Kadın Nedir? ve Feminizm (önemli!)

Pir-i Fani

New member

Kadın Nedir?

Bu soru yerine erkek nedir, diye de sorabilirdik, ancak İslam'ın kadına bakışına, konuyu derinliğine incelemeden itiraz edenler hep böyle sordukları için, bizde soruyu böyke başlatıyoruz.

Konuya öncelikle geniş çerçevede bakmak gerektiğini bilmeliyiz: Allah Kur'an-ı Kerîm'de kaç yerde, her şeyi çift yarattığını bildirir. Yani Allah'tan başka her şey çifttir. Bu, Allah'tan başka herşey eksi k anlamına da gelir. Çünkü O'nun dışında tam olan birşey yoktur. Dünyadaki iki yarım parça tamamlar.


Bir defa her maddenin atomu, yani zerresi birbirini tamamlayan proton ve nötron iklisinden oluşur. Bütün canlılarda erkekli dişilidirler. Erkek çiçeğin polenleriyle döllenmeyen dişi çiçek meyve vermez. Elektrik bile erkekli dişilidir. Pozitif ve negatif bunu anlatır. Biri olmadan diğeri bir işe yaramaz. Birinin varlığı öbürüne bağlıdır.

Kadın ile erkek de birbirini tamamlayan iki yarım parçadırlar.
Bir araya gelişleri soyut anlamda insanlığı oluşturur. Bunu en veciz ifadesiyle Peygamberimiz (s.a.v) anlatmaktadır. ""Kadınlar, erkeklerin şakîkidirler." Eşit parçaya ayrılan bir bütünün parçalarından her biri diğerinin şakîkidir.


Allah, her ikisinide "bir nefis"ten yaratmıştır. Kadının, erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmış olması, mecaz anlamdadır ve kadının ontolojik kökenini değil, onun hassas olduğunu kırılmaması gerektiğini anlatır. Ayet-i Kerimede geçtiği üzere Allah ikisini de bir nefisten yaratmış ve ikisini birden cennete koymuştur. Orada beraber yaşamışlar, beraber hata etmişler, hatalarından ötürü Allah'a beraber yalvarmışlar, beraber bağışlanmışlar ve yeryüzüne inmişlerdir.

Her ikisinin de görevleri Allah'a kulluktur ve Allah'a kulluk edecek insan neslinin üremesidir. Bu ikinci görevi yaptıracak duyguyu Allah her ikisinin de fıtratına, yani yaratılış hamuruna koymuş ve onları fıtrî duygularıyla birbirini arar hale getirmiştir.
Artık her biri diğeri için caziptir. Allah (c.c) onlara türlerini devam ettirme görevleri için peşin bir ödeme belirlemiş ve cinsel ilişki zevkiyle damaklarına bal sürmüştür.

İslam’da kadın, ne kötü bir ruh ve şeytan, ne de erotizm mabududur. Kadın, kocasının arkadaşı, huzur kaynağı, desteği ve evinin kraliçesidir. İslam kadınla erkeği ayrı ayrı değil, beraber düşünmüş ve bütünün ancak bir araya gelmeleriyle tamamlanacağını bildirmiştir. Çünkü İslam fıtrat dinidir. Fıtrat, balığın suyu araması gibi, kadınla erkeğin de birbirini aramasını gerektirir. Huzuru ancak birbirlerine kavuşmakla bulur ve bütünü ancak böyle tamamlarlar.



Kadın ve Erkeğin eşit olmadıkları konular


Özet olarak söyleyeceklerimize şu soruyla başlayalım: Eşitli mi yoksa adalet mi tercih edilir? Kadın erkeğe eşit değildir, denilince niçin bundan, erkeğin değil de kadının aşağılandığı anlamı çıkarılıyor? İki şeyin birbirine eşit olmadığını söylemek, birinin diğerinden üstün olduğu anlamına mı gelir?
Böyle olmadığı halde bundan kadının aşağılandığı anlamını çıkaranlar aslında bu tavırlarıyla eşitsizliği kabullenmişler demektir.

