Mehmetçik veya Hz. Muhammed karikatürleri

MARCUSX

New member
Katılım
19 Ocak 2008
Mesajlar
2,051
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Kaf Dağının Ardı
Mehmetçik veya Hz. Muhammed karikatürleri

İstiklâl Marşı’nın kabulünün 89. yıl dönümü dolayısıyla geçtiğimiz Cuma günü camilerde Mehmet Akif Ersoy’un şahsında milli mücadele anlatıldı. İstiklâl Marşı’nın şairi anlatılırken, İstiklâl mücadelesinin başkomutanından tek kelime ile dahi bahsedilmedi! Bunun yerine Çanakkale Savaşı ile ilgili hurafeler tekrarlandı. Bu hurafelere inanmak gerekirse savaşı, Türk subaylarının kısa zaman içinde milli ve dini bilinç vererek yetiştirdiği Mehmetçikler değil de hortlaklar kazandı! Bu yaklaşım, Çanakkale ve İstiklâl Savaşı şehitlerine hakarettir ve kabul edilemez.

***

Çanakkale’de Mehmetçiğin başarısını küçümsemek, Türk Milleti’ni küçümsemek demektir. Bu küçümseme işi İngiliz istihbarat servisinin yöntemidir. Avustralya’da yaşayan Gül Arslan, “Johnny Türkler; Saygıdeğer Düşman” adlı kitabında John Simkin’den naklediyor:
“Hollandalı karikatürist Louis Raemakers Birinci Dünya Savaşı broşürlerinde duygusal motifler tasvir etmesi için görevlendirildi. Savaşın başlamasından hemen sonra İngilizler, Alman Propaganda bürosunun varlığını keşfetti. David Lloyd George, 2 Eylül 1914’te İngiliz Propaganda Bürosu’nu kurdurdu. 1935’e kadar bu büronun bütün faaliyetleri gizli tutuldu.”
İşte bu çerçevede, Ted Colles adlı karikatürist, Çanakkale’deki Mehmetçiği “Abdül” adı verilen bir tipleme ile yansıttı
. Ancak savaştan çok sonra Çanakkale’de Mehmetçik ile savaşmış Anzakların anıları yayınlanınca, durum değişti. Avustralyalılar, Türkleri kendilerinden saydıklarını göstermek için bu defa onları “Johnny Türkler” diye adlandırdı. Bu niteleme, günümüzde de kullanılmaktadır.

***

Bilindiği gibi bugün de Hollandalı ve Danimarkalı karikatüristler, Hz. Muhammed’in karikatürlerini çizerek, İslâm dünyasını ve özellikle Türkleri ne kadar küçümsediklerini göstermeye çabalıyor.
İşte Çanakkale’de bilfiil savaşmış Mehmetçiğin ve Türk subayının çabasını görmezden gelerek, başarıyı hortlaklara mal etmek nasıl ki Mehmetçiği Abdül olarak çizenlerle yan yana düşmek anlamına geliyorsa, Çanakkale ve İstiklâl Savaşı’nda Atatürk’ü yok saymak da Hz. Muhammed’i karikatürize ederek küçümsemeye çalışmakla aynıdır.
Aslında bu hezeyanların asıl sebebi, Türk düşmanlığıdır. Fakat, bir hurafe ortaya atıldıktan sonra, milyonlarca insan cahillik sebebiyle bunlara inanabiliyor. Yazık ki çok büyük kitleler, İslâm dinini doğru dürüst bilmiyor. İslâmı, birinci kaynağı olan Kur’an’dan öğrenmek yerine, kulaktan dolma bilgilerle algılıyor. Durum böyle olunca, Çanakkale’de ve İstiklâl Savaşı’ndaki Türk subayının zekâsını, yüreğini ve Mehmetçiğin kahramanlığını hiçe sayan hurafelere rahatlıkla inanabiliyor.


