1. UYKU PROBLEMLERİ 
Yapılan araştırmalar, günde 12 saatten az uyuyan okul çağı çocuklarının,  12 saat ve daha çok uyuyanlara göre 3.5 kat daha fazla obezite riskine  sahip olduklarını ortaya koyuyor. İşin en ilginci anne-babanın obez  olması, hareketsizlik, uzun saatler TV seyretmek gibi faktörlerin hiçbir  bu çocuklarda uyku kadar etkili olmuyor! Bilimadamları bunu uyku  sırasında leptin hormonunun seviyesinin düşmesine bağlıyor.
 Çünkü leptin vücutta metabolizmanın hızlanmasına yardımcı oluyor ve  açlık hissini önlüyor. Bu süreç yetişkinlerde de aynı şekilde işlediği  için gece uykusuna özellikle dikkat etmeniz gerekiyor. Uyku öncesinde  yapacağınız ılık bir duş ve içeceğiniz bir bardak sıcak süt sizi daha da  rahatlatacak. Eğer kronik bir uyku probleminiz varsa mutlaka bir  doktora danışmalısınız.
 
2. GENETİK MİRAS 
Gen araştırmaları şimdilerde şişmanlıkla ilgili araştırmaların en önemli  ayağını oluşturuyor. Çünkü açlığın sorumlusunun bazı genler olduğu  düşünülüyor. Tek yumurta ikizleriyle yapılan araştırmalar gösteriyor ki  vücut ağırlığının yüzde 70’ine kadar olan kısmını genlerimize sadece  yüzde 30’luk bir bölümünü ise çevre faktörlerine borçluyuz.  Bilimadamları şişmanlığa yol açan gen sayısının 30-100 arasında olduğunu  söylüyor.
 Hepsinin tek başına çok küçük bir etkileri var. Ancak bir araya  geldiklerinde tartının ibresini fırlatıveriyorlar. Buna göre iştahı  artıran genler, vücuda elma veya armut formunu veren genler,  metabolizmayı yöneten genler belirlenmiş durumda. Yuvarlak genlere sahip  olanların maalesef yediklerine çok dikkat etmesi gerekiyor. Her şeyden  önce özellikle yaşamın belli dönemlerinde özellikle dikkat etmeniz  gerekiyor. Örneğin 
hamilelik  döneminde veya menopoza girerken. Doktorlar gelecekte bu gen durumunu  dengeleyecek ilaçların çıkacağını söylüyor. Ama o zamana dek yapılacak  şey 
beslenme alışkanlıklarına dikkat etmek.
 
3. İLAÇLARIN ETKİSİ 
Pek çok kadın bazı doğum kontrol ilaçlarının yarattığı kilo  problemlerinden haberdar. Aslında sadece doğum kontrol ilaçları değil  genel olarak pek çok ilaç fazla kiloya sebep olabiliyor. O yüzden  hastasına ilaç yazan bir doktorun bu konuda hassas davranması gerekiyor.  Örneğin bazı depresyon ilaçları 3-4 kiloya kadar artışa sebep  olabiliyor. Tansiyon için kullanılan kimi ilaçlarsa ekstra 2 kilo  anlamına gelebiliyor. Diyabet ilaçlarının 3-4, insülin şırıngalarının  ise uzun vadede 10-15 kiloya kadar artışa sebep olduğu biliniyor.
 Bu yüzden özellikle diyabet problemi olanların erkenden spor yapmaya  başlamaları tedavi sırasında gelebilecek kilolara karşı koymaları  açısından önemli. Eğer ilaç kullanımında kilo alma gibi bir endişeniz  varsa bunu mutlaka doktorunuzla paylaşmalısınız. Belki de daha ince bir  alternatifiniz olabilir.
 
4. KLİMALAR 
Üşüdüğümüzde veya terlediğimizde vücudumuz ısıyı ayarlamak zorunda kalır  ve bunun içinde enerjiye ihtiyacı olur. Klimalar ise işte bu görevi  üstlenirler. Hayvanlar üzerinde yapılan bir deneyde sıcakta veya soğukta  kilo verdikleri gözlemlenmiş. Gün boyunca sabit olarak ısıtılan veya  klimayla soğutan mekanlarda yaşıyoruz. Bu ısı ortalama 26 derece  civarında. Ve tam da bu ısıda ekstra hiçbir şey yakmak mümkün değil. Bu  yüzden vücudunuza rahat vermeyin ve onu zaman zaman ısı değişimlerine  maruz bırakın. Mesela saunaya girin ardından buz gibi havuzda yüzün.  Hatta bazı geceler pencereler açık olarak uyumaktan korkmayın. Bu sizin  bağışıklık sisteminizi de harekete geçirecek emin olun.
 