Vida somuna eşit değildir. Ama hangisi daha üstündür? Bir hüküm verilebilirmi? Ya da ikisinin de görevi aynı mıdır? İnek boyunduruğa koşulursa haksızlık edilmiş olunmaz mı? Burada eşit davranmak mı akıllıcadır, yoksa adaletli davranmak mı? Kadının, hayatın zorluklarına tahammül edecek, ağır işleri görecek, makineleri ve yükleri indirip bindirecek gücü var mıdır? Bu işler kadına yaptırılırsa, fıtrata, yani tabiî ve doğal olana karşı çıkılmış olunmaz mı?

Zerafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Aklî muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlilde, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez. Tarihte: Aristo, Sokrat, Beydeba, Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır? hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir? (götürülmüş değil. çünkü fare de götürüldü). Dünyadaki iki yüze yakın devletten kaç tanesinin başı kadındır? DEMEK Kİ BU KONULAR DA, ERKEĞİN GÖREV SAHASIDIR...


Bazı kadınların erkeklere ait bazı işleri başarıp birçok erkeği geride bırakması, tamamen istisnaî durumlardır. Ayrıca öne geçmekle öne geçirilmeyi birbirine karıştırmamak gerekir. Erkeklerin bir kadına ileri bir görev veripte, bakın işte kadınlar da bu makamlara yükselebiliyor demeleri, kandırmacadır. Bu kadının değil, yine erkeğin başarısıdır.

Soruları çoğaltabiliriz: On beş yaşından doksan yaşına kadar teorik olarak her gün kaç tane çocuğa sebep olma gücüne sahip olan erkeğin yanında bir kadın, yine teorik olarak ömrü boyunca en fazla kaç çocuk doğurabilir? Niçin dünyaca meşhur boksörler , güreşçiler, halterciler, futbolcular, kısaca sporcular hep erkektirler? Dünya devletleri kadın haklarını gasbettikleri ve kadın-erkek eşitliğini tanımadıkları için mi? Eğer bundansa, niçin bu gücü erkekler elinde bulunduruyor da kadınlar değil?


Ama niçin hastabakıcılar, hemşireler, çocuk yuvaları gibi merhamet ve şefkat isteyen kurumlarda çalışanların çoğu kadındır?

Demek ki kadın ile erkek görev ve misyon açısından da birbirinden farklıdır. Tıpkı fiziksel ve psikolojik bünye açısından farklı oldukları gibi.

Demek ki, kadınla erkek arasında mutlak bir eşitlikten söz etmek imkansızdır. Bunu savunmak, ya psikolojik hastalıktan, ya da başka sinsi duygulardan kaynaklanır. Onların neler olduğuna "Feminizm ve Kadın" başlığı altında kısaca değineceğiz...





Prof.Dr Faruk Beşer/ Hanımlara özel ilmihal
 

slymnbrs1

New member


Sevgili forum arkadaşım Pir-i Fani, daha önce parça parça, şu an bütün olarak yazdığın bu yazı için teşekkür ederim.

Sevgili dostum, hepimiz çok iyi biliyoruz ki bir çok özellik nedeniyle kadın - erkek eşitliğinden söz edemeyiz.

Heleki bir de kadın - erkek eşitliğine din, yaradılış veya İslamiyet penceresinden bakarak, eşit mi değil mi değerlendirmesine kalkışırsak, kadınların hiç şansı yok demektir.

Uzun ve ayrıntılı yazıldığı için kadın - erkek eşitliğine veya eşitsizliğine dair örnekleri dile getirmeyeceğim.

Kısaca; bir düşünce sistemi, insanları, '' birey '' olarak algılak istemediği sürece, öne süreceği bir çok gerekçe sonucunda şu an güncel olarak yaşadığımız '' kadının toplumdaki yeri ve değeri '' olgusunu görürüz.

