Madem ki Ermenisiniz Türklerden özür dilemelisiniz
Türk düşmanı Hrant Dink öldürüldüğünde, Ermenici tayfa eline bulunmaz bir fırsat geçirdi. Türk devletine zarar vermek adına Hrant’ın ölüsünden medet uman sürü, ellerinde “Hepimiz Ermeniyiz” yazılı dövizlerle ortaya çıktılar. Türk düşmanı Ermenici güruha Türk milletinin yanıtı ise TÜRKSOLU ve Milli Mücadele Derneği tarafından verildi. Hepimiz Ermeniyiz yürüyüşünden bir hafta sonra meydana inen Milli Mücadeleciler “Hepimiz Türk’üz” diyerek Türklüğe sahip çıktılar.
Asrın yüzsüzlüğü
Türkiye’de bilindik tayfa yeni bir kampanya başlatıyor. Ortada yine bir imza metni var. İmza atanlar sözde Ermeni soykırımı için Ermenilerden özür diliyorlar.
Kim adına?
Türk Milleti adına...
Çünkü dediklerine göre Türkler Ermenileri soykırıma uğratmış.
Metin şu:
“1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felâket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor.
Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”
İmza metninde büyük harflerle yazılan bir tanımlama dikkati çekiyor: “Büyük Felaket.” Bu ifade metnin yazarını ele veriyor. Metni bir Ermeni yazmış. Çünkü Ermenilere göre 1915 olayları, 1922’ye kadar süren ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen kurulmasıyla sona eren büyük bir soykırım. Bu döneme verdikleri isim Ermenice “Medz Yegern” yani Türkçe çevirisiyle “Büyük Felaket.”
Bu tıpkı tüm insanlığın Yahudi soykırımı için kullandığı Holocaust terimine benzeyen Ermenilerin kendilerince uydurdukları bir özel isim. Yahudiler Holocaust teriminden çok İbranice “felaket” anlamına gelen Hashoah ifadesini kullanırlar. Yahudileri taklit eden Ermeniler felaketi yeterli bulmamış olacaklar ki “Büyük Felaket” diye bir isim uydurmuşlar kendi “acılarına”. Dünyada “Büyük Felaket” tamlamasını kullanan Ermenilerden başka kimse yok.
Dolayısıyla meşhur özür metnini bir Ermeni kaleme almış belli. Ama özür dileyenlerin isimlerine baktığımızda tek bir Ermeni ismi görmüyoruz. Gerçi Ermenilerin Ermenilerden özür dilemesi gibi bir durum gerçekten de saçma olurdu.
Ama dikkatimizi çeken başka bir husus var. Bu metne imza atan kişiler Türk de değil!
Evet kampanyaya ön ayak olan bilindik isimlerin hepsi aynı zamanda 2 yıl önce “Hepimiz Ermeniyiz” diyen kimseler. Türklüğü bir hakaret veya en hafifinden uydurma bir dayatma kimlik kabul eden kimseler.
İlginç bir durum söz konusu... İmza metninde Ermeni ismi yok. İsimler Murat, Mete, Hasan, Yasemin gibi Türk isimleri. Ama aynı zamanda hepsi Ermeni… Çünkü Türk ulusal kimliğiyle gurur duymayı ilkellik ve faşistlik sayan bu azılı ırkçı grup aynı zamanda göğsünü gere gere “Hepimiz Ermeniyiz” diyen Ermeni radikalleri.
Peki “özür diliyoruz” diyorlar.
Kimden?
Ermenilerden.
Kim adına Türkler adına?
Ne için?
Türk Milletinin tarihinde asla bulunmayan uydurma bir soykırım iftirası için.
Biz de soruyoruz: Buna asrın yüzsüzlüğü denmezde ne denir?
Kışkırtma ve provokasyon denmez de ne denir?
Türk değiliz diyorlar. Ama utanmadan bir de Türkler adına özür diliyorlar. Dalga mı geçiyorsunuz beyler? Bu arsızlığa ve yüzsüzlüğe karşı çıkılmaz mı sanıyorsunuz.
Utanmazlığa bak. Ermeninin biri gidecek bir imza metni kaleme alacak. Sonrada daha nüfus memurluğuna uğrayıp adlarını değiştirememiş Türk olmayanlardan veya Ermenilerden oluşan başka bir grup çıkacak ona imza atacak. Sonra da tüm dünyada diyecekler bakın artık Türkler özür dilemeye başladı.
Kürtle Kürt, Rumla Rum, Ermeniyle Ermeni, Amerikalıyla Amerikalısınız. Aynı zamanda hepiniz başbakan ve cumhurbaşkanı gibi Türkiyelisiniz. İşbirlikçiliğin markası ve yüzü bin bir tane. Yüzsüzlüğünüzü anladık. Peki zeka seviyenize ne demeli? İyi de Türk olmadan nasıl Türkler adına nasıl özür dileyebilirsiniz?
