Kafaya sıkan’ da onlar, ‘dalağa bakan’lar da! ___

LOOPUSED

Altın Üye
Altın Üye
Katılım
6 Haz 2008
Mesajlar
12,048
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
€z€Ld€n €b€d€


Kafaya sıkan’ da onlar, ‘dalağa bakan’lar da!

“Ben suçumu hâlâ bilmiyorum” diye efelenen en masum görüneni bile, çaktırmadan ne tehditlerde bulunuyor!

“Benim hayatımdan 11 ayı aldılar. Onların sırtındaki ceketi alıncaya kadar hukuk mücadelem sürecek” diyor, hiçbir suçu olmadığını ileri süren gazeteci arkadaş!
“Hukuk mücadelemiz, bizi yargılayan savcıları ve onlara destek olanları, bizi attıkları rutubetli F tipine kapatana kadar sürecek” diyor, “Bizim terör örgütü ile işimiz olmaz” diyen, ama PKK’nın ne kadar kampı varsa, hepsini bir vesile ile ziyaret eden “acar muhabir”imiz!

Kemal Yavuz’undan tutun, Tuncer Kılınç’ına, Şener Eruygur’una (kimse Şener paşanın konuşmakta zorluk çektiği şeklindeki numaralara inanmamızı beklemesin) kadar, işin esas başındakilerin hepsinin sesini kesip, köşelerine çekildikleri bir ortamda, bazı safların böylesine cesaretle konuşmaları, oynanan oyunun ne kadar büyük olduğunu bir defa daha ispatlıyor!

Evet, işin başındakiler, suçlarını biliyorlar... Onun için de, seslerini kesip, oturuyorlar..

Ama, bazı saflar var.. Olayların ne boyutta olduğunu bilemedikleri için, dolduruşa gelip, sadece kendileri için değil, başkaları için de kefil olup, ortalığı velveleye vermeye kalkışıyorlar! Hem de, daha cezaevinden çıktıkları ilk gün!

Ve ben bu sözleri, aslında Ergenekon terör örgütünün, ne kadar vahim bir yapılanma içinde olduğunun, alt kademedeki kişileri bile, savcılara meydan okuyacak kadar nasıl bir cesaretle donatabildiklerinin, cezaevine tıkıldıkları sanılan günlerde bile, aslında ne kadar güçlü olduklarının delili olarak yorumluyorum.

Evet, bazıları diyebilir ki; “Adamın canı yanmış.. Canı yandığı için, hiçbir kusuru olmadan cezaevine atıldığı için bu kadar ağır konuşuyor!”
Acaba öyle mi?
Öyle olsa, sadece kendisi için bu ifadeleri kullanırdı..
Kimseye kefil olmazdı..
Kimsenin tehditlerini, dışarıya çıkıp tekrarlamazdı!


Ne diyor Vedat Yenerer beyefendi: “Tolon paşa ile ilgili bir anımı anlatayım. Kendisinin 25 kilo vermesine rağmen, hiçbir şeyinin olmadığını söyleyen doktor, bu medyada yer alınca haber yollamış. ‘Paşam bir gün gel de, dalağınızı kontrol edelim’ demiş. Koridorda Hurşit Tolon’la karşılaştım. Olayı duyduğumu anlatınca, Tolon bana ‘Zamanı gelince ben onun dalağını kontrol edeceğim’ dedi.”Nasıl ama?

Ergenekon terör örgütü üyeliği suçlaması ile cezaevine giren adamın tehdidine bakın!
“6 ayda 25 kilo verdim. Sağlığım bozuk. Beni hemen tahliye etmeniz gerekiyor. Benim bir hastaneye yatmam gerekiyor” diyen paşanın tehdidine bakın!

Bir insan, sağlığı bu kadar kötü iken, böyle bir tehdidi nasıl yapar?
Sağlığı bozuk değil ve bir şekilde cezaevinden çıkmak istiyorsa, kendisine engel çıkartanları da, böyle tehdit edecektir tabii ki!

Bu tehditlerin arkasında, Galip Mendi paşanın ziyaretinin ne kadar katkısı var bilemem.. Üst rütbeli komutan eşlerinin, Tolon’un eşine ziyaretlerinin ne kadar etkisi var bilemem.. Ama, “hukuk devleti”ne zerre kadar saygısı olan kişiler çıkıp söylesinler, “O doktor, eğer sağlığı bozuk olduğu halde, Tolon Paşa’ya doğru rapor vermiyorsa, bunun müeyyidesi ‘dalağına bakmak’ tehdidinde bulunmak mıdır?”

Cezaevinde tek doktor mu var? Tolon paşa, akşam sabah, gitmediği hastane kalmadı. Adli Tıp’a bile gitti. Hadi doktorun birisi önyargılı diyelim. Diğer doktorlar da mı Tolon Paşa’nın düşmanı ki, benzer yönde rapor verdiler?

Kaldı ki, Tolon Paşa, GATA’ya sevkedileli, üç gün oluyor. Sağlık durumu iyi değildiyse, daha önceden sevkedilmediği için, ilgili doktorlar hakkında ilk günden suç duyurusunda bulunulması gerekmez miydi?
Neresinden bakarsanız bakınız, Ergenekon terör örgütü, hâlâ darbe yapma konusunda, büyük ümit içinde..
O ümit sebebiyledir ki, bu tehditleri savuruyorlar!