Teorik olarak güzel sözler ile kadına değer vermek yeterli değildir. Cenneti ayaklarına sersekte veya buna benzer güzel sözler sıralasakta gerçekte yaygın bilindik erkek zihniyetiyle kadınları alınır satılır bir malzemeye veya namus gerekçeleriyle onlara sahiplenmeyi ve bu örneklere benzer yüzlercesini sıraladığımızda erkeğin kadına haksızlıklar ettiğini görürüz.

Bir çok konu gibi kadın - erkek ilişkilerine bağlanabilecek bir çok haksızlıklar yaşanmaktadır ve dinler hak yemekten insanları men eder. Kul hakkı yemek haramdır.

Kısacası dini bakış açısından kadına hak vermek gereksizdir. Saçı uzundur, duygusaldır, namusumuzdur, falandır filandır.

Dünya gerçeklerini, dini bakış açılarıyla anlamaya çalışmak, çözümlemek beyhudedir.

Teorik veya dilde, sözde çözümler, verilen değer süperrrrrrr.

Eşitlik konusu, sosyal hayatta yaşananlar üzerinden, elde edilen haklar üzerinden konuşulur ve savunulursa daha gerçekçi, daha hakkaniyetli olur.

Özetle yazında sözü edilen kadın erkek eşit değildir fikri, cinslerin özeliklerinden yola çıkılarak anlatılmaya, arayada bolca dini görüş sokuşturularak yapılmış. Ben kendimi zorlasam 80 - 100 kilo kaldırabilirim. Kız arkadaşım hayatta böyle bir ağırlığı yerinden oynatamaz. Ne oldu şimdi!! eşit değiliz düşüncesini bu türden konulara bağlayıp, rahat bir nefes mi alalım.

İnsanı birey olarak göremeyen hiç bir sistemin, örneğin bu konuda olduğu gibi kadınında erkek gibi düşünen bir beyin taşıyabileceğine, kararlar alabileceğini, insani haklara sahip olabileceği gerçeğini kabul etmek istemez.

Dediğim gibi Hack Hell de kimsenin zekasından şüphem yok. O nedenle bu konuda kadına ne kadar değer verdiğimiz, vermek istediğimiz açıktır. Ne kadar dürüst olduğumuz ortadadır. Sözü dolandırmadan kadınlara bilinçli bir şekilde haksızlık ettiğimizi söylemek istiyorum. Bunu hangi düşüncenin savunduğu ve hayata geçirdiğide biliniyor.

Feminizmin hastalıklı bir yaklaşım olduğundan söz edilmiş. Ben feminizmi bir tepki hareketi olarak değerlendiriyorum.

Sağlıklı işleyen sistemlerde değerler çatıştırılmaz. Normal akış içerisinde değerler üzerine düşen görevi bilir zaten. Fakat biri ortaya çıkarda bu değerlerin alçaklığını, yüksekliğini ölçmeye, tartmaya kalkışırsa neler olur?? Neler olduğunu görüyoruz işte.!!

O nedenle sevgili dostum konuya ilişkin değerlendirmen, ortaya koyabileceklerin bundan ibaret ise, seninle aynı görüşü paylaşmadığımı söylemek isterim.

 

oscs

New member
slymnbrs1 arkadaşım zaten söylenebilecek herşeyi söylemiş ama bişeyler eklemek isterim.



Zerafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Aklî muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlilde, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez. Tarihte: Aristo, Sokrat, Beydeba, Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır? hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir? (götürülmüş değil. çünkü fare de götürüldü). Dünyadaki iki yüze yakın devletten kaç tanesinin başı kadındır? DEMEK Kİ BU KONULAR DA, ERKEĞİN GÖREV SAHASIDIR...


Yazının amacını sadece şu paragrafla bile özetleyebiliriz. Kadın size göre evde otursun, yemek pişirsin, çocuk baksın, kocasını tatmin ve mutlu etsin. Kadının sizin için yeri budur. Bu yüzden geri kalmaya ve çağdaş bireyler tarafından dışlanmaya mahkumsunuz.

