Kargalar neyi temsil ediyor?

LOOPUSED

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
55
Konum
€z€Ld€n €b€d€
Kargalar neyi temsil ediyor?
Türkiye Cumhuriyeti'nin önemli kilometre taşlarından olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ve 10 Kasım Atatürk'ün vefatı günleri dolayısıyla televizyonlarda oynayan bir reklam filmi ve sinemalarda dün gösterime giren yarı belgesel "Mustafa" filmi, kargaları "bu hafta ülkemizde en çok konuşulan aktörler" haline getirdi. Peki ama Mustafa Kemal'in çocukluk yıllarından yani 1890'lardan başlayarak 120 yıldır kovaladığımız bu kargalar neyi ve hangi değerleri temsil ediyor?



KARGALAR, "İRTİCA"YI MI TEMSİL EDİYOR?

Bir sigorta şirketi tarafından Çek Cumhuriyeti'nden özel olarak getirilen ve Harry Potter filminde bile rol almış eğitimli kargalarla özel oluşturulmuş bir bakla tarlasında çekilen reklam filminde küçük Mustafa, yardım aldığı kızkardeşi Makbule ile kargaları kovalarken gösteriliyor. Reklam veren sigorta şirketinin genel müdürü filmin amacını şöyle açıklamış: "Bu çalışmayla, Mustafa Kemal Atatürk'ün Türk kadınına verdiği değerden yola çıkarak, O'nun yolunda ve Türk kadınının yanında olduğumuzu vurgulamak istedik."

Dün gösterime giren yarı belgesel "Mustafa" filminin afişinde ve fragmanında da ilkokul kitaplarında önemli yer tutan "karga kovalama" sahneleri öne çıkarılmış. Hatta yakında vizyona girecek "Osmanlı Cumhuriyeti" filmi de meşhur "karga kovalama" hadisesiyle başlıyormuş.

"Sevgili Atatürkçüğüm"

Hazır kargalardan bahsetmişken İstanbul Bilgi Üniversitesi Medya ve İletişim Sistemleri'nde araştırma görevlisi olan; 32. gün, Siyaset Meydanı ve Radikal'den sonra kapanan Nokta dergisi'nde muhabir olarak çalışan Esra Elmas'ın "Sevgili Atatürkçüğüm" adıyla kitaplaştırdığı yüksek lisans tezindeki kargalarla ilgili bölüme bakabiliriz. Elmas, bu bölümde kargaların neyi temsil ettiği hakkında önemli bilgiler veriyor.

Kargalar, Osmanlı ve irticayı temsil ediyor?

"Karga metaforik olarak pek çok şey söylüyor. Karganın siyah bir hayvan oluşu, yaygın bir anlayışla uğursuzluğu sembolize ediyor olması, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş hikayesi ve idealleri ile zorlama olmayan bir bağlantı içeriyor. Atatürk önderliğinde, geçmişin karanlığından, geri kalmışlığından kurtulan ve yüzünü Batı'ya dönen bir cumhuriyet için karga uğursuz başarısız geçmişi, Osmanlı'yı ve özellikle onun çağın gerektirdiği modern değerlere kapısını kapatan dini devlet yapısını simgeliyor. Atatürk çocukken o çiftliği (yani çiftliğin sınırlarını) kargalardan koruyor, onlara karşı taşlarla 'savaşıyor' ve Atatürk gün geliyor ülkesini yine 'o kargalardan' koruyor ve ülkesi için yine savaşıyor. 'Karganın karalığı', karga hikayesini es geçmeyen bu çocuklar için bir çırpıda 'kara çarşaflı' bir geçmişi de çağrıştırıyor."

Atatürk, çocuklara sorulursa…

Bu kitabın arka kapağında ise şu ilginç tanıtım yazısı yer alıyor;

"Atatürk'ün başak saçları, şimşek bakışları, gök mavisi gözleri, size Yunan mitoloji tanrılarını çağrıştırdı mı hiç?

Küçükken kovaladığı kargaların Osmanlıyı, kara çarşafı simgelediğini düşündünüz mü?

Ya Trablusgarp'ta onu kurşunlardan koruyan saat... Atatürk seçilmiş, matematiksel olarak kusursuz ve ölümsüz olabilir mi?

Bilgi Üniversitesi'nden Esra Elmas, Mustafa Kemal Atatürk'ü çocuklara sordu. Her gün bronz Atatürk büstü önünde varlığını Türk varlığına armağan eden, ödevini yapmadığında Atatürk'ün ona kızgın kızgın baktığını söyleyen çocuklara... Atatürk hayatta olsaydı Tayyip Erdoğan başbakan olmazdı.. diyen çocuklara...

İlkokul çocuklarıyla yüzyüze görüşme yöntemiyle gerçekleştirilen ve Türkiye'de bir ilk niteliği taşıyan bu araştırmanın sonuçlarını ilgiyle okuyacaksınız. Çocuk-otorite üzerine çalışmalarıyla tanınan Kürşat Bumin'in önsözüyle..

Neden çocukları seçtiğimize gelince. Çok basit çünkü onlar "oyun oynamaya" ve "oyunları bozmaya" hepimizden daha hevesliler."

Son günlerde "eğitimli-eğitimsiz, Çek kargası-yerli karga" demeden tüm kargaların fazlasıyla öne çıkarılmasının nedeni herhalde daha iyi anlaşılmıştır. Çünkü kargalar "Cumhuriyetin baş belaları" Osmanlı'yı, irticayı özellikle de "kara çarşaf"ı temsil ediyormuş.

Rıfat Yörük/Habervaktim.com





http://www.habervaktim.com/haber/39889/kargalar_neyi_temsil_ediyor.html
 
kesin doğrudur,
Ulu Önderimiz ne güzel kovalamış kargaları :biggrin
 
Kara çarşafın Cumhuriyet için bir tehlike olduğu ortada ama çok yazar çok takıntılı geldi bana..