***

Bu ülkenin vatandaşları, kendi milli devletlerinin kuruluşuna temel olan savaşları hurafeye bağlayınca, siyasetin temelini de hurafe olarak görüyor. Akıl hastası ve meczup oldukları bilinen sözde şeyhlere, dervişlere inanarak, onların izinden gidiyor ve kendi ülkesinin aleyhine çalışan robotlara dönüşebiliyor.
Robotlar, tam bir Hıristiyanlaştırma faaliyeti olan dinlerarası diyalog operasyonuna bile hizmet verebiliyor; yaşayan siyasi veya dini liderlerini ikinci peygamber olarak görebiliyor ve onun için şükür namazı dahi kılabiliyor.
İşte bu din dışı algılamaların gelişmesine sebep, Diyanet İşleri’nin halkı aydınlatma görevi yapacak yerde bu hurafelere hizmet eden insanları görevlendirmesidir.
Türkiye’ye yazık oluyor dostlar.


Arslan BULUT
 
Sayın Arslan Bulut

Diyanet din işlerini değil tarikat cemaat işlerini yürütüyor ,belli bir kesime hitap ediyor bununda farkındasınız . Tedbir almakta çok geç kalındı bugün diyanet başkanlığı 4 bakanlığın bütçesine denk halde devletin maddi imkanlarını sonuna kadar kullanıyor işlevsiz kangrene dönüşmüş bir halde yani kesilip atılmak zorunda...
 
Sen inandığın İslama ihanet edersen,iananmayanın maskarası olursun.
 
Cevap: Çanakkale Zaferi Atatürk'ün zaferi değildir !

Tolga Örnek'ten Atatürk hakkında çok tartışılacak sözler
Canlı yayında Habertürk'e konuk olan ve Balçiçek Pamir'in sorularını yanıtlayan yönetmen Tolga Örnek'ten çok tartışılacak açıklamalar.
Örnek, Atatürk'ün 18 Mart Çanakkale Zaferi için zamanında "Benim bir fonksiyonum olmadı. Ben karargahımda oturuyordum" dediğini aktardı.
İşte o açıklamalar:
Balçiçek Pamir : Gelibolu'yu yaparken eleştiriler olmuştu. İşte Atatürk yok gibi bir sürü eleştiri. Bu belgesel Anzak'ların gözünden anlatıldı, Türk yok. Nasıl karşıladın bu eleştirileri?

Tolga Örnek : Eleştirinin nereden geldiğine bakmak lazım. Ben katılmadım bunlara. Çanakkale ile ilgili tek bizim gözümüzden anlatan filmler çekilmişti. Ben evrensel bir film yapmak istedim, iki tarafında tecrübesini anlatmak istedim. Ben Gelibolu'daki, Çanakkale'deki Türk zaferinin büyük bir destan olduğuna inanıyorum. Karşı tarafı anladıkça bu zaferin niçin bu kadar büyük olduğunu anladım. Biz orada güçlü, mert bir düşmanı yendik. Bizim zaferimizin büyüklüğünü verebilmek için düşmanı tanıtmam gerekiyordu ve insani boyutta tanıtmam gerekiyordu. Türk tarafını göstermiyor, Atatürk'ü göstermiyor eleştirilerine katılmıyorum.

Balçiçek Pamir : Niye böyle eleştiriler geldi? Çok mu fazla Atatürk görmek istiyoruz?Kaynakwh: Çanakkale Zaferi Atatürk'ün zaferi değildir !Kaynakwh: Çanakkale Zaferi Atatürk'ün zaferi değildir !

Tolga Örnek: Mustafa Kemal'e soruyorlar, 18 Mart'taki şeyini, bir röportajda... 18 Mart'ta benim bir fonksiyonum olmadı diyor. Ben karargahımda oturuyordum diyor. O tabyaların savaşıydı diyor.

Balçiçek Pamir : Hiç bilmiyordum.

