Komutan eşine zorla başını açtırdılar.Başını açtı diye de tören düzenleyip kutladılar

Aktivist

Banned
Katılım
3 Ağu 2011
Mesajlar
719
Reaction score
0
Puanları
0
Komutan eşine başını zorla açtırıp kutlama yaptılar!

28 Şubat döneminde eşi başörtülü olduğu için TSK'dan ihraç edilen Jandarma Binbaşı İbrahim Töre, Yenişafak gazetesine vermiş olduğu röportajda o döneme ilişkin çarpıcı itiraflarda bulundu. Hele bir anekdot var ki pes dedirtecek cinsten..




İşte İbrahim Töre ile yapılan o röportaj;

İnançlı subayların bir bir fişlenerek ordudan atıldığı 28 Şubat sürecinde "Eşin başörtülü. Üstelik namaz da kılıyorsun" denerek TSK'dan ihraç edilen İstiklal Gazisi torunu Jandarma Binbaşı İbrahim Töre, yaşadığı travmayı hâlâ unutamıyor. Komutanı Korgeneral Mehmet Çavdaroğlu'nun, evine kadar gelerek başörtülü eşine, "Başını açarsan İbrahim için her şey farklı olur" dediğini gözleri dolarak anlatan Töre, "Oysa ki biz sadece vatanını seven Anadolu çocuğuyduk" ifadesini kullandı.

"BAŞINI AÇARSAN HER ŞEY FARKLI OLACAK"

12 Eylül ardından 28 Şubat sorgulamaları ile darbeci geleneğin açtığı yaralar da gün ışığına çıkıyor. 28 Şubat döneminde YAŞ kararıyla ordudan ihraç edilen Jandarma Binbaşısı İbrahim Töre ezilenlerden, dışlananlardan sadece biri. Töre'nin yaşadıkları 28 Şubat'ın karanlık yönlerini gözler önüne seriyor. Dedesi İstiklal Savaşı Gazisi olan Kâmil Töre'nin izinden giderek asker olmayı seçen İbrahim Töre; 28 Şubat döneminde namaz kıldığı, oruç tuttuğu ve eşi başörtülü olduğu için tarifi olmayan bir baskı görmüş. Yaşadıklarını gözleri dolarak anlatan Töre, o dönem Korgeneral Mehmet Çavdaroğlu'nun evine kadar gelip, eşine "İbrahim istikbal vaat eden bir subay. Geleceği senin elinde. Başını açarsan her şey farklı olacak" demesini ise unutamıyor.

28 Şubat döneminde ordudan ihraç edilenlerden birisiniz. Normalde bir asker ordudan neden ihraç edilir?

Askeri Ceza Kanunu'na göre vatana ihanet, yüz kızartıcı suçlar, hırsızlık, katil olmak gibi çok ağır suçlar işlenildiği zaman ordudan ihraç edilirsiniz. Sınırlar çok nettir. Ayrıca bir askerin ihracı için Cumhurbaşkanının onayı gereklidir. O dönem Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Mesut Yılmaz, İçişleri Bakanı Murat Başesgioğlu, Genel Kurmay Başkanı da İsmail Hakkı Karadayı'ydı. İhraç edilmem de dördünün de onayı vardı, yani ihraç kararı bu kadar önemli bir karardı. Ayrılığıma gerekçe olarak 'disiplinsizlik' gösterilmişti. Oysaki ben çok başarılı bir askerdim. O güne kadar bir tek ceza bile almamıştım.

ORDUYU PEYGAMBER OCAĞI BİLDİK

Şartların böyle olduğunu bilseydiniz yine de asker olmak ister miydiniz?
Askerliği bir meslek olarak seçmedim. Bu vatan bize atalarımızın mirasıydı. Mehmetçik 'Küçük Muhammed' demekti. O ruhla Peygamber ocağında olmak istedim. Fakat hiç ummadığım olaylarla karşılaştım. Her şeye rağmen bugün İstiklal Gazisi dedemin şanlı ruhunu taşımaya devam ediyorum. Bugün bana 'gel' deseler yine orduya girerim. Çünkü bunu yapanlar üst kademedeki komutanlardan oluşan azınlık bir gruptu.

Bu azınlık gruba göre şayet orduda kalmanıza izin verilseydi laiklik için nasıl bir tehlike olacaktınız?

