Kuran-ı Kerim DİYANET Türkçe meali online okumak için buradan

59-el-HASR
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Göklerde ve yerde olanlarin hepsi Allah'i tesbih etmektedir. O, üstündür, hikmet sahibidir.

2. Ehl-i kitaptan inkâr edenleri, ilk sürgünde yurtlarindan çikaran O'dur. Siz onlarin çikacaklarini sanmamistiniz. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah'tan koruyacagini sanmislardi. Ama Allah (O'nun azabi), onlara beklemedikleri yerden geliverdi. O, yüreklerine korku düsürdü; öyle ki evlerini hem kendi elleriyle, hem de müminlerin elleriyle harap ediyorlardi. Ey akil sahipleri! Ibret alin.

3. Eger Allah onlara sürgünü yazmamis olsaydi, elbette onlari dünyada (baska sekilde) cezalandiracakti. Ahirette de onlar için cehennem azabi vardir.

4. Bu, onlarin Allah'a ve Peygamberine karsi gelmelerinden dolayidir. Kim Allah'a karsi gelirse bilsin ki Allah'in cezalandirmasi çetindir.

5. Hurma agaçlarindan, herhangi birini kesmeniz veya oldugu gibi birakmaniz hep Allah'in izniyledir ve O'nun yoldan çikanlari rezil etmesi içindir.

6. Allah'in, onlardan (mallarindan) Peygamberine verdigi ganimetler için siz at ve deve kosturmus degilsiniz. Fakat Allah, peygamberlerini diledigi kimselere karsi üstün kilar. Allah her seye kadirdir.

7. Allah'in, (fethedilen) ülkeler halkindan Peygamberine verdigi ganimetler, Allah, Peygamber, yakinlari, yetimler, yoksullar ve yolda kalmislar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalniz zenginler arasinda dolasan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alin, size ne yasakladiysa ondan da sakinin. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'in azabi çetindir.

8. (Allah'in verdigi bu ganimet mallari,) yurtlarindan ve mallarindan uzaklastirilmis olan, Allah'tan bir lütuf ve riza dileyen, Allah'in dinine ve Peygamberine yardim eden fakir muhacirlerindir. Iste dogru olanlar bunlardir.

9. Daha önceden Medine'yi yurt edinmis ve gönüllerine imani yerlestirmis olan kimseler, kendilerine göç edip gelenleri severler ve onlara verilenlerden dolayi içlerinde bir rahatsizlik hissetmezler. Kendileri zaruret içinde bulunsalar bile onlari kendilerine tercih ederler. Kim nefsinin cimriliginden korunursa, iste onlar kurtulusa erenlerdir.

10. Bunlarin arkasindan gelenler söyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmis imanli kardeslerimizi bagisla; kalplerimizde, iman edenlere karsi hiçbir kin birakma! Rabbimiz! Süphesiz ki sen çok sefkatli, çok merhametlisin!

11. Münafiklarin, kitap ehlinden inkâr eden dostlarina: Eger siz yurdunuzdan çikarilirsaniz, mutlaka biz de sizinle beraber çikariz; sizin aleyhinizde kimseye asla uymayiz. Eger savasa tutusursaniz, mutlaka yardim ederiz, dediklerini görmedin mi? Allah, onlarin yalanci olduklarina sahitlik eder.

12. Andolsun, eger onlar çikarilsalar, onlarla beraber çikmazlar; savasa tutusmus olsalar, onlara yardim etmezler; yardim etseler bile arkalarini dönüp kaçarlar, sonra kendilerine de yardim edilmez.

13. Onlarin içlerinde size karsi duyduklari korku, Allah'a olan korkularindan daha siddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.

14. Onlar müstahkem sehirlerde veya siperler arkasinda bulunmaksizin sizinle toplu halde savasamazlar. Kendi aralarindaki savaslari ise çetindir. Sen onlari derli toplu sanirsin, halbuki kalpleri darmadaginiktir. Böyledir, çünkü onlar aklini kullanmayan bir topluluktur.

15. (Onlarin durumu) kendilerinden az önce geçmis ve yaptiklarinin cezasini tatmis olanlarin durumu gibidir. Onlara acikli bir azap vardir.

16. Münafiklarin durumu tipki seytanin durumu gibidir. Çünkü seytan insana "Inkâr et" der. Insan inkâr edince de: Ben senden uzagim, çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarim, der.

17. Nihayet ikisinin de sonu, içinde ebedî kalacaklari ates olacaktir. Iste bu, zalimlerin cezasidir.

18. Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve herkes, yarina ne hazirladigina baksin. Allah'tan korkun, çünkü Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.

19. Allah'i unutan ve bu yüzden Allah'in da onlara kendilerini unutturdugu kimseler gibi olmayin. Onlar yoldan çikan kimselerdir.

20. Cehennem ehliyle cennet ehli bir olmaz. Cennet ehli, isteklerine erisenlerdir.

21. Eger biz bu Kur'an'i bir daga indirseydik, muhakkak ki onu, Allah korkusundan bas egerek, parça parça olmus görürdün. Bu misalleri insanlara düsünsünler diye veriyoruz.

22. O, öyle Allah'tir ki, O'ndan baska tanri yoktur. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. O, esirgeyendir, bagislayandir.

23. O, öyle Allah'tir ki, kendisinden baska hiçbir tanri yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir, selâmet verendir, emniyete kavusturandir, gözetip koruyandir, üstündür, istedigini zorla yaptiran, büyüklükte esi olmayandir. Allah, müsriklerin ortak kostuklari seylerden münezzehtir.

24. O, yaratan, var eden, sekil veren Allah'tir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanlar O'nun sânini yüceltmektedirler. O, galiptir, hikmet sahibidir.
 
60-el-MÜMTEHINE
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Ey iman edenler! Eger benim yolumda savasmak ve rizami kazanmak için çikmissaniz, benim de düsmanim, sizin de düsmaniniz olanlara sevgi göstererek, gizli muhabbet besleyerek onlari dost edinmeyin. Oysa onlar, size gelen gerçegi inkâr etmislerdir. Rabbiniz Allah'a inandiginizdan dolayi Peygamber'i de sizi de yurdunuzdan çikariyorlar. Ben, sizin sakli tuttugunuzu da, açiga vurdugunuzu da en iyi bilenim. Sizden kim bunu yaparsa (onlari dost edinirse) dogru yoldan sapmis olur.

2. Sayet onlar sizi ele geçirirlerse, size düsman kesilecekler, size ellerini ve dillerini kötülükle uzatacaklardir. Zaten inkâr edivermenizi istemektedirler.

3. Kiyamet günü yakinlariniz ve çocuklariniz size fayda vermezler. Çünkü Allah aranizi ayirir. Allah, yaptiklarinizi görendir.

4. Ibrahim'de ve onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel bir örnek vardir. Onlar kavimlerine demislerdi ki: "Biz sizden ve Allah'i birakip taptiklarinizdan uzagiz. Sizi tanimiyoruz. Siz bir tek Allah'a inanincaya kadar, sizinle bizim aramizda sürekli bir düsmanlik ve öfke belirmistir." Su kadar var ki, Ibrahim babasina: "Andolsun senin için magfiret dileyecegim. Fakat Allah'tan sana gelecek herhangi bir seyi önlemeye gücüm yetmez" demisti. (O müminler söyle dediler) Rabbimiz! Ancak sana dayandik, sana yöneldik. Dönüs de ancak sanadir.

5. Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için deneme konusu kilma, bizi bagisla! Ey Rabbimiz! Yegâne galip ve hikmet sahibi, ancak sensin.

6. Andolsun, onlar sizin için, Allah'i ve ahiret gününü arzu edenler için güzel bir örnektir. Kim yüz çevirirse süphesiz Allah, zengindir, hamde lâyik olandir.

7. Olur ki Allah sizinle düsman olduklariniz arasinda yakinda bir dostluk meydana getirir. Allah gücü yetendir. Allah çok bagislayan, çok esirgeyendir.

8. Allah, sizinle din ugrunda savasmayan ve sizi yurtlarinizdan çikarmayanlara iyilik yapmanizi ve onlara âdil davranmanizi yasaklamaz. Çünkü Allah, adaletli olanlari sever.

9. Allah, yalniz sizinle din ugrunda savasanlari, sizi yurtlarinizdan çikaranlari ve çikarilmaniz için onlara yardim edenleri dost edinmenizi yasaklar. Kim onlarla dost olursa iste zalimler onlardir.

10. Ey iman edenler! Mümin kadinlar hicret ederek size geldigi zaman, onlari, imtihan edin. Allah onlarin imanlarini daha iyi bilir. Eger siz de onlarin inanmis kadinlar olduklarini ögrenirseniz onlari kâfirlere geri göndermeyin. Bunlar onlara helâl degildir. Onlar da bunlara helâl olmazlar. Onlarin (kocalarinin) sarfettiklerini (mehirleri) geri verin. Mehirlerini kendilerine verdiginiz zaman onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Kâfir kadinlari nikâhinizda tutmayin, sarfettiginizi isteyin. Onlar da sarfettiklerini istesinler. Allah'in hükmü budur. Aranizda O hükmeder. Allah bilendir, hikmet sahibidir.