Erkek üstünlüğüne rağmen tarih boyunca nadirde olsa önemli kadın şahsiyetler olmuştur. Ama son 100 yıldan beri kadın haklarını kazanıp önemli işlerde sesini çıkarabildi. Öle entellektüel havalarla Aristoya, Sokrata kadar gitmen anlamsız olur. Kadının pekde değeri olmadığı dönemlerden bahsediyorsun komik olma. Bahsettiğimiz hak eşitliğinden bal gibide anlıyorsunuz. Ama işinize gelmiyor. Civata somun geyikleriyle konuyu çarpıtmayın.

Yahu şu yazıda kadının akılsız olduğunu ima edip bir fareyle eşdeğer tutuyorsunuz. Daha ne diyelim size yazık...
 

Pir-i Fani

New member
Peşin fikir ve kabullenişlerden uzak olarak düşünebilen herkes; mutlak anlamda kadın erkek eşitliğini savunanların, bu tür bir eşitliği bir türlü gerçekleştiremedikleri gibi, kaş yaparken göz çıkardıklarını ve bu uğurda insanî eşitliği de ortadan kaldırdıklarını kabullenmek zorunda kalacaklar. niye? Çünkü girift bir makinede, kendi yerinde çok büyük görevler yapan bir dişliyi, aynı makinedeki bir başka dişliye benzemiyor diye yerinden alıp onun gibi yapmaya çalışmak, hem her dişlinin görevini aksatmak, hem de makineyi bozmak demektir. Çünkü bu her iki dişlinin de, kendi yerinde çok önemli görevleri vardır. Hiç biri diğerisiz olamaz. Ve bu onların birinin diğerinden mutlak üstünlüğünü de göstermez.
Bunları eşit yapacağız diye sokaklara döktükleri kadını erkek yapamamışlar ama, kadınlığından da çıkarmamışlar ve maskaraya çevirmişler. Kadın bu gayretlerle tavuz kuşuna özenen karga durumuna düşmüştür.



Bu durumdan kadınlar da razı, onlar da kendilerine bu tür hakların verilmesini istiyorlar denirse; İnsan, haklarına kavuşmakla mı, yoksa haklarını elden çıkarmakla mı daha huzurlu olur? diye sorarız. Cevabın ne olacağı elbette belidir; öyleyse bu tür hakların en ileri düzeyde verildiği iskandinav ülkelerindeki ahlakî çöküntü niçin? Niçin dünya üzerinde kadınlar arasındaki en ileri düzeyde intihar olayları oralarda oluyor? Kırkını geçmiş kadınların %12'si intihar ediyor. Kırk yaşına gelince bunlara hayatı çekilmez kılan ne? Elde ettikleri hakları mı? Buna kargalar bile güler. Niçin batı, ekonomik ve teknolojik sahada bunca ilerlemişken, her aradıkları maddî gereci otomotik elleri altında bulurlarken, Doğu İslam Dünyası, İslam'dan da teknolojiden de uzak olmasına rağmen, her yıl yüzlerce batılı kadın bu ülkelerin insanlarıyla evleniyor? Söz konusu edilen haklarına kavuşmak için mi? Demek ki, samanda A vitamini yok diye ata et vermek, ya da ite saman vermek eşitlik olabilir ama, adalet ve akıllılık asla!


Bu çelişkileri ciltler dolusu oalcak kadar çoğaltmak mümkün. Ama burada asıl anlatmak istediklerimiz bunlar olmadığından, bu konuyu son olarak çarpıcı bir örnekle bitireceğiz.

