|Dynamic|
Banned
- Katılım
- 1 Nis 2007
- Mesajlar
- 171
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0

Kosova en sonunda “bağımsızlığını” ilan etti. ABD’nin eski Dışişleri Bakanlarından Madeleine Albright’ın “Benim kahramanım” dediği, Avrupa’ya yönelik uyuşturucu ticaretinde önemli bir yeri olan Arnavut mafyasının önde gelen isimlerinden “Başbakan” Haşim Taci, “bağımsızlığı”; ABD ve AB bayrakları altında ilan etti.
Ortada bir milli marş olmadığı için bağımsızlık ilanı sırasında Avrupa Birliği Marşı çalındı(!)
Amerika ve AB üyesi ülkeler, “Kosova devleti”nin kuruluşunu alkışladılar. Bu yeni “devlet”in bağımsızlığını tanıyacaklarını çok önceden ilan etmişlerdi.. Bunda şaşacak herhangi bir şey yok.
Hem ABD, hem AB yılar yılı Yugoslavya’yı parçalamak için uğraştılar. Şimdi o çabalarının son meyvelerini topluyorlar. Birleşmiş Milletlerin, “devletlerin sınırlarının korunması” ilkesi, onların umurlarında değil. Önemli olan emperyalist çıkarlar…
Ezilen dünyanın, vilayetler biçiminde küçük küçük devletçiklere bölünmesi emperyalist devletlerin özledikleri dünya resmine uygundur. Kendi ayakları üzerinde hiçbir zaman durma şansı olmayan bu devletçikler, Batılı efendilere her zaman mecbur ve mahkûm olacaklar.
Amerika, Kosova’da bölgenin en büyük askeri üssünü inşa ediyor. Ortadoğu ve Rusya’ya yönelik planlarında bu üsse çok görev düşecek. Onun için “Bağımsız Kosova” demek, ABD açısından gerçekte, Balkanlarda istediği gibi kullanabileceği üsse sahip olmak demektir.
Bu durumda elbette ki “Bağımsız Kosova” politikası, ABD’nin bölge politikasının köşe taşlarından biri olacaktır.
RUSYA, ÇİN, HİNDİSTAN
Bir de “Bağımsız Kosova”ya karşı çıkan ülkeler var. Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler, Kosova’nın bağımsızlığını tanımayacaklarını açıkladılar.
Bunun da anlaşılır bir nedeni var. Bütün bu ülkeler etnik bakımdan çok farklı topluluklardan oluşuyor. Rusya’nın Çeçen, Çin’in Uygur, Hindistan’ın Keşmir sorunları bulunuyor.
Kosova’nın ayrılmasının meşru olarak kabul edilmesi, bu ülkelerin benzer durumlarla karşılaşmasının önünü açabilir.
Onun için bu ülkelerin ulusal çıkarları, ABD’nin ve AB’nin Kosova hamlesine karşı çıkmalarını gerektiriyor.
PUTİN
Putin, Kosova’nın bağımsızlık ilanının öncesinde yaptığı açıklamada çok sert bir ifade kullandı ve Batı’yı ikiyüzlü olmakla suçladı: “40 yıldır zaten bağımsız olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımıyorsunuz ama Kosova’nın bağımsızlığını tanıyorsunuz. Bu çifte standarttır, ikiyüzlülüktür” dedi.
Türkiye’de kimileri Putin’in bu sözlerini samimi bulmadı. Bu arkadaşlar, “Çıkarları öyle gerektiği için bu sözleri ediyor. Şimdiye kadar neden KKTC’yi tanımadı” demektedirler.
Bu eleştiri anlamlı değildir.
Devletlerin dış politikaları, esas olarak o ülkelerin çıkarlarının dışarıda savunulmasından ibarettir. Rusya’yı, dış politikasında kendi çıkarlarından hareket etmesiyle suçlamak saçmadır.
Tespit edilmesi gereken gerçek şudur: İçinde bulunduğumuz tarihi konjonktürde, Batı’nın “parçala ve sömürgeleştir” şeklinde özetleyebileceğimiz politikasının hedefi olan Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkeler ile, aynı tehdidin hedefi olan Türkiye’nin çıkarları örtüşmektedir.
Bundan dolayı Kıbrıs konusunda bu ülkelerin, önünde sonunda Türkiye ve KKTC ile birlikte hareket etmeleri kaçınılmazdır. Şimdi yaşadığımız olay budur.
Peki, Türkiye ne yapmaktadır?
AKP NE YAPIYOR?
AKP Hükümeti, Kosova’nın bağımsızlığını tanıyacağını açıkladı. İnanılmaz bir durum. AKP bu tutumuyla baltayı kaldırmakta ve Türkiye’nin ayağına vurmaktadır.
Kosova’nın bağımsızlığı, her şeyden önce Irak’taki kukla devlet için emsal olacaktır. Kosova’nın bağımsızlığının arkasında duran güçlerin hepsi, Irak’ın kuzeyindeki İkinci İsrail’in bağımsızlığının da arkasında durmakta ve fırsat kollamaktadırlar.
Ülkelerin toprak bütünlüğünü garanti altına alan BM ilkesi çiğnendiği zaman, bundan zarar görecek ülkelerin başında, bugün ayrılıkçı terör ile boğuşan Türkiye gelir.
Rusya, Çin ve Hindistan, Kosova’daki gelişmelerden belki de Türkiye kadar etkilenmeyecekler ama ulusal çıkarlarına aykırı olduğu için tavır almaktadırlar.
Bu gelişmeden doğrudan etkilenecek olan Türkiye ise tavır almak bir yana düşmanları ile birlikte hareket etmektedir.
KKTC’YE KİM KARŞI?
Öte yandan AKP iktidarı, Putin’in KKTC konusunda yaptığı açılımdan da yararlanmamaktadır. Çünkü KKTC’nin bağımsızlığını en başta AKP iktidarı ve Kıbrıs’taki Talat yönetimi istememektedir.
AKP’nin ve Talat’ın dış politikaları, ABD ve AB’nin çıkarlarına endekslidir. Biricik amaçları Türkiye’nin AB kapısına bağlı kalmasıdır. İktidarlarının varlığı buna bağlıdır.
Onun için geçtiğimiz yıllarda KKTC’yi tanımak için yapılan girişimlere soğuk durmuşlar ve hatta engellemişlerdir.
Rusya’nın son yıllarda gayrı resmi yollardan yaptığı tanıma girişimlerini de karşılıksız bırakmışlardır. Aynı şekilde Azerbaycan, Pakistan ve Körfez emirliklerinden gelen KKTC’yi tanıma sinyallerini değerlendirmemiş, tam tersine karşılıksız bırakmışlardır.
Onun için şimdi Kosova’nın bağımsızlığına Putin’in göstermiş olduğu tepkiyi değerlendirmeleri de söz konusu olamaz.
BunLar Madalyonun Diğer Yüzüdür..