11. Eger eslerinizden biri, sizi birakip kâfirlere kaçar, siz de (onlarla savasip) galip gelirseniz, esleri gitmis olanlara (ganimetten), harcadiklari kadar verin. Inandiginiz Allah'a karsi gelmekten sakinin.

12. Ey Peygamber! Inanmis kadinlar, Allah'a hiçbir seyi ortak kosmamak, hirsizlik yapmamak, zina etmemek, çocuklarini öldürmemek, elleriyle ayaklari arasinda bir iftira uydurup getirmemek, iyi isi islemekte sana karsi gelmemek hususunda sana biat etmeye geldikleri zaman, biatlarini kabul et ve onlar için Allah'tan magfiret dile. Süphesiz Allah, çok bagislayandir, çok esirgeyendir.

13. Ey iman edenler! Kendilerine Allah'in gazap ettigi bir kavmi dost edinmeyin. Zira onlar, kâfirlerin kabirlerdekilerden (onlarin dirilmesinden) ümit kestikleri gibi ahiretten ümit kesmislerdir.
 
61-es-SAFF
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Göklerde ve yerdekilerin hepsi Allah'i tesbih eder. O, üstündür, hikmet sahibidir.

2. Ey iman edenler! Yapmayacaginiz seyleri niçin söylüyorsunuz?

3. Yapmayacaginiz seyleri söylemeniz, Allah katinda büyük bir nefretle karsilanir.

4. Allah, kendi yolunda kenetlenmis bir yapi gibi saf baglayarak savasanlari sever.

5. Bir zaman Musa kavmine: Ey kavmim! Benim, Allah'in size gönderdigi elçisi oldugumu bildiginiz halde niçin beni incitiyorsunuz? demisti. Onlar yoldan sapinca, Allah da kalplerini saptirmisti. Allah, fâsiklar toplulugunu dogru yola iletmez.

6. Hatirla ki, Meryem oglu Isa: Ey Israilogullari! Ben size Allah'in elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'i dogrulayici ve benden sonra gelecek Ahmed adinda bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demisti. Fakat o, kendilerine açik deliller getirince: Bu apaçik bir büyüdür, dediler.

7. Islâm'a çagirildigi halde Allah'a karsi yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah, zalimler toplulugunu dogru yola erdirmez.

8. Onlar agizlariyla Allah'in nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktir.

9. Müsrikler istemeseler de dinini bütün dinlere üstün kilmak için Peygamberini hidayet ve hak ile gönderen O'dur.

10. Ey iman edenler! Sizi aci bir azaptan kurtaracak ticareti size göstereyim mi?

11. Allah'a ve Resûlüne inanir, mallarinizla ve canlarinizla Allah yolunda cihad edersiniz. Eger bilirseniz, bu sizin için daha hayirlidir.

12. Iste bu takdirde O, sizin günahlarinizi bagislar, sizi zemininden irmaklar akan cennetlere, Adn cennetlerindeki güzel meskenlere koyar. Iste en büyük kurtulus budur.

13. Seveceginiz baska bir sey daha var: Allah'tan yardim ve yakin bir fetih. Müminleri (bunlarla) müjdele.

14. Ey iman edenler! Allah'in yardimcilari olun. Nitekim Meryem oglu Isa havârîlere: Allah'a (giden yolda) benim yardimcilarim kimdir? demisti. Havârîler de: Allah (yolunun) yardimcilari biziz, demislerdi. Israilogullarindan bir zümre inanmis, bir zümre de inkâr etmisti. Nihayet biz inananlari, düsmanlarina karsi destekledik. Böylece üstün geldiler.
 
62-el-CUM'A
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Göklerde ve yerde olanlarin hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, azîz ve hakîm olan Allah'i tesbih eder.

2. Çünkü ümmîlere içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onlari temizleyen, onlara Kitab'i ve hikmeti ögreten bir peygamber gönderen O'dur. Kuskusuz onlar önceden apaçik bir sapiklik içindeydiler.

3. (Peygamberi) müminlerden henüz kendilerine katilmamis bulunan diger insanlara da göndermistir. O, azîzdir, hakîmdir.

4. Bu, Allah'in lütfudur. Onu diledigine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.

5. Tevrat'la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerce kitap tasiyan merkebin durumu gibidir. Allah'in âyetlerini yalanlamis olan kavmin durumu ne kötüdür! Allah, zalimler toplulugunu dogru yola iletmez.

6. De ki: Ey yahudiler! Bütün insanlar degil de, yalniz, kendinizin Allah'in dostlari oldugunuzu iddia ediyorsaniz, bunda da samimi iseniz, haydi ölümü temenni edin (bakalim)!

7. Ama onlar, önceden yaptiklarindan dolayi ölümü asla temenni etmezler. Allah, zalimleri çok iyi bilir.

8. De ki: Sizin kendisinden kaçtiginiz ölüm, muhakkak sizi bulacaktir. Sonra da görüleni ve görülmeyeni bilen Allah'a döndürüleceksiniz de O size bütün yaptiklarinizi haber verecektir.

9. Ey iman edenler! Cuma günü namaza çagirildigi (ezan okundugu) zaman, hemen Allah'i anmaya kosun ve alis verisi birakin. Eger bilmis olsaniz, elbette bu, sizin için daha hayirlidir.

10. Namaz kilininca artik yeryüzüne dagilin ve Allah'in lütfundan isteyin. Allah'i çok zikredin; umulur ki kurtulusa erersiniz.

11. Onlar bir ticaret ve eglence gördükleri zaman hemen dagilip ona giderler ve seni ayakta birakirlar. De ki: Allah'in yaninda bulunan, eglenceden ve ticaretten daha yararlidir. Allah, rizik verenlerin en hayirlisidir.
 
63-el-MÜNÂFIKÛN
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

l. Münafiklar sana geldiklerinde: Sahitlik ederiz ki sen Allah'in Peygamberisin, derler. Allah da bilir ki sen elbette, O'nun Peygamberisin. Allah, münafiklarin kesinlikle yalanci olduklarini bilmektedir.

2. Yeminlerini kalkan yapip Allah yolundan yan çizdiler. Gerçekten onlarin yaptiklari ne kötüdür!

3. Bunun sebebi, onlarin önce iman edip sonra inkâr etmeleridir. Bu yüzden kalpleri mühürlenmistir. Artik onlar hiç anlamazlar.

4. Onlari gördügün zaman kaliplari hosuna gider, konusurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmis kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanirlar. Düsman onlardir. Onlardan sakin. Allah onlarin canlarini alsin. Nasil bu hale geliyorlar?

5. Onlara: Gelin, Allah'in Peygamberi sizin için magfiret dilesin, denildigi zaman baslarini çevirirler ve sen onlarin, büyüklük taslayarak uzaklastiklarini görürsün.

6. Onlara magfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onlari kesinlikle bagislamayacaktir. Çünkü Allah, yoldan çikmis toplulugu dogru yola iletmez.

7. Onlar: Allah'in elçisinin yaninda bulunanlar için hiçbir sey harcamayin ki dagilip gitsinler, diyenlerdir. Oysa göklerin ve yerin hazineleri Allah'indir. Fakat münafiklar bunu anlamazlar.

8. Onlar: Andolsun, eger Medine'ye dönersek, üstün olan, zayif olani oradan mutlaka çikaracaktir, diyorlardi. Halbuki asil üstünlük, ancak Allah'in, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafiklar bunu bilmezler.

9. Ey iman edenler! Mallariniz ve çocuklariniz sizi Allah'i anmaktan alikoymasin. Kim bunu yaparsa iste onlar ziyana ugrayanlardir.

10. Herhangi birinize ölüm gelip de: Rabbim! Beni yakin bir süreye kadar geciktirsen de sadaka verip iyilerden olsam! demesinden önce, size verdigimiz riziktan harcayin.

11. Allah, eceli geldiginde hiç kimseyi (ölümünü) ertelemez. Allah, yaptiklarinizdan haberdardir.
 
64-et-TEGÂBÜN
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'i tesbih eder. Mülk O'nundur, hamd O'nadir. O her seye kadirdir.

2. Sizi yaratan O'dur. Böyle iken kiminiz kâfir, kiminiz mümindir. Allah yaptiklarinizi görendir.

3. Gökleri ve yeri yerli yerince yaratti. Sizi sekillendirdi ve sekillerinizi de güzel yapti. Dönüs ancak O'nadir.

4. Göklerde ve yerde olanlari bilir. Gizlediklerinizi ve açiga vurduklarinizi da bilir. Allah kalplerde olani bilendir.

5. Daha önce inkâr edenlerin haberi size ulasmadi mi? Iste onlar (dünyada) yaptiklarinin cezasini tattilar. Onlar için aci bir azap da vardir.

6. (O azabin sebebi) su ki, onlara peygamberleri apaçik deliller getirmislerdi, fakat onlar: Bir beser mi bizi dogru yola götürecekmis? dediler, inkâr ettiler ve yüz çevirdiler. Allah da hiçbir seye muhtaç olmadigini gösterdi. Allah zengindir, hamde lâyiktir.

7. Inkâr edenler, kesinlikle diriltilmeyeceklerini ileri sürdüler. De ki: Hayir! Rabbime andolsun ki mutlaka diriltileceksiniz, sonra yaptiklariniz size haber verilecektir. Bu, Allah'a göre kolaydir.

