Komutanımı vermem, yargıya güvenmem___

LOOPUSED

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€
Komutanımı vermem, yargıya güvenmem'

Anlaşılan Genelkurmay'ın kapıları bugünlerde Doğan Medya Grubu'na ardına kadar açılmış.

Genelkurmay Başkanı'nın Milliyet'e verdiği röportaj iki gün manşetlerdeydi. Şimdi de Hürriyet'te bir röportajı yayınlanıyor. Gazeteciler anasının gözü; yaptıkları röportajı adeta Aşk-ı Memnu dizisine çeviriyorlar, bitmek bilmiyor.

Doğrusu, General Başbuğ'un röportajları, zor günlerden geçen Doğan Grubu'na sunulan etkili bir destek. TSK hakkında bu kadar ciddi iddialar mevcutken herkes Genelkurmay Başkanı'nın ne düşündüğünü tabii ki merak ediyor. Bir yandan da siyasete müdahale yolunda hâlâ TSK'dan umudunu kesmeyenler var; onların da kulakları komutanın konuşmasında. Dolayısıyla grubun iki büyük gazetesinin manşetlerinde General Başbuğ'u günlerce ağırlaması 'iyi gazetecilik' oluyor! Gazete tiraj alıyor, grup reklamını yapıyor, olan da yine TSK'nın halk nezdindeki imajına oluyor. Çünkü konuşan generaller, açıkladıklarından çok yeni soru işaretleri yaratıyorlar. Buna rağmen konuşmaya devam etmeleri komuta heyetinin, 'en iyi savunma saldırıdır' anlayışını benimsediğini gösteriyor.

Oysa konuşmalar çelişkilerle dolu. Albay Çiçek'in neden görevden alınmadığını açıklarken hakkında açılmış bir dava bulunmadığını söylüyor General Başbuğ. Ama hakkında dava açılmış ve 'terör örgütüne üye olmak'tan bir numaralı sanık olarak yargılanan bir ordu komutanı var: Saldıray Berk. Karargâh, Berk'i yargıya teslim etmemeye kararlı.

'Bomba yüklü kamyon' açıklaması da sorunlu. Başbuğ bu konuda hem emniyeti, hem savcılığı, hem de TRT'yi eleştiriyor. Ama kamyonun Ankara'ya gelişinde TSK'nın kendi mevzuatına bile uyulmadığını söyleyen de kendisi. Başbuğ'un ve yardımcısının verdiği çelişkili bilgilerde kamyonun emniyet ve mülki idare amirlerinden adeta kaçırıldığı anlaşılıyor. Öte yandan, taşıma sırasında 'tehlikeli madde taşımacılığı'nın en basit kurallarının bile ihlal edildiğinin hâlâ farkında değiller.

Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin 132. maddesi 'tehlikeli maddelerin taşınması'nı kurala bağlamış. Ama bu kural kimsenin umrunda değil. Karayollarında seyreden araçlar önünde giden, karşısında gelen bu kamyonun veya kamyonların 'tehlikeli madde' taşıdığından habersiz. Kamyonun önünde ve arkasında görünür bir vaziyette 'tehlikeli madde' levhası bile yok, ama içinde dokuz yüz tane bomba var!

Daha vahimi, hakkında çok ciddi iddialar bulunan Saldıray Berk'i savunmadaki ısrarlar. Enis Berberoğlu'nun röportajında iki komutanın Hürriyet üzerinden kamuoyuna verdiği mesaj şu: 'Biz gerçekleri anlatıyoruz, gerçeğin arkasındayız, bu nedenle Saldıray Berk'in arkasındayız'. TSK'nın, TSK mensuplarının hukukun üstünde ve dışında olduklarını daha net anlatacak başka bir ifade düşünemiyorum.

Bu mesaj sadece yargıyı baskı altına almakla kalmaz, açıkça bir meydan okumadır. Olay yargıda. İddianame hazırlanmış. Mahkeme iddiaları ciddi bulup iddianameyi kabul etmiş. HSYK'nın olayı soruşturan savcıyı görevden almak gibi bir gözdağına rağmen mahkeme üyeleri, yani hâkimler davanın kilit ismi olan Erzincan savcısının tahliye talebini reddetmişler.

Yargıda bunlar olurken Genelkurmay karargâhının davanın bir numaralı sanığı hakkındaki kanaati kesin: Hiçbir ilgisi yok. Bu konuda Başbuğ soruyor: 'Hiçbir tereddüt var mı?' Müstakbel Genelkurmay Başkanı cevaplıyor: 'Hayır yok.' Yetmiyor, Başbuğ, 'Saldıray Berk'e karşı özel sorumluluklarımız var' diyerek bir yandan sanığı korumaya devam edeceklerini dillendiriyor, öte yandan da sanıkla kendisi arasında anlaşılmaz bir 'özel' ilişki kuruyor.

Bu canhıraş Saldıray Berk savunusu çok anlamlı; buna bir 'mim' koyuyorum.

Eski Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, Şemdinli bombacıları için 'tanırım, iyi çocuktur' demişti, ama bütün TSK'yı arkasına almaktansa, en azından görüntüde 'kişisel' olarak kefil olmuştu bombacılara. Şimdiki Genelkurmay Başkanı ve onun halefi ise bütün kurumu arkalarına diziyorlar ve fütursuzca ilan ediyorlar: 'Biz hukukun üstündeyiz'.

