1001Design
330i ///M3 Design
Milli İstihbarat Teşkilatı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine ve Millî gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, önlem almak ve gerekli durumlarda ilgili makamları uyarmakla görevli teşkilâttır.
Atatürk'ün 1925 yılında "...muasır devletlerde olduğu gibi, bizde de modern bir istihbarat teşekkülü kurmak mecburiyetindeyiz..." direktifi doğrultusunda kurulmuştur.
MİT'İN TARİHÇESİ II.Abdülhamid ve Hafiye Teşkilatı XIX. yüzyılın sonlarına doğru devlet istihbaratı geliştirilmiş, ancak özel çıkarlara hizmet veren bir araç haline getirilmiştir. II.Abdülhamid devrinde yaşanan iç ve dış olaylar, Abdülhamid'i Yıldız İstihbarat Teşkilâtı'nı kurmaya sevketmiştir. O hâtıratında, "Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet emniyet içinde olamazdı. Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir İstihbarat Teşkilâtı kurmaya, bu düşünce ile karar verdim. İşte düşmanlarımın Jurnalcilik dedikleri teşkilât budur."[2] ifadeleri ile bu teşkilâta neden ihtiyaç duyduğunu belirtmektedir.
II.Abdülhamid'in teşkilât kadrosundan beklediği diğer bir husus, kendi tahtına yönelik komploları ortaya çıkarmaktı. Onun bu yolda yürüttüğü operasyonlar, sadece imparatorluğun içinde yapılmamış, Avrupa'da kendisine karşı gruplaşan Jön Türkler'in bulunduğu Paris, Londra, Brüksel, Cenevre ve Kahire gibi şehirleri de kapsamıştır.
Abdülhamid'in 33 yıllık yönetimine, İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin Makedonya'da başlattığı hareket sonunda, 23 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyet'in ilânı ile son verilecektir. İttihad ve Terakki yönetimi, ihtilâlden hemen sonra Yıldız İstihbarat Teşkilâtı'nı ortadan kaldırmak için harekete geçmiştir. Meclisi Vükelâ (Bakanlar Kurulu)'nın, Teşkilât'ın kaldırılmasına dair 29 Temmuz 1908 tarihli kararnâmesi ile Yıldız İstihbarat Teşkilâtı'nın faaliyetlerine son verilmiştir. II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra teşkilâta ait olan yüzbinlerce rapor (jurnal) saraydan alınarak yakılmıştır.

Teşkilât-ı Mahsusa
Enver Paşa
Ülkelerin birbirlerine yönelik siyasal, sosyal, ekonomik ve askeri faaliyetleri ile beklentilerinin önceden saptanması ihtiyacının zaman içerisinde giderek artması, haber almaya dönük yapılanmaların varlığını zorunlu kılmıştır.
Türkiye'de, sistemli ve organize nitelikte istihbarat örgütü kurma girişimleri, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında başlamıştır. Siyasi birliğin korunması, ayrılıkçı hareketlerin önlenmesi ve özellikle yabancı devletlerin Ortadoğu üzerinde odaklaşan faaliyetlerinin izlenebilmesi için bireysel bazda ve sınırlı nitelikte sürdürülen istihbarat çalışmalarının bir merkezden organize biçimde yürütülmesine ihtiyaç duyulmuş ve 17 Kasım1913 tarihinde Enver Paşa tarafından Teşkilât-ı Mahsusa isimli istihbarat örgütü kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında askeri ve paramiliter hareketler gerçekleştirerek önemli görevler üstlenen bu örgüt, savaşın sona ermesiyle 30 Ekim1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında dağılmıştır.
Karakol Cemiyeti
Karakol Cemiyeti'nin Mühürü
İstanbul’un işgalinde sonra milli uyanışın başlaması ile kişiler kendi kendilerine çeşitli örgütler kurmuşlardır. Bu örgütlerin biriside kimilerine göre de hala yaşayan ‘karakol’ örgütüdür. Bu örgüt ve diğer örgütler birleşmesi ile MİT adını almışlardır.
