Kayip Trİlyon Teranesİ Ve Adaletİn Terazİsİ

CuneX

New member
Katılım
13 Eki 2008
Mesajlar
36
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Kayboldum
Yazar Mehmet DENİZ

"Adalet"in bir anlamı ve vazgeçilmez bir esası da: "Aynı iddialara aynı davaları açmak; aynı şartlarda, aynı araçlarla ve aynı amaçlarla işlendiği öne sürülen suçlara aynı cezaları uygulamak"tır. Bunun aksi; ayrımcılık ve kayırımcılıktır, çifte standartçılık ve haksızlıktır.

RP Davasının Hakimleri Rahat mıydı?

CHP'nin bir televizyon kanalına 3 milyon dolar verdiğine dair haberler daha önce medyada yer almıştı.

Bu haberlerin çıkış sebebi, Türkiye'nin tasarlanmış bir proje çerçevesinde yeniden 28 Şubat günlerine sürüklenmek hesaplıydı. Söz konusu kanal, milleti kamplaşmaya çağırırken birileri, muhtemelen hükümet kanadından birileri, bu belgeleri basına sızdırmıştı.

Aradan bir yıl geçti. Bugün yeni öğreniyoruz ki, sözü edilen para 4 trilyonmuş ve Maliye Bakanlığı durumu ilgili mercilere aktarmış. Bugüne kadar da hiçbir işlem yapılmamıştı.

Gelinen noktada sözü edilen hesaba Anayasa Mahkemesi'nin bakıp bir karar vereceği anlaşılmaktaydı.

Peki, Refah Partisi'nin şu meşhur trilyon davasıyla ilgili neden yasalara uygun olan bu yol takip edilmedi. RP, bir siyasi parti değil miydi? Neden, RP söz konusu olduğunda Anayasa Mahkemesi değil de Maliye Bakanlığı doğrudan taraf olarak bu parti aleyhine karar alınmıştı? RP davasının hukukçuları şimdi ayağa kalkmalıydı. En azından, o davanın hakimleri verdikleri kararın yasal olmadığını itiraf edip hiç değilse vicdanlarını rahatlatmalıydı.

Ve acaba "Erbakan Milliciydi. Bu nedenle tasfiye edilip AKP'ye geçit verildi" itirafında bulunan Sn. Deniz Baykal: "Bu konuda da Erbakan'a haksızlık edilmiştir" diyebilecek cesaret ve ciddiyeti ortaya koyacak mıydı?

Refah partisinin güya usulsüz harcandığı iddia edilen 800 milyon TL'lik hesabı, Anayasa ve kanunlara göre Anayasa Mahkemesince görülmesi gerekirken, kasıtlı bir kaydırmacayla Maliye Bakanlığına veriliyor ve hiç kimseden tıs çıkmıyordu. Ama CHP'nin bir televizyon kanalına bunun tam beş misli olan 4 trilyon verdiği, yine maliye bakanlığınca saptanıyor, ama bu sefer dava Anayasa Mahkemesine havale ediliyordu.. Evet, doğrusu buydu, ancak Erbakan'a niye kanunlara aykırı bir yol tutuluyordu?

Şimdi Gelelim Kayıp Trilyon Meselesinin Aslına:

Bilindiği gibi Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 5 yıla yakın devam eden davayı 6 Mart 2002 günü sonuçlandırmıştı. Mahkeme, Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Refah Partisi'nin Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a isnat edilen "özel evrakta sahtecilik" suçunu sabit görerek, 2 yıl 4 ay hapis cezası kararı almıştı. Bunun anlamı, eğer Yargıtay kararı onaylarsa, hapis yatmanın dışında, ömür boyu siyaset yasaktı. Ertesi günü gazeteler, "Sahtekârlıkları Sabit, Sahtekârlıktan Mahkum Oldu, Artık Erbakan Yok..." başlıkları ile çıkmışlardı. Hiç kuşku yok ki bu, bugüne kadar vurulan darbelerin en ağırıydı. Elbette hapis cezası ve ömür boyu yasak, çok önemli siyasi sonuçlar doğuracaktı. Bu manşetleri atanlar dahil, herkes biliyordu ki bu karar da diğerleri gibi siyasiydi. Hak ve adaletten uzaktı.