Gidin Ermenistan’a teslim olun
Bu kampanyanın tek bir mantıklı sonucu vardır.
Birincisi madem Türk değilsiniz. Bunu yürüyüşler yaparak ve Ermeniyiz diye pankartlar taşıyarak ilan ettiniz. O zaman bahsettiğiniz, üstlenip, özür dilediğiniz soykırım Türklere ait değil size aittir. Siz veya dedeleriniz 1915’te Ermeni katletmiş ve mallarına ve mülklerine el koymuş olabilirsiniz.
Bu halde kampanya bir imza metniyle sınırlı kalmamalıdır. Sorun bazı Ermenilerin ve Türk olmayanların diğer Ermenileri katletmesi ve yaklaşık yüz yıl sonra katliamcıların suçlarını itirafı meselesi gibi görünmektedir.
O zaman konunun tek mantıki çözümü vardır. Türk isimli bu Ermeniler Ermenistan’a gitsinler ve teslim olsunlar. Biz sizi katlettik. Dedemiz veya sülalemiz mallarınıza el koydu. Dedelerinizi sürdü ve öldürdü.
Somut örnek verelim isterseniz.
Hasan Cemal isimli olanını ele alalım.
50 yaşından sonra bir Kürt aydını olduğunu ilan etti. Dedeleri Kürtmüş çünkü. Kendini son zamanlarda böyle pazarlıyor. Ama aynı zamanda da Ermeni… Evet, “hepimiz Ermeniyiz” diyenler var ya! Onlardan biri… Kısacası ne idiğü belirsiz ama Türk olmadığı kesin. “Türk’üm” demiyor zaten.
Ancak dedesi aynı zamanda İttihatçıların en tepedeki isimlerden meşhur Cemal Paşa. Ermeniler onu daha sonra öldürmüşler. O zaman ortada bir sorun kalmamış. Hasan Cemal ne istiyor?
Başka biri Mete Tunçay.
Ermeniler Rus ordusuyla birlikte Van’a girince 1916’da kentte tek bir Türk ve Müslüman bırakmamışlar. Mete Tunçay’ın dedesi de o sırada bir Osmanlı memuru olarak kentte ve katledilenlerin arasında.
Mete Tunçay ne istiyor?
Dedesini öldürdüler diye neden Ermenilerden özür diliyor?
Bilmediğimiz bir şey mi var. İnsan katilinden niye özür diler?
Kampanyanın Amerikan vatandaşlarıyla devam edelim.
Biri Taraf yazarı Amberin Zaman.
O da gönülden kampanyaya katıldığını ve Ermenilerden özür dilediğini söylüyor.
İyi de bu kadın Türk mü?
Değil.
Kocası kim?
ABD diplomatı…
Nerede görev yapıyor?
Erivan’da.
Kadın nerede yaşıyor?
Uzun süredir Erivan’da bazen de İstanbul’da.
Ermeniler neden bu kadını tutuklamıyor? Hadi kocasının diplomatik dokunulmazlığı var. Kadın güpe gündüz katliamcıyım diyor. Neden kılına dokunmuyor Ermeniler?
Devam edelim.
Yine ABD vatandaşı Taraf yazarı: Yasemin Çongar.
Kocası resmen CIA’de çalışıyor. Türk Ordusu’nun bile elinde bulunmayan uydu fotoğrafları bu kadının elinde. Ve kadın Ermenilerden soykırım için özür diliyor. Ne demek bu şimdi? Ermeni soykırımı denen şeyin sorumlusu ABD miydi acaba? Niye ABD görevlileri ve vatandaşları özür diliyor.
Herkes safını seçsin, sen de Abdullah
Liste uzadıkça uzar. Ama böyle sıradan Ermenilerle veya etnik ırkçılarla daha fazla uğraşacak değiliz. “Türk değiliz” desinler. Sonra istedikleri kampanyayı düzenlesinler.
Bizim temel meselemiz en tepeyi işgal edenle. Abdullah Gül kampanyayı düzenleyenleri açıkça destekledi ve korudu. Yaptığı açıklama şu:
“Türkiye’de görüşler açıkça ifade edilebilir. Çeşitli gruplar ve kişiler bir araya gelip fikirlerini açıklayabilir.”
Hakaret ve küfür fikir değildir. Suçtur. Türk Ceza Kanunun maddeleri ve özellikle 301. maddesi bunu hâlâ suç kabul ediyor. Tayyip ve Abdullah kanunu kuşa çevirmiş olsalar bile.