5 Şubat1919 tarihinde kurulan Mütareke döneminin ilk gizli direniş grubu, İstanbul`da kurulan Karakol Cemiyeti`dir. 1918 Ekim sonları veya Kasım başlarında Talat Paşa`nın direktifi ile kurulan Cemiyet`in kurucuları arasında, Kurmay Albay Kara Vâsıf, Emekli Yüzbaşı Bahâ Said, Albay Galatalı Şevket ve Yenibahçeli Şükrü Beyler gibi İttihadçı kişiler bulunmakta idi. Kısa zamanda örgütlenme çalışmalarını tamamlayan Karakol Cemiyet`in Millî Mücadele`ye yaptığı en büyük hizmet, İstanbul`dan Anadolu`ya silâh ve cephane ile subayların kaçırılmasını sağlaması, İngiliz Muhibleri Cemiyeti gibi kuruluşların plânlarını ve faaliyetlerini Mustafa Kemal Paşa`ya haber vermesi olmuştur. Ancak Cemiyet, Bolşevikler ile gizli ilişkilere girmesi ve kendi başına Millî Mücadele`ye sahiplenme çalışmalarında bulunması sebepleriyle Anadolu Ordusu kadrosuna dahil edilmemiş, 16 Mart1920 tarihinde İstanbul`un İtilaf Devletleri tarafından işgali sırasında da liderlerinin tutuklanmaları ile büyük bir darbe yemiş ve nihayet Erzurum ve Sivas Kongreleri`nin kararlarını uygulamak için seçilen Heyet-i Temsiliye`nin emri üzerine faaliyetlerine son verilmiştir.
Karakol kuruluyor
Düşman gemileri 13 Kasım 1918`de artık İstanbul limanlarında demirlemiş durumdadır. 15 Mayıs 1919`da düşman İzmir`dedir. Halk bıkkın, yılgın, kararsız, Osmanlı Saltanatı aciz, belki ondan da vahimi düşmanla anlaşma yollarını aramaktadır. İngilizler ile onları destekleyen veya onların desteklediği gizli servisler askerlerin gidemediği yerlerde, İstanbul merkezli bir harekat ile Anadolu`da Osmanlı`dan kalan her karış toprak parçasında bir işgal ve nüfuz kavgasına girişmişlerdir. İttihatçı ve Teşkilatı Mahsusacı avı başlatılmıştır. Türk kurum, kuruluşları işletilmez hale getirilmiştir, korunmak gerekmektedir. Çareyi İttihatçılar ile Teşkilat-ı Mahsusacılar birlikte bulurlar. Ortak düşmana karşı ortak mücadele verilecektir. Teşkilat-ı Mahsusa`nın son başkanı Hüsamettin Ertürk`ün de içinde bulunduğu yeni bir örgüt kurulacaktır. Örgütün kuruluşundan ülkeden kaçan Enver, Cemal ve Talat Paşalar haberdardır. Talat Paşa`nın da oluruyla İttihatçıların ünlü iaşe nazırı Kara Kemal ile Kurmay Albay Kara Vasıf Bey ilk görüşmeleri yaparlar. Daha sonra yeni örgütün kurulması için yapılan çalışmalarda bir öncü daha belirlenir. Bu kişi Karadeniz Boğaz Komutanı Galatalı Şevket Bey`dir.Yeni örgütün kuruluş toplantısı 5 Şubat 1919 tarihinde Avukat Refik İsmail Bey`in Sultanhamam`daki yazıhanesinde yapılır. Toplantıda Galatalı Şevket Bey örgütün başkanlığına seçilir. Örgütün