-HaKiKaT-
Altın Üye
- Katılım
- 22 Haz 2007
- Mesajlar
- 10,386
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
SİYÂSÎ İRADEYİ iğdiş, siyâsî şuuru felc eden AYM kararının üzerinden günler geçti... Kararın muhatabı, aldığı öldürücü darbenin acılarını, ölmemiş olma tesellisiyle bastırmaya çalışıyor... Haysiyetli bir ölüm yerine, küçültücü bir hayata sevinmek; zilletin zilleti... Üstelik bu yara ile yaşamak da kabil değil, yarayı açanların maksadı da yaşatmak değil: Süründürmek... Süründürmek ve haysiyetsizleştirmek...
AK Parti, bu neticeye sessiz sadâsız rızâ göstermekle sâdece hayatını değil, haysiyetini de kaybeder. Mahkeme, AK Parti’nin suçsuzluğunu değil, suçluluğunu ilân etmiştir: AK Parti, lâikliğe aykırı fiilliren odağı olmuş, tehlikeli ve düşman bir partidir; yaşaması değil, ölmesi lâzımdır! Cumhur başkanı başta olmak üzere, bütün kadroları sisteme düşmandır! Bulundukları mevkiler işgal altındadır!
Bütünüyle öldürülmemiş olmayı sevindirici bulan AK Parti’nin bu netice için pazarlıklar yapıp bedeller ödemiş olacağı ihtimâli üzerine yapılan dedikoduların doğruluk derecesi gibi, mahiyetini de bilmiyoruz... Ama ebediyen bilmeyeceğiz, asla öğrenemeyeceğiz demek değildir bu... Bu gök kubbenin altında işlenmiş olup da gizli kalmış cinâyet mi var? Hayır!.. Câni mutlaka yakasını ele verecek izler bırakıyor suç mahallinde, yeter ki görmek istemekte samimi olalım... Bu cinâyet mahalli de suçluların ayak ve parmak izleriyle doludur... Göreceğiz...
Bu safvetini kaybetmiş iklimde AK Parti’nın mütebâki icraatları hiç bir tarafı tatmin etmeyecektir. Ona yarı mefluç da olsa yaşama şansı tanıyan mercilerin kahredici soluğu ensesinden hiç eksilmeyeceği gibi, sandıkta oy verenlerin “Acaba satılıyor muyuz?” endişesinin kanattığı bakışları da üzerinden asla eksik olmayacaktır. Bu elim vaziyette yaşamaktansa, ölmek bin kere evlâdır.
Bu kararın sevinilecek tek tarafı var: Uzatmaları oynama şansını vermiş olması... AK Parti, millete sadakat ve demokrasi sevdâlısı olma iddiasında samimi ise, bu kahredici iklimi dağıtmak için harekete geçmeli ve netice almadan da soluklanmayı düşünmemelidir. Yapılacaklar belli: Milletin hayatına kasteden bir darbenin mahsûlü olan ve bir diktatörün düşünce ve arzuları istikametinde kaleme alınmış olan 82 anayasası, vakit kaybedilmeksizin tarihin çöplüğüne atılıp yerine en geniş hudutlarıyla demokratik, sivil bir anayasa ikâme edilmeli.
Anayasa ile birlikte bütün füruatları da yeniden tanzim edilmeli: Ordu’dan Üniversite’ye, Yargı’dan Bürokrasi’ye bütün müesseseler sivil demokrasi çizgisinde yeniden inşâ ile hayatlandırılmalı. Sebeb-i vüacutları millete hizmetkârlık olanların millete ağalık yapması son bulmalı artık. Müesseselerin meşruiyeti millete hizmetleriyle mütenasib olmalı, milletin tasvib etmediklerini ağalığa yükselten sisteme mutlaka diz çöktürülmeli; milletin iradesi buna kâfidir, siyâsi irâde ürkek davranmamalı...
Başta Ergenekon olmak üzere, bütün çetelerin defteri dürülmeli, 60 darbesinin yaşlı unsurlarından 28 Şubat darbesinin dinamik unsurlarına kadar bütün darbeciler yargılanmalı, rütbeleri sökülmeli, darbe zemininde elde ettikleri milletin kanı mesabesindeki haksız kazançlar ellerinden alınıp millete iade edilmelidir.
AK Parti bu sivil temizliği, aldığı bu yaranın sancıları içinde gerçekleştiremezse başka zaman gerçekleştirmek şöyle dursun, teşebbüs bile edemeyecektir... Edemeyecektir, zirâ böyle bir geleceği asla olmayacak, millet sandıktan tekrar çıkmasına asla müsaade etmeyecektir. Meselâ bu satırların yazarı, bu ağır ve küçültücü neticeyi sineye çekecek bir partiye asla oy vermeyecektir; böylesi bir partiyi bir daha asla inandırıcı bulmayacak, şeref ve haysiyet dâvâlarına aslâ itibar etmeyecektir...
Milletin yarısını suçlu ilân eden bu ağır ve haksız neticeyi AK Parti sineye çekse bile millet asla kabullenmeyecek, kabullenemeyecektir.
