Albayrak
Can Feda
- Katılım
- 23 May 2007
- Mesajlar
- 4,439
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Ölümsüz ozan Nâzım Hikmet 'in "Kuvay-ı Milliye Destanı" nda sözünü ettiği ''Şayak Kalpaklı Adam''ı n komutasındaki yeni bir ülkü ile savaşan Türk askerlerinin 85 yıl önce duyumsadıkları vatan ve yurt sevgilerini, şafak törenlerinin yapıldığı 1874 Rakımlı Tepe'de bir kez daha anlamaya çalıştık.
O Şayak Kalpaklı Adam, o sabah, "Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu" . Bir konuda kesin kararlıydı. Bu kararı, Erzurum ve Sıvas günlerinde söylediği ve Mazhar Müfit Bey 'e not ettirdiği; "kurulacak olan yeni devlet ve cumhuriyetin, laik nitelikte bir devlet ve cumhuriyet olması" konusundaydı..
Sakarya'da iken de O, bu konudaki kararlılığını, Mehmetçiğin moral gücünü arttırmak için kendisini ziyarete gelen bazı din adamı milletvekillerine üstü kapalı da olsa açıklamıştı. "...Nasıl olur da Kur'an-ı Kerim'in aynı ayetleri kaynak gösterilerek, giriştiğimiz bu Milli Mücadele, İstanbul'daki Şeyhülislam 'Dürrizade Esseyidu Aptullahi' tarafından verilen bir fetva ile 'kafirlik olarak' nitelenir ve bizlerin de 'katli vacip asiler' olduğumuza karar verilir; ama Anadolu'nun kimi aydın din adamları ise bu mücadelemizi Kur'an-ı Kerim'in aynı ayetine dayanarak 'kutsal bir cihat' olarak kabul ve ilan ederler? Bu mümkün müdür? Bu açık çelişkinin nasıl telif edilebileceğini din adamları olarak bana açıklamanızı istiyorum...." diyordu Mustafa Kemal . Yeni kurulacak devletin kesinlikle laik karakterde bir devlet olacağı inancıyla 85 yıl önce Mustafa Kemal ve arkadaşları Akdeniz'e ve İzmir'e varmışlar ve oradan Mudanya'ya gidilmişti.
***
Bugün 85. yıldönümünü kutladığımız Mudanya Mütarekesiyle Türk'ü boğmak isteyen "Sevr", paramparça edilmiş, Lozan barış yolu açılmıştı.
11 Ekim 1922 günü imzalanan bu ateşkesle, Edirne dahil olmak üzere tüm Doğu Trakya ve boğazlar savaşsız kazanılıyor, Ulusal And'ın (Misak-ı Milli'nin) toprak ile ilgili hedeflerine büyük ölçüde varılıyordu.. Bugün 85. yıldönümü nedeniyle Mudanya Mütarekesi'nin yapıldığı müzeyi ziyaret edecekler orijinal metni Fransızca yazılan "Ateşkes Antlaşması" nı imzalayan Batılı emperyalist devlet temsilcilerinin isim ve imzaları yanında antlaşma metninde yeni Türk Devletinin hukuksal varlığını da kabul edildiğini kanıtlayan şu sözcükleri ve imzayı göreceklerdir: "Pour Le Gouvernement de la Grande Assemble National de Turquie (Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Adına) M.(MUSTAFA) İSMET".
