cayda_cira
New member
- Katılım
- 6 Şub 2009
- Mesajlar
- 5
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Kente yürüyen gazel
zincirden ve ateşten evvel gözlerin senin
bilmediğin gemiler tayfalar ve suyun dili
saçlarından süzüldükçe çözülen bir mevsimin kitabesi
ellerine gizlediğin kumral yüzünün
suskun kılıçların ağzında büyüttüğü sevgili
sen böyle yürürsün ve böyle yürür kente gazel
her şey ta ezelde başladı yani az evvel
kirpik oktan ayrıldı kadın kaburgadan ayna gölgeden
sır bir ışık hızıyla geçti aramızdan balçık yekindi
bir nefes daha bekle bir nefesi kamçının ucunda
sesi güvercin ve örümceğe dönüştüren
kırık harfleri bir hecinden ezberleyerek devir devir
sen böyle yürürsün ve böyle yürür kente gazel
ki uçurumdur ikimizi denize bağlayan dal
aldanmanın müşrik ortaklığı çorak toprağa döl
ölmek gölgelenmek gibi serin güvercin gibi çoğul uçuşlu
bağışlanır bir mecaz değil midir kıyıya düşen sandal
her şeyden evvel ruhunu örerek saçlarını ikiye böl
denizin ve yengecin şaşırtan ustası utanarak bilgelikten
sen böyle yürürsün ve böyle yürür kente gazel
adanır adadan gümüşe yönelen ipek ve kan
sen iki kolunun arasında kara bir ev gibi görünürsün
ırmak kıvrılışlar ezber eder bileklerinden
sökülen mühürden ve yakılan buhurdan
ikimizin arsasında ikimizin arasına yürüyen sürgün
ahrazların şiir söylediği lâl kesildiği lâlelerin
sen böyle yürürsün ve böyle yürür kente gazel
geyik gözden ayrıldı ova çığlıktan sen benden ben senden
rüzgâr bir omuzdan bir omuza halay ve perçem
kalem bakışının ucunda yontuldu elif lâm mim
kelimeler muttasıl kelimeler istifham kelimeler mürekkep
ve kızgın demir püsküren lav gün gün göveren gövdem
ben böyle mi yürürüm evrene ben böyle mi çıkarım evrenden
sen böyle yürürsün ve böyle yürür kente gazel
Bahtiyar Aslan