Bu örnek bize, tabiîliğe/doğal olana karşı çıkmanın insanı hangi noktaya götüreceğini, mutlak eşitliği savunanların ne gülünç durumlara düştüklerşnş göstermeye yetecektir. Bu örnek; Amerika'da kadın haklarını savunan derneklerden SCUM (Society For Cutting Up Men)'ın eşitliği bozduğu için erkeklerin "şey"lerinin kesilmesini öneren tutumudur. Bu tür bir eşitlik savunulunca, bunu daha ileriye götürmek kaçınılmazdır.
Hatta gereklidir. Erkeğin "şey"i kesilince onlar da kadınların meselâ memelerinin kesilmesini isteyecekler ve insanlık tek cinse doğru yol alacaktır. Ama şimdilik AİDS müsaade etmeyecek gibi görülüyor. Demek ki, fıtrat onu bozmaya kalkışanlara dersini veriyor.


Demek ki, kadınların hukukunu korumak, onlara her istediklerini yapma hürriyeti vermek değildir. Bu, elbette erkekler için de aynıdır. Hürriyetler eğer başka hakları engelliyorsa, ikisi arasında bir tercih yapmak gereklidir. Bir hukukçumuzun dediği gibi:""Mao çin'de fuhşu önlemeye kalkışmış, iktisadî yapının bozukluğundan dolayı biçarelikten fuhşa sürüklenen kızcağızlara iş vermiş. "alışmış kudurmuştan beterdir" diye direnen bataklık ve kaldırım güllerini ise, seralarda toplayarak ıslah etmeye çalışmıştır. işte aydınlarımıza bir
"pratik çalışma" sorusu: Bu tutum kadını hor görmenin mi, yoksa insanlık değeri bakımından erkeğe eş saymanın mı belirtisi idi?
ikinci soru: Bu tutum antidemokratik ve ilkel bit tutum mudur, yoksa "çağdaşlık" adına onaylanlamsı gereken bi davranış mıdır?
Üçüncü soru: İyi bir davranış derseniz, niçin aynı şeyi bir müslüman söylerse gericilik oluyor da Mao söylerse hikmet oluyor?


Kısaca İslamda kadın kadındır ve kadınlığından gocunmaz. erkek de erkektir ve erkekliğinden şikayet etmez. Aralarında bir çatışma ve yarış yoktur, uzlaşma ve bütünleşme vardır.
 

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Moderatör
Zerafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Aklî muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlilde, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez. Tarihte: Aristo, Sokrat, Beydeba, Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır? hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir? (götürülmüş değil. çünkü fare de götürüldü). Dünyadaki iki yüze yakın devletten kaç tanesinin başı kadındır? DEMEK Kİ BU KONULAR DA, ERKEĞİN GÖREV SAHASIDIR...




Sırf bu yazdıgınız bıle yazılarınıza zerre kadar değer vermemem için yeterli...Allah a şükür dinimi sizden çok daha iyi biliyorum.
Bu konuyu açmanızın altında ne var diye sormuyorum ..Çunku bu hiçte normal değil bana göre...Üyelık tarıhınıze açmıs oldugunuz konulara yapmıs oldugunuz yorum sayısına bakınca bundan baska bır tek konu bıle acmamıs olmanız bu konuyu kasıtlı açmıs olabılecegınız duygusu uyandırdı bende ..
Buraya tekrar yorum yaparak bu konuya prim vermeyecegım.



Tarihte: Aristo, Sokrat, Beydeba, Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır? hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir?




Bu soruların cevabı kadınların ılerleyebılmesıne ızın vermeyen . onlara hayvan , köle muamelesı yapan , onları ıkıncı sınıf hatta üçüncü sınıf ınsan olarak gören bazı erkeklerde olmasın ?



Dinimizde öyle güzel şeyler var ki , keşke o güzel konuları paylaşsanızda bızde sıze teşekkur etsek dua etsek....
Böyle ortalık bulandırıcı konular acacagınıza....
 

Pir-i Fani

New member
FEMİNİZM VE KADIN
"Feminizm" terimi; kadınların da erkeklerin sahip oldukları tüm haklara sahip olmasını ve kadınların da hukukta sosyal hayatta erkeklere eşit sayılmasını hedef alan düşünce sistemini anlatır. Bu tanım ılımlı olan feminizm içindir. Radikal feminizm ise aksine kadının mutlak üztünlüğünden sözeder.

