MüminLerin ALçak GönüLLüLüğü NasıLdır?

ßLu£

Banned
Katılım
16 Eki 2007
Mesajlar
6,839
Reaction score
0
Puanları
0
mv3sdt.jpg


Müminler, Allah'ın her şeyi yarattığını, Allah’ın her şeyin tek sahibi olduğunu ve insanlara tüm nimetleri verenin O olduğunu bilen insanlardır. Dolayısıyla bir mümin Allah karşısındaki acizliğinin farkında olduğu için yersiz bir büyüklenme ve kibir içine girmez. Ne kadar iyi görünümlü, ne kadar zengin, ne kadar zeki, ne kadar itibarlı olsa da bunlardan dolayı böbürlenmez, çünkü bunları ona Allah'ın verdiğini bilir. Bu yüzden karşısındaki kişiye olan tavrı da daima tevazuludur. Kendi özelliklerini ön plana çıkarmaya, sürekli güzel yönlerini vurgulamaya çalışmaz. Çünkü yaptığı her şeyin karşılığını yalnızca Allah'tan bekler. Alçakgönüllülükle hareket eder ve bu tevazusu, "O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman " Selam" derler." (Furkan Suresi, 63) ayetiyle bildirildiği üzere müminin dış görünüşüne de yansır.

Bu güzel ahlaklarının sonucunda ise Allah müminleri cennetle müjdelemiştir:

"...İşte sizin ilahınız bir tek İlahtır, artık yalnızca O'na teslim olun. Sen alçak gönüllü olanlara müjde ver." (Hac Suresi, 34)

"ADETULLAH" Ne Demektir?


Adetullah, Allah’ın kanunları anlamına gelmektedir.

Alimlerden Hikmetli Sözler


"İnsanları sev ve kimseyi kendinden alçak görme. Tevazu sahibi ol, zira en halis ziynet alçakgönüllülüktür. Mütevazi olan kimse, en güzel ziyneti takınmıştır. Kimseyi kendinden aşağı görme. Hayatta haste etmeden say, kıskanmadan sev. Bazı insanlar, başkasındakini istemez. Öyle olma. Gıpta et, fakat haste etme. Zira Allah’ın huzuruna fesatla çıkılmaz. " Süleyman Hilmi Tunahan

Müslüman Nasıl Konuşmalıdır?


Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmadan konuşmak Allah, "Sizin İlahınız tek bir İlah'tır; O'ndan başka İlah yoktur; O, Rahman'dır, Rahim'dir (bağışlayan ve esirgeyendir)." (Bakara Suresi, 163) ayetiyle insanlara Kendisi'nden başka bir Yaratıcı, iyilikten ya da kötülükten yana müdahalede bulunabilecek bir güç olmadığını bildirmiştir. Allah tektir, O'ndan başka insanlara hayır yöneltebilecek, onları koruyup kollayabilecek, nimet ve huzur verebilecek başka bir kuvvet yoktur.

Ancak insanların bir bölümü bu gerçeğin gereği gibi farkında değildirler. Kimileri kendilerine sorulduğunda Allah'tan başka bir İlah olmadığına, O'nun her şeye güç yetirdiğine inandıklarını söylerler. Fakat bu gerçeğe kalben tam olarak iman etmedikleri için insanlardan, olaylardan ve hatta bazen de 'şans' ya da 'tesadüf' adını verdikleri hayali güçlerden medet umarlar. Ancak ne insanların ne de diğer varlıkların hiçbirinin gerçek anlamda bir gücü vardır. Kuran'da bildirildiği gibi, "... Şüphesiz 'izzet ve gücün' tümü Allah'ındır..." (Yunus Suresi, 65)

İman eden bir kimse ise; insanlardan, olaylardan, eşyalardan medet ummaz. Sadece Allah'a güvenip dayanır. Yalnızca Allah'tan korkup, yalnızca O'ndan yardım bekler. Çünkü hiçbir insan, hiçbir varlık İlahlık vasfı taşıyamaz; bunların her biri, Allah'ın korumasına muhtaç, kendilerinden yana iyilik sağlamaya ya da bir kötülüğü uzaklaştırmaya güç yetiremeyen varlıklardır.

Allah'tan başka İlah olmadığını bilerek yaşayan ve konuşmalarına da bunu yansıtan kişi doğal olarak çevresine de Allah'ın büyüklüğünü ve yüceliğini sürekli hatırlatmış yani bu konuda tebliğ yapmış olur.

Özür Olmaksızın Oturmamak


"Müminlerden, özür olmaksızın oturanlar ile, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cehd edenler (çaba harcayanlar) eşit değildir. Allah, mallarıyla ve canlarıyla cehd edenleri oturanlara göre derece olarak üstün kılmıştır. Tümüne güzelliği (cenneti) vadetmiştir; ancak Allah, cehd edenleri (çaba harcayanları) oturanlara göre büyük bir ecirle üstün kılmıştır." (Nisa Suresi, 95)

Kuran'da kesin bir emirle bildirildiği halde, din ahlakının menfaatleri uğrunda çaba harcamaktan kaçınmak ve pişmanlık duymadan bu tutumu devam ettirmek, Kuran ayetlerinde bildirilen ahlaka uygun olmayan bir davranıştır. Kuran'da böyle bir kişinin, hayatını sürekli mücadele içinde geçiren, Allah'ın rızasını kazanabilmek için hayatını ve malını tümüyle ortaya koymuş müminlerden derece olarak çok farklı konumda olduğu bildirilmiştir. Ayette geçen "büyük bir ecirle üstün kılmıştır" ifadesi, özürleri olmaksızın oturan kimselerle hayırda yarışan müminler arasındaki farkın ne kadar büyük olduğunu gösterir. Bu nedenle, dünya hayatındaki az bir çıkar, aldatıcı bir rahatlık uğruna ahiretin üstün derecelerini feda etmek akılcı bir hareket olmaz.



Kaynak
 
Teşekkürler
 
EYvaLLah Kardeşim

___________________
 
Geri
Üst