Bu, millete yapılan büyük bir hainlikti. Laiklikte inanca karışmak, müdahale etmek var mıdır? Laiklik adı altında oynanan büyük bir oyun vardı. Cuntacılar, milletle devleti birbirine düşürmek için darbe planlarını gerçekleştirdiler. En büyük darbe de ilk olarak bizim gibi inancı yüzünden ihraç edilen TSK içindeki askerlere yapıldı. 28 Şubat döneminde YAŞ kararlarıyla benim gibi toplam 2 bin kişi ihraç edildi. Bizi destekleyen komutanlar da kadrosuzluk gibi çeşitli bahanelerle tasfiye edildiler. Onlar da susturuldular.

İhraç kararı geldiğinde ilk olarak ne yaptınız?

Birlik komutanıma "Gerçek sebep ne?" diye sordum. O da tüm samimiyetiyle "Namaz kılman, inancın, ailen, eşinin başörtülü olması. Gerçekler bu" dedi. Birlik komutanım gibi pek çok asker, Batı Çalışma Grubu dediğimiz, bugün adı sıkça geçen askeri yönetimin emirleriyle hareket ediyorlardı. Elleri mecbur, söylenenleri yapmak zorunda kalıyorlardı. Birlik komutanım atılmamı hiç istememişti. Ama o da bir şey yapamadı.

EŞİM ORDUEVİNE ALINMIYORDU

Aileniz tüm bu yaşananlardan nasıl etkilendi? Mesela eşiniz başı kapalı olduğu için dışlandı mı?
Ziyaretlere, katıldığım törenlere eşimi getirmiyordum. Ama bu dışlanmanın sıkıntısını içimizde sürekli hissettik. Eşim tesettürlü diye orduevine, davetlere alınmıyordu. Nizamiyeden çevriliyordu. Bundan büyük aşağılanma olabilir mi? Bu beraberinde ciddi bir küskünlük de meydana getirdi ve zamanla kine dönüştü. Düşmanlık üretti. Diğer yandan şöyle bir olay da hatırlıyorum. Bursa'da diş doktoru olan asker bir arkadaşımın eşi başını açtı diye orduevinde tören düzenlenmişti. Kutlama yapılmıştı. Aynı şeyi tüm eşi başı örtülü olan askerlerden bekliyorlardı.

GENERAL BİR GÜN BİZİM EVE GELDİ

Eşinizin başını açması için sizi de ikna etmeye çalıştılar mı?

Korgeneral Mehmet Çavdaroğlu ekibiyle evime kadar geldi. Eşime "İbrahim istikbal vaat eden bir subay. Geleceği senin elinde. Başını açarsan her şey farklı olacak" dedi. Yakın arkadaşım Reşat Fidan'ın da eşi kapalıydı. O dönem Tugay Komutanı olan (daha sonra Jandarma Genel Komutanı da oldu) Rasim Betir onu odasına kadar çağırarak, eşini başını açması için ikna etmesi yönünde uyarmıştı. 28 Şubat'ta bizlere mahalle baskısının âlâsı uygulandı. Bu uyarılar geleneksel bir hâl almaya başladı. Tabii ben ve benim gibi düşünenler böyle bir şeyi asla kabul edemeyeceğimizi dile getirdik. Eşime "Başını açman gerekiyor" nasıl diyebilirdim? Onun inancına bu saygısızlığı nasıl yapabilirdim?

BÜYÜK BİR TRAVMA

Başını açması için zorlanan eşinizin psikolojisi tam olarak nasıldı?
Eşim büyük bir travma yaşadı. Sadece o değil, çocuklarım da uzunca bir süre yaşanılanların etkisinden kurtulamadı. Eşimin ne kadar gözyaşı döktüğünü ben biliyorum. Yükselemememdeki, ihraç edilmemdeki tek sebebin kendisi olduğunu düşündü. Kendisini suçluluk duygusu içinde hissetmediği tek bir gün olmadı. Şimdi o günleri silmek, unutmak istiyor.

NAMAZ KILANA iŞKENCE EDiLDi

Kışlada namaz kılarken yakalansanız ne olurdu?

Askeri sistem 'namaz kılmayacaksın, dini inançlarından vazgeçeceksin, robot gibi olacaksın' demesine rağmen ben namaz kılmaya Harp Okulu'nda başladım. Bir gün bulunduğumuz binanın en alt katında müstahdemin odasında namaz kılarken yakalandım. Takım komutanına kıldığım namazın hesabını vermiştim. Çok zor bir durum. Namazın hesabı olabilir mi? Bunu ancak ahirette yapmak isterdim. Tabii buna da şükür, çünkü sırf bu yüzden işkence gören nice arkadaşım olmuştu. 12 Eylül'de de yakın arkadaşım Mansur Tosun bu nedenle ölmüştü. Düşünürken hâlâ içim titrer...