Zira Atatürk kara çarşafı,irticayı karga kovalar gibi kovmaz direk kargaların kafasını uçururdu
 
olaya hiç bu açıdan bakmamıştım ama sakıncası yok zaten benim için,irtica zaten kelime anlamıyla da her türlü uğursuz simgeye benzetilmeye açıktır bunda yazarın itiraz ettiği nokta ne ki?
benzetmelerin her biri birbirinden güzel,o zaman problem ne yazarın derdi ne ben onu merak ediyorum,açıkcası anlamış değilim,o yüzden konuyu açan arkadaşın bu konuda ki görüşlerini öğrenmek isterim konuyu açtığına göre demek ki anlamış yazarın mesajını.
 
Keşke Atatürkümüz hayatta olsa idi. Kargalar bu kadar yakınımıza gelemezdiler...
 
kargalar;şeriatçıları,başı kapalı üniversiteye giremeyen ,başı kapalı olduğu için ne kadar bilgili veya yetenekli olursa olsun kamuda çalışamayan hatta oğlunu bu vatana şehit ve gazi veren annelerimizi mi Temsil ediyor???
 
kargalar;şeriatçıları,başı kapalı üniversiteye giremeyen ,başı kapalı olduğu için ne kadar bilgili veya yetenekli olursa olsun kamuda çalışamayan hatta oğlunu bu vatana şehit ve gazi veren annelerimizi mi Temsil ediyor???

sanırım evet,,bu kadar karga avcısı varken büyük önderin hayatındaki ufacık bir teferruatı ilkokuldan bu yana büyük taarruz gibi gösteren düşmanla savaş gibi anlatan tarih anlayışı ne kadar komikse irticayı atıf yaparak bundan keyf alan forum üyeleride aynı komikliğe ortak olmuş bence..hehehe yinede ilgiye değer bir yazıydı.
 
bırakın kargaları
siz kan emici yarasaları kovun önce
 
güzel yazı ,yorumlar çirkin olsada eleştirel yaklaşımı ti ye alan islama sövmek için yer arayan kişiler yine kaşıyacak bişey bulmuşlar.anlatılan bir vakıadır türkiyede ..neden dalga geçiliyorki.
 
kargalar;şeriatçıları,başı kapalı üniversiteye giremeyen ,başı kapalı olduğu için ne kadar bilgili veya yetenekli olursa olsun kamuda çalışamayan hatta oğlunu bu vatana şehit ve gazi veren annelerimizi mi Temsil ediyor???


Hayır elbette
bak ben sana madde madde anlatayım kargaların kimleri temsil ettiğini
istersen cevap yazarsın

kargalar rejim düşmanlarını
kargalar cumhuriyet düşmanlarını
kargalar hükümetlerin tüm beceriksizliklerine rağmen görevini layıkıyla yapan şanlı türk ordusuna kin ve öfke dolu olanları
kargalar şehitlere gözyaşı dökeceğine dağdaki ite üzülenleri ve onun okurlarını
kargalar 74 yaşında olmasına rağmen 14 yaşındaki kızı taciz edenleri
kargalar yukarıdaki şerefsizi benim çoşkunum iyidir diye affetmek için uğraşan kemiksizleri
kargalar muhtaç insanlara yardım edeceğiz diye topladıkları paraları iç edenleri
kargakar yukardaki leş kargalarını hala savunanları
kargalar koskoca türkiye cumhuriyeti ordusunun genelkurmay başkanına hesap ver paşa diyerek tüm orduyu aşağılama cüretini kendinde gören ciğersizleri
kargalar yukardaki ciğersizlerin yazılarını utanmadan burada yayınlayarak bu forumdakilerin vatan ve asker sevdasını aşağılayanlarını
kargalar belgeleriyle yolsuzlukları açığa çıkan ama dokunulmazlıklarını kullanarak yasalardan kaçanları
kargalar yukardaki adilere oy vererek yüce meclise girmelerini sağlayanları
kargalar pkk itlerinin hamisi barzaninin eteklerini öpmeye gidenleri ve onların politikalarını destekleyen ab yalakalarını
kargalar her karışı şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış bu topraklarda ayrı devlet kurmak isteyen hainleri ve onların yardakçılarını temsil ediyorlar...

Anlamadıysan mesaj at daha açık anlatırım

Tüm forumdaşlarıma saygılarımla...
 
ben çok uzun saymayayım bikaçtanede ben saysam alınmassınız umarım,orduevinden yüzgeri edilen müslüman türk anasına kapı gösteren irticacı diyenler,milletin oylarıyla meclise kök salıp 70 yldır halkımızı kafa vergisi varlık vergisi deyip dolmabahçelerde cumhuriyet gazetelerinden yönlendirip gütmeye çalışanlar,bir eli medyalarda bir eli çetelerde olup halkı islamla korkutup yediği yaptığı şeyleri atatürkçülükle gizleyenlerin adıda kargacılık olmasın sakın ..ben uzatmıyayım daha fazla.. anlayan anlar.
 
ben çok uzun saymayayım bikaçtanede ben saysam alınmassınız umarım,orduevinden yüzgeri edilen müslüman türk anasına kapı gösteren irticacı diyenler,milletin oylarıyla meclise kök salıp 70 yldır halkımızı kafa vergisi varlık vergisi deyip dolmabahçelerde cumhuriyet gazetelerinden yönlendirip gütmeye çalışanlar,bir eli medyalarda bir eli çetelerde olup halkı islamla korkutup yediği yaptığı şeyleri atatürkçülükle gizleyenlerin adıda kargacılık olmasın sakın ..ben uzatmıyayım daha fazla.. anlayan anlar.