"Partinin usulsüz harcandığı iddia edilen paralarından çok, siyasi hesaplar bu kararın temelini oluşturmaktaydı. Merkez medyanın attığı manşetler, sadece kişisel olarak Erbakan'ın üzerine beton dökmeyi değil, bir siyaset geleneğini de tarihe gömmeyi amaçlıyordu. Evet, parti kapatmalar, siyasi yasaklar, devam eden baskılar bizi etkiliyordu, bunlar haksızlıktı, oyunu kurallarının dışında oynamaktı, bizimle seçim yoluyla baş edemeyenler, mahkemeler yoluyla bizi devre dışı bırakmaya çalışıyorlardı, hatta Anayasa Mahkemesinin görevi, Maliye Bakanlığına aktarılmıştı. Her şeye rağmen bu yapılanlar bir şekilde anlaşılırdı. "Demokrasilerde böyle siyasi mücadele olmaz" diyorduk ama Türkiye'de bunlar olağandı. Ancak bu son yapılan medyanın tavrı anlaşılır gibi değildi. Hakaretin, belden aşağı vurmanın, edepsizliğin ötesinde bir şeydi bu. Varlıklarını bütünüyle sahtekârlıklara borçlu olanlar karşımıza geçmiş bize "sahtekâr" diyorlardı. Üstelikte ellerinde bir mahkeme kararı vardı. Bilindiği gibi daha sonra bu karar Yargıtay tarafından da onanmıştı.

Ancak yeniden görüşülme ve karar düzeltme talebini kabul eden Yargıtay, bu sefer önceki kararı bozmuş ve mahkemeye geri yollamıştı. Ama Siyonist merkezlerin ve Masonik mahfillerin ağır baskısı vardı.

Evet, Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Milli Görüş Lideri ve 54. Hükümetin Başbakanı Sayın Necmettin Erbakan ve arkadaşları hakkında vermiş olduğu mahkûmiyet kararı Yargıtay tarafından onandı. Hukuk nosyonu ve vicdan sahibi hukukçular, davanın açılışından kesinleşmesine kadar yanlışlıklarla dolu olan bu karara "hukuk cinayeti" diyeceklerdir. Ben hukukçu değilim, ayrıca Türkiye'de hukukun var olduğuna inanmıyorum. Menderes ve arkadaşlarının idam edilmesinden hiçbir farkı olmayan bu karar, hukuk cüppesi giydirilmiş bir siyasi infazdır; bu kararla, 28 Şubat "postmodern darbesi" ile siyaset dışına itilen Sayın Erbakan yok edilmeye, milletin hafızasından silinmeye çalışılmaktadır. Ama bu kararı verenler bilsinler ki büyük bir yanlışlık yapmışlardır. Tarihe şöyle bir göz atanlar göreceklerdir ki, Sokrates'ten Menderes'e haksızlığa uğrayan hiçbir hak ve halk dostu unutulmamıştır, ama onları mahkûm edenler bir süre lanetle anıldıktan sonra unutulup gitmişlerdir.

Ömrünü millete hizmetle geçiren Sayın Erbakan hakkında davaların açılması, mahkûmiyet kararlarının verilmesi ilk değildir; bütün bunlara şaşmıyoruz; zorlama ve yanlış davalara, eksik soruşturmalara, delillerin eksik toplanmasına, kararın tahminler ve ihtimaller üzerine kurulmasına alışığız. Hepsini sabırla ve sükûnetle karşıladık. Çünkü Milli Görüş siyaseti buydu, Sayın Erbakan bizden böyle davranmamızı istiyordu.

Bu son karar öncekilerden farklıdır. Görmezden gelmeler, alaylar, tehditler, iftiralar, karalamalar, siyaseten linçler, parti kapatmalar, mahkûmiyetler... Bunların hepsine gülüp geçebiliriz, nitekim öyle yaptık. Her şeyi sabır ve sükûnetle karşılarız, tüm baskılara, haksızlıklara göğüs gereriz. Bize düşmanlık yapabilirler, bizim için her şeyi söyleyebilirler, ama ülkemize ve milletimize bağlılığımıza, dürüstlüğümüze söz söyleyemezler, bize "hain", "hırsız", "sahtekâr" diyemezler, dedirtmeyiz. O nedenle ben bu kararı kabul etmiyorum, hayatları yüz kızartıcı suç işlemekle geçenlerin, bizim için "sahtekâr" manşetleri atmalarına isyan ediyorum.

Kimler Kimin İçin "Sahtekâr" Manşeti Atmaktaydı?

Şimdi soruyoruz ve insaflı bir yanıt bekliyoruz.

Niçin Refah Partisi, niçin Sayın Necmettin Erbakan sürekli hedefti? Türkiye'de kaç siyasi parti var, kaç vakıf, kaç dernek, kaç sendika, oda, birlik vs. var? Bunların kaçı değişik vesilelerle kapatıldı, kaçının hesapları incelendi? Kaçının başkanı, yöneticileri mahkemeye verildi?