Tolga Örnek: Bizde anlatırken sanki 18 Mart'ı Atatürk komuta etmiş gibi... O kadar yanlış bilgiler yerleşmişki bize, Atatürk, sanki Arıburnu cephesinde, Seddülbahir'de de varmış gibi anlatılıyor. Biz filmde yabancıların gözünden Atatürk'e deha dedirtiyoruz.

Balçiçek Pamir : Türkiye'de herkes futbolu, siyaseti bildiği gibi tarihi de biliyor.

Tolga Örnek : Bizde şöyle bir alışkanlık var, dedikodu bizde, kulaktan dolma sözlü tarih oluyor. O sonra resmi tarih oluyor, sonra taşa kazılı tarih oluyor, onu değiştiremiyorsunuz. Bana niçin Çanakkale'de 500 bin, 250 bin şehidimiz olduğunu söylemiyorsunuz dediler. Yok kardeşim 250 bin şehidimiz. Biz 250 bin şehit verdiysek orada adamların kendi şehitleri 60 bin. Biz zafer kazandık derken onların 1 şehidine karşı 5 şehit vermiş olmalıyız, dünyanın en kötü ordusu olmamaız lazım.
 
Cevap: Çanakkale Zaferi Atatürk'ün zaferi değildir !

Tolga Örnek'ten Atatürk hakkında çok tartışılacak sözler
Canlı yayında Habertürk'e konuk olan ve Balçiçek Pamir'in sorularını yanıtlayan yönetmen Tolga Örnek'ten çok tartışılacak açıklamalar.
Örnek, Atatürk'ün 18 Mart Çanakkale Zaferi için zamanında "Benim bir fonksiyonum olmadı. Ben karargahımda oturuyordum" dediğini aktardı.
İşte o açıklamalar:
Balçiçek Pamir : Gelibolu'yu yaparken eleştiriler olmuştu. İşte Atatürk yok gibi bir sürü eleştiri. Bu belgesel Anzak'ların gözünden anlatıldı, Türk yok. Nasıl karşıladın bu eleştirileri?

Tolga Örnek : Eleştirinin nereden geldiğine bakmak lazım. Ben katılmadım bunlara. Çanakkale ile ilgili tek bizim gözümüzden anlatan filmler çekilmişti. Ben evrensel bir film yapmak istedim, iki tarafında tecrübesini anlatmak istedim. Ben Gelibolu'daki, Çanakkale'deki Türk zaferinin büyük bir destan olduğuna inanıyorum. Karşı tarafı anladıkça bu zaferin niçin bu kadar büyük olduğunu anladım. Biz orada güçlü, mert bir düşmanı yendik. Bizim zaferimizin büyüklüğünü verebilmek için düşmanı tanıtmam gerekiyordu ve insani boyutta tanıtmam gerekiyordu. Türk tarafını göstermiyor, Atatürk'ü göstermiyor eleştirilerine katılmıyorum.

Balçiçek Pamir : Niye böyle eleştiriler geldi? Çok mu fazla Atatürk görmek istiyoruz?Kaynakwh: Çanakkale Zaferi Atatürk'ün zaferi değildir !Kaynakwh: Çanakkale Zaferi Atatürk'ün zaferi değildir !

Tolga Örnek: Mustafa Kemal'e soruyorlar, 18 Mart'taki şeyini, bir röportajda... 18 Mart'ta benim bir fonksiyonum olmadı diyor. Ben karargahımda oturuyordum diyor. O tabyaların savaşıydı diyor.

Balçiçek Pamir : Hiç bilmiyordum.

Tolga Örnek: Bizde anlatırken sanki 18 Mart'ı Atatürk komuta etmiş gibi... O kadar yanlış bilgiler yerleşmişki bize, Atatürk, sanki Arıburnu cephesinde, Seddülbahir'de de varmış gibi anlatılıyor. Biz filmde yabancıların gözünden Atatürk'e deha dedirtiyoruz.

Balçiçek Pamir : Türkiye'de herkes futbolu, siyaseti bildiği gibi tarihi de biliyor.