Takım komutanınız size tam olarak ne demişti?

"Burada neden namaz kılıyorsun? Emirleri bilmiyor musun?" dedi. Öne sürülen disiplinsizlik gerekçesinin nedeni de sanırım buydu. Düşünün, Amerikan askeri uçak gemilerinde bile mezheplerine göre 4 çeşit kilise ve Müslüman olanlar için de bir mescit var, ama gelin görün ki 28 Şubat döneminde Türkiye'de inancın yüzünde sorgulanıyordun. Suçlu gibi hissettiriliyordun. Oruç tutmak da yasaklardan biriydi.

Oruç tutmanız neden yasaktı?

İnancınızla ilgili her şey yasaktı. Mesela sahura kalkmanıza kesinlikle izin yoktu. Direkt 'sahura kalkamazsınız' denmiyordu ama başka gerekçeler öne sürülerek ibadetin önüne set çekilmeye çalışılıyordu. Bunun için her türlü tedbir alınıyordu. Hele bu darbe dönemlerinde ayyuka çıkıyordu. Darbeler kesinlikle inanca karşı gerçekleşti.

Teoman Koman'ın CUMA EMiRLERi

TSK'da dini vecibelerini yerine getiren bir askere ne gözle bakılıyordu?
'Öteki' oluyordun. Yaşaman, nefes alman güçleşiyordu. Zamanın Jandarma Genel Komutanı Teoman Koman imzalı emirleri bilmeyen yoktu. "Namaz kılınmayacak, Cuma'ya gidilmeyecek" deniyordu. Normal bir Müslüman'ın yapması gereken hiçbir şeyi yapamıyorduk.

Namazı nasıl kılıyordunuz? Zor olmuyor muydu?

Olmaz mı hiç! Beş vakit namaz kılmak söz konusu bile değildi. Biz de çareyi arkadaşlarımızla birbirimizi kollayarak adete nöbet tutarak, gizlice namaz kılmakta bulduk. Abdesti gizlice alıyorduk, ardından depoya inip yakalanacağız korkusuyla 5 dakika içinde farzını kılıp çıkıyorduk. Yaşadığımız baskıyı, endişeyi size kelimelerle ifade edemem. (Gözleri doluyor)

İNANÇLI SUBAYLAR TASFİYE EDİLDİ

Batı Çalışma Grubu'nda kimler vardı?


Başta Çevik Bir ve onun adamları... Ama adı geçmeyen biri var ki, o da o dönem Jandarma Genel Komutanı Denetleme Başkanı olan Nurettin Çakır'dı. BÇG'nin en önemli adamlarından biriydi. İhraç edilmemdeki ana faktörlerden biri de odur. Eminim ki onun da yaptıkları cezasız kalmayacak. BÇG'nin amacı darbe girişiminin başarılı olması için kendileri gibi düşünmeyenleri temizlemekti. TSK'daki inançlı insanlar bir bir tasfiye edildi.

Dedesi Sakarya Gazisi

Askerlik kahramanlık demekti. Biz öyle büyüdük. Dedem Kâmil Töre, İstiklal Savaşı Gazisi'ydi. 18 yaşında askere alındı. 1. Dünya Savaşı'nda Ruslarla Kop Dağı'nda savaştı. Sakarya Meydan Muharebesi'nde yaralandı. İzmir'den düşmanı püskürtene kadar vatanı için çarpıştı. Ben de dedemin yolundan giderek asker olmaya karar verdim. 1978 yılında Kuleli Askeri Lisesi'nden mezun oldum. Tam bir asker gibi yetiştim. Ama gelin görün ki İstiklal Savaşı Gazisi'nin torunu "namaza kılıyor, ibadet ediyor" diye ordudan atıldı. Bugün bu hâlâ devam ediyor mu, bilmiyorum. Özellikle darbe dönemlerinde 'annesi başörtülü, babası sakallı olanlar' kesinlikle orduya alınmıyordu. 28 Şubat'ta da asker olmak isteyen gençlerden annesi kapalı olanların başvuruları kesinlikle kabul edilmedi
.