O halde niçin Refah Partisi, niçin Milli Görüş Lideri Necmettin Erbakan? Sayın Erbakan ve arkadaşları devlette defalarca ve yıllarca görev aldı, birçoğu bürokraside sorumluluk gerektiren önemli mevkiler işgal etti, bakanlıklar yaptı. Sayın Erbakan bu ülkede üç kez Başbakan Yardımcılığı yaptı, 54. Hükümet'in Başbakanıydı.

Bırakınız mahkemelere gitmeyi, bir kere olsun bir teki için yolsuzluk iddiası söz konusu edilmemişti. 28 Şubat'ın fırtınalı günlerinde bakanlar ve hükümet hakkında defalarca gensoru ve soruşturma önergeleri verilmiştir ama, bunların bir tanesinin bile konusu yolsuzluk değildir. Hiç kimse Sayın Erbakan hakkında, yolsuzluk isnadına girişememiştir. Türlü iftiralar ve çamur atmaların yapıldığı o günlerde kimse böyle bir şeye cesaret edememiştir.

Diğer hükümetlere bakın; kaç yolsuzluk önergesi verildi, kaç yolsuzluk soruşturması açıldı? Yolsuzluk gensoruları ile düşürülen bakanları ve hükümetleri kimse unutmadı. Meclis gündeminde başbakanlar ve bakanlar hakkında yolsuzluk gerekçeleri ile verilen soruşturma önergeleri, dokunulmazlık dosyaları hiç eksilmedi..

Ama, niçin bütün bunlar için değil de, Sayın Erbakan için manşetler atılıyor?

Defalarca Hükümet sorumluluğu alan, devlet bütçesini yönlendiren, ihaleler yapan, milyarlarca dolarlık, katrilyonlarca liralık işlemlerin altına imza koyan, trilyonlarca liralık örtülü ödeneği yöneten insanlar, hiçbir usulsüzlük, yolsuzluk yapmadılar da, kendi partilerinin paralarını çaldılar, sahtecilik yaptılar, öyle mi?

Yani şimdi, hayatları yüz kızartıcı suçlarla kokuşanlar ve bunların suç ortakları insafsızca ve utanmadan "sahtekâr" manşetleri attılar diye, Milli Görüş kadroları sahtekâr mı bilinecekti!? Hayır, herkes hakikat aynasında kendi ayarını seyretmekteydi!

Erbakan'ın ne yaptığını biz biliyoruz, millet de biliyor. Ama bir kere daha tekrarlayalım:

- Erbakan, kısa süren Hükümet döneminde Havuz Sistemi kurarak, milletin kanını emen rantiyenin hortumlarını kesti, yıllarca dönen haram tekerleklerine çomak soktu; onun için Erbakan'a kin kusuyorlar.

- Erbakan rantiyeden kestiğini memura, işçiye, çiftçiye, emekliye, dula, yetime verdi. Erbakan, "bu ülkede aç ve açıkta insan kalmayacak" dedi. Onun için Erbakan'dan nefret edip saldırıyorlar..

- Erbakan, bu millete, tüm çıkar çevrelerinin baskıları ve engellemelerine rağmen bu ülke insanının bu ülkeyi yönetebileceğini gösterdi. Onun için Erbakan'a kızıyorlar.

- Erbakan, bu millete alternatifleri gösterdi, denk bütçeyi, enflasyonu düşürmeyi, borçlanmamayı, faizleri düşürmeyi gösterdi. Onun için Erbakan'a tahammül edemiyorlar.

- Erbakan, borçlanmanın, faizin, rant ekonomisinin sonunun olmadığını söyledi, tüm engellemelere rağmen üretim ekonomisini ayağa kaldırdı, döneminde namuslu sanayiciler, tüccarlar, esnaflar, çiftçiler altın yıllarını yaşadılar. Onun için Erbakan'ı yok etmek istiyorlar.

- Erbakan, yabancılara "hayır" denilebileceğini, onurlu durulabileceğini gösterdi. Onun için Erbakan'ı siyasetin dışına itiyorlar.

- Erbakan, millete hafızasını hatırlattı, gücünü, imkanlarını, coğrafyasının önemini, tarihi mirasını gösterdi. En çok da bundan ürktüler, onun için Erbakan'dan çok korktular.

