değerlendirmede, şunlar kaydedildi:

''Olayın hemen ardından güvenlik güçleri tedbirler alır. Sıkıyönetim ilan
edilir. Olaylar sırasında ihmali görülen kamu görevlileri hakkında yasal işlem yapılır görevden el çektirilir. Geniş çaplı soruşturmalar yapılır ve olaya karışanlar, azmettiriciler tutuklanırlar ve yargılanırlar.

Eylemle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasını zorla kaldırmaya teşebbüs ve yardım edenler, yargılamalar sonucu 32 kişi idam, 73 kişi de çeşitli hapis cezalarına çarptırılır.

Sıkıyönetim Komutanı Tümgeneral Mustafa Muğlalı, Menemen'de meydana gelen olaylarla ilgili olarak Başbakanlığa ve Genelkurmay Başkanlığına gönderdiği
raporlarda önemli tespitler yapar: Bu vak'a dört beş serseri tarafından adi bir vaka olarak kabul edilmemelidir. Bu olayı meydana getirenler, sabırsız ve acele davranarak bu işin ortaya çıkmasına sebep olmuşlardır. Bu hususta, memleketimizde gizliden gizliye çalışan ve bir teşkilat meydana getiren hain eller bulunduğu mutlaka dikkate alınmalıdır.''

ATATÜRK'ÜN BAŞSAĞLIĞI MESAJI

Değerlendirmede, Menemen'de gerçekleştirilen eylemin sıradan bir olay olarak geçiştirilemeyeceğinin en önemli kanıtının da Atatürk'ün 28 Aralık 1930 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetlerine gönderdiği başsağlığı mesajı olduğu vurgulandı.

Değerlendirmede yer verilen Atatürk'ün başsağlığı mesajı ise şöyle:
''Menemen'de yakınlarda meydana gelen gericilik girişimi sırasında Yedek
Subay Kubilay Beyin görevini yaparken öldürülmüş olmasından dolayı Cumhuriyet ordusuna başsağlığı dilerim. Kubilay Beyin şehit edilmesinde gericilerin gösterdiği vahşilik karşısında Menemen'deki halktan bazılarının alkışla onaylamaları, bütün cumhuriyetçi ve vatanseverler için utanılacak bir olaydır. Vatanı savunmak için yetiştirilen, içteki her politika ve ayrılığın dışında ve üstünde saygın bir konumda bulunan Türk subayının, gericiler karşısındaki yüksek görevinin yurttaşlar tarafından yalnız saygıyla karşılandığına kuşku yoktur.Menemen'de halktan bazılarının hataları bütün millette acıya sebep olmuştur. Saldırının acılığını tatmış bir kesime genç ve kahraman Yedek Subayın uğradığı saldırıyı, milletin bizzat Cumhuriyet'e karşı bir öldürme girişimi olarak kabul ettiği ve cüretkârlarla, destekçileri, ona göre takip edeceği kesindir. Hepimizin dikkati bu sorundaki görevlerimizin gereklerini duyarlılıkla ve gerektiği biçimde yerine getirmeğe yöneliktir.Büyük ordunun kahraman genç subayı ve Cumhuriyetin idealist öğretmenler topluluğunun değerli üyesi Kubilay'ın temiz kanı ile Cumhuriyet, hayatını tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır.''

AA
 
ya burda önemli olan bence bu olmamalı bu insanlar tamam esrarkeş olabilir organize olarak yaptıkları şeylerde hiç mi ayık kafalı olmadılar bunların hepsi bilinç dışı olmuş olaylar mı burda önemli olan gerici kafaların bunu yapmasıdır gerisi boş bunlar esrarkeşti die bunların yaptıklarıda gericiliklerini örtmez zaman gazetesi belki bi grubun itibarını koruma peşinde olabilir bilmiyorum orası onlara kalmış
 
ishynum846' Alıntı:
Komik olan sensin. Olmayan bir basligi oraya varmis gibi koyup daha da
provokatif hale getirmeye calismissin. Sen Genelkurmay Basklanigindan daha
mi iyi biliyorsun ki onlar kendileri raporun icinde baslikta kullandigin cumleyi
koymamis? Neden haberin basligini degistirdin o zaman? Esrarkes olduklarini
kanitlayan belgeler cunku Genelkurmay'dan cikti. Kendi verdikleri belgelerden
sonra hayir esrarkes degildir diye bir sey diyemezler. Herkes komik, sen akilli..
Kendini o kadar zeki zannediyorsun ki kendin bile gaza gelip bazi seyleri
gozden gecirmiyorsun. Cok okuman gerek COK!

Al kendi verdigin haber ve begenmeyip kestigin yerler.
Neden orayi ozellikle disari tuttun? Tarafsiz habercilik icin mi..
Haberi verceksen tam ver, basligina gore ver. AAnin veya yayinlayan
gazetenin basligi seninkisiyle tutmuyor. Eger kendin basligi koyduysan,
zahmet et de yaz altina. Orada AA sadece yazilanlarin kaynagi, ne kadar
eksik koysan da.