Cumhurbaşkanı mevkiini işgal eden biri çıkıp Türklere hakaret eden ve suç işleyen bir grubu savunamaz. Suçu savunmak da suçtur. Savcılara engel olmaktır. Abdullah’ın Ermenileri ve Ermenicileri savunan ve koruyan bu ibret verici açıklaması üzerine Ankara’da bazı çevreler bomba gibi bir iddia ortaya attılar. “Abdullah taraftır” dediler. “Çünkü anne tarafı Ermeni’dir” dediler.
Artık tersini ispat etmek yükümlülüğü Abdullah’ındır. Abdullah Türk müdür ispat etsin?
Tayyip Rumların yanında Rauf Denktaş’a ve Milli Dava’ya her Allah’ın günü saldırdığında da benzer kanı ve bu kanıyı destekleyen bir takım deliller ortaya çıkmıştı. Hatta Tayyip’in köyünün isminin aslında Rumca küçük dere anlamına gelen Potamya olduğu da belli olmuştu.
Safkan Türk aramıyoruz. Ama Atatürk’ün de dediği gibi “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyen herkes bizce Türk’tür. Ancak şunu da çok iyi biliyoruz. Hem Abdullah hem Tayyip bu söze karşılar. Hatta Abdullah’a göre “Ne mutlu Türk’üm diyene” demek “ilkel ve ayrımcı” bir yaklaşım.
Cumhurbaşkanı makamında oturan kişi Türk Milletinden yana taraf olmak zorundadır. Yoksa millet onu orada tutmayacaktır. Ancak Kayserili Abdullah tarafsız bile değil; Ermenilerden yana taraf olduğunu ispat etmiştir. Çünkü Türklükle övünmek kendisine göre “ilkellik ve ayrımcılıktır”; Türklük adına özür dilemek ise “ifade özgürlüğüdür.”
Tarihi bir uyarı yapıyoruz. Safınızı seçin. Anneniz veya nineniz nedir, kökeni nereden gelir zerre kadar önem vermiyoruz. Ama kişisel beyanınız önemli. Ben Türk’üm diyemeyenlerle hele bunlar devletin en tepesinde oturuyorlarsa Türk Milletinin ayrı durduğunu ve artık meselesi olduğunu iyi bilin.
Atama, vatanıma, bayrağıma sövdürtmem
Tayyip, Abdullah ve Ermeni imzacıları size sesleniyoruz.
Türk Milleti büyük bir millettir. Tarihinde tek bir leke yoktur. Asırlardır soykırımlara uğramış, Balkanlardan, Kafkaslardan, Ortadoğu’dan sürülmüş, yine de bir kez olsun mertçe savaşmayı bırakmamış asla katliamlara girişmemiştir.
Hocalı ve Karabağ’daki alçak soykırımı unutmuyoruz.
Türk diplomatlarını haince vuran Ermenileri de unutmuyoruz.
Kıbrıs, Girit ve Balkanlardaki Rumların katliamlarını unutmuyoruz.
Ermenilerin katlettiği yüz binlerce Türk’ün hesabı da bir yerlerde yazılmış durumdadır.
Türklerin avukatı var
Bazı Ermeni fanatikleri akıl almaz bir taktikle hem Türklüğü reddetmekte hem de bizim adımıza bizim hakkımızı peşkeş çekmeye çalışmaktadır. Özür metnindeki mantık budur. Bu özür metninde bir tane bile DTP’linin imzasının olmaması manidardır. Çünkü Kürtler “büyük Kürdistan” haritasında Ermenilere toprak tavizi vermek istememektedir.
Bu ilginç bir şekilde Taşnak-Hoybun işbirliğini hatırlatmaktadır. 1915’te Ermeni çetelerinin en çok çatıştığı çeteler Kürt çeteleriydi. Silahsız bir şekilde ve asla çeteleşmeden Türk ordusunun gelip kendisini kurtarmasını bekleyen tek grup Türk köylüleriydi.
Daha sonra Atatürk’ün Cumhuriyetine karşı tekrar bir araya gelen Ermeni ve Kürt çeteleri oldu. Ağrı isyanı bu iki unsurun ortak eylemiydi.
Ermenilerin boşalttıkları topraklarda egemenliği Kürt aşiretlerinin sağladığı bilinen bir gerçek... Ancak imza metninde özür dileyenler sanki Türklermiş gibi bir izlenim yaratılmış. Kürtlerin temsilcisi olduklarını söyleyen Ahmet Türk gibi DTP’liler ise hiç özür mevzuuna girmemişler.