yazdıklarım rahatsızmı etti
türbanı sıkmabaşı başımıza kim sardıysa gidin ona ağlayın
çoğumuzun anneleri başörtülü onlar hiç rahatsız olmuyor
sen yeni bir örtü icat edip siyasi simge yaparsan kendine
kusura bakma
70 yıldır meclise kök salanlara bakalım beraber
bu ülkeye millete en büyük kötülüğü hangi iktidarlar yapmış inceleyelim
bu konuda forumdaki herkesle birlikte hareket etmeye hazırım
Atatürkçülülkle gizleyenler diyorsun yani gerçek ATATÜRK sevdelıları değil istediğini söyleyebilirsin benim yerimede
Halkı islamla korkutan çetelerle bağlantısı olan medya hangisi açık açık yazsana
Cumhuriyet diyerek çamur atma
medyanın çoğunluğu kimi destekliyor hepimiz biliyoruz
hüseyin üzmeze sahip çıkan hala deniz fenerini savunan
askere aşağılık şekilde utanmadan dil uazatanları ibretle izliyoruz

Sen yukarıda saydıklarımın hangisine katılmıyorsun açıkça yazsana yüreğin varsa


Saygılarımla...
 
Evet kara çarşaflı yobaz kargaları kovallıyor.

Yobazın kökü kazınıncaya da kovalayacaktır.
 
AtatÜrk ÇarŞafliyi KovmuŞ Mu? Pardon....

Şimdi,
Aslında bu yazım, forumdaki başka bir konu içinde yayınlanmıştı. Fakat geç farkettim ki meğer aslında CUK! yeri burasıymış. Yazımdan sadece burayı ilgilendirmeyen çok kısa bir giriş bölümünü çıkarıp, geriye kalan kısmını aynen olduğu gibi aktarıyorum. Bakın bakalım, bu çalışma sonunda beraber karar verelim. Ya, Atatürk için kara çarşaflı yobaz kargaları kovaladı diyenler Atatürk' e iftira atıp yalan söylüyorlar, ya da Atatürk....... eeee yeter be, ne ya da sı ne yapmaya çalışıyorum, lafı ne dolandırıyorum ki, bal gibi de yalan söylüyorsunuz işte. Aha da size kabak gibi deliller. Ayıp, çok ayıp. Uğraşmayın artık zavallı, gariban, tehlikesiz insanlarla.



Dikkat ettim, “Atatürk yaşasaydı, sizin gibileri iki dakka yaşatmaz anında asardı” gibi ya da buna benzer bazı ifadeler aralarda kaynamış. Bu ne vahşet! Bu ne itham! Bunu söyleyen arkadaşlar, kimler için bunu söylemiş;
Türban savunan, dini terimler kullanan, resmi yerlerde de namaza izin olmalıdır diyen, doğru ya da yanlış CHP’ ye hakaret eden, sakal sünnettir diyen, çarşaf giyen kadınlar düşman değildir diyen vs vs. Ne olursa olsun, bunları yazan kişiler, bu saydıklarımdan daha da öte çok ağır yazılar bile yazsa, hiç kimse kalbini yarıp içindekini görmeden Başkomutan Atatürk hakkında tahmini ifade KULLANAMAZ ! HİÇ KİMSE ATATÜRK ADINA HÜKÜM VEREMEZ !
Böyle şey mi olur? Nasıl dersiniz “asardı, keserdi, boynunu vurdururdu” Youtube’ dan çok kafa kesme videoları seyretmekten mi oluyor bunlar? Biz kimiz ya? Biz kimiz ki, Atatürk gibi, İslam dinine son derece saygılı, hürmetli birinin yanına başı kapalı kadınları yakıştıramıyoruz? Biz kendimizi ne sanıyoruz ki, Atatürk gibi, dindar insanları gerçekte çok seven bir şahsiyetin yanına sakallı insanları, dedeleri yakıştıramıyoruz. Aslında suçun %40’ ı bizde. Geri kalan çoğunluğu “Atatürk sizin gibi sarıklı, cüppeli, sakallı insanları hep imha etmiştir” diye bize öğreten, aşılayan ya da bilinçaltımıza sokanlarda. Zaten biz de bize ne verilirse “eyvallah, bu kadarı bana yetti” deyip onunla amel etmeyi çok severiz. Ama bakın biraz sonra aşağıda size nasıl bir sunum izlettirecem. Ah be, aslında forumda povırpoyirt tabanlı bi sunum imkanı olacaktı ama neyse bu kadarıyla da idare ederiz.

ATATÜRK İLE, KAPALI KADINLARI VE SAKALLI İNSANLARI BİRARADA DÜŞÜNMEYE TAHAMMÜL EDEMEYENLERE DUYRULUR !

Atatürk'ün TBMM’nin açılışında dua ederken çekilen fotoğrafın orijinali satışa çıkarılacakmış.

iekzew.jpg


Gerçi bu epeyce tanıdık bir resim ama bilmediğimiz daha doğrusu gözümüzden saklanan o kadar çok ‘öteki’ Atatürk resmi var ki!
Merak ediyoruz: Bunlar ne zaman satılacak veya gün yüzüne çıkacak?
Mesela mı? Mesela Çankaya Köşkü’nde çekilen çarşaflı kadın fotoğrafları… En başta da Latife Hanımın ve ailesininkiler.
2vjeozp.jpg




1923-1924 yıllarında o zaman için normal sayılan kapalı yalnız türbanlı değil üstelik çarşaflı kadın misafirlerin fotoğrafları nedense ısrarla saklanmaktadır bazı çevreler tarafından. Hatta eski adı Akit olan Anadolu’da Vakit gazetesinin birkaç hafta önceki bir haberine göre Cumhurbaşkanlığının internet sitesinden bile itinayla temizlenmiştir bu zamanını şaşırmış fotoğraflar.

İkinci olarak Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sona ermesinden sonra çıktığı ünlü yurt gezisinde Konya’da çekilmiş (muhtemelen 1923 başları) bir fotoğrafını görüyoruz. Solda Latife Hanım Atatürk’e şiir okuyan bir kız öğrenciyi ilgiyle dinliyor. Sağdaki yüzleri peçeli ve çarşaflı kadınlar ise öğretmen.

