Kurban teslimiyettir
İbadetler, Rabbimizin emri olduğu için yapılır. Allah (celle celâluhu) emir verir, biz de kulları olarak bunu yaparız. Fakat âmir olan Cenab-ı Hak, aynı zamanda hakîmdir. Yani emrettiği her şeyde hikmet de vardır. Allahın emri ile yaptığımız kurban ibadetinin de bildiğimiz bilemediğimiz sayısız hikmetleri vardır. Şimdi onlardan bazılarını hatırlayalım.
Kurban, kulun Rabbine teslimiyetini ifade eder. Bu teslimiyet, Hz. İbrahim ve İsmail ile zirveleşerek sembolleşmiştir. Hz. İbrahim oğlunu, kurban etmek üzere şimdiki Harem-i Şerifin bulunduğu yere getirdiği an ne kadar mütevekkildir! Bu sabır ve teslimiyet insanı, Mekkeye oldukça yakın bir yer olan ve asırlar sonra Nebiler Serverinin (sallallahu aleyhi ve sellem) Medinelilerden el sıkıp biat alacağı Akabe mevkiinde oğlunu kurban etmek için yatırırken, içinde sorumluluğunu yerine getirmeye ciddi bir niyet ve kararlılık vardı. Oğlu da tam bir peygamber oğluna yakışan teslimiyet içinde, Ey babacığım! Sana emrolunanı yerine getir. (Sâffât, 37/102) demekteydi. Zaten, Kuranda Hz. İbrahimin karakterini takip ettiğimiz hemen her yerde, bu engin teslimiyet ve tevekkülünü görürüz. Öyle ki, onda ne sabırsız bir tavır, ne de hesabı ve muhasebesi yapılmamış bir davranış görülebilir.
Hadisenin devamını Kurân şu ifadelerle anlatır:
Her ikisi de Allahın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk). deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Bu, gerçekten pek büyük bir imtihandı. Oğluna bedel ona büyük bir kurbanlık verdik. Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık; ki o da, bütün milletler tarafından şöyle denilmesidir: Selam olsun İbrâhime! Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! (Saffat, 37/103-110)
İşte bizler de müminler olarak bu önemli hadisenin anısını Rabbimize teslimiyetimizin bir ifadesi olarak kestiğimiz kurbanlarımızla her sene tazeliyoruz.
İbadetler, Rabbimizin emri olduğu için yapılır. Allah (celle celâluhu) emir verir, biz de kulları olarak bunu yaparız. Fakat âmir olan Cenab-ı Hak, aynı zamanda hakîmdir. Yani emrettiği her şeyde hikmet de vardır. Allahın emri ile yaptığımız kurban ibadetinin de bildiğimiz bilemediğimiz sayısız hikmetleri vardır. Şimdi onlardan bazılarını hatırlayalım.
Kurban, kulun Rabbine teslimiyetini ifade eder. Bu teslimiyet, Hz. İbrahim ve İsmail ile zirveleşerek sembolleşmiştir. Hz. İbrahim oğlunu, kurban etmek üzere şimdiki Harem-i Şerifin bulunduğu yere getirdiği an ne kadar mütevekkildir! Bu sabır ve teslimiyet insanı, Mekkeye oldukça yakın bir yer olan ve asırlar sonra Nebiler Serverinin (sallallahu aleyhi ve sellem) Medinelilerden el sıkıp biat alacağı Akabe mevkiinde oğlunu kurban etmek için yatırırken, içinde sorumluluğunu yerine getirmeye ciddi bir niyet ve kararlılık vardı. Oğlu da tam bir peygamber oğluna yakışan teslimiyet içinde, Ey babacığım! Sana emrolunanı yerine getir. (Sâffât, 37/102) demekteydi. Zaten, Kuranda Hz. İbrahimin karakterini takip ettiğimiz hemen her yerde, bu engin teslimiyet ve tevekkülünü görürüz. Öyle ki, onda ne sabırsız bir tavır, ne de hesabı ve muhasebesi yapılmamış bir davranış görülebilir.
Hadisenin devamını Kurân şu ifadelerle anlatır:
Her ikisi de Allahın emrine teslim olup, İbrâhim oğlunu şakağı üzere yere yatırıp, Biz de ona: İbrâhim! Rüyanın gereğini yerine getirdin (onu kurban etmekten seni muaf tuttuk). deyince (onları büyük bir sevinç kapladı). Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! Bu, gerçekten pek büyük bir imtihandı. Oğluna bedel ona büyük bir kurbanlık verdik. Sonraki nesiller içinde ona da iyi bir nam bıraktık; ki o da, bütün milletler tarafından şöyle denilmesidir: Selam olsun İbrâhime! Biz iyileri işte böyle ödüllendiririz! (Saffat, 37/103-110)
İşte bizler de müminler olarak bu önemli hadisenin anısını Rabbimize teslimiyetimizin bir ifadesi olarak kestiğimiz kurbanlarımızla her sene tazeliyoruz.
Ailem