- Erbakan, "faiz bizi ve bizim gibi sömürülen ülkeleri batırıyor" dedi. Erbakan, sömürgeciliğin yeni adı olan neo-liberalizm ve küreselleşmenin ipliğini pazara çıkardı, emperyalizme ve dünya Siyonizm'ine savaş açtı. Erbakan, D8'i kurdu, tüm geri kalmış ülkelere, İslam coğrafyasına, diktatörlüklere karşı millet seçeneğini gösterdi. Erbakan, bu ülkelerin baskı altında inleyen, sömürülen, aç bırakılmış insanlarına umut oldu, örnek oldu. Onun için Erbakan, dünya patronlarını, siyonistleri, sömürgecileri, diktatörleri ürkütüyor, korkutuyor

Kimler milletin milyarlarca dolarını çaldı, kimler bankaları hortumladı, kimler devletin kasasını, milletin cebini boşalttı? Hangi sözde iş adamı, hangi medya patronları sahte evrak düzenleyerek devlet ihalelerine girdi, bunların suç ortakları hangi siyasetçilerdir, kimler gece yarısı konutlarda kimlerle banka pazarlıkları yaptı? Kimler yüz kızartıcı suçlar işledi, kimler yüz kızartıcı suç işleyenlerin suç ortakları oldu, hangi köşe yazarı patronunun iş takipçisi, ricacısı, tehditçisi, şantajcısı oldu? Kimler hortumcuların devlete olan milyonlarca dolarlık borçlarını erteledi? Bu soruların tamamının cevabı vardır, bu yüz kızartıcı suçların faillerini bu millet tanıyor. Belki mahkeme kararları olmayacak ama tarih bunların tamamını not edecektir.

Şimdi, bütün bunları yapanlar, hayatları yüz kızartıcı suç işlemekle geçenler, milletten çaldıkları ile kurdukları kulelerinde oturacaklar ve milletin davacısı olmuş, bir ömür milletin refahı, özgürlüğü ve onuru için çalışmış Sayın Erbakan ve arkadaşları için "sahtekâr" manşetleri atacaklar, öyle mi?

Hayır, millet bu haksızlığı, bu insafsızlığı, bu çirkin infazı asla kabul etmeyecektir. Milli Görüş kadroları, milletin davası için bir ömür harcamış liderlerine yapılan bu insafsız, bu çirkin ve seviyesiz saldırıyı sahiplerine iade edecektir."[1]

Milli Görüş davasının hakikatini, amaçlarını ve hedefine nedenli yaklaştığını ve Hoca'nın dehasını ve stratejik manevra ve manipülasyonlarını tam ve doğru olarak kavrayamamaktan kaynaklanan ama samimiyetine bağışlanan bir gaflet ve cesaretle...

Ve yine Kur'an'daki nebevi siyaset hikmetleriyle ilgili bilgi eksikliğinden ve feraset fakirliğinden doğan ve Hoca'nın yakın çevresine mecburen aldığı ve katlandığı ve çok kirli niyetlerine rağmen, İslam ve insanlık hatırına onlardan yararlandığı kişileri "Erbakan'ın aynası" sanan yanlış bir bakış açısından ortaya çıkan anlama ve algılama sorunu yüzünden ve biraz da bazı kişi ve mahfillerin doğrudan veya dolaylı şişirme ve yönlendirme girişimlerinin etkisiyle; ve maalesef ümidin, yani iman pilinin zayıflaması nedeniyle:

"Erbakan Hoca'ya, artık aktif siyaseti bırakıp çekilmesi gerektiğini, manevi lider olarak devam etmesini" söyleyenler artık uyanmalıydı.

(Not: 12 Eylül'den sonra "Hocam, arkadaşlarınız, sizin artık resmi ve fiili değil, manevi bir lider olarak hizmetinizi sürdürmenizi istiyor" diyen Oğuzhan Asiltürk'e:

"Onlar aslında Bizim manevi başkan değil, uhrevi başkan olmamızı (Yani diri diri mezara konulmamızı ve bu davanın rayından çıkarılmasını) istiyor..." cevabını vermiş ve elçiliğini yaptığı siyonist ve sabataist şebekenin şeytani niyetlerini deşifre etmişti.)

"Erbakancılığı yaşatmak için Erbakansız siyaset yapmak zorundayız.." gibi, dışı hoş içi boş laflar üretenler, şimdi utanmalıydı!.