242h5qp.jpg



İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çekilmiş ünlü ‘âyetli’ fotoğraf…
nzmxs9.jpg


Başbakan İsmet İnönü kürsüde konuşuyor ve başının üzerinde irice bir hat levhası asılı göze çarpıyor. Levhadaki yazıyı dahi okuyabiliyoruz buradan. Şûra suresinin 38. ayeti yazılıdır fotoğraftaki talik levhada. Bir zamanlar TBMM’nin Kur’an’ın gölgesinde çalıştığını bilmekten yüzü kızarıyor olmalı birilerinin.


Ve işte 1923 yılının başlarındayız. Günlerden 26 Şubat 1923’tür. Lozan görüşmelerine ara verilmiş dış ilişkiler trafiği iyice yoğunlaşmıştır.

do5ans.jpg


Bu defa o devrin yani Hakkı Tarık Us’un Vakit gazetesi Mustafa Kemal Paşa’nın ziyaret ve görüşme haberlerine geniş yer verirken ilginç bir fotoğraf da yayınlar.
Alt yazısına “Hususi fotoğrafçımızın aldığı resim” kaydı düşülen bu fotoğrafta TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa’yı başında kalpağıyla Eskişehir taşından mamul uzun bir tespihi seçerken görüyoruz. Hem de öyle böyle değil görüntüye bakılırsa tekkelerde çekilen 999’luk tespihlere benziyor Paşa’nın elindeki.
Satın alıp almadığını bilmiyoruz tabiatıyla. Buraya fotoğrafın altındaki yazıyı da alıyorum: “Mustafa Kemal Paşa Eskişehir taşından mamul tespih vesaire satın alırken.”
sb6fr9.jpg


Arayın bakalım bu fotoğraflara rastlayabilecek misiniz elinizdeki yayınlarda? Pek sanmıyorum. Hele sonuncusunu temin edebilmek için epeyce ter döktüğümü söylemeliyim.
İşimiz uzun ve zor anlayacağınız… Atatürk’ün resimlerine bile sansür konuluyorsa varın gerisini siz düşünün…
Devam edelim…

t67cpl.jpg

Bu yukardaki fotoğraf Cumhuriyet’in ilanından 5 ay kadar önce, Mayıs 1923’de Çankaya Köşkü’nde çekilmiş. Atatürk, yanında kayınbiraderi, kayınvalidesi Adviye Hanım ve Latife Hanım olmak üzere bir hanım misafirle köşkün fotoğrafçısına böyle poz vermiş. Bir başka deyişle, üç çarşaflı hanım Çankaya’da

1y0scw.jpg

Bu fotoğraf Manisa’da çekilmiş. Tarih 1922 güzü. Halk Mustafa Kemal Paşa’yı heyecanla bağrına basmış. Sağda ve solda görülen ama yüzleri görünmeyen peçeli ve çarşaflı hanımlar, Manisalı öğretmenler olmalı. Önde bir öğrenci muhtemelen Gazi’ye şiir okuyor.

2cnt7br.jpg

Bu defa Akşehir’deyiz. 1922 sonu veya 1923 başı. Gazi, Latife Hanım’la birlikte yurt gezisinde. Sol tarafta gördüğümüz kapalı hanımların kendilerine iyice yaklaşmış bulunan Latife Hanım’a doğru ilerlemek istedikleri beden dillerinden okunuyor. Gazi, fotoğrafın en sağında...


241qiio.jpg

Türk Kadınlar Birliği Atatürk’ü ziyaret ediyor. Birlik 1924’de kurulduğuna göre fotoğraf Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait olmalı. Atatürk’le birlikte poz veren kadınlardan en sağdaki, yüzünü açmış olsa da çarşafıyla dikkat çekiyor. Hemen yanındaki kadının başörtüsü ise oldukça iddialı. Kadınların her biri farklı tarzlarda da olsa tesettürlüler. Ve kadın haklarını savunuyorlar! Gazi’yi ziyaretlerinin maksadı da kadınlara daha fazla hak talep etmek.

Şimdiye kadarki fotoğraflara, ‘o Cumhuriyet’ten önce çekilmiş’ veya ‘ilk yıllarda bu kadarı normal’ diyerek burun kıvıranlar bu fotoğrafa ne diyecekler, merak ediyorum. Yıl bu defa 1937. Atatürk ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, çarşaflı bir kadının derdini dinliyorlar. Yüz hatları ve tavırları kadının başındaki örtüyle değil, içiyle ilgilendiklerini yeterince gösteriyor sanıyorum.


29z2yw9.jpg



Arkadaşlar, elimde daha fotoğraf var bunlar gibi ama uzatmaya gerek yok. Hele hele bu son fotoğraftan sonra yazıyı nasıl bitireceğimi bulamadım. Ne diyeyim, nasıl bağlayayım sunumu. Gazi Paşa' ya yakıştırdığınız bir çok mesnetsiz iddialarınız çürüdü mü diyeyim? Gazi yaşasa acaba kimi sallandırırdı diye gerçi çok tiksindirici bir ifade ama hani bazıları bize diyor ya ne bileyim ben de öyle mi diyeyim? Atatürkçülük bu fotoğrafların dışında bir yerlerde, içinde halkın bulunmadığı, maddi manevi infaz eylemlerinin gerçekleştirilmeye çalışıldığı siyasal bir hale mi sokuluyor gitgide mi diyeyim?
Not: Resimlerle içli dışlı olan yazı mustafaarmagan.com' dan alıntıdır. Yazar, 1961 Cizre doğumlu, İÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu olup, sürekli Word programı kullandığından Photoshop kullanmasını bilmemektedir. Bunu da espri olsun diye yazdım, yemin ederim ki birilerini kızdırmak için söylemedim. Okumaktan sıkılanlardan özür diler, sıkılmayanlara teşekkür ederim. Dudak bükenler avucunu yalasın. Onlara bişey yok!
 