Burada Genelkurmay Rahmetli Sehit Kubilay'in planli bir sekilde,
onceden tasarlanmis ve nefret besleyen gerici bir grup tarafindan
olduruldugunu ortaya koymaya calismis. Ama 'at gozluklerini' cikaramayanlar,
veya her konuda gaza gelip linkler verip bir seyler yazmaya calisip,
orasina burasina bulastiranlar haberi baska yone cekmis..

Linki vermedigin bir haberi kimse gidip bulamiyor degil mi :)


http://sabah.com.tr/gnd90.html

Genelkurmay:Sıradan bir cinayet değildi


AA


ishnum846 bak kırıcı olmak istemem sonuçta bu forumda karşıt görüş olmama rağmen saygı duyduğum ender adamlardansın...
linki verdim ancak konuyu siyah açtı zannediordum senin açtığını görünce şaşırdım ancak yinede verdim çünkü çok gerilerdeydi...
amacım sana sataşmak değil kaynak olarak gösterdiğin zaman gazetesindeki haberin inandırıcılığını gözler önüne sermekti..
her insan hata yapar ve erdemlice olanı haklısınız diyebilmektir..
sen kendi açtığın konuya koyduğun başlığa bakmadan elaleminkine sataşıyorsun sana yakışmıyor bu tip davranışlar sakin ol lütfen...
 
apocalyps' Alıntı:
ya burda önemli olan bence bu olmamalı bu insanlar tamam esrarkeş olabilir organize olarak yaptıkları şeylerde hiç mi ayık kafalı olmadılar bunların hepsi bilinç dışı olmuş olaylar mı burda önemli olan gerici kafaların bunu yapmasıdır gerisi boş bunlar esrarkeşti die bunların yaptıklarıda gericiliklerini örtmez zaman gazetesi belki bi grubun itibarını koruma peşinde olabilir bilmiyorum orası onlara kalmış

Dostum bunlar gerici, esrarkeş diye onaylamıyoz zaten...Arkadaşın anlatmaya çalıştığı böle esrarkeş gerizakı bir grubun islam ve islam anlayışıyla bağdaşmayışı...Bundan dolayıdır kii böle gerzek insanlar islamı yaşadığını sanıyor ve ben müslümanım deyip "görev Aşığı bir hüdavendigarı" öldürüyor..Sonra da halk bunu islama yoruyor...Bizim yanılmamamız gereken nokta bu...

Arkadaş da bunu söylemeye ve göstermeye çalışmış..;)
 
DayWalkerr' Alıntı:


Dostum bunlar gerici, esrarkeş diye onaylamıyoz zaten...Arkadaşın anlatmaya çalıştığı böle esrarkeş gerizakı bir grubun islam ve islam anlayışıyla bağdaşmayışı...Bundan dolayıdır kii böle gerzek insanlar islamı yaşadığını sanıyor ve ben müslümanım deyip "görev Aşığı bir hüdavendigarı" öldürüyor..Sonra da halk bunu islama yoruyor...Bizim yanlılmamamız gereken nokta bu...

Arkadaş da bunu söylemeye ve göstermeye çalışmış..;)
zaten orda olay bi kendini bilmezin sözüne inanıp bi grubun oluşması ve bu grubun faaliyetidir.fakat konuyu açan arkadaş orda grubun ne kadar geniş olduğunu gösterio.o kadar basit değil bağlı oldukları büyük bi cemaat war ve bu insanlar oranın ileri gelenleri.islmaı kötüledikleri doğrudur katılıorum teşekkürler
 
aynen kardeş. ve bu tepki asker kubilaya değil, Cumhuriyete, Laikliğe, M. Kemale ve devrimlerine, yeni Türkiye devletine karşı yapılan bir tepkidir. olayı 3 5 kişi diye ört bas etmeyin. Bu işin içinde tarikatler (naşta Nakşibendiler) var ve bikaç kişiyi yem olarak attılar ortaya.
Kubilay bir devrim sehididir. Şeriatçılar tarafından katledilmiştir. Mekanı cennet olsun
 
nestor' Alıntı:
ishnum846 bak kırıcı olmak istemem sonuçta bu forumda karşıt görüş olmama rağmen saygı duyduğum ender adamlardansın...
linki verdim ancak konuyu siyah açtı zannediordum senin açtığını görünce şaşırdım ancak yinede verdim çünkü çok gerilerdeydi...
amacım sana sataşmak değil kaynak olarak gösterdiğin zaman gazetesindeki haberin inandırıcılığını gözler önüne sermekti..
her insan hata yapar ve erdemlice olanı haklısınız diyebilmektir..
sen kendi açtığın konuya koyduğun başlığa bakmadan elaleminkine sataşıyorsun sana yakışmıyor bu tip davranışlar sakin ol lütfen...