8. Onun için Allah'a, Peygamberine ve indirdigimiz o nûra (Kur'an'a) inanin. Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

9. Mahser vaktinde sizi toplayacagi gün, iste o zarar günüdür. (Ancak) kim Allah'a inanir ve yararli is yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter, onu (ve benzerlerini), içinde ebedî kalacaklari, altlarindan irmaklar akan cennetlere sokar. Iste büyük kurtulus budur.

10. Inkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, iste onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedî kalacaklardir. Ne kötü gidilecek yerdir orasi!

11. Allah'in izni olmaksizin hiçbir musibet isabet etmez. Kim Allah'a inanirsa, Allah onun kalbini dogruya götürür. Allah her seyi bilendir.

12. Allah'a itaat edin, Peygamber'e de itaat edin. Yüz çevirirseniz bilin ki, elçimize düsen apaçik bir duyurmadir.

13. Allah; O'ndan baska hiçbir ilâh yoktur. Müminler yalniz Allah'a dayanip güvensinler.

14. Ey iman edenler! Eslerinizden ve çocuklarinizdan size düsman olanlar da vardir. Onlardan sakinin. Ama affeder, kusurlarini baslarina kakmaz, kusurlarini örterseniz, bilin ki, Allah çok bagislayan, çok esirgeyendir.

15. Dogrusu mallariniz ve çocuklariniz sizin için bir imtihandir: Büyük mükâfat ise Allah'in yanindadir.

16. O halde gücünüz yettigince Allah'a isyandan kaçinin. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliginize olarak harcayin. Kim nefsinin cimriliginden korunursa iste onlar kurtulusa erenlerdir.

17. Eger Allah'a (rizasi ugruna) ödünç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat arttirir ve sizi bagislar. Allah çok mükâfat verendir, ceza vermekte acele etmeyendir.

18. Görülmeyeni ve görüleni bilendir. Üstündür, hikmet sahibidir.
 
65-et-TALÂK
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Ey Peygamber! Kadinlari bosayacaginizda, onlari iddetlerini gözeterek bosayin ve iddeti de sayin. Rabbiniz Allah'tan korkun. Apaçik bir hayasizlik yapmalari hali bir yana, onlari evlerinden çikarmayin, kendileri de çikmasinlar. Bunlar Allah'in sinirlaridir. Kim Allah'in sinirlarini asarsa, süphesiz kendine zulmetmis olur. Bilemezsin, olur ki Allah, bundan sonra bir durum ortaya çikariverir.

2. Iddet müddetlerini doldurduklarinda onlari ya mesru ölçüler içerisinde (nikâhiniz altinda) tutun veya onlardan mesru ölçülere göre ayrilin. Içinizden adalet sahibi iki kisiyi de sahit tutun. Sahitligi Allah için yapin. Iste bu, Allah'a ve ahiret gününe inananlara verilen ögüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çikis yolu ihsan eder.

3.Ve ona beklemedigi yerden rizik verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Süphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her sey için bir ölçü koymustur.

4. Kadinlariniz içinden âdetten kesilmis olanlarla, âdet görmeyenler hususunda tereddüt ederseniz, onlarin bekleme süresi üç aydir. Gebe olanlarin bekleme süresi ise, yüklerini birakmalari (dogum yapmalari)dir. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona isinde bir kolaylik verir.

5. Iste bu, Allah'in size indirdigi buyrugudur. Kim Allah'tan korkarsa Allah onun kötülüklerini örter ve onun mükâfatini arttirir.

6. Onlari gücünüz ölçüsünde oturdugunuz yerin bir bölümünde oturtun, onlari sikistirip (gitmelerini saglamak için) kendilerine zarar vermeye kalkismayin. Eger hâmile iseler, dogum yapincaya kadar nafakalarini verin. Sizin için çocugu emzirirlerse onlara ücretlerini verin, aranizda uygun bir sekilde anlasin. Eger anlasamazsaniz çocugu, baska bir kadin emzirecektir.

7. Imkâni genis olan, nafakayi imkânlarina göre versin; rizki daralmis bulunan da Allah'in kendisine verdigi kadarindan nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdigi imkândan fazlasiyla yükümlü kilmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylik yaratacaktir.

8. Rabbinin ve O'nun elçilerinin emrinden uzaklasip azmis nice memleketler vardir ki, biz onlari (ahalisini) çetin bir hesaba çekmis ve onlari görülmemis azaba çarptirmisizdir.

9. Böylece onlar da yaptiklarinin karsiligini tatmislar ve islerinin sonu tam bir hüsran olmustur.

10. Allah onlara siddetli bir azap hazirlamistir. Ey inanan akil sahipleri! Allah'tan korkun. Allah size gerçekten bir uyarici (kitap) indirmistir.

11. Iman edip sâlih amel isleyenleri, karanliklardan aydinliga çikarmak için size Allah'in apaçik âyetlerini okuyan bir Peygamber göndermistir. Kim Allah'a inanir ve faydali is yaparsa Allah onu, altlarindan irmaklar akan, içinde ebedî kalacaklari cennetlere sokar. Allah o kimse için gerçekten güzel bir rizik vermistir.

12. Allah, yedi kat gögü ve yerden bir o kadarini yaratandir. Ferman bunlar arasindan inip durmaktadir ki, böylece Allah'in her seye kadir oldugunu ve her seyi ilmiyle kusattigini bilesiniz.
 
66-et-TAHRÎM
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Ey Peygamber! Eslerinin rizasini gözeterek Allah'in sana helâl kildigi seyi niçin kendine haram ediyorsun? Allah çok bagislayan, çok esirgeyendir.

2. Allah, (gerektiginde) yeminlerinizi bozmanizi size mesru kilmistir. Sizin yardimciniz Allah'tir. O, bilendir, hikmet sahibidir.

3. Peygamber, eslerinden birine gizlice bir söz söylemisti. Fakat esi, o sözü baskalarina haber verip Allah da bunu Peygamber'e açiklayinca, Peygamber bir kismini bildirmis, bir kismindan da vazgeçmisti. Peygamber bunu ona haber verince esi: Bunu sana kim bildirdi? dedi. Peygamber: Bilen, her seyden haberdar olan Allah bana haber verdi, dedi.

4. Eger ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz, (yerinde olur). Çünkü kalpleriniz sapmisti. Ve eger Peygamber'e karsi birbirinize arka verirseniz bilesiniz ki onun dostu ve yardimcisi Allah, Cebrail ve müminlerin iyileridir. Bunlarin ardindan melekler de (ona) yardimcidir.

5. Eger o sizi bosarsa Rabbi ona, sizden daha iyi kendini Allah a veren, inanan, sebatla itaat eden, tevbe eden, ibadef eden, oruç tutan, dul ve bâkire esler verebilir.

6. Ey inananlar! Kendinizi ve ailenizi, yakiti insanlar ve taslar olan atesten koruyun. Onun basinda, acimasiz, güçlü, Allah'in kendilerine buyurduguna karsi gelmeyen ve emredildiklerini yapan melekler vardir.

7. Ey kâfirler! Bugün özür dilemeyin! Siz ancak islediklerinizin cezasini çekeceksiniz, (denilir).

8. Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandirmayacagi günde Allah sizi, içlerinden irmaklar akan cennetlere sokar. Onlarin önlerinden ve saglarindan (amellerinin) nûrlari aydinlatip gider de, "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bagisla; çünkü sen her seye kadirsin" derler.

9. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafiklara karsi cihad et, onlara karsi sert davran. Onlarin varacagi yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür!

10. Allah, inkâr edenlere, Nuh'un karisi ile Lût'un karisini misal verdi. Bu ikisi, kullarimizdan iki sâlih kisinin nikâhlari altinda iken onlara hainlik ettiler. Kocalari Allah'tan gelen hiçbir seyi onlardan savamadi. Onlara: Haydi, atese girenlerle beraber siz de girin! denildi.

11. Allah, inananlara da Firavun'un karisini misal gösterdi. O: Rabbim! Bana katinda, cennette bir ev yap; beni Firavun'dan ve onun (kötü) isinden koru ve beni zalimler toplulugundan kurtar! demisti.

12. Iffetini korumus olan, Imran kizi Meryem'i de (Allah örnek gösterdi). Biz, ona ruhumuzdan üfledik ve Rabbinin sözlerini ve kitaplarini tasdik etti. O gönülden itaat edenlerdendi.
 
67-el-MÜLK
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Mutlak hükümranlik elinde olan Allah, yüceler yücesidir ve O'nun her seye gücü yeter.

2. O ki, hanginizin daha güzel davranacagini sinamak için ölümü ve hayati yaratmistir. O, mutlak galiptir, çok bagislayicidir.

3. O ki, birbiri ile âhenktar yedi gögü yaratmistir. Rahmân olan Allah'in yaratisinda hiçbir uygunsuzluk göremezsin. Gözünü çevir de bir bak, bir bozukluk görebiliyor musun?

4. Sonra gözünü, tekrar tekrar çevir bak; göz (aradigi bozuklugu bulmaktan) âciz ve bitkin halde sana dönecektir.

5. Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakin olan gögü kandillerle donattik. Bunlari seytanlara atis taneleri yaptik ve onlara alevli ates azabini hazirladik.

