Pir-i Fani
New member
Kadın Nedir?
Bu soru yerine erkek nedir, diye de sorabilirdik, ancak İslam'ın kadına bakışına, konuyu derinliğine incelemeden itiraz edenler hep böyle sordukları için, bizde soruyu böyke başlatıyoruz.
Konuya öncelikle geniş çerçevede bakmak gerektiğini bilmeliyiz: Allah Kur'an-ı Kerîm'de kaç yerde, her şeyi çift yarattığını bildirir. Yani Allah'tan başka her şey çifttir. Bu, Allah'tan başka herşey eksi k anlamına da gelir. Çünkü O'nun dışında tam olan birşey yoktur. Dünyadaki iki yarım parça tamamlar.
Bir defa her maddenin atomu, yani zerresi birbirini tamamlayan proton ve nötron iklisinden oluşur. Bütün canlılarda erkekli dişilidirler. Erkek çiçeğin polenleriyle döllenmeyen dişi çiçek meyve vermez. Elektrik bile erkekli dişilidir. Pozitif ve negatif bunu anlatır. Biri olmadan diğeri bir işe yaramaz. Birinin varlığı öbürüne bağlıdır.
Kadın ile erkek de birbirini tamamlayan iki yarım parçadırlar.
Bir araya gelişleri soyut anlamda insanlığı oluşturur. Bunu en veciz ifadesiyle Peygamberimiz (s.a.v) anlatmaktadır. ""Kadınlar, erkeklerin şakîkidirler." Eşit parçaya ayrılan bir bütünün parçalarından her biri diğerinin şakîkidir.
Allah, her ikisinide "bir nefis"ten yaratmıştır. Kadının, erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmış olması, mecaz anlamdadır ve kadının ontolojik kökenini değil, onun hassas olduğunu kırılmaması gerektiğini anlatır. Ayet-i Kerimede geçtiği üzere Allah ikisini de bir nefisten yaratmış ve ikisini birden cennete koymuştur. Orada beraber yaşamışlar, beraber hata etmişler, hatalarından ötürü Allah'a beraber yalvarmışlar, beraber bağışlanmışlar ve yeryüzüne inmişlerdir.
Her ikisinin de görevleri Allah'a kulluktur ve Allah'a kulluk edecek insan neslinin üremesidir. Bu ikinci görevi yaptıracak duyguyu Allah her ikisinin de fıtratına, yani yaratılış hamuruna koymuş ve onları fıtrî duygularıyla birbirini arar hale getirmiştir.
Artık her biri diğeri için caziptir. Allah (c.c) onlara türlerini devam ettirme görevleri için peşin bir ödeme belirlemiş ve cinsel ilişki zevkiyle damaklarına bal sürmüştür.
Kadın ile erkek de birbirini tamamlayan iki yarım parçadırlar.
Bir araya gelişleri soyut anlamda insanlığı oluşturur. Bunu en veciz ifadesiyle Peygamberimiz (s.a.v) anlatmaktadır. ""Kadınlar, erkeklerin şakîkidirler." Eşit parçaya ayrılan bir bütünün parçalarından her biri diğerinin şakîkidir.
Allah, her ikisinide "bir nefis"ten yaratmıştır. Kadının, erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmış olması, mecaz anlamdadır ve kadının ontolojik kökenini değil, onun hassas olduğunu kırılmaması gerektiğini anlatır. Ayet-i Kerimede geçtiği üzere Allah ikisini de bir nefisten yaratmış ve ikisini birden cennete koymuştur. Orada beraber yaşamışlar, beraber hata etmişler, hatalarından ötürü Allah'a beraber yalvarmışlar, beraber bağışlanmışlar ve yeryüzüne inmişlerdir.
Her ikisinin de görevleri Allah'a kulluktur ve Allah'a kulluk edecek insan neslinin üremesidir. Bu ikinci görevi yaptıracak duyguyu Allah her ikisinin de fıtratına, yani yaratılış hamuruna koymuş ve onları fıtrî duygularıyla birbirini arar hale getirmiştir.
Artık her biri diğeri için caziptir. Allah (c.c) onlara türlerini devam ettirme görevleri için peşin bir ödeme belirlemiş ve cinsel ilişki zevkiyle damaklarına bal sürmüştür.
İslam’da kadın, ne kötü bir ruh ve şeytan, ne de erotizm mabududur. Kadın, kocasının arkadaşı, huzur kaynağı, desteği ve evinin kraliçesidir. İslam kadınla erkeği ayrı ayrı değil, beraber düşünmüş ve bütünün ancak bir araya gelmeleriyle tamamlanacağını bildirmiştir. Çünkü İslam fıtrat dinidir. Fıtrat, balığın suyu araması gibi, kadınla erkeğin de birbirini aramasını gerektirir. Huzuru ancak birbirlerine kavuşmakla bulur ve bütünü ancak böyle tamamlarlar.