Nestor dostum inan ben sakinim benim orda bu haberi vermemin iki ana sebebi var:

Bir: arkadas konuyu acmis ve saptirmis. Basligi degistirmis ve ayni anda konu icerisindeki bazi bilgileri saklamis. Ben orada hic bir zaman kalkip aaa bunlar esrarkesmis sadece bunun yuzunden yapilmis demedim ki. Ben orada veya gecmis konuda Kubilayin Sehit edilmesi hakkinda sizden farkli zerre kadar yorum yapmadim. Ortaya yeni cikan Genelkurmayin belgelerini size ulastirmak istedim. Orada Kubilayi sehit edenlerin, hem Ataturk ve ilkelerine olan saldirisini hem de dolayli yonden Islama verdikleri zarari gostermek istedim. Esrarkes partileri duzenleyen, birisini oldurebilen, sapik yontemleriyle insanlari kandiranlar cidden sana soruyorum Musluman olabilirmi? Islam'da bir kisiy oldurmek tum insanligi oldurmektir.

Zaman gazetesinin haberini bence simdi daha da inandirici bulmalisin cunku ogamemanyaa nin verdigi ayni kaynagi ben sana verdim ve eksiksiz olarak. O kaynakta haftalar once Zaman gazetesinin verdigi haberin dogrulugunu gosteriyordu.

Iki: Sonra senin benim konumu link olarak verdigini ve kaynagini arastirmadan onyargili olarak yorum yaptigini gordum. Onun icindi. Burada arkadas bazi seyleri provoke etmek icin ugrasiyordu. Onun icin bazi usulsuz seyler yapmistir. Benim ordaki cabam onu gostermekti.

Kubilayi bir sehit olarak kabul etmemezlik, olduren gerici grubun bunu
sadece esrarin etkisi altinda yaptigi vs. gibi seyler yazmadim. Yine arkadas kendini iyice sonlardaki mesajla belli etti. Populist bir yaklasimla, kendi ayibini ortmek icin laikligi, cumhuriyeti one surdu. Ben laikligi, cumhuriyeti ve Ataturkun bize biraktigi diger onemli unsurlari sahtekar birisinden mi ogrenecegim??

Bence asil senin ve konuyu acan kisinin cikip 'haklisiniz', kusura bakmayin, sizi yanilttim, isime gelmeyen bazi bilgileri sizden sakladim demesi gerekir.

Senin ise, Zaman gazetesiyle orada ugrasmaktansa, bu haberi okudugunda kaynagini arastirip oyle bir yorum yapmadigin icin 'haklisiniz' demen gerekiyor. Cunku bu haberde Zaman gazetesinin, belgelere dayanarak yazdigi hic birseyi yalanlamiyor. Daha daha destekliyor. Bir haberi eksik veren birisini bence sen desteklemezsin. Senin bunu mertce gorup haklisin demen sana olan saygimi kat kat arttiracaktir.
 
masallah hakaretler havada ucusuyo. tartısacaksan adam gibi tartıs terbiyesizlik yapma. her konuda aynı seyi yapıyosun sağa sola çamur etıyosun. bilerek mi yapıosun bilmiyorum. ve yorum yaparken haddini bil.
benim kimseyi kandırma provake etme gibi bi amacım yok sen aynaya bak bence. eminim sen de o zaman yasasan o grupta olcaktın bundan şüphem yok.
ve her zamanki gibi tekrar söylüyorum. tarihi yanıltamazsınız. senin gibi birsürü insan var bunu yapmaya calışan ama topunuz bir araya gelse yine basaramayacaksınız. Sağa sola bilinçsizce saldıracağına az arastır gecmişi. Kendini gülünç duruma düşürme
 
İslam tarihi boyunca din adına bir şeyler yaptığını zanneden, aslında islama en büyük zararı kendisi veren ham yobazlar olmuştur. Patrona halil, şeyh sait bunlardan birkaçı bu kendini bilmezler ister esrarkeş olsun ister aklı başında, hakettikleri cezayı almışlardır, bunun tartışmasını yaparak boş yere birbirimizi kırıyoruz.
Zaman gazetesi konuyla ilgili yorumunu haber olarak vermediki genelkurmayın belgelerini yayınladı üstteki verilen belgeleride yine genelkurmay yayınlamış bunda bir tezat varsa kaynağına sormak lazım gazeteyi neden suçladığınızı anlayabilmiş değilim.
Ogemenya arkadaşım şu forumda, o grupta olabilecek hiç bir arkadaşımız olamaz çok ağır bir ithamda bulunmuşsun kimse bu kadar soysuz olamaz.
 
arkadaşlar tamam kimse uzatmasın mevzuyu herkes kendine göre haklı... birşeyler söyleyip uzatmanın manası yok bırakalım başkalarıda gelip düşüncelerini yazsınlar...
 
ogemenye diil len ogamemanya:)
özür diliyorum kalbini kırdıysam ama ishynum846 adlı zat yorumlarını düzgün yapsın lütfen.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst