Kazanımlardan ödün verilmesin

1001Design

330i ///M3 Design
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
25,561
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Shut up and train!
Anayasa Çalıştayı Cumhuriyet'in temel nitelikleri ve mevcut Anayasa'daki evrensel insan hakları kazanımlarından geri adım atılmasının tartışılmasına bile karşı çıktı

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'ndeki toplantı öncesi yazar Emine Şenlikoğlu ile İnsanca Yaşam Platformu Başkanı travesti Okşan Öztürk sohbet etti.

26.gif


ANKARA - AKP'nin bilim adamlarına hazırlattığı, daha sonra da üzerinde 'oynayarak' şekil vereceği sivil anayasa taslağına katkı vermek için toplanan Anayasa Çalıştayı'nın ikinci gününde daha önce
oluşturulan gruplar, yasama, yürütme ve idari yapı, hükümet sistemleri ile yargı konularını ele aldı. Aralarında 'idam cezasının kaldırılması',
"kanunla yasaklanmış dil kavramının Anayasa'dan çıkartılması', 'toplu suçlarda gözaltı süresinin 15 günden dört güne indirilmesi'nin de bulunduğu kazanımlardan geri adım atılmaması yönünde mutabakata varıldı. Çalıştay'a katılanlar, Meclis'teki anayasa sürecinde de yer alabilmeyi istiyor. Çalıştayın sonuç bildirgesinin bugün açıklanması bekleniyor.
Radikal'in de desteklediği Anayasa Çalıştayı'nda iki temel adımdan geri adım sayılabilecek tartışmaların anayasa yapım sürecine olumlu katkı sağlamayacağı konusunda uzlaşıldı. Bu iki temel adımdan ilki olarak gösterilen 'Cumhuriyetin temel nitelikleri' başlığı altında şu maddeler sayılıyor: "İnsan haklarına saygı, Atatürk milliyetçiliği, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti, 'Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlük' kavramıyla ifade edilen üniter devlet yapısı, devletin resmi dilinin Türkçe olması, bayrak, milli marş ve başkente ait düzenlemeler."


Evrensel kazanımlar
Çalıştay'da evrensel insan hakları standartlarının anayasal sistemimize aktarılması amacıyla yapılan düzenlemelerden de geri adım atılmaması gerektiği vurgulandı. Söz konusu düzenlemelere şunlar örnek gösteriliyor:
# Her temel hak ve özgürlük için geçerli olan 'genel sınırlama' sebeplerinin kaldırılması.
# İdam cezasının kaldırılması.
# 'Kanunla yasaklanmış dil' kavramının Anayasa'dan çıkartılması.
# Toplu suçlarda gözaltı süresinin 15 günden dört güne indirilmesi.
# Özel hayatın gizliliği, konut dokunulmazlığı ve haberleşme özgürlüğüne ilişkin maddelerde yapılan evrensel insan haklarına uygun düzenlemeler.
# Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran düzenlemeler.
# Adil yargılanma ilkesinin anayasal sistemimize girmiş olması.
# Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin
anayasal sistemimizden çıkartılmış olması.
# İnsan haklarına ilişkin milletler arası antlaşmalara üstünlük tanınması.


'Aktif katılım sağlansın'
Yeni, sivil bir anayasanın ilkelerini belirlemek için TOBB, TÜSİAD, TİSK, Türk-İş, Hak-İş, Kamu-Sen, TESK ve TZOB tarafından oluşturulan ancak daha sonraki katılımlarla 20'den fazla kuruluşu bir araya getiren 'Anayasa Platformu Ulusal Çalıştayı'na 70 civarında sivil toplum örgütü de destek verdi. Bu STK'larda yaklaşık 40 milyon kişinin örgütlendiği ya da temsil edildiği kaydediliyor.
Çalıştay, yeni anayasanın Meclis'in mevcut haliyle mi, yoksa bir tür kurucu meclise dönüşerek mi yazılması gerektiği yönünde tartışmalara da sahne oldu. Tartışmalarda yeni anayasanın mevcut meclis işlevleriyle ancak şeffaf ve sivil topluma açık bir süreçle yazılması gerektiğini savunan görüş ağır bastı. Tartışmacılar bu amaçla Meclis komisyonlarının sivil toplumun anayasa yazım sürecine daha aktif katılımının sağlanması için yeni mekanizmalar bulunması doğrultusunda Meclis ve hükümete çağrı yapması gereğini de dile getirdiler. Yeni anayasada denetleme-dengeleme sisteminin güçlendirilmesi ve bu amaçla 1980 öncesinde olduğu gibi iki kademeli meclis yani senato sistemine de gidilebileceği görüşü dile getirildi.
Çalıştayı yöneten Prof. Oğuz Babüroğlu Radikal'e yaptığı değerlendirmede,
"Çok farklı bir denyim oldu. İnsanlar tartışmayı sevdi. Bildiğimiz kadarıyla dünyada ilk kez böyle bir deneyim yaşanıyor. Toplantıları bölgelerde de tekrarlayacağız. Canlı tartışmalar oluyor" dedi.
Çalışmayla ilgili Radikal'in sorularını yanıtlayan Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KADER) Başkanı Hülya Gülbahar şu değerlendirmeyi yaptı:
"Kâğıt üzerinde değil fiilen eşitlik istiyoruz. 1935'de siyasal temsil açısından Türkiye dünya ikincisi iken, şu anda gelişmekte olan ülkelerin de gerisinde, sondan 20'nci sırada. Kamuda işçi alımından tutun, siyasal partilerin organizasyonuna kadar kadınların eşit temsilini sağlayan bir anayasa istiyoruz. Eşitlik sağlanıncaya kadar kota, işe alınmada öncelik verilmesi dahil özel önlemler alınmalı. Demokrasinin erkekler arası bir oyun olmadığına inanan herkesten destek bekliyoruz.