Evet bu kararın hakikatihalde de sevindirici bir tarafı var: Bu rezil senaryonun bir daha asla sahnelenmemisi için yapılabileceklere hâlâ bir fırsat bırakmış olması... Gerisi yalan... Karar, fevkâlede ağır, fevkâlede haksız ve fevkâlade küçültücüdür: Milletin yarısı suçlu ve düşman ilân edilmiştir...
Karar, yaşama beratı değil, ölüm ilâmıdır...
AK Parti, bu neticeye sessiz sadâsız rızâ göstermekle sâdece hayatını değil, haysiyetini de kaybeder. Mahkeme, AK Parti’nin suçsuzluğunu değil, suçluluğunu ilân etmiştir: AK Parti, lâikliğe aykırı fiilliren odağı olmuş, tehlikeli ve düşman bir partidir; yaşaması değil, ölmesi lâzımdır! Cumhur başkanı başta olmak üzere, bütün kadroları sisteme düşmandır! Bulundukları mevkiler işgal altındadır!
Bütünüyle öldürülmemiş olmayı sevindirici bulan AK Parti’nin bu netice için pazarlıklar yapıp bedeller ödemiş olacağı ihtimâli üzerine yapılan dedikoduların doğruluk derecesi gibi, mahiyetini de bilmiyoruz... Ama ebediyen bilmeyeceğiz, asla öğrenemeyeceğiz demek değildir bu... Bu gök kubbenin altında işlenmiş olup da gizli kalmış cinâyet mi var? Hayır!.. Câni mutlaka yakasını ele verecek izler bırakıyor suç mahallinde, yeter ki görmek istemekte samimi olalım... Bu cinâyet mahalli de suçluların ayak ve parmak izleriyle doludur... Göreceğiz...
Bu safvetini kaybetmiş iklimde AK Parti’nın mütebâki icraatları hiç bir tarafı tatmin etmeyecektir. Ona yarı mefluç da olsa yaşama şansı tanıyan mercilerin kahredici soluğu ensesinden hiç eksilmeyeceği gibi, sandıkta oy verenlerin “Acaba satılıyor muyuz?” endişesinin kanattığı bakışları da üzerinden asla eksik olmayacaktır. Bu elim vaziyette yaşamaktansa, ölmek bin kere evlâdır.
Bu kararın sevinilecek tek tarafı var: Uzatmaları oynama şansını vermiş olması... AK Parti, millete sadakat ve demokrasi sevdâlısı olma iddiasında samimi ise, bu kahredici iklimi dağıtmak için harekete geçmeli ve netice almadan da soluklanmayı düşünmemelidir. Yapılacaklar belli: Milletin hayatına kasteden bir darbenin mahsûlü olan ve bir diktatörün düşünce ve arzuları istikametinde kaleme alınmış olan 82 anayasası, vakit kaybedilmeksizin tarihin çöplüğüne atılıp yerine en geniş hudutlarıyla demokratik, sivil bir anayasa ikâme edilmeli.
Anayasa ile birlikte bütün füruatları da yeniden tanzim edilmeli: Ordu’dan Üniversite’ye, Yargı’dan Bürokrasi’ye bütün müesseseler sivil demokrasi çizgisinde yeniden inşâ ile hayatlandırılmalı. Sebeb-i vüacutları millete hizmetkârlık olanların millete ağalık yapması son bulmalı artık. Müesseselerin meşruiyeti millete hizmetleriyle mütenasib olmalı, milletin tasvib etmediklerini ağalığa yükselten sisteme mutlaka diz çöktürülmeli; milletin iradesi buna kâfidir, siyâsi irâde ürkek davranmamalı...
Başta Ergenekon olmak üzere, bütün çetelerin defteri dürülmeli, 60 darbesinin yaşlı unsurlarından 28 Şubat darbesinin dinamik unsurlarına kadar bütün darbeciler yargılanmalı, rütbeleri sökülmeli, darbe zemininde elde ettikleri milletin kanı mesabesindeki haksız kazançlar ellerinden alınıp millete iade edilmelidir.
AK Parti bu sivil temizliği, aldığı bu yaranın sancıları içinde gerçekleştiremezse başka zaman gerçekleştirmek şöyle dursun, teşebbüs bile edemeyecektir... Edemeyecektir, zirâ böyle bir geleceği asla olmayacak, millet sandıktan tekrar çıkmasına asla müsaade etmeyecektir. Meselâ bu satırların yazarı, bu ağır ve küçültücü neticeyi sineye çekecek bir partiye asla oy vermeyecektir; böylesi bir partiyi bir daha asla inandırıcı bulmayacak, şeref ve haysiyet dâvâlarına aslâ itibar etmeyecektir...
Milletin yarısını suçlu ilân eden bu ağır ve haksız neticeyi AK Parti sineye çekse bile millet asla kabullenmeyecek, kabullenemeyecektir.
Evet bu kararın hakikatihalde de sevindirici bir tarafı var: Bu rezil senaryonun bir daha asla sahnelenmemisi için yapılabileceklere hâlâ bir fırsat bırakmış olması... Gerisi yalan... Karar, fevkâlede ağır, fevkâlede haksız ve fevkâlade küçültücüdür: Milletin yarısı suçlu ve düşman ilân edilmiştir...
Karar, yaşama beratı değil, ölüm ilâmıdır...