6. Rablerini inkâr edenler için cehennem azabi vardir. O, ne kötü dönüstür!

7. Oraya atildiklarinda, onun kaynarken çikardigi ugultuyu isitirler.

8. Neredeyse cehennem öfkesinden çatlayacak! Her ne zaman oraya bir topluluk atilsa, onun bekçileri onlara: Size, (bu azap ile) korkutucu bir peygamber gelmemis miydi? diye sorarlar.

9. Onlar söyle cevap verirler: Evet, dogrusu bize, (bu azap ile) korkutan bir peygamber gelmisti; fakat biz (onu) yalan saymis ve: Allah'in bir sey gönderdigi yok; siz olsa olsa büyük bir sapiklik içindesiniz! demistik.

10. Ve: Sayet kulak vermis veya aklimizi kullanmis olsaydik, (simdi) su alevli cehennemin mahkûmlari arasinda olmazdik! diye ilâve ederler.

11. Böylece günahlarini itiraf ederler. Artik (Allah'in rahmetinden) uzak olsun, o alevli cehennemin mahkûmlari!

12. Fakat daha görmeden Rablerinden (azabindan) korkanlara gelince, onlar için gerçekten hem bagislanma hem de büyük mükâfat vardir.

13. Sözünüzü ister gizleyin, ister açiga vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.

14. Hiç yaratan bilmez mi? O, en ince isleri görüp bilmektedir ve her seyden haberdardir.

15. Yeryüzünü size boyun egdiren O'dur. Su halde yerin omuzlarinda (üzerinde) dolasin ve Allah'in rizkindan yeyin. Dönüs ancak O'nadir.

16. Gökte olanin, sizi yere batirivermeyeceginden emin misiniz? O zaman yer sarsildikça sarsilir.

17. Yahut gökte olanin üzerinize tas yagdiran (bir firtina) göndermeyeceginden emin misiniz? Iste (bu) tehdidimin ne demek oldugunu yakinda bileceksiniz!

18. Andolsun ki, onlardan öncekiler de (bunu) yalan saymislardi; ama benim karsilik olarak verdigim azap nasil olmustu!

19. Üstlerinde kanatlarini aça-kapata uçan kuslari (hiç) görmediler mi? Onlari (havada) rahmân olan Allah'tan baskasi tutmuyor. Süphesiz O her seyi görmektedir.

20. Rahmân olan Allah'a karsi su size yardim edecek askerleriniz hani kimlerdir? Inkârcilar ancak derin bir gaflet içinde bulunmaktadirlar.

21. Allah size verdigi rizki kesiverse, size rizik verebilecek olan kimdir? Hayir, onlar azginlik ve nefrette direnip durmaktadirlar.

22. Simdi (düsünün bakalim), yüz üstü kapanarak yürüyen mi (varilacak) yere daha iyi erisir, yoksa dogru yolda düzgün yürüyen mi?

23. (Resûlüm!) De ki: Sizi yaratan, size isitme duyusu, gözler ve kalpler veren O'dur. Ne az sükrediyorsunuz!

24. De ki: Sizi yeryüzünde çogaltip yayan O'dur; ancak O'nun huzuruna gelip toplanacaksiniz.

25. "Dogru sözlü iseniz (söyleyin), bu tehdit hani ne zaman (gerçeklesecek)?" derler.

26. De ki: O bilgi, ancak Allah'a mahsustur. Ben ise sadece apaçik bir uyariciyim.

27. Ama onu (azabi) yakindan gördükleri zaman, inkâr edenlerin yüzleri kararacak ve (kendilerine): Iste sizin isteyip durdugunuz budur! denecektir.

28. De ki: Allah beni ve beraberimdekileri (sizin istediginiz üzere) yok etse veya (öyle olmayip da) bizi esirgese, (söyleyin bakalim) inkârcilari yakici azaptan kurtaracak kimdir?

29. De ki: (Sizi imana davet ettigimiz) O (Allah) çok esirgeyicidir; biz O'na iman etmis ve sirf O'na güvenip dayanmisizdir. Siz kimin apaçik bir sapiklik içinde oldugunu yakinda ögreneceksiniz!

30. De ki: Suyunuz çekiliverse, söyleyin bakalim, size kim bir akar su getirebilir?
 
68-el-KALEM
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Nûn. Kaleme ve (kalem tutanlarin) yazdiklarina andolsun ki,

2.Sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun degilsin.

3. Hiç süphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardir.

4. Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.

5. (Sen de) göreceksin, onlar da görecekler,

6. Hanginizde delilik oldugunu yakinda .

7. Dogrusu Rabbin, kendi yolundan sapan kisiyi en iyi bilendir, hidayete erenleri de en iyi bilen O'dur.

8. O halde, (hakikati) yalan sayanlara boyun egme!

9. Onlar isterler ki, sen yumusak davranasin da onlar da sana yumusak davransinlar.

10.Sunlarin hiçbirine itâat etme :yemin edip duran,asagilik,

11.(Herkesi) kötülegen,söz götürüp getiren,

12. Hayra engel olan, mütecâviz ve saldirgan günahkar,

13.Kaba ve kötülükle damgali,

14.Mal ve ogullar sahibi olmus diye (böyle yolunu sasirmis)

15. Ona âyetlerimiz okundugu zaman o, "Öncekilerin masallari!" der.

16. Biz yakinda onun burnuna damga vuracagiz (kibirini kirip rezil edecegiz).

17. Biz, vaktiyle "bahçe sahipleri" ne belâ verdigimiz gibi, onlara da belâ verdik. Hani onlar (bahçe sahipleri), sabah olurken (kimse görmeden) onu (mahsullerini) devsireceklerine yemin etmislerdi.

18 Onlar istisna da etmiyorlardi.

19. Fakat onlar daha uykudayken Rabbinin katindan (gönderilen) kusatici bir âfet (ates) bahçeyi sariverdi de,

20.Bahçe kapkara kesildi.

21.Sabah olurken birbirlerine seslendiler.

22. "Madem devsireceksiniz, hadi erkenden mahsülünüzün basina gidin!" diye.

23. Derken yürüyorlardi; fisildasiyorlardi.

24. "Sakin bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yaniniza sokulmasin"diye.

25.(Evet yoksullara yardima) güçleri yettigi halde, onlari yardimdan mahrum etmek niyet ve azmi ile erkenden yola düstüler.

26. Fakat bahçeyi gördüklerinde: Mutlaka yolumuzu sasirmis olmaliyiz! dediler.

27. Yok yok, dogrusu biz mahrum birakilmisiz!

28. Içlerinden en makul olani söyle dedi: Ben size "Rabbinizi tesbih etsenize" dememis miydim?

29. Rabbimizi tesbih ederiz; dogrusu biz (kendi kendimize) yazik etmisiz, dediler.

30. Ardindan, kabahati birbirlerine yüklemeye basladilar.

31. (Nihayet) söyle dediler: Yaziklar olsun bize! Gerçekten biz azgin kisilermisiz.

32. Belki Rabbimiz bize bunun yerine daha iyisini verir. Çünkü biz (artik) Rabbimizi(O'nun hosnutlugunu) arzuluyoruz.

33. Iste azap böyledir. Ahiret azabi ise elbette daha büyüktür. Keske bilselerdi!

34. Su da muhakkak ki, takvâ sahipleri için Rableri katinda nimetleri bol cennetler vardir.

35. Öyle ya, (Allah'a) teslimiyet gösterenleri, (o) günahkârlar gibi tutar miyiz hiç?

36. Size ne oluyor? Ne biçim hüküm veriyorsunuz?

37. Yoksa size ait bir kitap var da, (bu bâtil inanislari) onda mi okuyorsunuz?

38. Onda, begendiginiz her sey sizin için mutlaka vardir (diye mi yazili)?

39. Yoksa, "Ne hükmederseniz mutlaka sizindir" diye sizin lehinize olarak tarafimizdan verilmis, kiyamet gününe kadar geçerli kesin sözler mi var?

40. Sor onlara: Bu iddiayi onlarin hangisi savunacak?

41. Yoksa ortaklari mi var onlarin? Sözlerinde dogru iseler, hadi getirsinler ortaklarini!

42. O gün incikten açilir ve secdeye davet edilirler; fakat güç getiremezler.

43. Gözleri horluktan asagi düsmüs bir halde kendilerini zillet bürür. Halbuki onlar, sapasaglam iken de secdeye davet ediliyorlardi (fakat yine secde etmiyorlardi).

44. (Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur'an'i) yalan sayani bana birak (kendini üzme). Biz onlari, bilmedikleri bir yönden yavas yavas azaba yaklastiriyoruz.

45. Onlara mühlet veriyorum. Dogrusu benim fendim çok saglamdir!

46. Yoksa sen onlardan bir ücret istiyorsun da bu yüzden onlar agir bir borç altinda mi kaliyorlar?

47. Yahut gaybin bilgisi onlarin nezdinde de, onlar mi (istedikleri gibi) yaziyorlar?

48. Sen Rabbinin hükmünü sabirla bekle. Balik sahibi (Yunus) gibi olma. Hani o, dertli dertli Rabbine niyaz etmisti.

49. Sayet Rabbinden ona bir nimet yetismemis olsaydi o, mutlaka, kinanacak bir halde issiz bir diyara atilacakti.

50. Fakat ardindan, Rabbi onu seçti (vahiy verdi) ve onu sâlihlerden kildi.

51. O inkâr edenler Zikr'i (Kur'an'i) isittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devirivereceklerdi. Hâla da (kin ve hasetlerinden) "Hiç süphe yok o bir delidir" derler.