'Türban anayasaya girmesin'
Ayrımcılığın sadece türban konusuna indirgenmesinden de rahatsızız. Türbanı savunan veya karşı çıkan erkekler, kadınların diğer talepleri konusunda duyarsız ve kayıtsız davranıyorlar. Anayasa Kadın Platformu, kılık-kıyafet konusunun anayasada düzenlenecek bir konu olduğunu düşünmüyor. Türban etrafında toplumun kutuplaşmasını doğru bulmuyoruz. Platformun çoğunluğu yükseköğrenimde başörtüsünün serbest olmasını, kılık kıyafet sınırlaması olmamasını istiyor. Şiddet, eğitim bütün kadınların sorunu. Erkeklerin savunduğu tek kadın hakkı türban. Bu çok anlamlı. Türbanı lehte veya aleyhte politik malzeme haline getirenler yine erkekler."


'Devlet eşcinselleri kucaklasın'
Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Travesti, Transeksüel (LGBTT) Hakları Hareketi'nden Barış Sulu: "Anayasa'nın 'eşitlik' ilkesini düzenleyen 10'ncu maddesine 'cinsiyet' ifadesinin ardından 'cinsel yönelim' ve 'cinsiyet kimliği' ibarelerinin de eklenmesini istiyoruz. Böylece Türkiye Cumhuriyeti Devleti eşcinsellerin varlığını kabul etmiş olacak. Bugün kanunlar önünde temsil edilmiyoruz ve ayrımcılığa uğruyoruz. Mesala bir eşcinsel, eşcinsel olduğu için işten atıldıysa dava açamıyor. Transseksüeller gündüz vakti bile 'genel ahlaka aykırı oldukları için' sebepsiz yere göz altına alınıyorlar. Anayasa tüm toplumu kucaklayacaksa eşcinselleri de tanıması gerekiyor."


'Misyonerliği Diyanet yapıyor'
Alevi Vakfı Federasyonu Genel Başkanı Doğan Bermek: "Diyanet anayasal bir kuruluş. Neden Emniyet anayasal değil? Daha mı az önemli? Din dersi tek yanlı uygulanmaktadır. Herkes Müslüman ve Sünni olmak zorunda değil. Neden coğrafya ve matematik dersi anayasada yok da din dersi var? Anayasa herkesten eşit uzaklıkta ve yakınlıkta olmalı. Kimseyi bir diğerine karşı zorlamamalı. Din dersi dinler hakkında bilgi veren bir ders olmalı. En büyük misyonerliği Diyanet yapıyor. Devlet her inanana mezhep ve din ayrımı gözetmeksizin hizmet vermeli. Gayri müslimden vergi alıp imam yetiştireceksin ama onlar hahamı, papazı kendisini yetiştirecek. Bu düzeltilmeli."

radikal.com.tr
 
# İdam cezasının kaldırılması.
# 'Kanunla yasaklanmış dil' kavramının Anayasa'dan çıkartılması.
# Toplu suçlarda gözaltı süresinin 15 günden dört güne indirilmesi.
# Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran düzenlemeler.
# Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin anayasal sistemimizden çıkartılmış olması.

Bunları kazanım olabilir mi. Şu bu düzenlemeler sayesinde terör azmış terörist coşmuş durumda. Sözde insan hakkını bize dayatan avrupanın ve amerikanın insan hakkı anlayışını iyi bilmek tanımak gerek...


Neyse yine vazgeçmeyelim şuan ki naylon demokrasiden haktan hukuktan edebiyattan ... Sonra avrupa kızar felan :p
 
Ana Yasa; Devletin yapısını, kurumlarını, prensiplerini,
işleyişini ve bunun ruhunu yansıtması gerekir.
Diğer bahsedilen konular kendi yasalarında belirtilir.

oldu olacak çayın şekerini soldan sağa mı,
yoksa sağdan sola mı karıştırılmalı konusu da ana yasada belirtilsin.

Dünyada kaç ülkenin ana yasası bizimkiler kadar detaylıdır acaba???????

Ana yasa tüm yuttaşları için geçerlidir.
Yok kadın hakları, yok eşcinsel hakları, yok siyasi partiler, yok adının baş harfi (A) olanlar, yok (Z) olanlar, yok yürüme engelliler, yok görme engelliler, diye yapılan bir ana yasada eşitlikten söz etmek komik olur.
 
Geri
Üst