Feminizm Nasıl Doğdu?

Feminizm hareketlerinin başladığı onsekizinci asrın sonlarına kadar, İslam'ın iyi uygulandığı dönemler dışında, kadının durumu içler acısıdır:

Bozulmuş yahudilikte, erkek, yatar-kalkar ve kadın olmadığı için Allah'a dua eder. Baba isterse kızlarını satabilir.

Bozulmuş hıristiyanlıkta kadın, hz Adem'i kandırıp yoldan çıkaran, bu yüzden ölünceye kadar gebelik ve doğum sancısıyla ceza görecek olan aşağılık bir şeytandır.
Bundan ancak hiç evlenmemekle kurtulabilir. İşte rahibelik bu demektir.
Halbuki, bu hem dinin mantığına, hem de kadının tabiatına aykırı bir düşüncedir. Din herkesin kurtulmasını hedeflediğine göre, kurtulmak isteyen tüm kadınlar evlenmezlerse, erkekler kimlerle evlenecek ve insanlık nasıl sürecektir?
Bu, Hıristiyanlığın din mantığına aykırı yönüdür. Cinsel ilişki, erkek gibi kadın içinde fıtrî bir ihtiyaçtır. Kadın bu ihtiyacını gidermeden nasıl ömür gsürebilir? Bu da işin kadın tabiatına aykırı olan yönüdür. İslam'dan önceki cahiliyet toplumunda kadının durumu ise herkesin malumudur.
Eski hintlilere göre kadın murdar bir varlıktır.

Batı uygarlığının temeli Yunan'da kadın bir zevk aracıdır.
Kendisiyle hâlâ övündükleri Eflatun, kadının bir orta malı olarak elden ele dolaşması gerektiğini söyler.

İngiltere'de daha onbirinci Asra kadar, koca, karısını satabilirdi.
devamı var..​
 

Pir-i Fani

New member
Zerafette, duygusallıkta, nezakette, şefkat ve merhamette erkek kadına yetişemez. Aklî muhakemede, soğukkanlılıkta, fikri tahlilde, yani çözümlemede de kadın erkeğe yetişemez. Tarihte: Aristo, Sokrat, Beydeba, Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır? hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir? (götürülmüş değil. çünkü fare de götürüldü). Dünyadaki iki yüze yakın devletten kaç tanesinin başı kadındır? DEMEK Kİ BU KONULAR DA, ERKEĞİN GÖREV SAHASIDIR...




Sırf bu yazdıgınız bıle yazılarınıza zerre kadar değer vermemem için yeterli...Allah a şükür dinimi sizden çok daha iyi biliyorum.

Öyle olabilir tabiki çünkü, ben buraya ilmimi satmaya gelmedim

Bu konuyu açmanızın altında ne var diye sormuyorum ..Çunku bu hiçte normal değil bana göre...Üyelık tarıhınıze açmıs oldugunuz konulara yapmıs oldugunuz yorum sayısına bakınca bundan baska bır tek konu bıle acmamıs olmanız bu konuyu kasıtlı açmıs olabılecegınız duygusu uyandırdı bende ..
Buraya tekrar yorum yaparak bu konuya prim vermeyecegım.

cevap yazıp yazmamanız sizi ilgilendirir. konunun prim kazanması gibi bi gayretim yok. Çünkü ihtiyacım yok bir menfaat elde edecek değil,im bundan değil mi ? bir arkadaşımı ararken bu siteyi buldum.. Ben bu konuyu bundan önce iki siteye ve face'ye açtım. burda dolaşırken gğzel konular görünce burda da paylaşılabilir dedim. ve yaptım.. (inanırsınız ya da inanmazsınız)



Tarihte: Aristo, Sokrat, Beydeba, Şekspir, Mevlana gibi kaç tane kadın düşünür vardır? hangi önemli buluşu kadınlar gerçekleştirmiştir? Uzaya kaç tane kadın gitmiştir?