Tolga Örnek : Bizde şöyle bir alışkanlık var, dedikodu bizde, kulaktan dolma sözlü tarih oluyor. O sonra resmi tarih oluyor, sonra taşa kazılı tarih oluyor, onu değiştiremiyorsunuz. Bana niçin Çanakkale'de 500 bin, 250 bin şehidimiz olduğunu söylemiyorsunuz dediler. Yok kardeşim 250 bin şehidimiz. Biz 250 bin şehit verdiysek orada adamların kendi şehitleri 60 bin. Biz zafer kazandık derken onların 1 şehidine karşı 5 şehit vermiş olmalıyız, dünyanın en kötü ordusu olmamaız lazım.

Atatürk'ün Çanakkale'de hiçbir fonksiyonu olmadığını söyleyen kişi bir vatan hainidir.Atatürk, Çanakkale'de en önde çarpışmıştır.Üstelik Çanakkale'de Atatürk, kurşun yemiştir.Ama kurşun saate geldiğinden Atatürk kurtulmuştur.ALLAH, Atatürk'ü Türk Milletine bağışlamıştır.O gün sadece Atatürk kurtulmadı, bütün Türk Milleti kurtuldu.Eğer orada Atatürk kurtulmasaydı şu an bu topraklar, ırak ve filistin gibi her gün kan içinde olurdu.Bu topraklarda ezan sesi değil çan sesi duyardınız.

ALLAH, tüm nankörlerin belasını versin.Amin.
 
Tolga Örnek : Bizde şöyle bir alışkanlık var, dedikodu bizde, kulaktan dolma sözlü tarih oluyor. O sonra resmi tarih oluyor, sonra taşa kazılı tarih oluyor, onu değiştiremiyorsunuz. Bana niçin Çanakkale'de 500 bin, 250 bin şehidimiz olduğunu söylemiyorsunuz dediler. Yok kardeşim 250 bin şehidimiz. Biz 250 bin şehit verdiysek orada adamların kendi şehitleri 60 bin. Biz zafer kazandık derken onların 1 şehidine karşı 5 şehit vermiş olmalıyız, dünyanın en kötü ordusu olmamaız lazım.
 
23r6rr.jpg
 
Çanakkale Zaferi gerek 250 kiloluk mermiyi iman gücüyle kaldıran seyit onbaşı gerek ele geçirilen yabancı askerlerin bizim askerlerimizin arasında yeşil kıyafetli beyaz elbiseli insanlar olmasaydı yenilmezdik gibi ifadeleri cephede toplu şekilde erinden komutanına cemaat şeklinde kılınan namazlarla imanlarını şahadetlerini belli eden gereksede Atatürk ün savaş kabiliyetiyle bu savaş kazanılmıştır.. tabi bu kadar da değil 250 bin şehit binlerce gazi vatan evladımızla
 
Tolga Örnek : Bizde şöyle bir alışkanlık var, dedikodu bizde, kulaktan dolma sözlü tarih oluyor. O sonra resmi tarih oluyor, sonra taşa kazılı tarih oluyor, onu değiştiremiyorsunuz. Bana niçin Çanakkale'de 500 bin, 250 bin şehidimiz olduğunu söylemiyorsunuz dediler. Yok kardeşim 250 bin şehidimiz. Biz 250 bin şehit verdiysek orada adamların kendi şehitleri 60 bin. Biz zafer kazandık derken onların 1 şehidine karşı 5 şehit vermiş olmalıyız, dünyanın en kötü ordusu olmamaız lazım.


tolga ördek saçmalamış vay efendim neymiş 1 e 5 zarar etmişiz bu nasıl zafer oluyormuş...

Her şey para değil tolga örnek, liboş yumoş konuşup ortalığı karıştırma....
 
SAVAŞIN SONUÇLARI - FORSNET

Bu linkten kim ne kadar ne kaybetmiş bakabilirsiniz Tolgada kimmiş Görmedigi savasa yorum yapıo...