Bu, metnin kime karşı bir saldırı amacı taşıdığını açıkça gösteriyor. Bu metin artık bir referanstır. Yakında yurt dışında çalışan, akademide görev yapan, hatta vize almak isteyen Türklerin bile önüne bu metin konacaktır. Amaç önce tek tek birey olarak Türkleri köşeye sıkıştırmaktır. Tıpkı Kıbrıs’ta Louzidu davasında olduğu gibi önce bireysel tazminat yolu böylelikle açılacaktır. Bir sonraki aşamada ise bir ulus olarak Türkler sanık sandalyesine çıkarılacaktır.
İmza metni bu yüzden Türklere yönelik ırkçı bir ayrımcılığın ve iftiranın önemli bir vesikası ve pespaye bir tuzağın belgesidir.
Kendisini Ermeni kökenli olmak ve Ermenilere sempati duymak ile suçlayan siyasetçilere karşı Abdullah Gül’ün yanıtı ibret vericidir. Kendisi devlet adına Türkiye’nin tezini savunduğunu hatta bu amaçla Ermenilerle Ortak Bir Tarih Komisyonu kurulmasına ön ayak olduğunu açıklamıştır.
Bilindiği gibi Türk Tarih Kurumu’nun yönetimi AKP tarafından değiştirildi. Bülent Arınç gibi AKP yöneticileri daha önceleri de 1915 olayları için “üzgün” olduklarını ve “sorumsuzca bir reddediş içinde” olmadıklarını belirtmişti.
Abdullah Gül’ün devlet adına yürüttüğü tek politika vardır. O da teslimiyet politikasıdır. Zaten Ortak Tarih Komisyonu önerisi bu politikanın ilk adımıdır. Burada olaylar tartışmaya açılacak ve olayın La Hey Adalet Divanı’na götürülmesi için ilk adım atılacaktır ki; bu resmen AKP tarafından açıklanmış bir politikadır.
O tartışma masasında ve emperyalist “adalet divanında” herkes olacaktır. Ermeniler, Kürtler, Abdullah ve Tayyip gibi Türkiyeliler ve diğerleri… Ancak bir tek Türk Milletinin temsilcileri olmayacaktır.
Tıpkı üçüncü şahısların Türk Milleti adına, bizim adımıza utanmadan özür dilemesi gibi Abdullah ve Tayyip gibi “Türk’üm” diyemeyenler yine Türkler adına af dileyip, tazminat ödemeye karar verecekler, atalarımıza ve vatanımıza ihanet edeceklerdir.
Bu 1915’te Ermeni ve Kürt çeteleri arasında tamamen savunmasız kalan, erkekleri askere gitmiş, köyünde korunmasız katliamlara maruz kalan Türk halkının durumunu çağrıştırmaktadır. Türkler içten ve dıştan iki ateş arasında kalmaktadır.
Türk Milletini avukatsız ve korunmasız zannediyorlar. Bu yüzden utanmazca bir kampanya başlattılar. Ama görmedikleri bir şey var.
Artık TÜRKSOLU ve uyanan bir Türk halkı var.
Bu halk artık avukatsız değil.
Madem ki Ermenisiniz…
Bu iğrenç kampanyayı yürüten Ermenici, Amerikancı, AB’ci ve işbirlikçi tayfayı uyarıyoruz. Türkler olarak bizim adımıza konuşmaya asla cüret etmeyin.
Hakkımızı yedirtmeyiz.
Milletimize sövdürtmeyiz.
Bunun da ötesinde Türk Milletine yönelik ihanetlerin ve tertiplerinde takipçisiyiz.
Karabağ, Hocalı, Kıbrıs, Balkanlar, Kafkaslar ve Doğu Anadolu’daki Türk katliamlarının hesabını soracağız.
Ermenistan’a ve Ermeni dostu Abdullah’a çağrımız açık: Türk topraklarından çekileceksiniz!
Karabağ özgür olacak.
Soykırım sorumlularını hangi mevkide olursa olsun adalete teslim edeceksiniz.
Türkiye’deki imzacı Ermenici tayfaya da çağrımız açık.
Kirli oyununuz sizi açığa vurdu. Türk değilsiniz. Yine de bu ülkede size vatandaşlık hakkı verilmiş. Çünkü burası bir hukuk devleti...
Türk düşmanı ırkçılar bile vatandaşlıktan atılmaz. Ama eğer Ermenilerin Türklere yönelik soykırımlarının kanını elinizde taşımaya niyetliyseniz ve hatta haince bizden özür ve tazminat taleplerinde bulunuyorsanız sizi de uyarıyoruz.
Yüce Türk adaleti sizin gibi ırkçıları cezalandıracaktır.
Türklüğe hakaret ve ırkçılık bir suçtur.
Madem ki niyetiniz Taşnakçı ve Hınçakçı terörizmi hortlatmak o zaman bu millet sizi adam etmesini ve tüm Türklerden özür dilemenizi sağlamayı bilir.