52. Oysa o (Kur'an), âlemler için ancak bir ögüttür.
 
69-el-HÂKKA
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Gerçeklesecek olan;

2. (Evet) nedir o gerçeklesecek olan?

3. Gerçeklesecek olanin (kiyametin) ne oldugunu sen nereden bileceksin?

4. Semûd ve Ad kavimleri, kapilarini çalacak felâketi (kiyameti) yalan saymislardi.

5. Semûd'a gelince: Onlar pek zorlu (bir sarsinti) ile helâk edildiler.

6. Ad kavmi ise, ugultulu, kasip kavuran bir firtina ile mahvedildiler.

7. Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onlarin üzerine musallat etti. Öyle ki (eger orada olsaydin), o kavmi, içi bos hurma kütükleri gibi oracikta yere serilmis halde görürdün.

8. Simdi onlardan arda kalan bir sey görüyor musun?

9. Firavun, ondan öncekiler ve alti üstüne getirilen beldeler halki (Lût kavmi) hep o günahi (sirki) islediler.

10. Böylece Rablerinin peygamberlerine karsi geldiler, O da onlari pek siddetli bir sekilde yakalayiverdi.

11. Süphesiz, su bastigi vakit sizi gemide biz tasidik;

12. Onu sizin için bir ibret ve ögüt yapalim ve belleyici kulaklar onu bellesin diye.

13. Artik Sûr'a bir tek defa üflendigi,

14. Yeryüzü ve daglar kaldirilip birbirine tek çarpisla çarpilip darmadagin edildigi zaman,

15. iste o gün olacak olur (kiyamet kopar).

16. Gök de yarilir ve artik o gün o, çökmeye yüz tutar.

17. Melekler onun (gögün) etrafindadir. O gün Rabbinin arsini, bunlarin da üstünde sekiz (melek) yüklenir.

18. (Ey insanlar! ) O gün (hesap için) huzura alinirsiniz; size ait hiçbir sir gizli kalmaz.

19. Kitabi sag tarafindan verilen:" Alin, kitabimi okuyun" der.

20." Dogrusu ben, hesabimla karsilasacagimi zaten biliyordum."

21. Artik o, hosnut kalacagi bir hayat içindedir,

22. Yüce bir cennette,

23. Meyveleri sarkmis halde.

24. (Onlara denir ki) Geçmis günlerde islediklerinize (iyi amellerinize) karsilik, âfiyetle yeyin, için.

25. Kitabi sol tarafindan verilene gelince,der ki:" Keske, bana kitabim verilmeseydi!"

26."Su hesabimin ne oldugunu bilmeseydim!"

27. Keske onunla (ölümümle) her is olup bitseydi!

28. Malim bana hiç fayda saglamadi;

29. Saltanatim da benden (koptu), yok olup gitti.

30. Onu yakalayin da, (ellerini boynuna) baglayin;

31. Sonra alevli atese atin onu!

32. Sonra da onu yetmis arsin uzunlugunda bir zincir içinde oraya sokun!

33. Çünkü o, ulu Allah'a iman etmezdi,

34. Yoksulu doyurmaya tesvik etmezdi.

35. Bu sebeple, bugün burada onun candan bir dostu yoktur.

36. Irinden baska yiyecek de yoktur.

37. Onu (bile bile )hata isleyenlerden baskasi yemez.

38. Görebildikleriniz üzerine yemin ederim,

39. Ve göremediklerinize ki,

40. Hiç süphesiz o (Kur'an), çok serefli bir elçinin sözüdür.

41. Ve o, bir sair sözü degildir. Ne de az iman ediyorsunuz!

42. Bir kâhin sözü de degildir (o). Ne de az düsünüyorsunuz!

43. (O), âlemlerin Rabbi tarafindan indirilmistir.

44. Eger (Peygamber) bize atfen bazi sözler uydurmus olsaydi,

45. Elbette onu kiskivrak yakalardik.

46. Sonra onun can damarini koparirdik (onu yasatmazdik).

47. Hiçbiriniz buna mâni de olamazdiniz.

48. Dogrusu o (Kur'an), takvâ sahipleri için bir ögüttür.

49. Içinizde (onu) yalan sayanlar bulundugunu süphesiz bilmekteyiz.

50. Muhakkak o, kâfirler için bir iç yarasidir.

51. Ve o, gerçekten kat'î bilginin ta kendisidir.

52. O halde, ulu Rabbinin adini yüceltip noksanliklardan tenzih et.
 
70-el-MEÂRIC
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

l. Bir soran inecek azabi sordu:

2.Inkârcilar için;ki onu savacak yoktur,

3. Yükselme derecelerinin sahibi olan Allah katindan.

4. Melekler ve Rûh (Cebrail), oraya, miktari (dünya senesi ile) ellibin yil olan bir günde yükselip çikar.

5. (Resûlüm!) Simdi sen güzelce sabret.

6. Dogrusu onlar, o azabi (ihtimalden) uzak görüyorlar.

7. Biz ise onu yakin görmekteyiz.

8. O gün gökyüzü, erimis maden gibi olur.

9. Daglar da atilmis yüne döner.

10. Dost, dostu sormaz.

11. Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdindedir). Günahkâr kimse ister ki, o günün azabindan (kurtulus için), ogullarini,

12. Karisini ve kardesini,

13. Kendisini koruyup barindiran tüm ailesini

14. Ve yeryüzünde kim varsa hepsini fidye olarak versin de, tek kendini kurtarsin.

15. Fakat ne mümkün! Bilinmeli ki, o (cehennem) alevlenen bir atestir.

16. Derileri kavurup soyar.

17. Yüz çevirip geri döneni, (kendine) çagirir!

18. (Servet) toplayip yigan kimseyi!.

19. Gerçekten insan, pek hirsli (ve sabirsiz) yaratilmistir.

20. Kendisine fenalik dokundugunda sizlanir, feryat eder.

21. Ona imkân verildiginde ise pinti kesilir.

22. Ancak sunlar öyle degildir: Namaz kilanlar,

23.Ki, onlar namazlarinda devamlidirlar (ihmal göstermezler;).

24. Mallarinda, belli bir hak vardir,

25. Sâile ve mahrûma(vermek için).

26. Ceza (ve hesap) gününün dogruluguna inananlar;

27. Rab'lerinin azabindan korkanlar,

28. Ki Rab'lerinin azabi(na karsi) emin olunamaz;

29. Irzlarini koruyanlar

30. Ancak eslerine ve cariyelerine karsi müstesna; çünkü onlar kinanmaz;

31.Bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taskinlarin ta kendileridir,

32. Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler;

33. Sahitliklerini (dosdogru) yapanlar;

34. Namazlarini koruyanlar;

35. Iste bunlar, cennetlerde agirlanirlar.

36. (Resûlüm!) O kâfirlere ne oluyor ki, sana dogru kosuyorlar?

37. Bölük bölük sagindan ve solundan(gelip etrafini sariyorlar)

38. Onlardan her biri nimet cennetine sokulacagini mi umuyor?

39. Hayir (hiç ummasinlar!) Süphesiz biz onlari, kendilerinin de bildikleri seyden yarattik (fakat ibret almadilar, imana gelmediler).

40. Dogularin ve batilarin Rabbine yemin ederim ki, bizim gücümüz yeter:

41. Süphesiz onlarin yerine daha iyilerini getirmeye bizim gücümüz yeter ve kimse bizim önümüze geçemez.

42. Ama sen onlari (simdilik) birak da, tehdit edildikleri günlerine kavusuncaya dek dalsinlar, oynayadursunlar.

43. O gün onlar, sanki dikili bir seye kosuyorlar gibi, kabirlerinden firlaya firlaya çikarlar.

44.Gözleri horluktan asagi düsmüs ve kendileri zillete bürünmüs bir halde.Iste bu, onlarin tehdit edilegeldikleri gündür!
 
71-NÛH
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Kendilerine yakici bir azap gelmeden önce kavmini uyar, diye Nuh'u kendi kavmine gönderdik.

2."Ey kavmim dedi,ben sizin için açik bir uyariciyim"

3. "Allah'a kulluk edin; O'na karsi gelmekten sakinin ve bana itaat edin."

4. "Ki Allah bir kisim günahlarinizi bagislasin ve sizi belli bir vâdeye kadar tehir etsin (muahaze etmeden yasatsin)" Bilinmeli ki Allah'in tayin ettigi vâde gelince, artik o ertelenmez. Keske bilseydiniz!"

5. (Sonra Nuh) Rabbim! dedi, dogrusu ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim;

6. Fakat benim davetim, ancak kaçmalarini arttirdi.

7. Gerçekten de, (imana gelmeleri ve böylece) günahlarini bagislaman için onlari ne zaman davet ettiysem, parmaklarini kulaklarina tikadilar, (beni görmemek için) elbiselerine büründüler, ayak dirediler, kibirlendikçe kibirlendiler.