1e 5 askerde 1e 10 asker kaybetsekte kazanan tek taraf var oda Türkiye Toprağımız gene bizde kaldı...
Atatürk savasta değildide o kadar fotoğrafı nerde çektirmiş

29f8glx.jpg


ou1gd3.jpg


Şimdi biz rahat yatagımızda yatarken o her askeri gibi kar ustunde yatıodu...

 
tolga ördek saçmalamış vay efendim neymiş 1 e 5 zarar etmişiz bu nasıl zafer oluyormuş...

Her şey para değil tolga örnek, liboş yumoş konuşup ortalığı karıştırma....

Fikir alışverişi yaptığımızı sanıyorum ... Hakaret duellosu yapıcaksanız konuyu burada kapansın ...
 
Fikir alışverişi yaptığımızı sanıyorum ... Hakaret duellosu yapıcaksanız konuyu burada kapansın ...

Ordumuza hakaret edip alçaltmaya çalışmak fikir alışverişi oluyorda topoşa liboşa cevap vermek hakaretmi oluyor?
 
Fikir alışverişi yaptığımızı sanıyorum ... Hakaret duellosu yapıcaksanız konuyu burada kapansın ...

Kardeşim burda fikir alışverişi yapmaya gerek yok zaten konu cok acık Tolga denen şahsıyet kötü amaçlı bi yazı yazmış sende gelmiş burda paylasıyosun tepkimiz normal...Adamın dediklerine bak yok Atatürk savaslara gitmezmiş yok o kdar deil bu kadar askerimiz öldü falan filan boş işler bunlar...




SAVAŞIN SONUÇLARI - FORSNET

Bu linkten kim ne kadar ne kaybetmiş bakabilirsiniz Tolgada kimmiş Görmedigi savasa yorum yapıo...


1e 5 askerde 1e 10 asker kaybetsekte kazanan tek taraf var oda Türkiye Toprağımız gene bizde kaldı...
Atatürk savasta değildide o kadar fotoğrafı nerde çektirmiş

29f8glx.jpg


ou1gd3.jpg


Şimdi biz rahat yatagımızda yatarken o her askeri gibi kar ustunde yatıodu...

 
Mehmetçik veya Hz. Muhammed karikatürleri

İstiklâl Marşı’nın kabulünün 89. yıl dönümü dolayısıyla geçtiğimiz Cuma günü camilerde Mehmet Akif Ersoy’un şahsında milli mücadele anlatıldı. İstiklâl Marşı’nın şairi anlatılırken, İstiklâl mücadelesinin başkomutanından tek kelime ile dahi bahsedilmedi! Bunun yerine Çanakkale Savaşı ile ilgili hurafeler tekrarlandı. Bu hurafelere inanmak gerekirse savaşı, Türk subaylarının kısa zaman içinde milli ve dini bilinç vererek yetiştirdiği Mehmetçikler değil de hortlaklar kazandı! Bu yaklaşım, Çanakkale ve İstiklâl Savaşı şehitlerine hakarettir ve kabul edilemez.

***

Çanakkale’de Mehmetçiğin başarısını küçümsemek, Türk Milleti’ni küçümsemek demektir. Bu küçümseme işi İngiliz istihbarat servisinin yöntemidir. Avustralya’da yaşayan Gül Arslan, “Johnny Türkler; Saygıdeğer Düşman” adlı kitabında John Simkin’den naklediyor:
“Hollandalı karikatürist Louis Raemakers Birinci Dünya Savaşı broşürlerinde duygusal motifler tasvir etmesi için görevlendirildi. Savaşın başlamasından hemen sonra İngilizler, Alman Propaganda bürosunun varlığını keşfetti. David Lloyd George, 2 Eylül 1914’te İngiliz Propaganda Bürosu’nu kurdurdu. 1935’e kadar bu büronun bütün faaliyetleri gizli tutuldu.”
İşte bu çerçevede, Ted Colles adlı karikatürist, Çanakkale’deki Mehmetçiği “Abdül” adı verilen bir tipleme ile yansıttı
. Ancak savaştan çok sonra Çanakkale’de Mehmetçik ile savaşmış Anzakların anıları yayınlanınca, durum değişti. Avustralyalılar, Türkleri kendilerinden saydıklarını göstermek için bu defa onları “Johnny Türkler” diye adlandırdı. Bu niteleme, günümüzde de kullanılmaktadır.