Kadın ve Erkeğin eşit olmadıkları konular
Özet olarak söyleyeceklerimize şu soruyla başlayalım: Eşitli mi yoksa adalet mi tercih edilir? Kadın erkeğe eşit değildir, denilince niçin bundan, erkeğin değil de kadının aşağılandığı anlamı çıkarılıyor? İki şeyin birbirine eşit olmadığını söylemek, birinin diğerinden üstün olduğu anlamına mı gelir?
Böyle olmadığı halde bundan kadının aşağılandığı anlamını çıkaranlar aslında bu tavırlarıyla eşitsizliği kabullenmişler demektir.
Vida somuna eşit değildir. Ama hangisi daha üstündür? Bir hüküm verilebilirmi? Ya da ikisinin de görevi aynı mıdır? İnek boyunduruğa koşulursa haksızlık edilmiş olunmaz mı? Burada eşit davranmak mı akıllıcadır, yoksa adaletli davranmak mı? Kadının, hayatın zorluklarına tahammül edecek, ağır işleri görecek, makineleri ve yükleri indirip bindirecek gücü var mıdır? Bu işler kadına yaptırılırsa, fıtrata, yani tabiî ve doğal olana karşı çıkılmış olunmaz mı?
Zerafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Aklî muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlilde, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez. Tarihte: Aristo, Sokrat, Beydeba, Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır? hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir? (götürülmüş değil. çünkü fare de götürüldü). Dünyadaki iki yüze yakın devletten kaç tanesinin başı kadındır? DEMEK Kİ BU KONULAR DA, ERKEĞİN GÖREV SAHASIDIR...
Böyle olmadığı halde bundan kadının aşağılandığı anlamını çıkaranlar aslında bu tavırlarıyla eşitsizliği kabullenmişler demektir.
Vida somuna eşit değildir. Ama hangisi daha üstündür? Bir hüküm verilebilirmi? Ya da ikisinin de görevi aynı mıdır? İnek boyunduruğa koşulursa haksızlık edilmiş olunmaz mı? Burada eşit davranmak mı akıllıcadır, yoksa adaletli davranmak mı? Kadının, hayatın zorluklarına tahammül edecek, ağır işleri görecek, makineleri ve yükleri indirip bindirecek gücü var mıdır? Bu işler kadına yaptırılırsa, fıtrata, yani tabiî ve doğal olana karşı çıkılmış olunmaz mı?
Zerafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Aklî muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlilde, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez. Tarihte: Aristo, Sokrat, Beydeba, Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır? hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir? (götürülmüş değil. çünkü fare de götürüldü). Dünyadaki iki yüze yakın devletten kaç tanesinin başı kadındır? DEMEK Kİ BU KONULAR DA, ERKEĞİN GÖREV SAHASIDIR...
Bazı kadınların erkeklere ait bazı işleri başarıp birçok erkeği geride bırakması, tamamen istisnaî durumlardır. Ayrıca öne geçmekle öne geçirilmeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Erkeklerin bir kadına ileri bir görev veripte, bakın işte kadınlar da bu makamlara yükselebiliyor demeleri, kandırmacadır. Bu kadının değil, yine erkeğin başarısıdır.
Soruları çoğaltabiliriz: On beş yaşından doksan yaşına kadar teorik olarak her gün kaç tane çocuğa sebep olma gücüne sahip olan erkeğin yanında bir kadın, yine teorik olarak ömrü boyunca en fazla kaç çocuk doğurabilir? Niçin dünyaca meşhur boksörler , güreşçiler, halterciler, futbolcular, kısaca sporcular hep erkektirler? Dünya devletleri kadın haklarını gasbettikleri ve kadın-erkek eşitliğini tanımadıkları için mi? Eğer bundansa, niçin bu gücü erkekler elinde bulunduruyor da kadınlar değil?
Ama niçin hastabakıcılar, hemşireler, çocuk yuvaları gibi merhamet ve şefkat isteyen kurumlarda çalışanların çoğu kadındır?
Demek ki kadın ile erkek görev ve misyon açısından da birbirinden farklıdır. Tıpkı fiziksel ve psikolojik bünye açısından farklı oldukları gibi.
Demek ki, kadınla erkek arasında mutlak bir eşitlikten söz etmek imkansızdır. Bunu savunmak, ya psikolojik hastalıktan, ya da başka sinsi duygulardan kaynaklanır. Onların neler olduğuna "Feminizm ve Kadın" başlığı altında kısaca değineceğiz...
Prof.Dr Faruk Beşer/ Hanımlara özel ilmihal