Şimdi,
Aslında bu yazım, forumdaki başka bir konu içinde yayınlanmıştı. Fakat geç farkettim ki meğer aslında CUK! yeri burasıymış. Yazımdan sadece burayı ilgilendirmeyen çok kısa bir giriş bölümünü çıkarıp, geriye kalan kısmını aynen olduğu gibi aktarıyorum. Bakın bakalım, bu çalışma sonunda beraber karar verelim. Ya, Atatürk için kara çarşaflı yobaz kargaları kovaladı diyenler Atatürk' e iftira atıp yalan söylüyorlar, ya da Atatürk....... eeee yeter be, ne ya da sı ne yapmaya çalışıyorum, lafı ne dolandırıyorum ki, bal gibi de yalan söylüyorsunuz işte. Aha da size kabak gibi deliller. Ayıp, çok ayıp. Uğraşmayın artık zavallı, gariban, tehlikesiz insanlarla.



Dikkat ettim, “Atatürk yaşasaydı, sizin gibileri iki dakka yaşatmaz anında asardı” gibi ya da buna benzer bazı ifadeler aralarda kaynamış. Bu ne vahşet! Bu ne itham! Bunu söyleyen arkadaşlar, kimler için bunu söylemiş;
Türban savunan, dini terimler kullanan, resmi yerlerde de namaza izin olmalıdır diyen, doğru ya da yanlış CHP’ ye hakaret eden, sakal sünnettir diyen, çarşaf giyen kadınlar düşman değildir diyen vs vs. Ne olursa olsun, bunları yazan kişiler, bu saydıklarımdan daha da öte çok ağır yazılar bile yazsa, hiç kimse kalbini yarıp içindekini görmeden Başkomutan Atatürk hakkında tahmini ifade KULLANAMAZ ! HİÇ KİMSE ATATÜRK ADINA HÜKÜM VEREMEZ !
Böyle şey mi olur? Nasıl dersiniz “asardı, keserdi, boynunu vurdururdu” Youtube’ dan çok kafa kesme videoları seyretmekten mi oluyor bunlar? Biz kimiz ya? Biz kimiz ki, Atatürk gibi, İslam dinine son derece saygılı, hürmetli birinin yanına başı kapalı kadınları yakıştıramıyoruz? Biz kendimizi ne sanıyoruz ki, Atatürk gibi, dindar insanları gerçekte çok seven bir şahsiyetin yanına sakallı insanları, dedeleri yakıştıramıyoruz. Aslında suçun %40’ ı bizde. Geri kalan çoğunluğu “Atatürk sizin gibi sarıklı, cüppeli, sakallı insanları hep imha etmiştir” diye bize öğreten, aşılayan ya da bilinçaltımıza sokanlarda. Zaten biz de bize ne verilirse “eyvallah, bu kadarı bana yetti” deyip onunla amel etmeyi çok severiz. Ama bakın biraz sonra aşağıda size nasıl bir sunum izlettirecem. Ah be, aslında forumda povırpoyirt tabanlı bi sunum imkanı olacaktı ama neyse bu kadarıyla da idare ederiz.

ATATÜRK İLE, KAPALI KADINLARI VE SAKALLI İNSANLARI BİRARADA DÜŞÜNMEYE TAHAMMÜL EDEMEYENLERE DUYRULUR !

Atatürk'ün TBMM’nin açılışında dua ederken çekilen fotoğrafın orijinali satışa çıkarılacakmış.

iekzew.jpg


Gerçi bu epeyce tanıdık bir resim ama bilmediğimiz daha doğrusu gözümüzden saklanan o kadar çok ‘öteki’ Atatürk resmi var ki!
Merak ediyoruz: Bunlar ne zaman satılacak veya gün yüzüne çıkacak?
Mesela mı? Mesela Çankaya Köşkü’nde çekilen çarşaflı kadın fotoğrafları… En başta da Latife Hanımın ve ailesininkiler.
2vjeozp.jpg




1923-1924 yıllarında o zaman için normal sayılan kapalı yalnız türbanlı değil üstelik çarşaflı kadın misafirlerin fotoğrafları nedense ısrarla saklanmaktadır bazı çevreler tarafından. Hatta eski adı Akit olan Anadolu’da Vakit gazetesinin birkaç hafta önceki bir haberine göre Cumhurbaşkanlığının internet sitesinden bile itinayla temizlenmiştir bu zamanını şaşırmış fotoğraflar.

İkinci olarak Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sona ermesinden sonra çıktığı ünlü yurt gezisinde Konya’da çekilmiş (muhtemelen 1923 başları) bir fotoğrafını görüyoruz. Solda Latife Hanım Atatürk’e şiir okuyan bir kız öğrenciyi ilgiyle dinliyor. Sağdaki yüzleri peçeli ve çarşaflı kadınlar ise öğretmen.

242h5qp.jpg



İşte Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çekilmiş ünlü ‘âyetli’ fotoğraf…
nzmxs9.jpg


Başbakan İsmet İnönü kürsüde konuşuyor ve başının üzerinde irice bir hat levhası asılı göze çarpıyor. Levhadaki yazıyı dahi okuyabiliyoruz buradan. Şûra suresinin 38. ayeti yazılıdır fotoğraftaki talik levhada. Bir zamanlar TBMM’nin Kur’an’ın gölgesinde çalıştığını bilmekten yüzü kızarıyor olmalı birilerinin.


