Kimlikler ve kişilikler

S!yaĦ

Banned
Katılım
20 Nis 2006
Mesajlar
1,577
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
S!yaĦ & B€yaŹ
Ne yazık ki, karşımızdakilerin kimliklerini
görmekten kişiliklerini fark edemiyoruz.



Bir televizyon programında spiker soruyor: “kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz” diye “sadece insanım” cevabı yetmiyor. Muhafazakâr, demokrat, sosyalist gibi tanımlamalar duymak istiyor. Atatürk’e minnettar olmak ve onun kurduğu ülkeyi geliştirmek için çalışmak yetmiyor illaki kendini Kemalist veya Atatürkçü diye tanıtacaksın. İslamiyet’i yaşamaya çalışan ama demokrasinin de gerekliliğine inan biri olayım dersen kabul edilmiyor. Kimliğini göster diyorlar sana. Ne yazıyor kimliğinde, muhafazakâr-demokrat mı?
Hep kimliklere bakıyoruz. Birilerinin, birileri adına çıkardığı kimliklere… “Solcu” yazıyor mesela bir kimlikte. Diğerinde “dinci”, öbüründe “laik”, birinde “komünist”, bir başkasında “faşist” bir diğerinde bilmem ne… Öylesine çok duyuyor öylesine çok görüyoruz ki bunları. Birisiyle tanıştığımızda ilk aklımıza gelen sorulardan biri: Neci? Genellikle “bu kim” sorusundan önce “bu neci” diye düşünüyoruz.
Kimliklere öyle kaptırıyoruz ki… Karşımızdakinin hareketlerinden, takılarından, el sıkışından, okuduğu kitaptan, kullandığı kelimelerden bile kimliğini anlıyor, hemen bir kalıba sokuveriyoruz. O insan hakkında karar vereceksek kendisine değil, ona ait olduğunu düşündüğümüz kimliğe bakıyoruz. Baktığımız kimlik; aslında zihnimizdeki kalıptan başka bir şey değil. Mesela birine kızacaksak onun kimliğinde “dinci” yazıyorsa gerçekte kızdığımız, hatta saldırdığımız kişinin kendisi değil zihnimizdeki “dinci” kalıbı.
Bir insanla iletişimi kuvvetlendirmek için o insanla özel bir şeyler paylaşmak, birlikte bir şey üretmek veya ortak noktalarda buluşmak gerekir. Sol görüşlü bir öğrenci, türbanlı bir kızla, özel bir şey paylaşırsa görüyor ki; o da benzer şeyleri sevebiliyor, o da âşık olabiliyor, o da üzülebiliyor, kızabiliyor. “Onun da duyguları var o da benim gibi bir insan”ı ancak o zaman fark ediyor. Ne yazık ki karşımızdakilerin kimliklerini görmekten kişiliklerini fark edemiyoruz. Bir dindar bir sosyalistin kendisini asla anlamayacağını düşünüyor. Bazı sol görüşlülere göre de inanan ve inandığı gibi hayatını şekillendirmeye çalışan bir Müslüman kafası çalışmayan sürekli kontrol altında tutulması gereken potansiyel suçlu. Farklı kimliklere sahip kişiler birbirlerinin insan olduklarını bile unutuyor. Oysa insan her yerde insandır. Meyhanede de olsa Kâbe’de de olsa, ister türbanlı olsun, ister mini etekli, insan hep insan.


Alıntıdır.
 
Şekilci olmamak lazım maneviyata değer vermeye unutalı madde üzerine yoğğunlaşmaya başladı insanlar ve bu da şekilciliği soktu bünyelere eline sağlık kardeşim uyarı niteliğinde çok güzel bir paylaşım olmuş
 
S!yaĦ' Alıntı:
Ne yazık ki, karşımızdakilerin kimliklerini
görmekten kişiliklerini fark edemiyoruz.

Hep kimliklere bakıyoruz. Birilerinin, birileri adına çıkardığı kimliklere… “Solcu” yazıyor mesela bir kimlikte. Diğerinde “dinci”, öbüründe “laik”, birinde “komünist”, bir başkasında “faşist” bir diğerinde bilmem ne… Öylesine çok duyuyor öylesine çok görüyoruz ki bunları. Birisiyle tanıştığımızda ilk aklımıza gelen sorulardan biri: Neci? Genellikle “bu kim” sorusundan önce “bu neci” diye düşünüyoruz.

Kendim adima konusayim..