Bu soruların cevabı kadınların ılerleyebılmesıne ızın vermeyen . onlara hayvan , köle muamelesı yapan , onları ıkıncı sınıf hatta üçüncü sınıf ınsan olarak gören bazı erkeklerde olmasın ?


konuya neden tenkidle yaklaşıyorsunuz? dikkatle okumuşsanız bunu sebebi yazılmıştı... burda kadının aşağılandığı değil bunu kaldıracak yaratılışa sahip olmadığı ima ediliyor.. Hem bende bayanım niye kendimi aşağılık bir duruma düşüren (ki bu sizin düşünceniz) bir yazıyı tek tek yazıp emek sarfederek paylaşayım? inanmadığım şey uğruna değil sayfalar dolusu yazmak tek tuşa dahi basmazdım..


Dinimizde öyle güzel şeyler var ki , keşke o güzel konuları paylaşsanızda bızde sıze teşekkur etsek dua etsek....

sağolun. nette pek duramıyorum. yoksa insanları çelişkişye düşürmeyecek konularda açardım...

Böyle ortalık bulandırıcı konular acacagınıza....
Bu kadar tepkiye yol açacağını bilmiyordum. kimseye kızmıyorum. çünkü şu anda gerçekten kadının hali içler acısıdır. ve benimde kafam sizinkiler gibi karışıktı. ben sorularıma cvp bulunca benim gibi düşünende belki rahatlar diye açtım.. ve devamınıda getireceğim inşaallah.
 

ARCHANGEL!

New member
Maşallah Herkes Prof.Dr Din Uzmanı Gibi Konuşuyor Ama Sen aldırma pini . Ateistler Fln Din Dersi vermeye Çalışıyor , Dini bilmeden Atıp tutuyor . Böyle Adamlara Cevap bile vermemek lazım . Çünkü Aldığı Her Nefeste Dini Kötülemek istiyor . Kadın ve Erkek Bir Bütündür . Piri Seni Destekliyorum Arkadaşım Konu için Teşekkürler . Sadece Gerçekten Dini Tartışmak , sorgulamak İçin Konuşan İnsanlarla Muhattap ol . Selametle
 

Pir-i Fani

New member
Genel olarak batıda kadın ondokuzuncu asrın başlarına kadar insan bile sayılmıyordu. O tarihlerde İtalya'da toplanan bir bilimsel (!) heyet "Kadın İnsan mıdır, değil midir?" konusunu tartışıyordu. 1 Çünkü kadın Şeytanın biçimlenmiş görünümü sayılıyordu ve 1830'lara kadar Avrupa'da beyaz kadın ticareti bir ticaret kolu olarak iş görüyordu. Yani kadınlarını bir mal gibi satıyorlardı. Derken Sanayi Devrimi oldu. Motorlar ve fabrikalar çalışmaya başladı. Büyük çapta insan gücüne ihtiyaç duyuldu. Çalışana olabildiğince ay ücret vermek, kazanmanın birinci şartı olarak görülüyordu. Bunun için de en elverişli kesim kadınlardı. Onlara az ücret verilmesine kimse karşı çıkamazdı. Çünkü onlar insan değillerdi. Böylece kadın bir şeytanî ruh sayılmasının yanında, erkeklerin yapacağı ağır işleri de yükleniyor ve yağlı-paslı makineler arasında paçavra üstüpüler gibi akşamlıyor ve varsa kocasının kollarında cenaze gibi sabahlıyordu.