Kaynak
Türk düşmanı Hrant Dink öldürüldüğünde, Ermenici tayfa eline bulunmaz bir fırsat geçirdi. Türk devletine zarar vermek adına Hrant’ın ölüsünden medet uman sürü, ellerinde “Hepimiz Ermeniyiz” yazılı dövizlerle ortaya çıktılar. Türk düşmanı Ermenici güruha Türk milletinin yanıtı ise TÜRKSOLU ve Milli Mücadele Derneği tarafından verildi. Hepimiz Ermeniyiz yürüyüşünden bir hafta sonra meydana inen Milli Mücadeleciler “Hepimiz Türk’üz” diyerek Türklüğe sahip çıktılar.
Asrın yüzsüzlüğü
Türkiye’de bilindik tayfa yeni bir kampanya başlatıyor. Ortada yine bir imza metni var. İmza atanlar sözde Ermeni soykırımı için Ermenilerden özür diliyorlar.
Kim adına?
Türk Milleti adına...
Çünkü dediklerine göre Türkler Ermenileri soykırıma uğratmış.
Metin şu:
“1915’te Osmanlı Ermenileri’nin maruz kaldığı Büyük Felâket’e duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor.
Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.”
İmza metninde büyük harflerle yazılan bir tanımlama dikkati çekiyor: “Büyük Felaket.” Bu ifade metnin yazarını ele veriyor. Metni bir Ermeni yazmış. Çünkü Ermenilere göre 1915 olayları, 1922’ye kadar süren ve Türkiye Cumhuriyeti’nin resmen kurulmasıyla sona eren büyük bir soykırım. Bu döneme verdikleri isim Ermenice “Medz Yegern” yani Türkçe çevirisiyle “Büyük Felaket.”
Bu tıpkı tüm insanlığın Yahudi soykırımı için kullandığı Holocaust terimine benzeyen Ermenilerin kendilerince uydurdukları bir özel isim. Yahudiler Holocaust teriminden çok İbranice “felaket” anlamına gelen Hashoah ifadesini kullanırlar. Yahudileri taklit eden Ermeniler felaketi yeterli bulmamış olacaklar ki “Büyük Felaket” diye bir isim uydurmuşlar kendi “acılarına”. Dünyada “Büyük Felaket” tamlamasını kullanan Ermenilerden başka kimse yok.
Dolayısıyla meşhur özür metnini bir Ermeni kaleme almış belli. Ama özür dileyenlerin isimlerine baktığımızda tek bir Ermeni ismi görmüyoruz. Gerçi Ermenilerin Ermenilerden özür dilemesi gibi bir durum gerçekten de saçma olurdu.
Ama dikkatimizi çeken başka bir husus var. Bu metne imza atan kişiler Türk de değil!
Evet kampanyaya ön ayak olan bilindik isimlerin hepsi aynı zamanda 2 yıl önce “Hepimiz Ermeniyiz” diyen kimseler. Türklüğü bir hakaret veya en hafifinden uydurma bir dayatma kimlik kabul eden kimseler.
İlginç bir durum söz konusu... İmza metninde Ermeni ismi yok. İsimler Murat, Mete, Hasan, Yasemin gibi Türk isimleri. Ama aynı zamanda hepsi Ermeni… Çünkü Türk ulusal kimliğiyle gurur duymayı ilkellik ve faşistlik sayan bu azılı ırkçı grup aynı zamanda göğsünü gere gere “Hepimiz Ermeniyiz” diyen Ermeni radikalleri.
Peki “özür diliyoruz” diyorlar.
Kimden?
Ermenilerden.
Kim adına Türkler adına?
Ne için?
Türk Milletinin tarihinde asla bulunmayan uydurma bir soykırım iftirası için.
Biz de soruyoruz: Buna asrın yüzsüzlüğü denmezde ne denir?
Kışkırtma ve provokasyon denmez de ne denir?
Türk değiliz diyorlar. Ama utanmadan bir de Türkler adına özür diliyorlar. Dalga mı geçiyorsunuz beyler? Bu arsızlığa ve yüzsüzlüğe karşı çıkılmaz mı sanıyorsunuz.
Utanmazlığa bak. Ermeninin biri gidecek bir imza metni kaleme alacak. Sonrada daha nüfus memurluğuna uğrayıp adlarını değiştirememiş Türk olmayanlardan veya Ermenilerden oluşan başka bir grup çıkacak ona imza atacak. Sonra da tüm dünyada diyecekler bakın artık Türkler özür dilemeye başladı.
Kürtle Kürt, Rumla Rum, Ermeniyle Ermeni, Amerikalıyla Amerikalısınız. Aynı zamanda hepiniz başbakan ve cumhurbaşkanı gibi Türkiyelisiniz. İşbirlikçiliğin markası ve yüzü bin bir tane. Yüzsüzlüğünüzü anladık. Peki zeka seviyenize ne demeli? İyi de Türk olmadan nasıl Türkler adına nasıl özür dileyebilirsiniz?