5. EVLENMEK 
Sadece kişisel tecrübeler değil bilimsel araştırmalar da evliliğin yemek  alışkanlıklarını hem kadın hem de erkek açısından bilinçsizce  değiştirdiğini ortaya koyuyor. İngiltere Newcastle Üniversitesi  bilimadamları, yaptıkları çalışmalarda evlendikten sonra erkeklerin daha  sağlıklı beslendiklerini, 
kadınlarınsa  yemelerine çok fazla dikkat etmeyip kilo aldıklarını ortaya çıkarmış.  Uzmanlar bunun sebebini kadınların daha fazla et ve büyük porsiyonlarda  yemek yemesine, evlilikle ilgili strese daha yatkın olmalarına ve genel  olarak sağlıksız beslenmelerine bağlıyor.
 Peki bu konuda ne yapılabilir? Bilimadamları esprili bir cevap  veriyor ya bekar kalacaksınız ya da eski sabit beslenme alışkanlığınızı  devam ettireceksiniz.
 
6. NİKOTİN 
Her geçen gün daha çok insanın sigaradan vazgeçmesi sağlık açısından çok  güzel bir şey. Ancak bunun etkilerini sadece ciğerlerde ve deride değil  maalesef tartıda da görüyorsunuz. Amerika’daki Michigan Üniversitesi  bilimadamları sigarayı bıraktıktan sonra sanıldığından da çok kilo  alındığına dikkat çekiyor. Diyelim sigara içerken 2-6 kilo fazlanız  varsa sigarayı bıraktıktan sonra bu fazlalık rahatlıkla 7-8 kiloyu  bulabiliyor. Çünkü nikotin iştahı kesiyor ve metabolizma çalışmasını  hızlandırıyor. Ancak kilo bile alsanız yine de değer çünkü sağlığa  nikotinden daha fazla zarar veren bir şey yok.
 Uzmanlar sigarayı bırakanların özellikle ilk 6 ay çok dikkat etmeleri  gerektiğini söylüyor. Kilo alımını önlemek, kilo almaktan daha kolay.  Önemli olan bunun bilincine içtiğiniz son sigarada varmak ve buna göre  bir bilanço yapmak. Yani daha az yemek ve daha çok spor yapmak.
 
7. YAŞ 
Araştırmalar, insanoğlunun 20 yaşının ortasına kadar her ay 300 gram  aldığını gösteriyor. Yaşlandıkça da kas grubundan kaybediyoruz. Ancak bu  kas grubu önemli çünkü tek başlarına bile kalori yakmak için onlara  ihtiyacımız var. 25-30 yaşlarında kilo daha da çok artıyor. Bu 40 yaşına  kadar böyle gidiyor. Menopoz döneminde östrojen azaldığı için ekstra  kilolar alınıyor. Bu yüzden yaşlandıkça kas egzersizlerine önem  vermelisiniz. Ayrıca protein tüketimini de artırmalısınız. Çünkü kas  gücünü artırmak için proteine ihtiyacınız var.
 
8. STRES
Bütün bir gün etrafta koşuşturursak aslında kilo vermemiz gerek değil  mi? Ancak Amerika’daki Chicago üniversitesi’nde yapılan bir araştırma  bunun aksini gösteriyor. Özellikle kadınlar stres zamanlarında lüzumsuz  bir şekilde kilo alıyorlar. Üstelik stres faktörleri ne kadar artarsa o  kadar çok kilo alıyorlar. Çünkü stres sırasında kortizol denilen bir  madde salgılıyoruz. Bu da yağ hücrelerini harekete geçiriyor ve  enerjinin görevini yapmasını engelliyor.
 Bu stres yükü haftalar boyu sürerse o zaman vücut, yağ deposu  rezervini artırıyor. Bu yüzden kendinize zaman zaman mutlaka özel vakit  ayırın. Stresinizin üstesinden gelebilmek için birileriyle konuşmak ya  da düşüncelerinizi yazıya dökmek de iyi gelebilir. Boston  Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmanın sonuçlarına göre gerilimden en  kolay kurtulmanın yolu onun üzerine gitmek…