Mudanya Mütarekesi sırasında, İsmet Paşa 'nın maiyetinde görev yapan Yüzbaşı Avni Bey (Avni OKAR) , Yunanlıların 11. tümeninin tümüyle tutsak edilmesiyle sonuçlanan 11-12 Eylül günleri cereyan eden Mudanya Muharebesine Mudanya'daki arkadaşlarıyla birlikte 19 yaşında genç bir milis olarak katılan rahmetli babam Sait SEZGİN 'e 1950 yılında bir mektup göndermişti. O günlerin yoksunluklarını, İzmir'den Mudanya'ya nasıl gelindiğini, hangi koşullarda Mudanya'dan Lozan'a gidildiğini ve Mudanya'da yaşanan mütareke sürecini anlatan bir mektubun küçük bir bölümünü, Cumhuriyet okurlarıyla bir kez daha paylaşmak istiyorum:
***
".......... İzmir'den geldiğimizin birinci günü, Mudanya halkı bizi ağırladı. Binaya yakın bir yere mutfak kurdular. Fakat ikinci günü İsmet Paşa, yemekten sonra bana sordu: Bu yemekler nereden geliyor? Ben de Kaymakam Bey'e meseleyi sordum. Cevaben, Mudanya Halkı veriyor dedi. Bu cevabı İsmet Paşa'ya aktardım. İsmet Paşa hemen karşılık vererek; 'Doğru değil, BİZ MEMLEKETİ BİZLERİ BEDAVA BESLESİNLER DİYE Mİ KURTARDIK? Yarından itibaren masrafı sen göreceksin.' dedi. İzmir'den ayrılırken bu gibi masraflar için bana 400 lira para vermişlerdi. Kendimizi methetmek için söylemiş olmayayım amma.. hiçbirimiz Mudanya'daki memuriyetimiz için ne on para yolluk aldık, ne de böyle yolluk usullerini biliyorduk. Bilahere oradaki masrafların herkesin hissesine isabet eden miktarı maaşlarımızdan ödedik. Mütarekeden sonra Bursa'ya hareket ettik. Hatta Bursa'da paramız yetişmedi. Tekrar Bursa Defterdarı'ndan senetle bir miktar daha para aldık..."
Bugün, Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki en önemli dönemeçlerden biri olan Mudanya Mütarekesi'nin 85. yıldönümünü kutlarken, bu mutlu sonuca böylesine üstün bir ahlakla mücehhez (dolu), kendilerini vatanlarına adayan Avni OKAR gibi isimsiz nice yurtseverin büyük özverileriyle ulaşıldığını bir kez daha vurgulamak istiyorum.
26 Ağustos 2007 sabahı, şafak vakti, Kocatepe'de saat 04.30'da "KEMALİST HAREKET ENGELLENEMEZ" diye haykıran ve Mustafa Kemal'in ardılları ve manevi mirasçıları olan "Türk Gençleri" nin o sabah bana bir dip dalgası gibi gelen bu gür sesleri, Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza değin yaşatılacağına ve Emperyalist Batı'nın boyunduruğundan kurtulacağımız "O GÜZEL GÜNLERİN" yeniden yaşanabileceğine olan inancımı güçlendirdi.
MUSTAFA METİN SEZGİN
(Hukukçu)
O Şayak Kalpaklı Adam, o sabah, "Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu" . Bir konuda kesin kararlıydı. Bu kararı, Erzurum ve Sıvas günlerinde söylediği ve Mazhar Müfit Bey 'e not ettirdiği; "kurulacak olan yeni devlet ve cumhuriyetin, laik nitelikte bir devlet ve cumhuriyet olması" konusundaydı..
Sakarya'da iken de O, bu konudaki kararlılığını, Mehmetçiğin moral gücünü arttırmak için kendisini ziyarete gelen bazı din adamı milletvekillerine üstü kapalı da olsa açıklamıştı. "...Nasıl olur da Kur'an-ı Kerim'in aynı ayetleri kaynak gösterilerek, giriştiğimiz bu Milli Mücadele, İstanbul'daki Şeyhülislam 'Dürrizade Esseyidu Aptullahi' tarafından verilen bir fetva ile 'kafirlik olarak' nitelenir ve bizlerin de 'katli vacip asiler' olduğumuza karar verilir; ama Anadolu'nun kimi aydın din adamları ise bu mücadelemizi Kur'an-ı Kerim'in aynı ayetine dayanarak 'kutsal bir cihat' olarak kabul ve ilan ederler? Bu mümkün müdür? Bu açık çelişkinin nasıl telif edilebileceğini din adamları olarak bana açıklamanızı istiyorum...." diyordu Mustafa Kemal . Yeni kurulacak devletin kesinlikle laik karakterde bir devlet olacağı inancıyla 85 yıl önce Mustafa Kemal ve arkadaşları Akdeniz'e ve İzmir'e varmışlar ve oradan Mudanya'ya gidilmişti.
***
Bugün 85. yıldönümünü kutladığımız Mudanya Mütarekesiyle Türk'ü boğmak isteyen "Sevr", paramparça edilmiş, Lozan barış yolu açılmıştı.