Ve işte 1923 yılının başlarındayız. Günlerden 26 Şubat 1923’tür. Lozan görüşmelerine ara verilmiş dış ilişkiler trafiği iyice yoğunlaşmıştır.

do5ans.jpg


Bu defa o devrin yani Hakkı Tarık Us’un Vakit gazetesi Mustafa Kemal Paşa’nın ziyaret ve görüşme haberlerine geniş yer verirken ilginç bir fotoğraf da yayınlar.
Alt yazısına “Hususi fotoğrafçımızın aldığı resim” kaydı düşülen bu fotoğrafta TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa’yı başında kalpağıyla Eskişehir taşından mamul uzun bir tespihi seçerken görüyoruz. Hem de öyle böyle değil görüntüye bakılırsa tekkelerde çekilen 999’luk tespihlere benziyor Paşa’nın elindeki.
Satın alıp almadığını bilmiyoruz tabiatıyla. Buraya fotoğrafın altındaki yazıyı da alıyorum: “Mustafa Kemal Paşa Eskişehir taşından mamul tespih vesaire satın alırken.”
sb6fr9.jpg


Arayın bakalım bu fotoğraflara rastlayabilecek misiniz elinizdeki yayınlarda? Pek sanmıyorum. Hele sonuncusunu temin edebilmek için epeyce ter döktüğümü söylemeliyim.
İşimiz uzun ve zor anlayacağınız… Atatürk’ün resimlerine bile sansür konuluyorsa varın gerisini siz düşünün…
Devam edelim…

t67cpl.jpg

Bu yukardaki fotoğraf Cumhuriyet’in ilanından 5 ay kadar önce, Mayıs 1923’de Çankaya Köşkü’nde çekilmiş. Atatürk, yanında kayınbiraderi, kayınvalidesi Adviye Hanım ve Latife Hanım olmak üzere bir hanım misafirle köşkün fotoğrafçısına böyle poz vermiş. Bir başka deyişle, üç çarşaflı hanım Çankaya’da

1y0scw.jpg

Bu fotoğraf Manisa’da çekilmiş. Tarih 1922 güzü. Halk Mustafa Kemal Paşa’yı heyecanla bağrına basmış. Sağda ve solda görülen ama yüzleri görünmeyen peçeli ve çarşaflı hanımlar, Manisalı öğretmenler olmalı. Önde bir öğrenci muhtemelen Gazi’ye şiir okuyor.

2cnt7br.jpg

Bu defa Akşehir’deyiz. 1922 sonu veya 1923 başı. Gazi, Latife Hanım’la birlikte yurt gezisinde. Sol tarafta gördüğümüz kapalı hanımların kendilerine iyice yaklaşmış bulunan Latife Hanım’a doğru ilerlemek istedikleri beden dillerinden okunuyor. Gazi, fotoğrafın en sağında...


241qiio.jpg

Türk Kadınlar Birliği Atatürk’ü ziyaret ediyor. Birlik 1924’de kurulduğuna göre fotoğraf Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait olmalı. Atatürk’le birlikte poz veren kadınlardan en sağdaki, yüzünü açmış olsa da çarşafıyla dikkat çekiyor. Hemen yanındaki kadının başörtüsü ise oldukça iddialı. Kadınların her biri farklı tarzlarda da olsa tesettürlüler. Ve kadın haklarını savunuyorlar! Gazi’yi ziyaretlerinin maksadı da kadınlara daha fazla hak talep etmek.

Şimdiye kadarki fotoğraflara, ‘o Cumhuriyet’ten önce çekilmiş’ veya ‘ilk yıllarda bu kadarı normal’ diyerek burun kıvıranlar bu fotoğrafa ne diyecekler, merak ediyorum. Yıl bu defa 1937. Atatürk ve İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, çarşaflı bir kadının derdini dinliyorlar. Yüz hatları ve tavırları kadının başındaki örtüyle değil, içiyle ilgilendiklerini yeterince gösteriyor sanıyorum.


29z2yw9.jpg



Arkadaşlar, elimde daha fotoğraf var bunlar gibi ama uzatmaya gerek yok. Hele hele bu son fotoğraftan sonra yazıyı nasıl bitireceğimi bulamadım. Ne diyeyim, nasıl bağlayayım sunumu. Gazi Paşa' ya yakıştırdığınız bir çok mesnetsiz iddialarınız çürüdü mü diyeyim? Gazi yaşasa acaba kimi sallandırırdı diye gerçi çok tiksindirici bir ifade ama hani bazıları bize diyor ya ne bileyim ben de öyle mi diyeyim? Atatürkçülük bu fotoğrafların dışında bir yerlerde, içinde halkın bulunmadığı, maddi manevi infaz eylemlerinin gerçekleştirilmeye çalışıldığı siyasal bir hale mi sokuluyor gitgide mi diyeyim?
Not: Resimlerle içli dışlı olan yazı mustafaarmagan.com' dan alıntıdır. Yazar, 1961 Cizre doğumlu, İÜ Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunu olup, sürekli Word programı kullandığından Photoshop kullanmasını bilmemektedir. Bunu da espri olsun diye yazdım, yemin ederim ki birilerini kızdırmak için söylemedim. Okumaktan sıkılanlardan özür diler, sıkılmayanlara teşekkür ederim. Dudak bükenler avucunu yalasın. Onlara bişey yok!

daha açıklayıcı olamazdı herhalde

ama Anlamak istemeyene ne yapsan boş arkadaş.

bu fotoğraflara da yazacak bir şeyler bulurlar merak etme
 
daha açıklayıcı olamazdı herhalde

ama Anlamak istemeyene ne yapsan boş arkadaş.

bu fotoğraflara da yazacak bir şeyler bulurlar merak etme


Yüce Atamızın Cumhuriyeti kurduğu ilk yıllardaki anılarından birkaç kare
hepside kıymetli hatırası olan fotoğraflar
ama sen neyi amaçladın şimdi bunları yayınlayarak
anlamamakta neden bu kadar ısrarcısınız
gerçekten anlamıyormusunuz yoksa işinizemi gelmiyor