Gidin Ermenistan’a teslim olun
Bu kampanyanın tek bir mantıklı sonucu vardır.
Birincisi madem Türk değilsiniz. Bunu yürüyüşler yaparak ve Ermeniyiz diye pankartlar taşıyarak ilan ettiniz. O zaman bahsettiğiniz, üstlenip, özür dilediğiniz soykırım Türklere ait değil size aittir. Siz veya dedeleriniz 1915’te Ermeni katletmiş ve mallarına ve mülklerine el koymuş olabilirsiniz.
Bu halde kampanya bir imza metniyle sınırlı kalmamalıdır. Sorun bazı Ermenilerin ve Türk olmayanların diğer Ermenileri katletmesi ve yaklaşık yüz yıl sonra katliamcıların suçlarını itirafı meselesi gibi görünmektedir.
O zaman konunun tek mantıki çözümü vardır. Türk isimli bu Ermeniler Ermenistan’a gitsinler ve teslim olsunlar. Biz sizi katlettik. Dedemiz veya sülalemiz mallarınıza el koydu. Dedelerinizi sürdü ve öldürdü.
Somut örnek verelim isterseniz.
Hasan Cemal isimli olanını ele alalım.
50 yaşından sonra bir Kürt aydını olduğunu ilan etti. Dedeleri Kürtmüş çünkü. Kendini son zamanlarda böyle pazarlıyor. Ama aynı zamanda da Ermeni… Evet, “hepimiz Ermeniyiz” diyenler var ya! Onlardan biri… Kısacası ne idiğü belirsiz ama Türk olmadığı kesin. “Türk’üm” demiyor zaten.
Ancak dedesi aynı zamanda İttihatçıların en tepedeki isimlerden meşhur Cemal Paşa. Ermeniler onu daha sonra öldürmüşler. O zaman ortada bir sorun kalmamış. Hasan Cemal ne istiyor?
Başka biri Mete Tunçay.
Ermeniler Rus ordusuyla birlikte Van’a girince 1916’da kentte tek bir Türk ve Müslüman bırakmamışlar. Mete Tunçay’ın dedesi de o sırada bir Osmanlı memuru olarak kentte ve katledilenlerin arasında.
Mete Tunçay ne istiyor?
Dedesini öldürdüler diye neden Ermenilerden özür diliyor?
Bilmediğimiz bir şey mi var. İnsan katilinden niye özür diler?
Kampanyanın Amerikan vatandaşlarıyla devam edelim.
Biri Taraf yazarı Amberin Zaman.
O da gönülden kampanyaya katıldığını ve Ermenilerden özür dilediğini söylüyor.
İyi de bu kadın Türk mü?
Değil.
Kocası kim?
ABD diplomatı…
Nerede görev yapıyor?
Erivan’da.
Kadın nerede yaşıyor?
Uzun süredir Erivan’da bazen de İstanbul’da.
Ermeniler neden bu kadını tutuklamıyor? Hadi kocasının diplomatik dokunulmazlığı var. Kadın güpe gündüz katliamcıyım diyor. Neden kılına dokunmuyor Ermeniler?
Devam edelim.
Yine ABD vatandaşı Taraf yazarı: Yasemin Çongar.
Kocası resmen CIA’de çalışıyor. Türk Ordusu’nun bile elinde bulunmayan uydu fotoğrafları bu kadının elinde. Ve kadın Ermenilerden soykırım için özür diliyor. Ne demek bu şimdi? Ermeni soykırımı denen şeyin sorumlusu ABD miydi acaba? Niye ABD görevlileri ve vatandaşları özür diliyor.
Herkes safını seçsin, sen de Abdullah
Liste uzadıkça uzar. Ama böyle sıradan Ermenilerle veya etnik ırkçılarla daha fazla uğraşacak değiliz. “Türk değiliz” desinler. Sonra istedikleri kampanyayı düzenlesinler.
Bizim temel meselemiz en tepeyi işgal edenle. Abdullah Gül kampanyayı düzenleyenleri açıkça destekledi ve korudu. Yaptığı açıklama şu:
“Türkiye’de görüşler açıkça ifade edilebilir. Çeşitli gruplar ve kişiler bir araya gelip fikirlerini açıklayabilir.”
Hakaret ve küfür fikir değildir. Suçtur. Türk Ceza Kanunun maddeleri ve özellikle 301. maddesi bunu hâlâ suç kabul ediyor. Tayyip ve Abdullah kanunu kuşa çevirmiş olsalar bile.
