Lost Üzerine Bir Yazı Daha

Mc_Baris

New member

Zamanda yolculuk edebilmek için ışık hızına ulaşmamız gerekir. Kütlesi olan bir cismin ise ışık hızına ulaşabilmesi için “sonsuz enerji” gerekir. Çünkü cisim hızlandıkça kütle kazanır ve her kütle arttığında daha çok enerji gerekir.
Bu imkânsız gelebilir. Belki insanoğlu ileride şimdikinden çok daha değişik madenler keşfedecek ve ışık hızına çıkabilmemiz için gerekli olan “sonsuz enerji” kavramı da tarihe karışacaktır.
Ama belki de dünya üzerinde karanlık çağlardan da eski bir dönemde teknolojik olarak çok güçlü medeniyetler yaşamış olabilir. Şimdilerde “Mu” “Atlantis” gibi isimlerle anılan medeniyetler kendi zamanlarında çok ileri düzeylerde teknolojiler keşfetmiş kullanmış olabilir. Belki onların sonunu getiren olaylarda keşfettikleri teknolojilerin yanlış kullanılmasındandır.
Lost
Dizideki zaman değiştirmenin “doğal” veya “ruhani” bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Zamanda yolculuk için gerekli olan enerji 5. Sezon final bölümünde devasa matkapla delinen yerde olabilir.
Ada’nın doğal gibi görünen yapısının aslında bir “aldatmaca” olduğunu düşünmekteyim. Ada bence yukarıda bahsettiğim eski medeniyetler tarafından inşa edilmiş bir yer. Gördüğümüz heykelde (anubis heykeline benziyor) bu dediğimin kanıtıdır. Bu eski bir mısır heykeli olsa da… (mayaların eski Türklerin mısırlarının azteklerin dünyanın çeşitli bölgelerinde yaptıkları piramitler “piramit inşasının” sadece mısırlılara ait olmadığını gösterir.) Ada’yı inşa edenlerin Mısır’lılardan daha eski olduğunu düşünüyorum.
Şimdi buraya kadar şunu anlatmak istedim; Ada doğal görünümlü, eski ve gelişmiş bir medeniyet tarafından inşa edilmiş bir “zaman makinesi”

Çok eski çağlarda, Mu veya Atlantis dönemlerinde “sonsuz enerji” sağlayabilecek bir makinenin yapıldığı veya “dünyaya getirildiği” (burada son bölümde Jacob’un “geliyorlar” demesine bir atıf yapmak istedim ileride bu konuya değineceğim) düşüncesi kafamda belirdi. Bu makineyi hem saklamak (belki diğer güçlü medeniyetlerden saklamak) hemde kullanmak için Ada nın bu makine üzerine suni olarak kurulduğunu söyleyebilirim.
Dizide ada da kalanlar zaman da yolculuk etmeye başladıklarında bir takım fiziki ve zihinsel hasarlarla karşılaştılar. Burunları kanadı, bilinçleri bulanıklaştı vs. Adayı bazı amaçlar için (zamanda yolculuk, insanları iyileştirme vs) inşa edenler ada’nın bu yan etkilerini gördüklerinde adayı kullanmamaya karar verdiler.
Aslında bir amaçları daha vardı kullanmamaları için. (“sonsuz enerji makinesinin” dünya dışından geldiği varsayımı üzerine…) Bu amaçları da eski ve güçlü olan bu medeniyetin (artık adına Mu demeyi düşünüyorum) yani Mu’nun dünya dışı yaşamlarla girdiği mücadele!
Mu halkı makineyi son bir kez kullanıp dünya dışı varlıkları yendiler. Ve makineyi sonsuza dek saklamak istediler. Kendi teknolojileriyle Ada yı dünya yüzeyinde görünmez kıldılar. Ve nolur nolmaz deyip adaya kendilerinden birini bıraktılar: Jacob
Ancak sürpriz bu değil Dünyalı Mu yla savaşa giren dünya dışı varlıklar (uzaylılar) Sonsuz enerji makinesinin bulunduğu adaya son bir saldırıyla kendilerinden birini bıraktılar. Jacob’un yanındaki “siyah giyimli adam” (ben ona firavun diyeceğim siz anlayın artık J )
Jacob:
Ada’nın iyileştirici gücüyle her zaman için aynı görünümde kalan bu adam Adaya yani makineye Mu yönetimi tarafından yerleştirilen bir “Gözcü” “Koruyucu”.
Mu’lular hakkındaki bir teoriye göre Mu halkı teknolojinin yanında manevi yönden de gelişkin bir medeniyet. Astral seyahat, Zihin gücüyle cisimleri hareket ettirme vs gibi özellikleride var. (Sürekli ada dışına çıkıp kazazedeleri ziyaret etme, onlara değme vs)
Siyah Giyinimli Adam (firavun)
Bu arkadaşımız Jacob la beraber beklide binyıllardır o ada da… aralarındaki sorunun ne zaman başladığına dair herhangi bir fikrimiz yok. Tek bildiğimiz Firavunumuzun Jacob u öldürmeye Black Rock gemisinin ada ufkunda gözükmesiyle karar vermesi..