Son bir nokta daha..
Vedat Yenerer isimli gazetecimiz, “22 polisin yaptığı baskınla gözaltına alındığını, bu baskının, uluslararası terörist(!) Carlos’a bile reva görülmediğini” söylüyor!..
Tabii işkembeden atıyor!.. PKKkamplarında gezdiği kadar, Türkiye’deki insanların başına gelenleri takip etseydi, bizim gazetemizin değil 22, onun desteklediği malum paşaların baskısı ile 400 polisle arandığını yakından bilecekti..Bilecek ve “Çakal Carlos bile benim gibi gözaltına alınmadı” demekten hicab duyacaktı.. Bir hatırlatma daha yapalım kendisine.. “Vedat bey.. Senden, şu kadar yıllık/bu kadar yıllık, sonuçta bir mavzer tüfek çıkmış! 400 polisin aradığı gazetemizde ise, tek tüfek, tek ateşli silah bile bulunamamıştı!” Bilmem aradaki farkı, farkedebiliyor musunuz?


:goz::victory:victory​
kaynak
 
ileride bu gazete tarih kitaplarına 1 numaralı provakatör olarak geçecek
 
ne oldu korktun mu ??? bu ülkenin esas sahipleri geliyor korkmalısında
 
tolon paşam
sana iyilikde yaramıyor

gidiverde dalağina bir bakısn doktor

belki birşey çıkar sende kodesten yırtarsın bu sayede
 
ileride bu gazete tarih kitaplarına 1 numaralı provakatör olarak geçecek

BİZ Aydınlık DERGİSİNDE ORDUYA 10 YIL ÖNCE SÖVÜP sonraSINDA ordu göreve diyen ne provakatörler gördük pkk ile çiçek alıp veren..
 
BİZ Aydınlık DERGİSİNDE ORDUYA 10 YIL ÖNCE SÖVÜP sonraSINDA ordu göreve diyen ne provakatörler gördük pkk ile çiçek alıp veren..


valla senin bir halt gördüğün yok bilader zaten göremezsinde........ çünkü bunu

bir hakaret bab-ında söylemiyorum şimdiye kadar yazılarından gözlemlediğim bu sapla

samanı karıştırmak artık sende................ daha önceki yazılarımda da elli

defa belirttiğim gibi ordu göreve adlı pankartı açan provakatör olan Gökçe Fırat

ÇULHAOĞLU o pankartı açtığı zamanlarda İşçi partisinden tekmeyi yiyeli çok olmuştu

ayrıca yapılan soruşturmalarda o provakatörün bizzat işçi partisine MİT tarafından

gönderildiği tesbit edildi ikincisi aydınlık dergisinin yaptığı haberlerden dolayı kimse gidip

danıştaya suikast yapmadı ama senin savunduğun kağıt parçası yüzünden Danıştay ın

değerli hakimlerinden birisi artık hayatta değil üçüncüsü Değil ordu Alem-i Cihan olsa eğer

bu memleketin çıkarlarını değilde Amerikanın çıkarlarını önemserse karşısında bizi bulur

Ordu 12 Eylül 1980 darbesiyle Amerikan güdümü altına girdiğinde neden sesiniz

çıkmıyordu neden gık çıkaramıyordunuz ha o zamanlar hiç duyamıyoduk sesinizi

1980de150 -200 kişilik çapulcu sürüsü olan pkk 1984 te 25.000 kişilik çeyrek bir ordu

olduğu dönemlerde neredeydiniz işe bak Kenan EVREN denen yaratık darbe yapıyo 4 yıl

boyunca Diyarbakır cezaevlerinde yatan insanlara türlü türlü işkenceler yapıyor hapisten

çıkan direk dağa gidip pkk ya katılıyor ondan sonra 1984 eruh baskını film başlıyor

Yönetmen A.B.D Başrol oyuncuları Kenan Evren Turgut özal apo denen ....... sonuç Türk Milletinin
tepesine kabus gibi çöken pkk ses seda varmı yok Yardımcı Oyuncu Turgut Özal ise ne yapıyor tam 9 yıl boyunca Türk Ordusunun namuslu dürüst subay astsubayları Gayrı Nizami harp yetkisi istiyor Özaldan Özal ne yapıyor yok size izin diyor 3-5 çapulcu için izinmi çıkaracaz diyor sonuç 40.000 insan bu topraklarda can veriyor ses seda varmı yok

Sonra Karadayı ile birlikte Amerikanın güdümünden çıkan Türk Ordusu aslanlar gibi 40000 kişi ile ÇELİK

harekatını yaptı Milli Askeri Stratejik Konsepti imzaladı ana oda ne birden sizin seslerinizde

yükselmeye başladı aynı tarihte ki menemen isyanında olduğu gibi Savaş sırasında işgal

altında olan menemen de ki Derviş Mehmet camide ezan yerine Kilise çanları çalarken

kadınlarımıza kızlarımıza yunan askerleri tarafından güpegündüz tecavüz edilirken gıkı

çıkmıyordu umurunda bile değildi fakat Kurtuluş savaşı kazanıldı camilerden 5 vakit ezan

sesi duyulmaya başlandı sokaklara huzur geldi ana oda ne Derviş Mehmet haini kudurdu

topladı arkasına 50-100 tane kendi gibi şerefsizleri şeriat isterük diye ayaklanma başlattı


devletin askerinin kafasını kesti benzerlik ne müthiş değilmi
 
Versavdis

Lütfen kişileri ve kurumları küçük düşürmeye yönelik yorumlardan kaçınalım sizi bu konuda uyarmak istiyorum.
 
Geri
Üst