Kel Başa Şimşir Tarak…

manashan

New member
Katılım
27 Eki 2007
Mesajlar
164
Reaction score
0
Puanları
0
Kel Başa Şimşir Tarak…

Rasmussen fena harcadı AKP'yi ve Başbakanı... Köprüyü geçinceye kadar uyaroğlu
ayaklarına yattı. Türkiye'nin vetosunu kaldırtmak için ileri sürülen pek çok şarta bir çırpıda
"evet" dedi...

Gerçi "evet" dedi mi, demedi mi, adamın günahını mı alıyoruz, bilmiyorum ama, bizim
yalan söylemeyi ve hükümete yalakalık yapmayı alışkanlık haline getiren medyamız olayı
böyle takdim etti. Dolayısıyla medya gargarasıyla "one minute"dan sonra bu kez
Rasmussen balonunu yuttuk...

Yuttuk yutmasına da, gargarayla yuttuğumuz balonun içimizde patlaması "one minute"
bile sürmedi.

Rasmussen'in ülkesindeki bazı yayın organlarında Hazreti Peygambere hakaret içeren
karikatürlerden dolayı özür dileyeceği yolundaki yoğun propaganda ilk elde "yalanlandı".
Rasmussen özür dilemedi. Ülkesinde fikir özgürlüğü olduğundan bahsetti. Kimseyi dini
inançlarından dolayı kınayamayacaklarını söyledi. Laf hiçbir tarafıyla özür noktasına
gelmedi. Ama AKP yalakası medya olayı "özür" kıvamında takdimde ısrar etmekte...

Sonra Roj Tv meselesi gündeme getirildi. Güya Rasmussen ülkesinden yayın yapan bu
televizyonun kapatılması için söz vermişti... Bu da doğru çıkmadı. Adam açıkça dedi ki,
"terör örgütü ile bir işbirliği varsa bakarız, bizim ülkemizde basın özgürlüğü var.
Başbakanların da televizyon kapatma gibi bir yetkisi zaten yok."

Şimdi bakalım Obama'nın garantör olduğu söylenen Genel Sekreter yardımcılıkları konuları
ne olacak? Güya bunlar Türk olacaklarmış... Ayrıca Afganistan Özel Temsilcisi de Türk
olacakmış... Sanki Hikmet Çetin Ugandalı idi...

Evet gelelim bu martavalın gerçek kısımlarına...

AKP için önemli olan işin görsel kısmıdır. O kısmı geçtikten sonra gerisi faso fiso...
Ellerindeki yoğun medya gücü ile istedikleri olayı istedikleri gibi takdim imkanı buluyorlar.

Nitekim bu olayı da öyle takdim ettiler. İnsanlar şimdi peygambere hakaret edilen ülkenin
başbakanının burnunun böyle sürtülmesini büyük bir alkışla, memnuniyetle karşılıyorlar.
Bu AKP'ye yetip de artıyor. O adam istediği noktaya gelmiş gelmemiş önemli değil. Zaten
NATO Genel Sekreteri kimdir, ne yapar, ne yer, ne içer toplum bilmez bile...

Elbette ki, AKP'de bilir ki, dikta rejimleri hariç olmak üzere dünyanın hiçbir yerinde
başbakanların doğrudan televizyonları yayından men etme, kapatma yetkileri yoktur. Hele
şu ana kadar Türkiye'ye karşı kurdurulup, özenle korunmuş bölücü Kürt örgütlenmelerini,
televizyonlarını öyle imha etmek, ortadan kaldırmak gibi meseleler ülkelerinin milli çıkarları
ile bağdaşmaz.

Hal böyle olduğu halde, işin takdim biçimi yarın karşımıza bir başka durum çıkaracak...
"Sözünde durmaz, asla güvenilmez Batı..." diyerek, kendi ürettiğimiz yalana inanarak batı
ile bu olay üzerinden kavgalı olacağız. Kavgalı dediysek, abartarak da demedik. Nasılsa
bizim ülkemizde Batı ile kavga edecek MHP dışında babayiğit yok, MHP'de iktidar
olmadığına göre kimin umurunda...

Kemal Tahir'in romanlarında sıklıkla tekrarladığı bir diyalog vardır, köylü/şarklı
kurnazlıklarını ve olayın üstünü örtme alışkanlıklarını dile getirirken: "Osmanlı'nın yasağı üç
gün sürer..." Burada da böyle. Üç gün dişlerini sıktılar mı, unutulur gider. Bir daha kimse
hatırlamaz bile, Rasmussen kimmiş, Obama neye garantör olmuş, Türkiye niçin itiraz
etmiş de sonra onaylamış...

Kel başa şimşir tarak, dış politikamız başarılı ya ona bak!.. Başarı işte, bal gibi başarı...
Böylesine hezimetleri, zilletleri bile insanlarımıza bu formda sunmak/yutturmak kolay iş
midir?

http://www.etikhaber.com/content/view/74254/27/
 
Geri
Üst