Rotahaber
 
Ordunun içine sızmış dinsiz kişiler ve insanları zorla dinsizleştirmeye çalışanlar Allah herşeyi gören ve bilendir.İnsana şah damarından daha'da yakndır Kurduğunuz tuzaklar işe yaramayağaçak...
 
yeni şafak a anlatması çok manidar!!!
 
hala bıdı bıdı hala bıdı bıdı. ayıp be.yeter artık.dışarda adam kalmadı ne istediyseniz oldu hala goygoyculuk hala fitne hala fesat
 
PKK yı bitirip onun kutlamasını yapacakları yerde milletin inancına, değerlerine savaş açıp onun kutlamasını yapmışlar. Yazıklar olsun. terörün 30 yıl dır bitmemesi boşuna değilmiş. Adamların terör diye bir derdi yokmuş meğerse
 
PKK yı bitirip onun kutlamasını yapacakları yerde milletin inancına, değerlerine savaş açıp onun kutlamasını yapmışlar. Yazıklar olsun. terörün 30 yıl dır bitmemesi boşuna değilmiş. Adamların terör diye bir derdi yokmuş meğerse

Son 5 yıldır askeriyeden bavullar dolusu gizli belgeleri kamuoyuna sızdı.Sızan bu belgeler arasında onlarca darbe planı sayısız fişleme belgeleri, ıslak imzalı eylem planları, "İstanbul'un üstüne çökeceğim" diyen darbecilerin ses kayıtları,200 bin kişinin stadyumlara doldurulması ve fatih camisinin bombalanmasına dair belgeler ve daha neler neler

PEKİ SİZ HİÇ TERÖRÜN KÖKÜNÜN KAZANMASINA VE TERÖRİSTLERİN İMHA EDİLMESİNE DAİR BİR PLANIN KAMUOYUNA SIZDIĞINI DUYDUNUZ MU?

 


PEKİ SİZ HİÇ TERÖRÜN KÖKÜNÜN KAZANMASINA VE TERÖRİSTLERİN İMHA EDİLMESİNE DAİR BİR PLANIN KAMUOYUNA SIZDIĞINI DUYDUNUZ MU?


Olmayan şey nasıl sızsın kamuoyuna. Senin de sorduğun soruya bak.

Hem terör dediğin ne dir ki ufak şeyler. Bizim genrallerin çokkkk dahamöhim işleri var mış :=)

Balyoz Davasın da iddia edildiğine göre darbe planları yapmak ,insanları hatta sokkak sokak sem sem dükkanları bile fişlemek. Cami bombalama planları yapmak v.s vs.

28 Şubatta a kadar Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde ülkenin birinci öncelikli tehdidi pkk ve terördü . 28 Şubatta irtica, terörden daha tehlikeli deyip birinci öncelikli tehdide irticayı koydular.

Hal böyle olunca da cami bombalama planı da yapılır , başörtüsü çıkarma kutlamaları da

Vatandaş da 30 yılıdır terör neden bitmiyor diye şaşkın şaşkın sorar durur

 
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!





Mustafa Kemal Atatürk

20 Ekim 1927
ata_imza.gif






Atam, bu gaflet ve delalet içinde olanlar hatta ve hatta HHPortal a dahi sızmış olabilirler.
Üyelerin yazdıkları en ufak bir karşı düşünceya tahammülleri olmayıp, köpekler
gibi saldırabilirler, lafların altından kalkamadıkları zaman hemen site yönetimini
tehdit edip aksi yorumları sildirip, kendi yorumlarının kalıcılığına önem verebilirler.
Oysaki bu alçakça fikirleri bünyesinde barındıran ve bu ideoloji bile olmayan,
sadece kendilerini müslüman zanneden, hükümetin kapısındaki bu kap yalayıcılar,
Şun unutmamalıdırlar ki:
-Şehidler Ölmez, Vatan bölünmez.

Şimdi Cuma namazına gideceğim, uzatmıyorum.

Sadece Şu:
-Aponun dizinin dibinden, ülke yönetirsen, boynuna geçecek İP in markasını
sen seçemezsin. Şehidler seçer.