Not:Alıntıdır(http://www.millicozum.com/content/view/1293/129/). saygılar.....
 
kaynak linki mecburiyetimiz var eklermisin
 
--------------------------------------------------------------------------------

Burdan erbakana laf atanlara bir kaç bilgi saygılar..
Erbakan ne yaptı diyenlere:

-Türkiye'de ilk kez yerli motoru imal eden...
-Türkiye'nin ilk yerli otomobilini üreten..
-Türkiye'nin uçak sanayiini ayağa kaldırmak için olağanüstü bir
mücadele veren ve büyükk adımTürkiye'de ilk kez yerli motoru imal
eden...
KOBİ'lerin oluşumunu sağlayan, Türkiye'yi bir baştan bir başa sanayi
siteleri ile donatan...
-Anadolu sermayesini ayağa kaldıran...
-Kıbrıs'ı Enosisçilere bırakmayan...
-Sanayileşmeyi millî dava haline getirip bu uğurda ömrünü vakfeden...
-Türkiye'nin siyasi, iktisadi ve kültürel bağımsızlığı için mücadele eden...
-Milli kültürümüzü kurumlarıyla ayağa kaldıran...
-Türkiye'nin onurlu duruşunun temsilcisi...
-IMF'siz ekonomik kalkınmayı başaran...
-İlk denk bütçeyi yapan...
-Askerine, siviline, memuruna, işçisine; iktidarında Cumhuriyet
tarihinin en büyük zammını veren...
-Mahalli idareleri ayağa kaldırıp belediyecilikte devrim yapan...
-Zamsız ve vergisiz kalkınmayı başaran...
-İçte ve dışta onurlu politikalarıyla Türkiye'yi ayağa kaldıran...
- Tamamen millî kaynaklardan sağladığı ve her biri 10 milyar $
değerinde toplam 30 milyar $'lık 3 adet kaynak paketi hazırlayıp
uygulamaya koyarak, elde edilen gelirleri gerekli hizmetlere tahsis
etti.
- Memur maaşlarını yüzde 130 oranında arttırdı.
- İşçi ücretlerini yüzde 102 oranında yükseltti.
- Köylünün ürününe, yüzde 312 artışla 136 trilyon TL. ödeme yaptı. %
50 oranında gübre sübvansiyonu yanında bir yıl önce 366 milyon $olan
gübre desteğini 629 milyon $'a çıkardı.
- Esnafa düşük fâizle sağladığı kredi hacmini 57 trilyon TL'den 80
trilyon TL'ye çıkardı.
- Bütçeden BAĞ-KUR emeklilerine 866 milyar TL., memur emeklilerine 985
milyar TL. ve işçi emeklilerine de 2.074 milyar TL. destek sağladı.

- 8036 adet KOBİ'ye ilk defa fon kredi imkânlı teşvik belgesiyle 2.5
trilyon TL. kredi dağıttı.
- BAĞ-KUR emekli maaşlarında yüzde 300 artış sağladı.
- Et ithalatına uygulanan % 3'lük fonu % 30'a çıkardı. Daha sonra
canlı hayvan ve et ithalatını yasakladı. Benzeri tedbirler alarak
krize giren hayvancılığı yeniden canlandırdı.
- Çayır ve mer'a alanlarının ıslahında 8000 hektar artış sağladı.
- 7650 hektar olan yem bitkileri alanını 22.000 hektara çıkardı.

- Enflasyonu % 25'e düşürdü.
- Eşel-Mobil sisteminin alt yapısını hazırladı ve uygulamaya hazır
hale getirdi.
- Kamu kesimindeki toplu iş sözleşmelerini ilk defa 3 ay içinde ve
greve gidilmeksizin çözdü, ücretleri 53 milyon TL'den 107 milyon
TL'ye, $ bazında da 655$'dan 993 $'a çıkardı.
- Tarımsal destekleme payını 38 trilyon TL.den 60 trilyon TL'ye
çıkardı. 1997 bütçesi ile, bu desteği 95 trilyon TL. olarak
programladı.
- TMO'nin 48 milyon $ olan hububat alımını 320 milyon $'a çıkardı.
- FİSKOBİRLİK'in fındık alımında 2 $ fiyat vererek, son 15 yılın en
yüksek taban fiyatını uyguladı.
- Sosyal yardım fonunda toplanan paraların ancak % 11'i yoksullara
dağıtılırken, fonda toplanan 60 trilyon TL'nin tamamını, yani %
100'ünü yoksullara dağıttı.
- 100.000 öğrenciye 1'er milyon TL. burs verilirken 200.000 öğrenciye
4'er milyon TL. burs verdi.
- Kamu İktisadi Kuruluşları'nın açıkları zarar gösterilerek bütçeden
ödenmesi yerine, 'Havuz Sistemi' uygulaması ile KİT'leri kâra geçirdi.
- İç borçlanmayı önledi.
- Son elli yılın ilk denk bütçesini kanunlaştırdı.
- Yüzde 170 olan Hazine borç faizlerini yüzde 80'e indirdi. Repo
faizlerini de % 76'dan % 50'ye indirdi.
- 155 gün olarak tespit edilmiş olan Hazine borçlanma vadelerini 730
güne çıkardı.
- Döviz rezervinde 1 milyar $ artış sağladı.
- İç ve dış borç faizlerine giden bütçe imkânlarını yatırıma
dönüştüren projeleri yürürlüğe koydu.
- Acil destekleme programındaki 57 il, 96 ilçe, 52 belde ve 90 köye
3.947.559.000.000.-TL., ayrıca Doğu Anadolu'ya 1 trilyon 13 milyar
TL., Güneydoğu Anadolu'ya 1 trilyon 120 milyar 559 milyon TL. destek
verdi.
- Doğu ve Güneydoğu Anadolu'nun kalkınması için 'İcra Programı' hazırladı.
- 1991 Körfez krizinden beri kapalı tutulan Kerkük-Yumurtalık petrol
boru hattını açtı.
- Kuzey Irak sınır ticaretini harekete geçirerek Güneydoğu halkının
ekonomik durumunu iyileştirdi.
- Terör olaylarını Türkiye'nin gündeminden düşürdü.
- Doğu ve Güneydoğu'da köylere dönüş projesini başlattı.
- Çekiç Güç'ün görev süresini sona erdirdi.
- İnsan haklarını iyileştirme yasa tasarılarını kanunlaştırdı.
- İnsan Hakları ihlâllerinin takibi için bir Devlet Bakanı'nı bu işle
görevlendirdi.
- Yalnız Batı ülkeleri ile değil, Asya ve Afrika ülkeleri ile de yakın
ilişkiler geliştirerek ilk defa Türkiye'nin önderliğinde ve dünya
çapında bir kuruluş olan D-8'leri gerçekleştirdi.