Anarsist veya komunist gibi bu devleti bolmeye calisanlarin haricinde
kimseye sucudu bucudur demedim...

Her zamanda, o grup haricinde birisine baska isim takilmasina karsi ciktim.
 
insanları hiç bi zaman fikirlerine göre değerlendirmem
insana ancak insan olduğu için değer veririm
ama burada yazdığı gibi insanı fikirlerine göre değerlendiren ayrımcılık yapan siz biz şeklinde hitaplarda bulunan insanlardan da nefret ediyorum
son olarak bu konudada tartışma çıkabilir söylemedi demeyin :)
 
Evet bunlar tamamen önyargılardan (çoğu zaman) bilgisizsilten ve hazmedememeden kaynaklanayor!

İnsanları önce insan gibi görmek sonra eğer gerekliyse kimlikleriyle ilgilenmek gerekir diye düşünüyorum.
 
Önyargılı yaklaşım herşeyi baştan bitirir. Arkadaşımız güzel yazmış, sağolsun....
 
Valla bu zamana kadar bicok gorusten arkadasim oldu ve oyle gorus ayriligindan dolayi bi sorunum olmadi ama nedense gariptir bu zamana kadar Fenerbahcelilerle anlasamadim yaaa :D:D:

(hemen soyleyeyim Galatasarayli degilim)
 
Bence insanların mutlaka bir Dünya görüşü olmalı ve inandığı gibi yaşamalı (demokrasi içinde) ve savunduğu bu görüşü ileri de sürebilmelidir. İnsanlar kendi çevresinide oluştururken karşısındakinin düşüncelerinide bilmeye hakkı vardır. İnsanlar karşısındakinin dünya görörüşlerini bilerek beraberliklerini devam ettirebiliyorlar birbirlerine saygı sevgi kuralları içinde davranabiliyorlar ise ne mutlu onlara; ama ayrım yapmıyorum deyipte farkında olmadan yapanlara veya ne yazikki yine şartlı yanaşmıyorum deyipte yine tersini yapanlara Herkese slm.
 
öncelikle arkadaşım paylaşımın çok güzel.emeğine sağlık.Bizler ne yazıkki etiketlerimizle geziyoruz.biri ile tanışınca sonu 'ist' olan sözcüklerin yazılı olduğu etiktlerimizi onların üzerine yapıştırıveriyoruz.Aynaya baktığımızda da o 'ist'li sözcüklerden birini yapıştırdığımız kendimizi görüyoruz. Peki ne kadar biliyoruz savunduğumuz görüşleri?Ne kadar okuyup ne kadar değerlendiriyoruz?Kavga etmek yerine oturup tartışabilmeyi ne kadar becerebiliyoruz? Çevremizde herkesin bizimle aynı görüşte olması gerektiğini düşünüp neden herkesi bir kalıba sokmaya çalışıyoruz? Akıllarda hep sorularla yaklaşıyoruz çevremizdeki insanlara. Herkes bir dünya görüşüne bir hayat felsefesine sahip olmalı tabiki. Ama şu bir gerçek ki farklı görüşleri de bilip zihin süzgecimizden geçirmeliyiz. Her zaman dört dörtlük insanlara rastlayamayız ve ne yazık ki insanlığın doğasında olan hata yapma eğilimlerimizi de yadsıyamayız.Bu yüzden de kendimizin insan olduğunu unutmadığımız gibi çevremizdekilerin de insan olduğunu unutmamalıyız. İnsan hayatı, kişilerin hayat felsefeleri, inançları, yaklaşımları kendi tercihleridir. Bir başkasının hayatına kast etmediği sürece ve kimsenin hayat görüşünü küçük görmediği sürece bence özgürce düşüncelerini dile getirmelidir. Konulan kurallara demokratik ve özgür çerçevede uymak gereğinin farkında olmamız lazım gelmektedir.Önce konuşmayı öğrenip, fikir alış verişlerimizi kavga etmeden anlatıp dinleyebildiğimiz zaman cebimizdeki etiketleri de çıkarıp bir kenara koyabiliriz sanırım. Unutmamak gerekir ki en başta insanız ve illa 'ist'li bir sözcük eklemek istiyorsak kendimize 'hümanist' diyebilmeliyiz.Kendimiz, sevdiklerimiz ne kadar insansa başka görüş ve düşüncede olanlar da o kadar insan.Özgür ve demokrat olabilmek için önce insan olup başkalarına saygı duymayı da öğrenmeliyiz...
 
Geri
Üst