adı Baha Sait Bey`in isteği üzerine Kara Vasıf Bey ve Kara Kemal Beyler`in adından esinlenilerek karakol olarak belirlenir. Örgüt öncelikle İttihatçılara ve Teşkilat-ı Mahsusacılara karşı girişilen saldırılara karşı koyacaktır. Ancak bu yapılanma giderek genişler. Bireysel savunmanın yerini Anadolu`nun düşmandan kurtarılması için genel bir karşı koyuş alır. Burada örgüt, Karadeniz kıyıları, Ege ve Doğu Anadolu`da güçlü bir şekilde örgütlenir. Bu örgütlenme adeta ittihatçıların yeni bir yapılanmasıdır. İstanbul ve Anadolu`da halk üzerinde yapılan çalışmalarda, işgal kuvvetlerine karşı konulması gerektiği vurgulanır.Türk kökenli en büyük istihbarat gücü olan Karakol Örgütü`nün kuruluş şeması ve çalışmaları şöyledir.Kurucusu ve Başkanı Albay Kara Vasıf. Yönetim Kurulu Üyeleri: Albay Galatalı Şevket, Yarbay Kemalettin Sami Gökçe, Yarbay Edip Servet Tör, Baha Sait, Kara Kemal, Binbaşı Ali Rıza, Binbaşı Ali Çetinkaya.......Üsküdar Grubu Başkanı Yenibahçeli Şükrü Oğuz, Topkapı Grubu Başkanı Yarbay Hüsamettin Ertürk(sonra Albay), İslam Kadınlar Birliği Başkanı Naciye Faha Hanım sayılabilecek başlıca isimlerdir.Başlıca Müfrezeler ve Önde Gelen Adlar: Yahya Kaptan, Küçük Arslan, Büyük Arslan, İpsiz Recep, Bulgar Sadık, Dayko, Yüzbaşı Nail, Yalovalı İbo, Gebzeli Rıfat Kaptan, Kuşçubaşı Eşref önde gelen isimler olarak sayılabilir.
Atatürk'ün 1925 yılında "...muasır devletlerde olduğu gibi, bizde de modern bir istihbarat teşekkülü kurmak mecburiyetindeyiz..." direktifi doğrultusunda kurulmuştur.
MİT'İN TARİHÇESİ II.Abdülhamid ve Hafiye Teşkilatı XIX. yüzyılın sonlarına doğru devlet istihbaratı geliştirilmiş, ancak özel çıkarlara hizmet veren bir araç haline getirilmiştir. II.Abdülhamid devrinde yaşanan iç ve dış olaylar, Abdülhamid'i Yıldız İstihbarat Teşkilâtı'nı kurmaya sevketmiştir. O hâtıratında, "Yabancı devletler kendi emellerine hizmet edecek kimseleri vezir ve sadrazam mertebesine kadar çıkarabilmişlerse, devlet emniyet içinde olamazdı. Doğrudan doğruya şahsıma bağlı bir İstihbarat Teşkilâtı kurmaya, bu düşünce ile karar verdim. İşte düşmanlarımın Jurnalcilik dedikleri teşkilât budur."[2] ifadeleri ile bu teşkilâta neden ihtiyaç duyduğunu belirtmektedir.
II.Abdülhamid'in teşkilât kadrosundan beklediği diğer bir husus, kendi tahtına yönelik komploları ortaya çıkarmaktı. Onun bu yolda yürüttüğü operasyonlar, sadece imparatorluğun içinde yapılmamış, Avrupa'da kendisine karşı gruplaşan Jön Türkler'in bulunduğu Paris, Londra, Brüksel, Cenevre ve Kahire gibi şehirleri de kapsamıştır.