Yukarıda sunulan bu hizmetlerine mukabil 54. Hükümet şunları da YAPMAMIŞTI:

- Enkaz edebiyatı yapmadı.

- Zam yapmadı.

- Yeni vergi koymadı.

- Karşılıksız para basmadı.

- IMF'den borç almadı.

- Demokrasiden taviz vermedi.

- İnsan hakları ihlâllerine fırsat vermedi.

- İç ve dış borçlanmaya gitmedi.

- Rantiyecilere prim vermedi.

- Rantiyeci medyanın borç erteleme taleplerini kabul etmedi.
uzaaaarrrrrr gider......
 
Eee doğru iş yaparsan bu ülkede barınamazsın,sen bu ülke için birşeylermi yaptığını sanıyorsun chp nin mhp nin vs.. Ap açık ortada görünen şey bir rant savaşı var ortada ve bu zamana kadarki tüm hükümetlerde bu savaşın isteselerde istemeselerde güçlü olanının yanında olmaları.Bir dönem mesut yılmaz gerçeği var,aydın doğan kapısında pijamaları ile karşıladı başbakan iken mesut yılmazı bu görünen yüz birde sinsice planlarını bozmadan yapanlar var onlar açık vermiyor ama sarf ettikleri sözlerden bayrakları belli oluyor.Bu giden rant savaşına dur diyen bir erbakan hocaydı onu çabuk susturdular ama şu anda tayyipde bu savaşa dur diyen hükümet ve hiç öyle kolay kolay susacağada benzemiyor
 
iGoogle yanlız ben tayibi sevmem :) onunda chp.,mhp,akp ve bundan çnceki hükümetler gibi aynı yere hizmet ettiğini düşünüyorum... :)
 
iGoogle yanlız ben tayibi sevmem :) onunda chp.,mhp,akp ve bundan çnceki hükümetler gibi aynı yere hizmet ettiğini düşünüyorum... :)

Senin tayyibi sevmediğini az çok algılayabildim ama şu bir gerçekki şu anda erbakan hocanın izinden giden korkmadan her kötülüğü ortaya çıkaran tayyip,ha imfden borç almak vs.. şeyler ise ülkemizin artık başka şansının kalmadığını bu durumda yapılabilecek başka bişeyin kalmadığı gerçeğidir bu mahkumiyete bizi zamanın hükümetleri itmiştir günümüz ekonomisi düşünüldüğünde sence sonuç ne olmalı ? bence "elimizdeki" en iyi seçenek tayyip şu durumda
 
Senin tayyibi sevmediğini az çok algılayabildim ama şu bir gerçekki şu anda erbakan hocanın izinden giden korkmadan her kötülüğü ortaya çıkaran tayyip,ha imfden borç almak vs.. şeyler ise ülkemizin artık başka şansının kalmadığını bu durumda yapılabilecek başka bişeyin kalmadığı gerçeğidir bu mahkumiyete bizi zamanın hükümetleri itmiştir günümüz ekonomisi düşünüldüğünde sence sonuç ne olmalı ? bence "elimizdeki" en iyi seçenek tayyip şu durumda

Garip bir düşünce seninki ...Erbakan hoca en azından milli bir görüşü temsil eden
bir partinin genel başkanıydı. Hem dış güçler hemde kendisinin bile önüme geçemediği
iç meseleler yüzünden devre dışı kaldı.Onun içinden gelen AKP hocanın eline su bile
dökemez (erbakancıda değilim) Akp enkaz almıştır doğrudur o günün rakamları
bellidir.lakin bu gün o enkazdan eser bile yok hatta enkazda yok.

