- Katılım
- 11 Mar 2008
- Mesajlar
- 20,694
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Çanakkale Truva'ya giden teyzemin dönüşte "Nasıl, beğendiniz mi?" soruma verdiği, beni gülme krizine sokan muhteşem cevabı: "Baktık, dolaştık, geldik işte. Tahtadan at... Giriş parasıyla 2 lahmacun yerdim!"
Köyde, yeni doğan bir tosuna (erkek buzağı) benim adımı vermişler. Tescilli öküz dedikleri bu mu oluyor acaba?
Tuvalet kağıdı alıyorum diye 8'li pakette kağıt havlu alan babam, ruloyu uzun uğraşlar sonucu kesip ikiye bölerek "tuvalet kağıdı" yapmış bulunmaktadır. Bilginize...
Ekran karşısındaki ev ahalisine "İyi geceler" dedikten sonra, televizyonun fişini çekip yatmaya giden bir dedem vardı.
Oğlum doğduğunda onu nazik, centilmen, karizmatik olarak yetiştireceğimi ve o büyüdükçe de eserimle gurur duyacağımı hayal ederdim. Şimdi oğlum ayağını kaldırıp "zoorrrtt" diye gaz çıkarıyor, sofrada çok sesli geğiriyor, orasını burasını kaşıyor... Bu davranışlarının çok yanlış olduğunu söylüyorum, ''Ama anne babam da aynısını yapıyor!''diyor. Merhaba küçük kozalağım, elveda hayallerim.
En güzel çamaşırlarımı giyip sürekli televizyon izleyen kocamın karşısında dans etmeye başladım. Sonuç; "Selülitlerin yüzünden hakem kime kırmızı kart gösterdi göremedim!" oldu.
Yurdum polisi pembe renkli, otobüs durağına park etmiş Vosvos'un arkasında anonsta: "Hanımefendi, plakanıza cezanızı arabanıza yakışacak şekilde pembe zarfta gönderiyoruz."
Sevgili garson abi; hadi çayı su bardağında verdin, anladım fakat içine tatlı kaşığı, altına yemek tabağı koymanı anlamış değilim. O neydi yahu, bekar evi gibi...
Kardeşim, üniversite sınavından oldukca iyi denebilecek bir puan aldı. Ve puan sonuçları açıklanır açıklanmaz, beş yıllık kız arkadaşından ayrıldı. Sebebi ise, kız arkadaşının üniversite sınavından çok düşük bir puan alması! Kız hüngür hüngür ağlıyor, kardeşim ise ''Ben Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde okuyacağım ve kız arkadaşım da üniversite sınavının barajını bile geçememiş olacak! Bu bana haksızlık. Seviyorum ama, onunla olamam!'' diyor. Kardeşime mi kızayım, kıza mı üzüleyim, bilemedim!
Bankamdan gelen rutin mesajları sevgilimden gelmiş gibi okumaya başladığımı fark ettim. Uzun bir süredir yalnız olduğum çok mu belli oluyor?
Hayatında ilk kez stadta futbol izleryen bir kadın olarak erkeklere dair yorumlarım: 1) Madem hepiniz ayakta izleyecektiniz ne demeye o kadar para döküp kombine bilet aldınız? 2) Belki farkında değilsiniz ama rakip takımla hepbir ağızdan küfür ettiğiniz takım aynı değildi! Ne ilgili takım ne de taraftarı o güzelim (!) tekerlemelerinizi duydu. 3)Futbolcuların sizi duymayacağını bildiğiniz halde ne demeye adamlara isimleriyle bağırıp; "Koş şişko!", "Saçlarını topla len!" vb. şeklinde saçma komutlar veriyorsunuz? 4)Hadi böyle komutlar verdiniz diyelim, sağınızda solunuzda duran ve tanımadığınız diğer erkeklerle nasıl oluyor da 10 saniyeliğine bu saçma komutlarınız üzerine dialog kurup ardından sanki hiç konuşmamış gibi birbirinize sırtınızı dönüyorsunuz? 5) Çekirdeği bu kadar sevdiğinizi, biz kadınlardan saklamayı nasıl başarıyorsunuz? 6)Stadta sigara içilmesi yasak olduğu halde, sigara ve hatta puro içmeye utanmıyor musunuz? 7)Bir de "Kadınları anlamayız" dersiniz, asıl sizi anlayan beri gelsin!
Son bir yıldır neredeyse her akşamını ve her haftasonunu benimle birlikte geçirmek için fırsat kollayan, birlikte defalarca tatile gittiğim, ha bugün ha yarın konuşacak, açılacak diye beklediğim adamın yaşça küçük erkeklere ilgisi olduğunu öğrendim sonunda. Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim...
Birkaç yıl önceydi. Üç kız sohbet ediyoruz. Sohbet dönüp dolaşıp evliliğe geliyor. Diğer iki kız hala doğru insanı bulamadıklarından ve evde kaldıklarından şikayet ediyorlar. O kadar umutsuzlar ve o kadar üzgünler ki, dayanamayıp "Bu kadar karamsar olmayın. Birkaç yıla kadar bulamazsanız, bir promosyon yaparız ve birimizi alana diğer ikisini bedava veririz; hem sarışın, hem esmer, hem kumral var. Evde kalmayız." diyorum. Ne yapalım; devir promosyon devri.