Abdülhamid'in 33 yıllık yönetimine, İttihad ve Terakki Cemiyeti'nin Makedonya'da başlattığı hareket sonunda, 23 Temmuz 1908 tarihinde II. Meşrutiyet'in ilânı ile son verilecektir. İttihad ve Terakki yönetimi, ihtilâlden hemen sonra Yıldız İstihbarat Teşkilâtı'nı ortadan kaldırmak için harekete geçmiştir. Meclisi Vükelâ (Bakanlar Kurulu)'nın, Teşkilât'ın kaldırılmasına dair 29 Temmuz 1908 tarihli kararnâmesi ile Yıldız İstihbarat Teşkilâtı'nın faaliyetlerine son verilmiştir. II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesinden sonra teşkilâta ait olan yüzbinlerce rapor (jurnal) saraydan alınarak yakılmıştır.

Teşkilât-ı Mahsusa

Ülkelerin birbirlerine yönelik siyasal, sosyal, ekonomik ve askeri faaliyetleri ile beklentilerinin önceden saptanması ihtiyacının zaman içerisinde giderek artması, haber almaya dönük yapılanmaların varlığını zorunlu kılmıştır.
Türkiye'de, sistemli ve organize nitelikte istihbarat örgütü kurma girişimleri, Osmanlı Devleti'nin son yıllarında başlamıştır. Siyasi birliğin korunması, ayrılıkçı hareketlerin önlenmesi ve özellikle yabancı devletlerin Ortadoğu üzerinde odaklaşan faaliyetlerinin izlenebilmesi için bireysel bazda ve sınırlı nitelikte sürdürülen istihbarat çalışmalarının bir merkezden organize biçimde yürütülmesine ihtiyaç duyulmuş ve 17 Kasım1913 tarihinde Enver Paşa tarafından Teşkilât-ı Mahsusa isimli istihbarat örgütü kurulmuştur. Birinci Dünya Savaşı sırasında askeri ve paramiliter hareketler gerçekleştirerek önemli görevler üstlenen bu örgüt, savaşın sona ermesiyle 30 Ekim1918 tarihinde imzalanan Mondros Mütarekesi sonrasında dağılmıştır.
Karakol Cemiyeti

İstanbul’un işgalinde sonra milli uyanışın başlaması ile kişiler kendi kendilerine çeşitli örgütler kurmuşlardır. Bu örgütlerin biriside kimilerine göre de hala yaşayan ‘karakol’ örgütüdür. Bu örgüt ve diğer örgütler birleşmesi ile MİT adını almışlardır.
5 Şubat1919 tarihinde kurulan Mütareke döneminin ilk gizli direniş grubu, İstanbul`da kurulan Karakol Cemiyeti`dir. 1918 Ekim sonları veya Kasım başlarında Talat Paşa`nın direktifi ile kurulan Cemiyet`in kurucuları arasında, Kurmay Albay Kara Vâsıf, Emekli Yüzbaşı Bahâ Said, Albay Galatalı Şevket ve Yenibahçeli Şükrü Beyler gibi İttihadçı kişiler bulunmakta idi. Kısa zamanda örgütlenme çalışmalarını tamamlayan Karakol Cemiyet`in Millî Mücadele`ye yaptığı en büyük hizmet, İstanbul`dan Anadolu`ya silâh ve cephane ile subayların kaçırılmasını sağlaması, İngiliz Muhibleri Cemiyeti gibi kuruluşların plânlarını ve faaliyetlerini Mustafa Kemal Paşa`ya haber vermesi olmuştur. Ancak Cemiyet, Bolşevikler ile gizli ilişkilere girmesi ve kendi başına Millî Mücadele`ye sahiplenme çalışmalarında bulunması sebepleriyle Anadolu Ordusu kadrosuna dahil edilmemiş, 16 Mart1920 tarihinde İstanbul`un İtilaf Devletleri tarafından işgali sırasında da liderlerinin tutuklanmaları ile büyük bir darbe yemiş ve nihayet Erzurum ve Sivas Kongreleri`nin kararlarını uygulamak için seçilen Heyet-i Temsiliye`nin emri üzerine faaliyetlerine son verilmiştir.