8. Sonra, ben kendilerine haykirarak davette bulundum.

9. Sonra, onlarla hem açiktan açiga hem de gizli gizli konustum.

10. Dedim ki : Rabbinizden magfiret dileyin; çünkü O çok bagislayicidir.

11. (Magfiret dileyin ki,) üzerinize gökten bol bol yagmur indirsin,

12. Mallarinizi ve ogullarinizi çogaltsin, size bahçeler ihsan etsin, sizin için irmaklar akitsin.

13. Size ne oluyor ki, Allah'a büyüklügü yakistiramiyorsunuz?

14. Oysa, sizi türlü merhalelerden geçirerek O yaratmistir.

15. Görmediniz mi, Allah yedi gögü birbiriyle ahenktar olarak nasil yaratmis!

16. Onlarin içinde ayi bir nûr kilmis, günesi de bir çerag yapmistir.

17. Allah, sizi de yerden ot (bitirir) gibi bitirmistir.

18. Sonra sizi yine oraya döndürecek ve sizi yeniden çikaracaktir.

19. "Allah,yeryüzünü sizin için bir sergi yapmistir."

20. "Ki, onda genis yollar edinip dolasabilesiniz.(diye).

21. (Ögütlerinin fayda vermemesi üzerine) Nuh: Rabbim! dedi, dogrusu bunlar bana karsi geldiler de, mali ve çocugu kendi ziyanini arttirmaktan baska ise yaramayan kimseye uydular.

22. Bunlar da, büyük hileler, büyük desiseler kurdular!

23. Ve dediler ki: Sakin ilâhlarinizi birakmayin; hele Ved'den, Suvâ'dan, Yegûs'tan, Ye'ûk'tan ve Nesr'den asla vazgeçmeyin!

24. (Böylece) onlar gerçekten birçoklarini saptirdilar. (Rabbim!) Sen de bu zalimlerin ancak saskinliklarini arttir!

25. Bunlar, günahlari yüzünden suda boguldular, ardindan da atese sokuldular ve o zaman Allah'a karsi yardimcilar da bulamadilar.

26. Nuh: "Rabbim! dedi, yeryüzünde kâfirlerden hiç kimseyi birakma!"

27. "Çünkü sen onlari birakirsan kullarini saptirirlar; yalniz ahlâksiz, nankör (insanlar) dogururlar (yetistirirler)."

28. "Rabbim! Beni, ana-babami, iman etmis olarak evime girenleri, iman eden erkekleri ve iman eden kadinlari bagisla, zalimlerin de ancak helâkini arttir."
 
72-el-CINN
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

l. (Resûlüm!) De ki: Cinlerden bir toplulugun (benim okudugum Kur'an'i) dinleyip de söyle söyledikleri bana vahyolunmustur: Gerçekten biz, hârikulâde güzel bir Kur'an dinledik .

2. Dogru yola iletiyor, ona iman ettik. (Artik) kimseyi Rabbimize asla ortak kosmayacagiz.

3. Hakikat su ki, Rabbimizin sâni çok yücedir. O, ne es ne de çocuk edinmistir.

4. Dogrusu bizim beyinsiz olanimiz (iblis veya azgin cinler), Allah hakkinda pekasiri yalanlar uyduruyormus.

5. Halbuki biz, gerek insanlar gerekse cinler Allah hakkinda asla yalan söylemezler, sanmistik.

6. Su da gerçek ki, insanlardan bazi kimseler, cinlerden bazi kimselere siginirlardi da, onlarin taskinliklarini arttirirlardi.

7. Onlar da sizin sandiginiz gibi, Allah'in hiç kimseyi tekrar diriltmeyecegini sanmislardi.

8. Dogrusu biz (cinler), gögü yokladik, fakat onu sert bekçilerle, alev huzmeleriyle doldurulmus bulduk.

9. Halbuki, (daha önce) biz onun bazi kisimlarinda (haber) dinlemek için oturacak yerler (bulup) oturuyorduk; fakat simdi kim dinlemek isterse, kendisini gözetleyen bir alev huzmesi buluyor.

10. Bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü murat edildi, yoksa Rableri onlara bir hayir mi diledi?

11. Gerçekten biz, -kimimiz sâlih kisiler, kimimiz ise bunlardan asagida olmak üzere- türlü türlü yollar tutmustuk.

12. (Artik) su gerçegi süphesiz anladik ki, biz yeryüzünde bulunsak da Allah'i âciz birakamayacagiz, baska yere kaçmakla da elinden kurtulamayacagiz.

13. Dogrusu biz, o hidayeti (Kur'an'i) isitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artik ne bir (ecrinin) eksiklige ugratilmasindan ne de haksizlik edilmesinden korkar.

14. Içimizde, (Allah'a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, dogru yolu arayanlardir.

15. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuslardir.

16. Sayet dogru yolda gitselerdi,onlara bol su verirdik.

17.Bu hususta kendilerini denememiz için , Kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse, (Rabbin) onu gitgide artan çetin bir azaba ugratir.

18. Mescidler süphesiz Allah'indir. O halde, Allah ile birlikte kimseye yalvarmayin (ve kulluk etmeyin).

19. Allah'in kulu, O'na yalvarmaya (namaza) kalkinca, neredeyse onun etrafinda keçe gibi birbirlerine geçeceklerdi.

20. (Resûlüm!) De ki: Ben ancak Rabbime yalvaririm ve O'na kimseyi ortak kosmam.

21. De ki: Dogrusu ben (kendi basima) size ne zarar verme ne de fayda saglama gücüne sahibim.

22. De ki: Gerçekten (bana bir kötülük dilerse) Allah'a karsi beni kimse himaye edemez, O'ndan baska siginacak kimse de bulamam.

23. (Benim yaptigim) ancak Allah katindan olani, O'nun gönderdiklerini tebligdir. Artik kim Allah ve Resûlüne karsi gelirse, bilsin ki ona, (kendi gibilerle birlikte) içinde ebedî kalacaklari cehennem atesi vardir.

24. Sonunda, tehdit edilip durduklarini (azabi, kiyameti) gördükleri zaman, kim yardimci olma bakimindan daha güçsüz ve sayica daha az imis, bileceklerdir.

25. De ki: Tehdit edilegeldiginiz (azap), yakin midir, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi koyar, ben bilmem.

26. O bütün görülmeyenleri bilir. Sirlarina kimseyi muttali kilmaz;

27. Ancak, (bildirmeyi) diledigi peygamber bunun disindadir. Çünkü O, bunun önünden ve ardindan gözcüler salar,

28. Ki böylece onlarin (peygamberlerin), Rablerinin gönderdiklerini hakkiyla teblig ettiklerini bilsin. (Allah) onlarin nezdinde olup bitenleri çepeçevre kusatmis ve her seyi bir bir saymistir (kaydetmistir).
 
73-el-MÜZZEMMIL
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Ey örtünüp bürünen (Resûlüm)!

2. Birazi hariç, geceleri kalk namaz kil.

3. (Gecenin) yarisini (kil). Yahut bunu biraz azalt.

4. Ya da bunu çogalt ve Kur'an'i tane tane oku.

5. Dogrusu biz sana (tasimasi) agir bir söz vahyedecegiz.

6. Süphesiz gece kalkisi, (kalp ve uzuvlar arasinda) tam bir uyuma ve saglam bir kiraata daha elverislidir.

7. Zira gündüz vakti, sana uzun bir mesguliyet var.

8. Rabbinin adini an. Bütün varliginla O'na yönel.

9. O, dogunun da batinin da Rabbidir. O'ndan baska ilâh yoktur. Öyleyse yalniz O'nun himayesine sigin.

10. Onlarin (müsriklerin) söylediklerine katlan ve onlardan güzellikle ayril.

11. Nimet içinde yüzen o yalancilari bana birak ve onlara biraz mühlet ver.

12. Hiç süphesiz bizim nezdimizde (onlar için hazirlanmis) boyunduruklar, yakici bir ates, var.

13.Bogazdan geçmez bir yiyecek ve elem verici bir azap var.

14. O gün (kiyamet günü) yeryüzü ve daglar sarsilir; daglar çöküntü ile akip giden kum yiginina döner.

15. Nasil Firavun'a bir elçi göndermis idiysek dogrusu size de, hakkinizda sahitlik edecek bir peygamber gönderdik.

16. Ama Firavun o peygambere karsi gelmis, biz de onu agir ve çetin bir sekilde muaheze etmistik.

17. Peki inkâr ederseniz, çocuklari ak saçli ihtiyarlara çevirecek o günden kendinizi nasil koruyabileceksiniz?

18. Gökyüzü bile onunla (o günün dehsetiyle) yarilacaktir. Allah'in vâdi mutlaka yerine gelir.

19. Iste bu (anlatilanlar), süphesiz bir ögüttür. Artik kim dilerse Rabbine (varan) bir yol tutar.

20. (Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakin kismini, (bazen) yarisini, (bazen de) üçte birini yatmadan (ibadetle) geçirdigini ve beraberinde bulunanlardan bir toplulugun da (böyle yaptigini) Rabbin elbette biliyor. Gece ve gündüzü (içinde olup bitenleri iyiden iyiye) ölçüp biçen ancak Allah'tir. O sizin, bunu sayamayacaginizi bildigi için, sizi bagisladi. Artik, Kur'an'dan kolayiniza geleni okuyun. Allah bilmektedir ki, içinizde hastalar bulunacak, bir kisminiz Allah'in lütfundan (rizik) aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diger bir kisminiz da Allah yolunda çarpisacaklardir. O halde Kur'an'dan kolayiniza geleni okuyun. Namazi kilin, zekâti verin, Allah'a gönül hosluguyla ödünç verin. Kendiniz için önden (dünyada iken) ne iyilik hazirlarsaniz Allah katinda onu bulursunuz; hem de daha üstün ve mükâfatça daha büyük olmak üzere. Allah'tan magfiret dileyin, süphesiz Allah çok bagislayici, çok esirgeyicidir.
 