***

Bilindiği gibi bugün de Hollandalı ve Danimarkalı karikatüristler, Hz. Muhammed’in karikatürlerini çizerek, İslâm dünyasını ve özellikle Türkleri ne kadar küçümsediklerini göstermeye çabalıyor.
İşte Çanakkale’de bilfiil savaşmış Mehmetçiğin ve Türk subayının çabasını görmezden gelerek, başarıyı hortlaklara mal etmek nasıl ki Mehmetçiği Abdül olarak çizenlerle yan yana düşmek anlamına geliyorsa, Çanakkale ve İstiklâl Savaşı’nda Atatürk’ü yok saymak da Hz. Muhammed’i karikatürize ederek küçümsemeye çalışmakla aynıdır.
Aslında bu hezeyanların asıl sebebi, Türk düşmanlığıdır. Fakat, bir hurafe ortaya atıldıktan sonra, milyonlarca insan cahillik sebebiyle bunlara inanabiliyor. Yazık ki çok büyük kitleler, İslâm dinini doğru dürüst bilmiyor. İslâmı, birinci kaynağı olan Kur’an’dan öğrenmek yerine, kulaktan dolma bilgilerle algılıyor. Durum böyle olunca, Çanakkale’de ve İstiklâl Savaşı’ndaki Türk subayının zekâsını, yüreğini ve Mehmetçiğin kahramanlığını hiçe sayan hurafelere rahatlıkla inanabiliyor.


***

Bu ülkenin vatandaşları, kendi milli devletlerinin kuruluşuna temel olan savaşları hurafeye bağlayınca, siyasetin temelini de hurafe olarak görüyor. Akıl hastası ve meczup oldukları bilinen sözde şeyhlere, dervişlere inanarak, onların izinden gidiyor ve kendi ülkesinin aleyhine çalışan robotlara dönüşebiliyor.
Robotlar, tam bir Hıristiyanlaştırma faaliyeti olan dinlerarası diyalog operasyonuna bile hizmet verebiliyor; yaşayan siyasi veya dini liderlerini ikinci peygamber olarak görebiliyor ve onun için şükür namazı dahi kılabiliyor.
İşte bu din dışı algılamaların gelişmesine sebep, Diyanet İşleri’nin halkı aydınlatma görevi yapacak yerde bu hurafelere hizmet eden insanları görevlendirmesidir.
Türkiye’ye yazık oluyor dostlar.


Arslan BULUT

Tolga nın yazısına ne kadar tepkili iseniz sizin tepkiniz ölçüsünde şahsım da Arslan Bulut a tepkilidir . Arslan Bulut savaşta bulunmuşmudur ki hurafe ye uğrattığı hadiseleri görme gibi bi şansı olsun ? siz Arslan beyi nerden buldunuz da getirdiniz burada yayınlıyorsunuz ?? Sizin Arslan beyi yayınlamaya ne kadar doğal hakkınız var ise benimde tolga beyi o kadar yayınlama hakkım doğuyor sanırım ...

Ama ben Arslan bey efendiye halaret etmiyorum .. Olabilir paygamberimizin çanakkalede yüceltilmesinden rahatsız olabilir .. O da Atatürk ü yüceltsin , çamur atmaya ne lüzum varki ...
Ve sizde tarafı oldugunuz şahsiyet gibi saolun hakaretten geri durmuyorsunuz ..
iki dakkada adamı liboş bilmem ne yaptınız çıktınız ...
Ama ben hakaret etmedim , fikirlerine katılmasamda hakaret etmedim !!!!!!!!!!!!!
 