 
Darbecilerin postal yalayıcıları baya bi bozulmuş anlaşılan baksanıza çemkirip duruyorlar

Konuyla ilgili tek satır yorum yapamayanlar her zaman ki gibi Atatürkün arkasına saklanıp üç kuruş akıllarıyla içi boş nutuklar atarak kendi kendilerine gaz veriyorlar
 
Ben sana yada size ulaştırılması için bir yorum yazdım ve sildim.
Ulaştırılmasını istediğimide belirttim.
Ulaştırılmadıysa site yönetimine güvenmekle hata edersiniz.
Hazırki elde ettiklerinizi kaybetmeyin derim.
O zaman kendi arkadaşlarınız tepenize biner sizin.
 
İlker Paşa soruşturma sırasında seccade isteyip 5 vakit namazını eda eylemiş (Allah kabul etsin)...

Yukarıdaki haber daha dün ancak basına düşebildi :)

canı yanmış malum şahısları öğrenmek için pensilvanya imamının eski ortağının yazdığı"KUŞATMA adlı kitabı okuyunuz,ne haltlar yediklerini öğreniniz.Bazı malum kişilerin kıçını yalamktansa postal yalamayı tercih edenlerden olacağınıza eminim :),benim dünyanın en güzel gözlerine sahip vatandaşlarım :)
 
Bir gün mutlak öleceğiz !!!!
'' Allah nurunu tamamlayacaktır '' kim ne yaparsa yapsın....
 
Maaşta bir cuma günü birkaç Ermeni nin müslüman bir Türk kadınının peçesine el uzatıp "Artık burası Türklerin değildir, Fransız memleketinde peçe ile gezilmez"diyerek kadının peçesini yırtması sonucu Karadağ tabancasını alarak dükkanından hızla olayın olduğu yere gelen Sütçü İmam , silahını Ermeni askerlerinin üzerine boşaltır. Sütcü imamın attığı bu kurşun aynı zaman da direnişin ve Maraşın Fransız işgalinden kurtuluşunun vesilesi olur.

Kendi ülkemiz de üstelikte peygamber ocağı olarak kabul edilen asker ocağın da Komutan eşine zorla başını açtırıp başını açtı diye de tören düzenleyip kutlama yapanları görseydi acaba bu ihanet karşısın da sütçü imam ne yapardı.

Kahrından ölürmüydü yoksa tabancasın kalan son mermisini de bunların üzerine mi boşaltırdı.

Sen söyle
Şimdi Cuma namazına gideceğim, uzatmıyorum
diyen vatandaş
 
28 şubat'da gizli Devletlerin oyunuy'du Ergenekon'da.Milleti Orduya karşı soğutmak istedikleri bu anladığım kadarıyla başarılı olmuşlar.Birbirinize hakaret ederek biyere varamassınız siz sadece tartışıyorsunuz ama adamlar at koşturmaya devam edıyor.
 


Atam, bu gaflet ve delalet içinde olanlar hatta ve hatta HHPortal a dahi sızmış olabilirler.
Üyelerin yazdıkları en ufak bir karşı düşünceya tahammülleri olmayıp, köpekler
gibi saldırabilirler
, lafların altından kalkamadıkları zaman hemen site yönetiminitehdit edip aksi yorumları sildirip, kendi yorumlarının kalıcılığına önem verebilirler.
Oysaki bu alçakça fikirleri bünyesinde barındıran ve bu ideoloji bile olmayan,
sadece kendilerini müslüman zanneden, hükümetin kapısındaki bu kap yalayıcılar,




Benim asıl takıldığım nokta şu elamanın cümlesi

"lafların altından kalkamadıkları zaman hemen site yönetimini tehdit edip aksi yorumları sildirip, kendi yorumlarının kalıcılığına önem verebilirler".

gülmeyin yaaa eleman aynen bu cümleyi yazmış

Hadi elaman kendisini rezil etme pahasına bu cümleyi etmesine ediyor da yöneticilerden birisi;

" Hopppps orda dur baklım elaman, bizi kimse tehdit etmiyor kimseninde haddine değil tehdit etmek" diyemiyor

Demediklerine göre o halde yöneticiler de tehdit edildiklerini kabul etmiş oluyorlar demektir.

Demek ki hhportal.com sitesi hiç tekin bir site değil artık. Madem ortada bir tehdit durumu var ozaman yöneticilere naçizane şu öneriyi yapmak istiyorum. Sayın yönetici arkadaşlar sitede dolaşırken dikkatli olunuz hatta korumayla site de dolaşınız :=) aksi halde sizi tehdit eden zararlı üyeler başınıza demir bir çubukla vurup sizi etkisiz hale getirebilir :=)
 
Geri
Üst