74-el-MÜDDESSIR
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Ey bürünüp sarinan (Resûlüm)!

2. Kalk, ve (insanlari) uyar.

3. Sadece Rabbini büyük tani.

4. Elbiseni tertemiz tut.

5. Kötü seyleri terket.

6. Yaptigin iyiligi çok görerek basa kakma.

7. Rabbinin rizasina ermek için sabret.

8. O Sûr'a üfürüldügü zaman var ya,

9. Iste o gün zorlu bir gündür.

10. Kâfirler için (hiç de) kolay degildir.

11. Tek olarak yarattigim, kimseyi bana birak,

12. Kendisine genis servet verdim,

13. Göz önünde duran ogullar (verdim),

14.Kendisine bir döseyis dösedim.

15. Üstelik o (nimetlerimi) daha da arttirmami umuyor.

16. Asla (ummasin)! Çünkü o, bizim âyetlerimize karsi alabildigine inatçidir.

17. Ben onu sarp bir yokusa sardiracagim!

18. Zira o, düsündü tasindi, ölçtü biçti.

19. Cani çikasica, ne biçim ölçtü biçti!

20. Sonra, cani çikasica tekrar (ölçtü biçti); nasil ölçtü biçtiyse!

21. Sonra bakti.

22. Sonra kaslarini çatti, suratini asti.

23. En sonunda, kibirini yenemeyip sirt çevirdi.

24. "Bu (Kur'an) dedi, olsa olsa (sihirbazlardan ögrenilip) nakledilen bir sihirdir."

25. Bu, insan sözünden baska bir sey degil."

26. Ben onu sekara (cehenneme) sokacagim.

27. Sen biliyor musun sekar nedir?

28. Hem (bütün bedeni helâk eder, hiçbir sey) birakmaz, hem (eski hale getirip tekrar azap etmekten) vazgeçmez o.

29. Insanin derisini kavurur.

30. Üzerinde ondokuz (muhafiz melek) vardir.

31. Biz cehennemin islerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmisizdir. Onlarin sayisini da inkârcilar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptik ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye ögrensin, iman edenlerin imanini atrttirsin; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler süpheye düsmesinler, kalplerinde hastalik bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istemistir ki?" desinler. Iste Allah böylece, diledigini sapiklikta birakir, diledigini dogru yola eristirir. Rabbinin ordularini, kendisinden baskasi bilmez. Bu ise, insanlik için ancak bir ögüttür.

32. Hayir hayir (ögüt almazlar). Aya andolsun ki,

33. Dönüp gitmekte olan geceye,

34. Agarmakta olan sabaha andolsun ki,

35. O (cehennem), büyük musibetlerden biridir.

36. Insanlik için, uyaricidir.

37. Sizden ileri gitmek ya da geri kalmak isteyen kimseler için (uyaricidir) .

38. Her nefis, kazandigina karsilik bir rehindir;

39. Ancak sagdakiler baska.

40. Onlar cennetler içinde sorarlar.

41. Günahkârlarin durumunu:

42. "Sizi su yakici atese sokan nedir?" diye

43. Onlar söyle cevap verirler: Biz namaz kilanlardan degildik,

44. Yoksulu doyurmuyorduk,

45. (Bâtila) dalanlarla birlikte daliyorduk,

46. Ceza gününü de yalan sayiyorduk,

47. Sonunda bize ölüm geldi çatti.

48. Artik sefaatçilerin sefaati onlara fayda vermez.

49. Böyle iken onlara ne oluyor ki, ögütten yüz çeviriyorlar?

50. Kaçan yaban esekleri gibi,

51. Âdeta arslandan ürkmüs.

52. Daha dogrusu onlardan her biri, kendisine, (önünde) açilmis sahifeler (ilâhî vahiy) verilmesini istiyor.

53. Hayir! Aslinda onlar ahiretten korkmuyorlar.

54. Asla (düsündükleri gibi degil)! Bilsinler ki bu, gerçekten bir ikazdir!

55. Dileyen ondan (düsünüp) ögüt alir.

56. Bununla beraber, Allah dilemeksizin onlar ögüt alamazlar. Sakinilmaya lâyik olan da O'dur, magfiret sahibi de O'dur.
 
75-el-KIYÂME
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Kiyamet gününe yemin ederim.

2. Kendini kinayan (pismanlik duyan) nefse yemin ederim (diriltilip hesaba çekileceksiniz).

3. Insan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacagimizi mi sanir?

4. Evet, bizim, onun parmak uçlarini bile aynen eski haline getirmeye gücümüz yeter.

5. Fakat insan önündekini (kiyameti) yalanlamak ister.

6. "Kiyamet günü ne zamanmis?" diye sorar.

7. Iste, göz kamastigi,

8.Ay tutuldugu,

9.Günesle ay biraraya getirildigi zaman!

10. O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir.

11. Hayir, hayir! (Kaçip) siginacak yer yoktur!

12. O gün varip durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur.

13. O gün insana, ileri götürdügü ve geri biraktigi ne varsa bildirilir.

14. Artik insan, kendi kendinin sahididir.

15. Isterse özürlerini sayip döksün.

16. (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kimildatma.

17. Süphesiz onu, toplamak (senin kalbine yerlestirmek) ve onu okutmak bize aittir.

18. O halde, biz onu okudugumuz zaman, sen onun okunusunu takip et.

19. Sonra süphen olmasinki, onu açiklamak da bize aittir.

20. Hayir! Dogrusu siz, çarçabuk geçeni (dünya hayatini ve nimetlerini) seviyorsunuz da,

21. Ahireti birakiyorsunuz.

22. Yüzler vardir ki, o gün isil isil parildayacaktir.

23. Rablerine bakacaklardir (O'nu göreceklerdir).

24. Yüzler de vardir ki, o gün burusacaktir;

25. Kendilerinin, bel kemiklerini kiran bir felâkete ugratilacagini sezeceklerdir.

26. Artik gözünüzü açin! Ne zaman ki can köprücük kemigine dayanir,

27. "Tedavi edebilecek kimdir?" denir.

28. (Can çekisen) bunun gerçek bir ayrilis oldugunu anlar.

29. Ve bacak bacaga dolasir.

30. Iste o gün sevkedilecek yer, sadece Rabbinin huzurudur.

31. Iste o, (Peygamber'in getirdigini) dogru kabul etmemis, namaz da kilmamisti.

32. Aksine yalan saymis ve yüz çevirmisti.

33. Sonra da çalim sata sata yürüyerek kendi ehline (taraftarlarina) gitmisti.

34. Lâyiktir (o azap) sana, lâyik!

35. Evet, lâyiktir sana (o azap) lâyik!

36. Insan, kendisinin basibos birakilacagini mi sanir!

37. O, (döl yatagina) akitilan meninin içinden bir nutfe (sperm) degil miydi?

38. Sonra bu, alaka (asilanmis yumurta) olmus, derken Allah onu (insan biçiminde) yaratip sekillendirmisti.

39. Ondan da iki esi, yani erkek ve disiyi var etmisti.

40. Peki (bunlari yapan) Allah'in, ölüleri tekrar diriltmeye gücü yetmez mi?
 
76-el-INSÂN
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Insanin üzerinden, henüz kendisinin anilan bir sey olmadigi uzun bir süre geçmedi mi?

2. Gerçek su ki, biz insani katisik bir nutfeden (erkek ve kadinin dölünden) yarattik; onu imtihan edelim diye, kendisini isitir ve görür kildik.

3. Süphesiz biz ona (dogru) yolu gösterdik. Ister sükredici olsun ister nankör.

4. Dogrusu biz, kâfirler için zincirler; demir halkalar ve alevli bir ates hazirladik.

5. Iyiler ise, kâfûr katilmis bir kadehten (cennet sarabi) içerler.

6. (Bu,) Allah'in has kullarinin içtikleri ve akittikça akittiklari bir pinardir.

7. O kullar, siddeti her yere yayilmis olan bir günden korkarak verdikleri sözü yerine getirirler.

8. Onlar, kendi canlari çekmesine ragmen yemegi yoksula, yetime ve esire yedirirler.

9. "Biz sizi Allah rizasi için doyuruyoruz; sizden ne bir karsilik ne de bir tesekkür bekliyoruz."

10. "Biz, çetin ve belâli bir günde Rabbimizden (O'nun azabina ugramaktan) korkariz" (derler).