Jacob “gelişim iyidir”
Black Rock u gören iki ada sakininden biri olan Jacob İnsanlığın ada yı bulmasına izin veren, Firavun ise adayı insanlıktan saklayan biri olarak ön plana çıktı…
Jacob un muhtemel düşüncesi “ada nın mucizelerini ve yapabileceklerini insanlıkla paylaşmak” olabilir.. Değerli firavunumuzun ki ise “adayı paylaşmamak”
İlk sezondaki siyah ve beyaz taşlar:
İlk sezonu belki hatırlamayabiliriz.. ada da iki tane taş bulunmuştu biri siyah ve biri beyaz.
Beyaz olanın Jacob u temsil ettiğini 5. Sezonun final bölümünde anladık. Burda olası bir karma felsefesi ortaya çıkıyor… İyilik ve kötülük.
Ada bir mekân. Ve her mekânda da iyilik ve kötülük aynı oranda bulunur. Bu dengenin ada da bozulmasının bir tarihi ve bir olayı var bu olayın sonucunda her ne olduysa şu olaylar meydana geldi.
Jacob , Firavun’u kulübeye hapsetti:
BU nerden çıktı demeyin. Kulübenin etrafındaki kül (artık her ne ise) bunu kanıtlıyor. İkinci bir kanıt olarak ta Benjamin ve Locke kulübeye ilk gittiklerinde Locke un duyduğu “kurtar beni” sesleriydi. Bunun akabinde ise Benjamin in gerçek dünyada Locke öldürmesi ve Locke un ada da Firavun’un bilinciyle uyanması geliyor. Tabi bu arada Locke un Chirstian ın ayakkabılarını giydiğini unutmayalım. Locke’un bedeninde adaya tekrar gelen Firavun herkesi kendisinin Locke olduğu konusunda ikna etmiş ve Jacob u öldürmeye gitmişti.
Jacob heykelin gölgesinde kendini gizledi:
Alvar Hanso nun Black Rock la adaya gelmesinden sonra Jacob insanlığın neler yapabileceğini görmek için bir kenara çekildi. Dharma nın adadaki faaliyetlerini takip etti. Hiçbirşeye karışmadı. (tabi göründüğü kadarıyla)
Belkide Jacobun insanlığın adadaki faaliyetlerine izin vermesinin nedeni son bölümde ölürken söylediği “geliyorlar” demesiydi. Adanın sonsuz bir güç kaynağı ve özel bir yapı olduğunu biliyoruz. İnsanlığın gelişimiyle paralel olarak ada nın incelenmesi “o gelecek olanlar” her kimse onlara karşı beklide dünyayı kurtarmak için tek çareydi. Jacob bunun bilincinde olarak insanların adayı bulmalarına izin verdi.. Firavun ise bu fikre karşı çıktı. Jacob’un Kazazedelere çeşitli zamanlarda temas etmesi…
Bunun ne anlama geldiği konusunda açık bir fikrim yok.. tek anlayabildiğim konuştuğu herkese fiziksel olarak temas etmesi oldu.. bununda bir anlamı olabilir.. beklide Jacob adayı kurtarabilecek insanlar bunlar dır diyerek kendi enerjisiyle kazazedelerimizin kaderlerinde birer oynama yaptı..
Bu ziyaretlerin bir amacı daha olabilir… “doğru kişiyi bulmak”
Jacob gelecekte Benjamin in kendisini öldüreceğini biliyordu ve kendi yerine geçecek birini bulmak için çeşitli zamanlarda dış dünyayı ziyarete çıkıp kahramanlarımızı ziyaret etti… Paralel evrenler:
Sawyer, cleire doğumu gerçekleştirirken aslında oradaydı ve kate ile cleire i görmüştü.. öyleyse geçmişte gördüğü gelecekte niye hafızasında değildi?
Çünkü sawyer iki farklı olayı iki farklı bilinçle yaşamakta… bu çarpıcı yaklaşım biraz ürkütücü! Beklide bilinçler sonsuza bölünebiliyorlar.. ve sonsuz zaman ve mekanda olabiliyor kahramanlarımız..
Ne kadar paralel evren varsa o kadar da paralel bilinç var…
Biraz karışık olmuşsa yazı kusuruma bakmayın.. :D
Alıntıdır.
 
Üst