Cumhurbaşkanı mevkiini işgal eden biri çıkıp Türklere hakaret eden ve suç işleyen bir grubu savunamaz. Suçu savunmak da suçtur. Savcılara engel olmaktır. Abdullah’ın Ermenileri ve Ermenicileri savunan ve koruyan bu ibret verici açıklaması üzerine Ankara’da bazı çevreler bomba gibi bir iddia ortaya attılar. “Abdullah taraftır” dediler. “Çünkü anne tarafı Ermeni’dir” dediler.
Artık tersini ispat etmek yükümlülüğü Abdullah’ındır. Abdullah Türk müdür ispat etsin?
Tayyip Rumların yanında Rauf Denktaş’a ve Milli Dava’ya her Allah’ın günü saldırdığında da benzer kanı ve bu kanıyı destekleyen bir takım deliller ortaya çıkmıştı. Hatta Tayyip’in köyünün isminin aslında Rumca küçük dere anlamına gelen Potamya olduğu da belli olmuştu.
Safkan Türk aramıyoruz. Ama Atatürk’ün de dediği gibi “Ne mutlu Türk’üm diyene” diyen herkes bizce Türk’tür. Ancak şunu da çok iyi biliyoruz. Hem Abdullah hem Tayyip bu söze karşılar. Hatta Abdullah’a göre “Ne mutlu Türk’üm diyene” demek “ilkel ve ayrımcı” bir yaklaşım.
Cumhurbaşkanı makamında oturan kişi Türk Milletinden yana taraf olmak zorundadır. Yoksa millet onu orada tutmayacaktır. Ancak Kayserili Abdullah tarafsız bile değil; Ermenilerden yana taraf olduğunu ispat etmiştir. Çünkü Türklükle övünmek kendisine göre “ilkellik ve ayrımcılıktır”; Türklük adına özür dilemek ise “ifade özgürlüğüdür.”
Tarihi bir uyarı yapıyoruz. Safınızı seçin. Anneniz veya nineniz nedir, kökeni nereden gelir zerre kadar önem vermiyoruz. Ama kişisel beyanınız önemli. Ben Türk’üm diyemeyenlerle hele bunlar devletin en tepesinde oturuyorlarsa Türk Milletinin ayrı durduğunu ve artık meselesi olduğunu iyi bilin.
Atama, vatanıma, bayrağıma sövdürtmem
Tayyip, Abdullah ve Ermeni imzacıları size sesleniyoruz.
Türk Milleti büyük bir millettir. Tarihinde tek bir leke yoktur. Asırlardır soykırımlara uğramış, Balkanlardan, Kafkaslardan, Ortadoğu’dan sürülmüş, yine de bir kez olsun mertçe savaşmayı bırakmamış asla katliamlara girişmemiştir.
Hocalı ve Karabağ’daki alçak soykırımı unutmuyoruz.
Türk diplomatlarını haince vuran Ermenileri de unutmuyoruz.
Kıbrıs, Girit ve Balkanlardaki Rumların katliamlarını unutmuyoruz.
Ermenilerin katlettiği yüz binlerce Türk’ün hesabı da bir yerlerde yazılmış durumdadır.
Türklerin avukatı var
Bazı Ermeni fanatikleri akıl almaz bir taktikle hem Türklüğü reddetmekte hem de bizim adımıza bizim hakkımızı peşkeş çekmeye çalışmaktadır. Özür metnindeki mantık budur. Bu özür metninde bir tane bile DTP’linin imzasının olmaması manidardır. Çünkü Kürtler “büyük Kürdistan” haritasında Ermenilere toprak tavizi vermek istememektedir.
Bu ilginç bir şekilde Taşnak-Hoybun işbirliğini hatırlatmaktadır. 1915’te Ermeni çetelerinin en çok çatıştığı çeteler Kürt çeteleriydi. Silahsız bir şekilde ve asla çeteleşmeden Türk ordusunun gelip kendisini kurtarmasını bekleyen tek grup Türk köylüleriydi.
Daha sonra Atatürk’ün Cumhuriyetine karşı tekrar bir araya gelen Ermeni ve Kürt çeteleri oldu. Ağrı isyanı bu iki unsurun ortak eylemiydi.
Ermenilerin boşalttıkları topraklarda egemenliği Kürt aşiretlerinin sağladığı bilinen bir gerçek... Ancak imza metninde özür dileyenler sanki Türklermiş gibi bir izlenim yaratılmış. Kürtlerin temsilcisi olduklarını söyleyen Ahmet Türk gibi DTP’liler ise hiç özür mevzuuna girmemişler.