Tolga nın yazısına ne kadar tepkili iseniz sizin tepkiniz ölçüsünde şahsım da Arslan Bulut a tepkilidir . Arslan Bulut savaşta bulunmuşmudur ki hurafe ye uğrattığı hadiseleri görme gibi bi şansı olsun ? siz Arslan beyi nerden buldunuz da getirdiniz burada yayınlıyorsunuz ?? Sizin Arslan beyi yayınlamaya ne kadar doğal hakkınız var ise benimde tolga beyi o kadar yayınlama hakkım doğuyor sanırım ...

Ama ben Arslan bey efendiye halaret etmiyorum .. Olabilir paygamberimizin çanakkalede yüceltilmesinden rahatsız olabilir .. O da Atatürk ü yüceltsin , çamur atmaya ne lüzum varki ...
Ve sizde tarafı oldugunuz şahsiyet gibi saolun hakaretten geri durmuyorsunuz ..
iki dakkada adamı liboş bilmem ne yaptınız çıktınız ...
Ama ben hakaret etmedim , fikirlerine katılmasamda hakaret etmedim !!!!!!!!!!!!!

Tolganın yazısına tepki gösterdim ama zaten yalan yanlıs yazdıgı için senin şahsına olan bi hakaret gösterirmisin mesajlarımda...Hakaret olursa zaten hiç konusmıyalım daha iyi
 
DÜŞMANDAN KAÇILMAZ

Düşman 18 Mart Donanma Saldırısı'nda başarısızlığa uğraması üzerine, karadan zorlama yapmak üzere Boğaz dışındaki adalarda yığınak yapmaya koyulmuştu. 25 Nisan 1915'te tanyeri ağarırken Arıburnu ve Seddülbahir bölgesine ilk düşman birlikleri çıktı. Arıburnu'na çıkan kuvvet, gözetleme taburunu püskürterek sonradan Kemalyeri adı verilen yere kadar ilerledi.
Düşman çıkarmasını haber alan Mustafa Kemal, Conkbayırı yönünde yürüyen düşmana karşı ordudan emir almayı beklemeden kuvvetlerini harekete geçirdi. Birliklerine kendisi yol bularak Kocaçimen Tepesi'ne vardı. Askerlerine orada kısa bir dinlenme vererek, atla gidilemediği için, yanındakilerle yaya olarak Conkbayırı'na geldi. Orada cephaneleri bittiği için çekilen ve düşmanca kovalanan bir gözetleme bölüğüne rastladı. Devamını Mustafa Kemal anlatıyor:
- Niçin kaçıyorsunuz? dedim.
- Efendim düşman...
- Nerede düşman?
- İşte diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşmanın bir avcı hattı 261 rakımlı tepeye yaklaşmış, serbestçe ilerliyordu.
Düşman bana askerlerimden daha yakın. Düşman bulunduğum yere gelse kuvvetlerim pek kötü duruma düşecek. O zaman, bir mantıkla mıdır, yoksa bir içgüdü ile mi, bilmiyorum, kaçan erlere:
- Düşmandan kaçılmaz dedim.
- Cephanemiz-kalmadı, dediler.
- Cephanemiz yoksa süngümüz var, dedim. Ve bağırarak,
- Süngü tak, dedim. Yere yatırdım. Aynı zamanda Conkbayırı'na doğru ilerleyen piyade alayı ile Cebel Bataryası'nın erlerini marş marşla benim bulunduğum yere gelmeleri için yanımdaki emir subayını geriye saldım. Erler yatınca, düşman da yere yattı. Kazandığımız an, bu andır.

Falih Rıfkı ATAY (Doğum 1894 İstanbul Türkiye, Ölüm 20 Mart 1971 İstanbul Türkiye ;Türk gazeteci ve yazar)


Atatürkiye > Anıları > Düşmandan Kaçılmaz
 
Geri
Üst