Bir emare bir işaret varmı hadi yazın AK icraatlarınızı da bilelim.

AKP memleket için iyi bir şans idi Tek başına iktidardı umut vadediyordu
Dokumulmazlıkları kaldıracaklardı Hata bu konuda bir TV programında
Baykalla el bile sıkıştılar .Neyse Akp li Cumhurbaşkanımız bile oldu
İnan arkadaşım ilk seneler paradan altı sıfır atıldığı zamanlar çok mutluydum
dolar yerinde sayıyor elektirik su sabit enflasyonda hedeflenen rakamlar tutuyor
vs vs gerisi malumunuz yıkılan hayaller büyüyen öfkeler TSK yı yıpratmaya
çalışmalar .Daha ne diyeyimki .
 
ѕσηυη¢υ;3631388' Alıntı:
İnsanlar hırsızların peşinden gitmeye ne kadar meraklı...Anlam veremiyorum buna

ARKADAŞIM ERBAKAN TRİLYON FELAN GÖTÜRMEMİŞTİR..

BİRİLERİNİ İNDİRMEK İSTERSEN ATARSIN B..KU İNDİRİRSİN ..TÜRKİYEDE İŞLER BÖYLE DÖNÜYOR UNUTMA..

ERBAKAN TÜRKİYE Yİ DÜNYA YA AÇABİLECEK BİRİ İDİ..AMA ONUNDA DEDİĞİ GİBİ DIŞ ODAKLAR İZİN VERMEDİİ....ÇÜNKÜ İÇERDE O KADAR ÇOK SATILMIŞ VARKİ...
 
*Libya nın ne idüğü belirsiz lideri Kaddafi nin biricik dostu

*İlk denk bütçeyi yaptığı yalanına kendi bile inanmayan :D
çok alana %100 az alana %300 zam kısmını geyik mizahta görmek isteriz :D :D :D
(mantık olarak %77 enflasyon varken verdiği iddia edilen %100 ün üzerindeki zamlar ekonomiyi ne yapar bilen var mı acaba
ben söyleyim
genel fiyat seviyesini (enflasyonu) arttırır

böyle bir şeyi yapmamış iyi ki

*Gerçek bir lider ve vatansever değil gerçek bir Arapseverdir.

*Bir de bir milyon tank vaadiyle gelmişti iktidara
bir milyon tank üretiminden vazgeçti sanırım sonra :D

eski Başbakan Tansu Çiller ile birlikte en başarısızlar listesinin ikinci sırasındalardır


((ALINTIDIR))
 
Palavra Palavra Palavra...

ARKADAŞIM ERBAKAN TRİLYON FELAN GÖTÜRMEMİŞTİR..

BİRİLERİNİ İNDİRMEK İSTERSEN ATARSIN B..KU İNDİRİRSİN ..TÜRKİYEDE İŞLER BÖYLE DÖNÜYOR UNUTMA..

ERBAKAN TÜRKİYE Yİ DÜNYA YA AÇABİLECEK BİRİ İDİ..AMA ONUNDA DEDİĞİ GİBİ DIŞ ODAKLAR İZİN VERMEDİİ....ÇÜNKÜ İÇERDE O KADAR ÇOK SATILMIŞ VARKİ...

Tabi ya aslında Erbakan sütten çıkma ak kaşık.Ne yaptıysa Allah için yaptı değil mi?O kadar başarılıydı ki işlediği bir suç yüzünden ayağı kaydırıldı.Suçlu bulundu.Cezasını davanın 2 numerolu sanığı sayesinde keyif içinde çekiyor...
 
Olayın aslı şudur. Kaddafi'nin cadırında, Libya'da çalışan Türk işçilerinin gasp edilen paralarının ödenmesi konusu görüşülmüş, sonuç olarak bu kazanılan paralar hak sahibi işçilere ödenmiştir.Olay tamamen bu şekildedir.Ayrıca Libya'da ki Türk işçileri bu girişim sonunda sayın Erbakan'a teşekkür etmişlerdir.Bilgilerinize.....