Bu, metnin kime karşı bir saldırı amacı taşıdığını açıkça gösteriyor. Bu metin artık bir referanstır. Yakında yurt dışında çalışan, akademide görev yapan, hatta vize almak isteyen Türklerin bile önüne bu metin konacaktır. Amaç önce tek tek birey olarak Türkleri köşeye sıkıştırmaktır. Tıpkı Kıbrıs’ta Louzidu davasında olduğu gibi önce bireysel tazminat yolu böylelikle açılacaktır. Bir sonraki aşamada ise bir ulus olarak Türkler sanık sandalyesine çıkarılacaktır.
İmza metni bu yüzden Türklere yönelik ırkçı bir ayrımcılığın ve iftiranın önemli bir vesikası ve pespaye bir tuzağın belgesidir.
Kendisini Ermeni kökenli olmak ve Ermenilere sempati duymak ile suçlayan siyasetçilere karşı Abdullah Gül’ün yanıtı ibret vericidir. Kendisi devlet adına Türkiye’nin tezini savunduğunu hatta bu amaçla Ermenilerle Ortak Bir Tarih Komisyonu kurulmasına ön ayak olduğunu açıklamıştır.
Bilindiği gibi Türk Tarih Kurumu’nun yönetimi AKP tarafından değiştirildi. Bülent Arınç gibi AKP yöneticileri daha önceleri de 1915 olayları için “üzgün” olduklarını ve “sorumsuzca bir reddediş içinde” olmadıklarını belirtmişti.
Abdullah Gül’ün devlet adına yürüttüğü tek politika vardır. O da teslimiyet politikasıdır. Zaten Ortak Tarih Komisyonu önerisi bu politikanın ilk adımıdır. Burada olaylar tartışmaya açılacak ve olayın La Hey Adalet Divanı’na götürülmesi için ilk adım atılacaktır ki; bu resmen AKP tarafından açıklanmış bir politikadır.
O tartışma masasında ve emperyalist “adalet divanında” herkes olacaktır. Ermeniler, Kürtler, Abdullah ve Tayyip gibi Türkiyeliler ve diğerleri… Ancak bir tek Türk Milletinin temsilcileri olmayacaktır.
Tıpkı üçüncü şahısların Türk Milleti adına, bizim adımıza utanmadan özür dilemesi gibi Abdullah ve Tayyip gibi “Türk’üm” diyemeyenler yine Türkler adına af dileyip, tazminat ödemeye karar verecekler, atalarımıza ve vatanımıza ihanet edeceklerdir.
Bu 1915’te Ermeni ve Kürt çeteleri arasında tamamen savunmasız kalan, erkekleri askere gitmiş, köyünde korunmasız katliamlara maruz kalan Türk halkının durumunu çağrıştırmaktadır. Türkler içten ve dıştan iki ateş arasında kalmaktadır.
Türk Milletini avukatsız ve korunmasız zannediyorlar. Bu yüzden utanmazca bir kampanya başlattılar. Ama görmedikleri bir şey var.
Artık TÜRKSOLU ve uyanan bir Türk halkı var.
Bu halk artık avukatsız değil.
Madem ki Ermenisiniz…
Bu iğrenç kampanyayı yürüten Ermenici, Amerikancı, AB’ci ve işbirlikçi tayfayı uyarıyoruz. Türkler olarak bizim adımıza konuşmaya asla cüret etmeyin.
Hakkımızı yedirtmeyiz.
Milletimize sövdürtmeyiz.
Bunun da ötesinde Türk Milletine yönelik ihanetlerin ve tertiplerinde takipçisiyiz.
Karabağ, Hocalı, Kıbrıs, Balkanlar, Kafkaslar ve Doğu Anadolu’daki Türk katliamlarının hesabını soracağız.
Ermenistan’a ve Ermeni dostu Abdullah’a çağrımız açık: Türk topraklarından çekileceksiniz!
Karabağ özgür olacak.
Soykırım sorumlularını hangi mevkide olursa olsun adalete teslim edeceksiniz.
Türkiye’deki imzacı Ermenici tayfaya da çağrımız açık.
Kirli oyununuz sizi açığa vurdu. Türk değilsiniz. Yine de bu ülkede size vatandaşlık hakkı verilmiş. Çünkü burası bir hukuk devleti...
Türk düşmanı ırkçılar bile vatandaşlıktan atılmaz. Ama eğer Ermenilerin Türklere yönelik soykırımlarının kanını elinizde taşımaya niyetliyseniz ve hatta haince bizden özür ve tazminat taleplerinde bulunuyorsanız sizi de uyarıyoruz.
Yüce Türk adaleti sizin gibi ırkçıları cezalandıracaktır.
Türklüğe hakaret ve ırkçılık bir suçtur.
Madem ki niyetiniz Taşnakçı ve Hınçakçı terörizmi hortlatmak o zaman bu millet sizi adam etmesini ve tüm Türklerden özür dilemenizi sağlamayı bilir.
Kaynak