11. Iste bu yüzden Allah onlari o günün fenaligindan esirger; (yüzlerine) parlaklik, (gönüllerine) sevinç verir.

12. Sabretmelerine karsilik onlara cenneti ve (cennetteki) ipekleri lütfeder.

13. Orada koltuklara kurulmus olarak bulunurlar; ne yakici sicak görülür orada, ne de dondurucu soguk.

14. (Cennet agaçlarinin) gölgeleri, üzerlerine sarkar; kolayca koparilabilen meyveleri istifadelerine sunulur.

15. Yanlarinda gümüsten kaplar ve billûr kupalar dolastirilir.

16. Gümüsten öyle kadehler ki onlari istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmislerdir.

17. Onlara orada bir kâseden içirilir ki (bu sarabin) karisiminda zencefil vardir.

18. (Bu sarap) orada bir pinardandir ki adina Selsebîl denir.

19. O insanlarin etrafinda öyle ölümsüz genç nedîmler dolasir ki, onlari gördügünde, etrafa saçilip dagilmis inciler sanirsin.

20. Ne yana bakarsan bak, (yiginla) nimet ve ulu bir saltanat görürsün.

21. Üzerlerinde yesil ipekten ince ve kalin elbiseler vardir; gümüs bilezikler takinmislardir. Rableri onlara tertemiz bir içki içirir.

22. (Onlara söyle denir) Bu, sizin için bir mükâfattir. Sizin gayretiniz karsiligini bulmustur.

23. (Resûlüm!) Kur'an'i sana biz, evet biz indirdik.

24. Artik Rabbinin hükmüne (boyun egip) sabret; onlardan hiçbir günahkâra, yahut hiçbir nanköre boyun egme.

25.Sabah aksam Rabbinin ismini yâdet.

26. Gecenin bir kisminda O'na secde et; gecenin uzun bir bölümünde de O'nu tesbih et.

27. Su insanlar, çarçabuk geçen dünyayi seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü (ahireti) ihmal ediyorlar.

28. Onlari biz yarattik; onlarin yaratilisini sapasaglam yaptik. Diledigimizde (kendilerini yok eder) yerlerine benzerlerini getiririz.

29. Süphesiz ki bu bir ögüttür. Airtik dileyen Rabbine bir yol tutar.

30. Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir seyi) dileyebilirsiniz. Süphesiz Allah her seyi bilendir, hikmet sahibidir.

31. O, diledigini rahmetine dahil eder. Zalimlere gelince, onlar için elem verici bir azap hazirlamistir.
 
77-el-MÜRSELÂT
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

l. Yemin olsun, (iyiliklerle) birbiri pesinden gönderilenlere;

2. Siddetle eserek (zararlilari) savurup atanlara;

3. (Hakikat ve hayirlari) yaydikça yayanlara;

4. (Hak ile batili) birbirinden iyice ayiranlara;

5. Ögüt telkin edenlere;

6. (Allah'a yönelenleri) aritmak, (kötüleri) sakindirmak için.

7. Bilin ki size vadolunan sey gerçeklesecek!

8. Yildizlarin isigi söndürüldügü zaman,

9. Gökkubbe yarildigi zaman,

10.Daglar ufalanip savruldugu zaman ,

11.Peygamberlerin (ümmetleri hakkinda sahitlik) vakti tayin edildigi zaman (artik kiyamet kopmustur).

12. (Bu alâmetler) hangi vakte ertelenmistir?

13. Ayirim gününe.

14. (Resûlüm!) Ayirim gününün ne oldugunu sen nereden bileceksin!

15. O gün (Peygamber'i ve ahireti) yalan sayanlarin vay haline!

16. Biz, (bunlar gibi inkârci olan) öncekileri helâk etmedik mi?

17. Sonra arkadakileri de onlarin ardina takacagiz.

18. Iste biz suçlulara böyle yapariz!

19. O gün, (hakikatleri) yalan sayanlarin vay haline!

20. (Ey insanlar!) Biz sizi dayaniksiz bir sudan yaratmadik mi?

21. Iste o suyu, saglam bir yere yerlestirdik.

22. Belli bir süreye kadar.

23. Biz buna güç yetirmisizdir. Ve bizim gücümüz ne büyüktür!

24. O gün (hakikatleri) yalan sayanlarin vayhaline!

25. Biz, yeryüzünü toplanma yeri yapmadik mi?

26. Dirilere ve ölülere .

27. Yeryüzünde hasmetli daglar yarattik, sizlere tatli sular içirdik..

28. O gün, (hakikatleri) yalan sayanlarin vay haline!

29. (Inkârcilara o gün söyle denilir) yalan sayageldiginiz azaba dogru gidin!

30. Üç kola ayrilmis,bir gölgege gidin.

31. Ki ne gölgelendiren ne de alevden koruyandir.

32. O, saray gibi kocaman kivilcim saçar.

33. Her bir kivilcim, sanki birer sari deve gibidir.

34. O gün, (hakikatleri) yalan sayanlarin vay haline!

35. Bu, (kâfirlerin) konusamayacagi bir gündür.

36. Onlara izin de verilmez ki (sözde) mazeretlerini beyan etsinler.

37. O gün, (hakikatleri) yalan sayanlarin vay haline!

38. (O zaman söyle denir) Bu, ayirim günüdür. Sizi ve sizden öncekileri bir araya getirdik.

39. (Azaptan kurtulmaniz için) bir hileniz varsa, gösterin bana hilenizi!

40. O gün, (hakikatleri) yalan sayanlarin vay haline!

41. Süphesiz (o gün) takvâ sahipleri, gölgeliklerde ve pinar baslarinda,

42. Canlarinin çektigi çesit çesit meyveler arasindadirlar.

43. (Kendilerine) "Islediklerinizin karsiligi olarak simdi âfiyetle yeyin için" (denir).

44. Iste, biz iyilik yapanlari böyle mükâfatlandiririz.

45. O gün, (hakikatleri) yalan sayanlarin vay haline!

46. (Ey inkârcilar!) Yeyiniz, (dünyadan) faydalaniniz biraz! Gerçek su ki, sizler suçlusunuz!

47. O gün, (hakikatleri) yalan sayanlarin vay haline!

48. Onlar, kendilerine: "Allah'in huzurunda egilin!" denildigi vakit egilmezler:

49. O gün, (hakikatleri) yalan sayanlarin vay haline!

50. Onlar artik bundan (Kur'an'dan) sonra hangi söze inanacaklar.
 
78-en-NEBE
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

l. Birbirlerine neyi soruyorlar?

2. O büyük haberden mi?

3. (Inanip inanmamakta) ayriliga düsmektedirler.

4. Hayir! Anlayacaklar!

5. Yine hayir! Onlar anlayacaklar!

6. Biz yeryüzünü bir dösek, yapmadik mi?

7. Daglari da birer kazik .

8. Sizi çifter çifter yarattik.

9. Uykunuzu bir dinlenme kildik.

10. Geceyi bir örtü yaptik.

11. Gündüzü de çalisip kazanma zamani kildik.

12. Üstünüzde yedi kat saglam gögü bina ettik.

13. (Orada) alev alev yanan bir kandil yarattik.

14. Sikisan bulutlardan saril saril akan sular indirdik.

15. Size tohumlar, bitkiler,yetistirmek için

16. Ve agaçlari(birbirine) sarmas dolas bahçeler.

17. Süphesiz hüküm günü vakit olarak belirlenmistir.

18. Sûr'a üflendigi gün, bölük bölük Allah'a gelirsiniz.

19. Gökyüzü açilir ve orada pek çok kapilar olusur;

20. Daglar yürütülür, serap haline gelir.

21. Süphesiz, cehennem pusuda beklemektedir.

22. Azginlarin barinacagi yerdir (cehennem).

23. (Azginlar) orada çaglar boyu kalacaklar ,

24. Orada bir serinlik ya da (susuzluk gideren) bir içecek tatmazlar,

25. Kaynar su ve irin (tadarlar).

26. Ancak (dünyada yaptiklarina) uygun karsilik olarak.

27. Çünkü onlar hesap gününü (gelecegini) ummazlardi.

28. Bizim âyetlerimizi yalanladikça yalanlamislardi.

29. Biz ise her seyi bir kitapta sayip yazmisizdir.

30. Tadin! Bundan sonra yalnizca azabinizi arttiracagiz.

31. Süphesiz takvâ sahipleri için de basari ödülü vardir.

32. Bahçeler,baglar,

33. Gögüsleri tomurcuk gibi kabarmis yasit kizlar,

34. Ve içki dolu kâse(ler) .

35. Onlar orada ne bos bir lâkirdi ne de yalan isitirler.

36. Bunlar Rabbinin yeterli bir bagisi, mükâfatidir.

37. O, göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir. O, rahmândir. O gün insanlar O'na karsi konusmaya yetkili degillerdir.

38. Ruh (Cebrail) ve melekler saf saf olup durdugu gün, Rahmân'in izin verdiklerinden baskalari konusmazlar; konusan da dogruyu söyler.

39. Iste o, kesin olarak gelecek gündür. O halde dileyen Rabbine varan bir yol tutsun.

40. Biz, yakin bir azap ile sizi uyardik. O gün kisi önceden yaptiklarina bakacak ve inkârci kisi: "Keske toprak olsaydim!" diyecektir.
 
Geri
Üst