Ben 54. hükümeet zamanını hatırlamsamda en azından babamdan biliyorum ki babamın aşırı solcu hatta kominist olmasına rağmen.Ve tarih öğretmenizlede bu konuda konuşmuşdum ayrıca interntten okuduklarımda cabası(babanıza sorun söyler zamlarını)

türkiye cumhuriyeti tarihinde adı unutlmayacak siyasilerden biridir. D-8 liderliğini yapmıştır. "Havuz Sistemi" memura her ay, enflasyon + büyüme oranında zammı otomatik olarak verme anlamına gelen s.mobil sistemini uygulamayı başlatan. memur, emekli ve işçiye % 110 ile % 200 oranlarında üst üste zamlar gerçekleştiren ilk ve tek başbakandır.
karşılaştığı bütün anti demokrasik engellere rağmen çizgisini bozmayan bir radikaldir(Bu yüzden 2. sırada sanırım)

Türkiyenin gelmiş geçmiş en zeki mühendislerinden birisi. Yaptığı bir çizim hala alman panzerlerinde kullanılır(almanyadan bu tank tasarımı sayesinde her yıl 5000 dolar patent parası almaya devam eder ömür boyuda alacak) . Deutz fabrikasında çalışmışlığı var. İTÜ Makine Mühendisliği mezunu. Gümüş motor'un kurucusu.
1 yıl içinde yapması çok mümkünya 1 milyon tankı(biraz abartı ama)indirmeyecekd iabd yavşakları görecekdiniz türkiyenin halini bol kefeden atın ....
 
bi milyon tankı ben vaad etmedim senin de kabul ettiğin gibi abartı demekki erbakan abartıyı seviyodu ki bi milyon tank vaaddetmiş......
 
ya arkadaş erbakanın patentli tank projesi var sen ne konuşuyorsun 1000 de yapılır 10.000 de

patentle bitiyo iş öylemi........

üretimi kağıda çizmiyon güzelim hammadde lazım bilmem kaç milyon tank vaadiyle sen gibileri kekler işte anca.....

fadıl akgündüzün de İMZA isimli otomobil projesi vardı bırak patenti 2 tane örnek üretim bile vardı topladı paraları seri üretim yapcaz diye sonra noldu....

sen gibi patente kandılar örnek üretime kandılar hüsran oldu sonları...
 
patentle bitiyo iş öylemi........

üretimi kağıda çizmiyon güzelim hammadde lazım bilmem kaç milyon tank vaadiyle sen gibileri kekler işte anca.....

fadıl akgündüzün de İMZA isimli otomobil projesi vardı bırak patenti 2 tane örnek üretim bile vardı topladı paraları seri üretim yapcaz diye sonra noldu....

sen gibi patente kandılar örnek üretime kandılar hüsran oldu sonları...

kekin kimin olduğu belli lapin gibi bilmediğin konuya atlama veya öğrenmeye çalış..

erbakanın patentli olduğu tankları üretilmiştir vede ürün başına para almıştır..ok

hadi sana selametle..
 
diyosunki benim hırsızım iyidir..
yargı kararı da olsa ben hırsızıma sahip çıkarım. hırsızımı cumhurbaşkanı da yaparım...
erbakan trilyonları götürür..akepeciler deniz feneri vurgunu yapar..oğullarına gemizikler alırlar..tonlarca vergisiz mısır getirirler vs.vs.. hırsızımız, dolandırıcımız Allah diyince her şey mübah...
sizi gidi müslüman görünümlü din bezirganları sizi...halkı yıllarca din üzerinden kandırdınız,soyup soğana çevirdiniz hala gözünüz doymadı...
yeter artık ya çıkın Allah'la aramızdan...bizi dinimizle Allah'ımızla yalnız bırakın...

yaşasın DİN BEZİRGANLARI için CEHENNEM...
yaşasın ALLAH'LA ALDATANLAR için CEHENNEM...

cehennemle hep siz tehdit etmeyin biraz da biz yapalım...
 
yaşasın DİN BEZİRGANLARI için CEHENNEM...
yaşasın ALLAH'LA ALDATANLAR için CEHENNEM...


1-Ne güzel demişsin bak arkandayım öle çok var mesele seninde dediğin gibi gemiciler... ama erbakan iyidir .Hırsız fln da değildir
2-Biz ne yargı gördük millet vekili cocuğu diye suçlunun suçunu azaldı.Biz ne yargılar gördük anne kıza tecavüz eden adamı 10 yıl sonra bırakdı (sonra tekrar anne kız aynı adam tarafından tecavüze ugradı)
3-Zaten abd bir adamı niye istemez türkiyeye faydası var diye tek açıklaması bu
Tek çare Hak yolu (İyilik yap denize at halk görmezse hak görür}---erbakan)
 
Geri
Üst