Atatürk ün sayesinde avrupadaki tüm devletlerden önce seçme ve seçilme hakkına kavuşan Türk kadınıdır
medeni kanunla eşini diğer 3 kadınla paylaşmaktan kanunlar sayesinde kurtulan Türk kadınıdır
Hayatın her alanında yine Atatürk ün sayesinde erkekle birlikte omuzomuza olan ve sözsahibi olan yine türk kadınıdır
örnekleri sıralayabiliriz
evet
bunların hepsini Atatürk yapmıştır
bugünde hala yaşayan yobazlara karşı hemde

Saygılarımla
 
Verİldİ Mİ, SÖke SÖke Aldilar Mi?

atn42 bak dostum,
En alttan ikinci resim ne biliyor musun? Gerçi orada da yazıyor. Türk kadınlar Birliği' nin Atatürk' e yaptıkları sayısız ziyaretlerinden birisinin fotoğrafı o. Peki o dönem içinde bu kadınlar Ata' mızı neden bu kadar çok ziyaret ediyorlardı ısrarla? Bilmiyorsun tabi. Şundan dolayıydı; Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilsin istiyorlardı. Ama Gazi Paşa' nın zamanın şartlarına göre düşünceleri farklıydı. O, daha önemli meselelerde kadınların kullanılmasını istiyordu. Hadi azıcık tarihi yâd edelim. Böylelikle, şarkısı da yapılan "Kızları da alalım askere" sözünün nereden çıktığını da öğrenmiş olalım.




Cumhuriyet tarihiyle ilgili yaygın anlatı, kadın haklarının bir lütuf olduğunu ısrarla vurgulasa da, dönemin birinci el kaynakları bunun hiç de tepeden inme bir şekilde gerçekleşmediğini, doğal olarak Osmanlı dönemine bağlandığını, yani başlangıcı İkinci Meşrutiyet yıllarına dayanan Türk Kadınlar Birliği’nin yaklaşık olarak 10 yıllık mücadelesinin bir uzantısı olduğunu doğruluyor.

Kadınlara seçme ve seçilme haklarının verilmesi meselesinin 1920’lerin sonları ile 1930’ların başlarında kamuoyunu ve idarecileri ziyadesiyle meşgul ettiği bir gerçek. Yine aynı yıllarda üretilen ve zorunlu olan şeyi bir erdemmiş gibi takdim etme kurnazlığının eseri olarak Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının ‘dünyadaki pek çok gelişmiş ülkeden önce verildiği’ iddiası da bir efsane olarak bugüne kadar yaşamıştır. Oysa somut verilerin ışığında baktığınızda Yeni Zelanda’dan Moğolistan’a kadar tam 28 ülkenin, kadınlarına seçme ve seçilme hakkını Türkiye’den önce tanımış olduğunu görürsünüz. İşin ilginç yanı, bu ülkelere muz cumhuriyetleri de dahildir!

Türkiye’de kadınlara siyasi hakların tanınması da zannedildiği gibi bol keseden verilen bir bahşiş olmamıştır. Türk Kadınlar Birliği, Meşrutiyet’in özgürlük ortamında filizlenmiş olup iktidarların dikkatlerini bu meseleye çekmek için ciddi çabalar sarf etmekte ve Cumhuriyet’in ilanından bile önce, savaştan çıkmış yeni rejimi sıkıştırmaktadır. Fakat her seferinde atlatılmakta, talepleri sürekli olarak ertelenmektedir. Birkaç defa bizzat Atatürk’e anlatmayı denerler meseleyi; ancak kuru nasihatten başka bir şey alamazlar.

KIZLARI DA ALALIM ASKERE

Atatürk’e göre kadınların talep ettikleri siyasi haklar karşılığında erkekler gibi bir bedel ödemeleri gerekir ki, bu bedel zorunlu askerliktir. Eğer kadınlar seçme ve seçilme haklarına kavuşmak istiyorlarsa, askerlik gibi erkeklerin aleyhine eşitliği bozan bir göreve de razı olmalıdırlar. Atatürk’ün gözünde vazife mukabili olmayan hak mevcut değildir. 1 Şubat 1931 günü yaptığı konuşmada şöyle demiştir:

‘Türk kadınları... milletin vatandaşlara tahmil ettiği [yüklediği] vazifelerin hiçbirinden kendilerinin uzak bırakılamayacağını düşünmezler. Çünkü vazife mukabili olmayan hak mevcut değildir.’

30 Haziran 1933’de Ankara Hukuk Fakültesi’ndeki kız öğrenciler milletvekili olmak istediklerini söylediklerinde ‘Niçin mebusluk istiyorsunuz da askerlik istemiyorsunuz?’ diye biraz da kızgınlıkla sorar. Kasım 1934’de Ankara Kız Lisesi’ni ziyareti sırasında kız öğrencilerin sıkıştırması üzerine de, ‘Mebus seçer ve mebus olursunuz; fakat aynı zamanda asker de olacaksınız’ demek zorunda kalır.

Atatürk’e göre askerlik bir vatandaşın en büyük vazifesidir. Kadınlar bu vazifeden kaçtıkları sürece, yarım vatandaş olarak kalmaya mahkûm kalacaklardır. Onun kafasındaki formül şudur: Askerlik varsa mebusluk var! Nitekim káğıt üzerinde de olsa, kadınlara da askerliği zorunlu kılan yasal değişiklikler yapılmış, hatta bazı yerlerde kadınlar göstermelik olarak eğitime dahi çıkmışlardır.

Bu yıllarda Atatürk’le görüşmeye giden kadın heyetleri hep aynı nasihati alıp dönmektedirler: Köylere gidip kadınları eğitmek milletvekilliğinden daha öncelikli bir görevdir.