Küçük oğlum benden su istiyor ben de ona, neden kendisinin kalkıp almadığını soruyorum... Benim onun üzerine atlayıp ısırmam için gerekli olan sözü bir kerede söylüyor: "Bana zahmet olmasın babacığım..."
Köyde, yeni doğan bir tosuna (erkek buzağı) benim adımı vermişler. Tescilli öküz dedikleri bu mu oluyor acaba?
Tuvalet kağıdı alıyorum diye 8'li pakette kağıt havlu alan babam, ruloyu uzun uğraşlar sonucu kesip ikiye bölerek "tuvalet kağıdı" yapmış bulunmaktadır. Bilginize...
Ekran karşısındaki ev ahalisine "İyi geceler" dedikten sonra, televizyonun fişini çekip yatmaya giden bir dedem vardı.
Oğlum doğduğunda onu nazik, centilmen, karizmatik olarak yetiştireceğimi ve o büyüdükçe de eserimle gurur duyacağımı hayal ederdim. Şimdi oğlum ayağını kaldırıp "zoorrrtt" diye gaz çıkarıyor, sofrada çok sesli geğiriyor, orasını burasını kaşıyor... Bu davranışlarının çok yanlış olduğunu söylüyorum, ''Ama anne babam da aynısını yapıyor!''diyor. Merhaba küçük kozalağım, elveda hayallerim.
En güzel çamaşırlarımı giyip sürekli televizyon izleyen kocamın karşısında dans etmeye başladım. Sonuç; "Selülitlerin yüzünden hakem kime kırmızı kart gösterdi göremedim!" oldu.
Yurdum polisi pembe renkli, otobüs durağına park etmiş Vosvos'un arkasında anonsta: "Hanımefendi, plakanıza cezanızı arabanıza yakışacak şekilde pembe zarfta gönderiyoruz."
Sevgili garson abi; hadi çayı su bardağında verdin, anladım fakat içine tatlı kaşığı, altına yemek tabağı koymanı anlamış değilim. O neydi yahu, bekar evi gibi...
Kardeşim, üniversite sınavından oldukca iyi denebilecek bir puan aldı. Ve puan sonuçları açıklanır açıklanmaz, beş yıllık kız arkadaşından ayrıldı. Sebebi ise, kız arkadaşının üniversite sınavından çok düşük bir puan alması! Kız hüngür hüngür ağlıyor, kardeşim ise ''Ben Türkiye'nin en iyi üniversitelerinden birinde okuyacağım ve kız arkadaşım da üniversite sınavının barajını bile geçememiş olacak! Bu bana haksızlık. Seviyorum ama, onunla olamam!'' diyor. Kardeşime mi kızayım, kıza mı üzüleyim, bilemedim!
Bankamdan gelen rutin mesajları sevgilimden gelmiş gibi okumaya başladığımı fark ettim. Uzun bir süredir yalnız olduğum çok mu belli oluyor?
Hayatında ilk kez stadta futbol izleryen bir kadın olarak erkeklere dair yorumlarım: 1) Madem hepiniz ayakta izleyecektiniz ne demeye o kadar para döküp kombine bilet aldınız? 2) Belki farkında değilsiniz ama rakip takımla hepbir ağızdan küfür ettiğiniz takım aynı değildi! Ne ilgili takım ne de taraftarı o güzelim (!) tekerlemelerinizi duydu. 3)Futbolcuların sizi duymayacağını bildiğiniz halde ne demeye adamlara isimleriyle bağırıp; "Koş şişko!", "Saçlarını topla len!" vb. şeklinde saçma komutlar veriyorsunuz? 4)Hadi böyle komutlar verdiniz diyelim, sağınızda solunuzda duran ve tanımadığınız diğer erkeklerle nasıl oluyor da 10 saniyeliğine bu saçma komutlarınız üzerine dialog kurup ardından sanki hiç konuşmamış gibi birbirinize sırtınızı dönüyorsunuz? 5) Çekirdeği bu kadar sevdiğinizi, biz kadınlardan saklamayı nasıl başarıyorsunuz? 6)Stadta sigara içilmesi yasak olduğu halde, sigara ve hatta puro içmeye utanmıyor musunuz? 7)Bir de "Kadınları anlamayız" dersiniz, asıl sizi anlayan beri gelsin!
Son bir yıldır neredeyse her akşamını ve her haftasonunu benimle birlikte geçirmek için fırsat kollayan, birlikte defalarca tatile gittiğim, ha bugün ha yarın konuşacak, açılacak diye beklediğim adamın yaşça küçük erkeklere ilgisi olduğunu öğrendim sonunda. Gülsem mi, ağlasam mı bilemedim...
Birkaç yıl önceydi. Üç kız sohbet ediyoruz. Sohbet dönüp dolaşıp evliliğe geliyor. Diğer iki kız hala doğru insanı bulamadıklarından ve evde kaldıklarından şikayet ediyorlar. O kadar umutsuzlar ve o kadar üzgünler ki, dayanamayıp "Bu kadar karamsar olmayın. Birkaç yıla kadar bulamazsanız, bir promosyon yaparız ve birimizi alana diğer ikisini bedava veririz; hem sarışın, hem esmer, hem kumral var. Evde kalmayız." diyorum. Ne yapalım; devir promosyon devri.
Küçük oğlum benden su istiyor ben de ona, neden kendisinin kalkıp almadığını soruyorum... Benim onun üzerine atlayıp ısırmam için gerekli olan sözü bir kerede söylüyor: "Bana zahmet olmasın babacığım..."