Karakol kuruluyor
Düşman gemileri 13 Kasım 1918`de artık İstanbul limanlarında demirlemiş durumdadır. 15 Mayıs 1919`da düşman İzmir`dedir. Halk bıkkın, yılgın, kararsız, Osmanlı Saltanatı aciz, belki ondan da vahimi düşmanla anlaşma yollarını aramaktadır. İngilizler ile onları destekleyen veya onların desteklediği gizli servisler askerlerin gidemediği yerlerde, İstanbul merkezli bir harekat ile Anadolu`da Osmanlı`dan kalan her karış toprak parçasında bir işgal ve nüfuz kavgasına girişmişlerdir. İttihatçı ve Teşkilatı Mahsusacı avı başlatılmıştır. Türk kurum, kuruluşları işletilmez hale getirilmiştir, korunmak gerekmektedir. Çareyi İttihatçılar ile Teşkilat-ı Mahsusacılar birlikte bulurlar. Ortak düşmana karşı ortak mücadele verilecektir. Teşkilat-ı Mahsusa`nın son başkanı Hüsamettin Ertürk`ün de içinde bulunduğu yeni bir örgüt kurulacaktır. Örgütün kuruluşundan ülkeden kaçan Enver, Cemal ve Talat Paşalar haberdardır. Talat Paşa`nın da oluruyla İttihatçıların ünlü iaşe nazırı Kara Kemal ile Kurmay Albay Kara Vasıf Bey ilk görüşmeleri yaparlar. Daha sonra yeni örgütün kurulması için yapılan çalışmalarda bir öncü daha belirlenir. Bu kişi Karadeniz Boğaz Komutanı Galatalı Şevket Bey`dir.Yeni örgütün kuruluş toplantısı 5 Şubat 1919 tarihinde Avukat Refik İsmail Bey`in Sultanhamam`daki yazıhanesinde yapılır. Toplantıda Galatalı Şevket Bey örgütün başkanlığına seçilir. Örgütün adı Baha Sait Bey`in isteği üzerine Kara Vasıf Bey ve Kara Kemal Beyler`in adından esinlenilerek karakol olarak belirlenir. Örgüt öncelikle İttihatçılara ve Teşkilat-ı Mahsusacılara karşı girişilen saldırılara karşı koyacaktır. Ancak bu yapılanma giderek genişler. Bireysel savunmanın yerini Anadolu`nun düşmandan kurtarılması için genel bir karşı koyuş alır. Burada örgüt, Karadeniz kıyıları, Ege ve Doğu Anadolu`da güçlü bir şekilde örgütlenir. Bu örgütlenme adeta ittihatçıların yeni bir yapılanmasıdır. İstanbul ve Anadolu`da halk üzerinde yapılan çalışmalarda, işgal kuvvetlerine karşı konulması gerektiği vurgulanır.Türk kökenli en büyük istihbarat gücü olan Karakol Örgütü`nün kuruluş şeması ve çalışmaları şöyledir.Kurucusu ve Başkanı Albay Kara Vasıf. Yönetim Kurulu Üyeleri: Albay Galatalı Şevket, Yarbay Kemalettin Sami Gökçe, Yarbay Edip Servet Tör, Baha Sait, Kara Kemal, Binbaşı Ali Rıza, Binbaşı Ali Çetinkaya.......Üsküdar Grubu Başkanı Yenibahçeli Şükrü Oğuz, Topkapı Grubu Başkanı Yarbay Hüsamettin Ertürk(sonra Albay), İslam Kadınlar Birliği Başkanı Naciye Faha Hanım sayılabilecek başlıca isimlerdir.Başlıca Müfrezeler ve Önde Gelen Adlar: Yahya Kaptan, Küçük Arslan, Büyük Arslan, İpsiz Recep, Bulgar Sadık, Dayko, Yüzbaşı Nail, Yalovalı İbo, Gebzeli Rıfat Kaptan, Kuşçubaşı Eşref önde gelen isimler olarak sayılabilir.