Ne var ki, Birlik üyeleri kararlıdır. Nitekim 1934 yılı sonlarında Ankara’da Türk Kadınlar Birliği’nin ılımlı kanadı kalabalık bir toplantı düzenler. Türk Ocağı şubesinde düzenlenen toplantı kadınların tam bir gövde gösterisi şeklinde geçer. Hararetli konuşmalarla ortamın zaman zaman sertleştiği görülür. Heyecanın dozu, alabildiğine yükselmiştir.

Nihayet toplantı sonunda kadınlar hep beraber TBMM’ne kadar izinsiz bir gösteri yürüyüşü yaparlar. Meclis’in önünde slogan atarak Atatürk’ün gelip kendilerini dinlemesini isterler ve ‘Atatürk bizimle görüşmeden buradan bir yere ayrılmayız’ diye haber gönderirler. O gün, Atatürk, Türk Kadınlar Birliği yöneticilerini kabul eder. Taleplerini bu defa olumlu karşılamıştır; kadınlara, haklı olduklarını ifade ederek yaklaşan milletvekili seçimlerinde seçme ve seçilme haklarının tanınacağına dair söz verir.

SÖKE SÖKE ALINAN HAKLAR

İşte sivil kadınların bu uzun direnişinden sonradır ki, Atatürk, Başbakan İnönü ve arkadaşlarına kanunu çıkarmalarını emreder ve İnönü ve 191 arkadaşının teklifleriyle 5 Aralık 1934’de kadınların seçme ve seçilme hakkı kanunlaşır. Şubat 1935 seçimlerinden sonra TBMM, 18 kadın milletvekiliyle toplanacaktır.

Yukarıdan bahşedildiği söylenen hakların kadınlar tarafından nasıl zorlu bir uğraştan sonra elde edilebildiğini, bir nevi söke söke alındığını bize nedense anlatmazlar. Neden hakikaten? Kadınların bir özne olmadıklarını ve olamayacaklarını zihnimize kazımak için kuşkusuz.

Ne var ki, kadınlar cephesindeki bu tehlikeli kalkışmanın rövanşı ağır olacaktır. Meşrutiyet’in Cumhuriyet dönemindeki son iki sivil kalıntısından Türk Kadınlar Birliği (öbürü Mason localarıydı ki onlar da aynı günlerde kapatılmıştır), haklarını alıp görevini tamamladığı gerekçesiyle 18-24 Nisan 1935 tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen Uluslararası Kadınlar Birliği Kongresi’nden sonra hükümetin emriyle kendini feshetmek zorunda kalır. Kadınların sivil ve bağımsız bir teşkilat olarak eski güçlerine kavuşabilmeleri için 1980’leri beklemesi gerekecektir.

ERKEKLER ASKERLİK YAPIYOR, YA SİZ?

Kadınlar Birliği’nin düzenlediği ziyaretlerden birinde hazır bulunan devrin önde gelen kadın figürlerinden İffet Halim Oruz hatıralarında Atatürk’ün tavrını şöyle yansıtır:

‘Atamız, her zamanki nezaketi ile bizleri karşıladı, kendisine dileklerimizi bildirdik. Türk kadınına tüm siyasi hakların verilmesini istedik. Gazi bizlere bazı sorunlar üzerinde durmamızı işaret etti. Başlıca uyarısı da köylü kadınlarımızı eğitmek için yetiştirici çalışmaların yapılması gerekli olduğunu işaret etmekti. O sırada genç ve ateşli bir dava savunucusu olarak kendisine dedim ki:

‘Gazi Hazretleri, erkekler, köylü, kentli seçme ve seçilme hakkına sahip değil midir, kadınlarımızı neden ayırt edeceğiz, niçin onlar bu haklara sahip olmasın?’

Kendisinin bize verdiği cevabın özeti şöyledir:

‘Erkekler asker ocağında vazife görüyor, orada talim ve terbiyeden geçiyor, kadınlarımızı yetiştirmemiz lázımdır...’ Bu realist ve mantıklı cevaba verecek söz kalmamıştı.

‘Emredersiniz, köylü ninelerimizi yetiştirmek için Türk Kadınlar Birliği teşkilátı vazifesini yapacaktır Paşa hazretleri’ dedim.’
mustafaarmagan.com


Görüldüğü üzere Gazi Paşa' nın kadınlar hakkındaki öncelikli acil eylem planı, köydeki cahil kadınların sür'atle yetiştirilmesiydi. Ama kadınların yoğun ısrarlarını görmezden gelmemiş, bir süre sonra onlara da seçme hakkı verilmesini emretmiştir. Lütfen meseleleri bilmeden, tarihi derininden araştırmadan gelip burada yazılar yazmayın. He yazacaksanız da hiçbirşey yapamıyoruz bari saldıralım, bulandıralım da konu kaynasın türünden olmasın. Bakın ben durup durup buralara konu açmıyorum. Ne zaman biri gelip yüce Atatürk hakkında ama bilmediğinden ama kasıtlı yaptığından buraya bişeyler karalıyor, işte orada dayanamıyorum, Ata' nın bu iftiralara maruz kalmasına tahammül edemiyorum. Atatürk bana göre dine ve dindara son derece muhabbetle yaklaşmıştır, zarar verici hiçbir eylemde bulunmamıştır (o işler Atatürk'ün ölümünden sonra hortlamıştır). O yüzdendir ki hiç bir zaman benim hakkımda "Atatürk lafını duyunca tüyleri diken diken olur" gibi zırva laflar etmeyin (geçenlerde bir arkadaş aleyhimde bu ifadeyi kullanmıştı)
 
berderke vermiş cevabını resimlerle ama atıp tutacak cesarette belgede kalmamış bazılarında,bu belge gibi resimlerede mana bulan ATATÜRK'e de bulmuştur suçu hiç şüphesiz..şimdi içlerinden diyorlardırki ya paşam biz burda senin devrimleri savunurken senden fazla senci olurken sen gidip bu resimleri ne diye çektirdinki? diye hayıflanıyorlardır eminim..:)
 
Geri
Üst