11 Ekim 1922 günü imzalanan bu ateşkesle, Edirne dahil olmak üzere tüm Doğu Trakya ve boğazlar savaşsız kazanılıyor, Ulusal And'ın (Misak-ı Milli'nin) toprak ile ilgili hedeflerine büyük ölçüde varılıyordu.. Bugün 85. yıldönümü nedeniyle Mudanya Mütarekesi'nin yapıldığı müzeyi ziyaret edecekler orijinal metni Fransızca yazılan "Ateşkes Antlaşması" nı imzalayan Batılı emperyalist devlet temsilcilerinin isim ve imzaları yanında antlaşma metninde yeni Türk Devletinin hukuksal varlığını da kabul edildiğini kanıtlayan şu sözcükleri ve imzayı göreceklerdir: "Pour Le Gouvernement de la Grande Assemble National de Turquie (Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Adına) M.(MUSTAFA) İSMET".
Mudanya Mütarekesi sırasında, İsmet Paşa 'nın maiyetinde görev yapan Yüzbaşı Avni Bey (Avni OKAR) , Yunanlıların 11. tümeninin tümüyle tutsak edilmesiyle sonuçlanan 11-12 Eylül günleri cereyan eden Mudanya Muharebesine Mudanya'daki arkadaşlarıyla birlikte 19 yaşında genç bir milis olarak katılan rahmetli babam Sait SEZGİN 'e 1950 yılında bir mektup göndermişti. O günlerin yoksunluklarını, İzmir'den Mudanya'ya nasıl gelindiğini, hangi koşullarda Mudanya'dan Lozan'a gidildiğini ve Mudanya'da yaşanan mütareke sürecini anlatan bir mektubun küçük bir bölümünü, Cumhuriyet okurlarıyla bir kez daha paylaşmak istiyorum:
***
".......... İzmir'den geldiğimizin birinci günü, Mudanya halkı bizi ağırladı. Binaya yakın bir yere mutfak kurdular. Fakat ikinci günü İsmet Paşa, yemekten sonra bana sordu: Bu yemekler nereden geliyor? Ben de Kaymakam Bey'e meseleyi sordum. Cevaben, Mudanya Halkı veriyor dedi. Bu cevabı İsmet Paşa'ya aktardım. İsmet Paşa hemen karşılık vererek; 'Doğru değil, BİZ MEMLEKETİ BİZLERİ BEDAVA BESLESİNLER DİYE Mİ KURTARDIK? Yarından itibaren masrafı sen göreceksin.' dedi. İzmir'den ayrılırken bu gibi masraflar için bana 400 lira para vermişlerdi. Kendimizi methetmek için söylemiş olmayayım amma.. hiçbirimiz Mudanya'daki memuriyetimiz için ne on para yolluk aldık, ne de böyle yolluk usullerini biliyorduk. Bilahere oradaki masrafların herkesin hissesine isabet eden miktarı maaşlarımızdan ödedik. Mütarekeden sonra Bursa'ya hareket ettik. Hatta Bursa'da paramız yetişmedi. Tekrar Bursa Defterdarı'ndan senetle bir miktar daha para aldık..."
Bugün, Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundaki en önemli dönemeçlerden biri olan Mudanya Mütarekesi'nin 85. yıldönümünü kutlarken, bu mutlu sonuca böylesine üstün bir ahlakla mücehhez (dolu), kendilerini vatanlarına adayan Avni OKAR gibi isimsiz nice yurtseverin büyük özverileriyle ulaşıldığını bir kez daha vurgulamak istiyorum.
26 Ağustos 2007 sabahı, şafak vakti, Kocatepe'de saat 04.30'da "KEMALİST HAREKET ENGELLENEMEZ" diye haykıran ve Mustafa Kemal'in ardılları ve manevi mirasçıları olan "Türk Gençleri" nin o sabah bana bir dip dalgası gibi gelen bu gür sesleri, Laik Türkiye Cumhuriyeti'nin sonsuza değin yaşatılacağına ve Emperyalist Batı'nın boyunduruğundan kurtulacağımız "O GÜZEL GÜNLERİN" yeniden yaşanabileceğine olan inancımı güçlendirdi.
MUSTAFA METİN SEZGİN
(Hukukçu)