Anladık adamınızın arkasındasınız da, mahkeme sizi dinlemezse ne yapacaksınız? Tanklarınızı, toplarınızı mahkemelere mi çevireceksiniz?



kaynak
 
kaynak samanyolu haber ise okumam bile.
 
Utanmadan Doğan Medya ve Genelkurmay omuz omuza diyor...Bu ne hayasızlık...

Kendilerinin yıllardır Emniyet ve Hükümetle omuz omuza değil ; iç içe olduğundan niye bahsetmez ki bunlar?
 
" Tanklarınızı, toplarınızı mahkemelere mi çevireceksiniz?"

Nitekim asker bunu yapsa bile - ki yapmaz merak etmeyin - sn. rte ve saz ekibi bunu çoktan yaptı .. Bkz. Erzurum Başsavcısı olayında yargıya müdahale var diyerek kendileri Hsyk nın işine müdahele ederek ..

Halk hikayeleri eskiden değilmiydi yahu dilden dile dolaşan ?
Artık yazılı basım var kardeşim bırakın bu hikayeleri
 
kaynak samanyolu haber ise okumam bile.

KAYNAK ELEŞTİRİSİ saysak kızarsınız, okumadığın şeye yorum yaparsın, birde o yoruma çözümleme yapmışlar gibi alkış alırsın ,senide forumda yorumcudan sayarlar bende ona yanarım.. ama ben bu türden çözümlemelere iltifat etmiyorum kardeş.. ama ben ne yazıkki okumadığın konuya yaptığın yoruma bak kaç satırlık yorum yapmışım..lanet olsun içimdeki insan sevgisine.. ))
 
Yaa arkadaşlar bu yaşananların birer düzen olduğunu anlamamanın imkanı var mı?
Biraz düşünseniz Askeriye o yükü istese tek bir belgesiz veya başında askersiz istediği yere sessizce naklederdi. Dışarıdaki 1 kişiye dahi haber çıkmazdı...
eğer o eşyanın taşınacağını 1 kişi bile biliyorduysa o taşıma gizli değilmiştir zaten...
 
Senin okuyabildiğinden şüpheliyim zaten , gerçek bir eleştirici pozitif negatif ayırt etmeksizin okur ...
Sana uzak kavramlar tabi
 
Senin okuyabildiğinden şüpheliyim zaten , gerçek bir eleştirici pozitif negatif ayırt etmeksizin okur ...
Sana uzak kavramlar tabi

evet birçoğunun okumadan yazdığını biliriz bilmesine de,kendilerini ifade etsinler diye kaale alırız fakat 2 mesaj sonrası tahriğe sataşmaya dökerler, ceza alırlar yarım saat sonra clonlarıyla gelirler.. yinede biz diyeceğimizi deriz..

söz yargının ve bu davaları sulandıranların elinde patlayan boru(law silahı) kağıt parçası ,çaput(ıslağından bir imzalı belge),gömdükleri silahlar, yeşilçamdaki arşivi sollayan ses ve görüntü dosyaları, birbirlerine düşmüş '' ben güneşi göremessem sizede göstertmem '' diyen askeri kişilerin tehditleri ortalıkta dolaşırken hala kim kimi teslim etmiyorsa etmesin.. teslim etmediklerinizde sizi teslim alacak bu gidişle...korumak ve kollamak ta bir yere kadar diyecekler yakında...
 
vay herkes ahkam kesmiş.
peki bu ulkede eger genelkurmay baskanı kimin suclu kimin sucsuz olacagına karar veriyorsa mahkemelere ne diye ihtiyac var.koysun ucbes asker desinlerki bunlar kimi suclu gorurse ceza alacak kimide suclu gormezse beraat edecek.

ben yargıma guvenmem ne demek o zaman yargı askere nasıl güvenecek.korumaya alınanlarda muhakkak bir sorun varki alınmış.alnı ak olan cıkar hukukun karsısına paşa paşa aklanır sonra gorevine devam eder. iddianamede adı gecti diye bu MİLLETİN ORDUSUNU BU MİLLETE KARSI ERZİNCANDAN ERZURUMA DOGRU YURUTMEZ.bilmezmi o ordu bu milletin evlatları.herturlu hukuksuzlugun karsılasacagı yer hukuksa neden kendi mahkeme ve muhakemeleri var.herhangib bir askerin sivilden ne farkı var da yargılama yeri farklı.

askeri hakim ve savcılarda dahil bunların hepsinin amiri gkbaşkanı ib degilmi.o zaman nasıl bagımsız yargı var.basbas bagıran vay bagımsız yargı isterük diyenler bu iş nasıl olacak.

soylediklerinize gk baskanınında soylediklerine kargalar bile artık gülemiyor...

biraz orduna dönde deki kardesim sorunlu olan ordu da barınamaz. al hukuk sucluysa cezasını ver eger supheliyse supheni gider ver.

bunu dese ordu bu millet bu orduyu daha cok sever ordu morduda yıpranmaz.ama siz kalkıp kalıplarla severseniz eleştiriye acmazsanız kendinizi o zaman olmaz...
 
Geri
Üst