İşte bu genel durum erkeklere iki yönden etki etti.
1- Başkasının işinde enerjisini ve işe yarar yönlerini yitirip kendi kucağına paçavra gibi gelen kadınların kocaları, gayret duygularının depreşmesiyle harekete geçtiler.
2- Fıtratındaki acıma duygusunu bütün bütün yitirmeyen insanlar, bu yürekler acısı durumdan nihayet etkilenmeye başladılar.
Ayrıca işin kendi çıkarlarını etkileyen yönleri de vardı; Uzakdoğu'nun zenginliklerinin Avrupa'ya taşınmasıyla kurulan fabrikalar, tek geçim kaynağı haline gelmiş ve işçi olarak erkeğin yerine, köle gibi çalıştırdıkları, buna rağmen çok az ücret verdikleri kadınları tercih eder olmuşlardı. Erkekler işsiz kalıyordu. İkinci olarak, ağır işlerde çalışıp bitkin hale gelen kadın, erkeğin işine yaramaz hale geliyordu.

Derken erkeğin hem midesinin, hem de şehvetinin doyum aracı olarak görülen kadının bu durumunu, Freudizm'in psikanalize dayanan cinsiyet felsefesi, hem kolaylaştırıcı, hem de bilimsel çehreye büründürdü. 2

İşte bu süreç sonunda batıda "feminizm" kaçınılmazdı. Çünkü kadının da insan olduğunu onlar da artık öğretmişlerdi. Ve büyük savaşımlar sonunda kadını, önce kanun önünde erkeğe eşit hale getirmeyi başardılar. "Kadın Hakları Beyannamesi"ni yayınladılar. Kadına seçme ve seçilme hakkı sağladılar. Buraya kadar olan gelişmeler olumlu ve güzel gelişmelerdi. Çünkü fıtrat, bunu gerektiriyordu. Ancak "ifratların tefritleri doğuracağı" kuralı işliyor ve bir cinsin hakimiyeti, yerini öbür cinsin hakimiyetine devretmeye doğru gidiyordu.

Konunun insanîliği ve normalliği yanında aşırılıklara kaçılmasıyla cazip yönleri de ortaya çıktı. Kadının istikrarsız duygusallığı, güzel bir kazanç aracı olmaya çok elverişli idi. Yani kadın, yine kazanç aracı, yine zevk aracı olarak kullanılacaktı, yine ezilecekti ve horlanacaktı ama bunun yöntemi değişecekti. Yani kadın yine erkeğin arabasına koşulan at durumunda kalacak, ama ne var ki, arabayı arkadan kırbaçlanarak çekmesi yerine, önüne yeşil bir gözlük takılarak ve o,ilerisini yeşil görünce ota kavuşmak ümidiyle koşturacak ve yine aynı arabayı çekecekti. Değişen sadece buydu.



1-[bu olayı dostoyevski, Suç ve Ceza adlı romanında işler]

2- Bolay a.g.e 107
 

oscs

New member
Boş muhabbet... İslam devletlerinde kadına seçme ve seçilme hakkı ne zaman verildi ondanda bahsetsene. 100 yıl öncesine kadar kara çarşaflılar erkeğin arkasında yürümüyormuydu? Gerçi değişen bişey varmı? Daha dün 13 yaşındaki kız çocuğunun evlenebileceği fetvası verilmedimi? Boş muhabbet yapmayı bırak batı karanlıktıda islamda kadın çokmu aydınlıktı. Sex kölesi cariyelerden, erkeğin 4 kadın almasından da bahsetsene biraz. Bak sen bahsetmezsen ben yazıcam ve hiçte hoşuna gitmeyecek emin ol!
 

slymnbrs1

New member
Pir-i Fani kardeşimiz vitesi 5'e atmış tam gaz gidiyor.

Amacı gerçekten kadın - erkek eşitliği üzerine gerçekçi, akılcı, bilimsel, hakkaniyet, insanı birey olarak algılayan bir düşünce çizgisinde ele almak ve İslam aleminde, öteden beri gelen ve halen devam eden bu haksız tabloyu anlatmak mı yoksa dini kullanan ve kadını, fare, böcek, terbiye edilmesi gereken arsız bir yaratık olarak gören zihniyetin kadın algılamasını bizlere anlatmaya ve bunun ne kadar haklı ve doğru bir yaklaşım, doğru bir değerlendirme olduğunu göstermek mi?
 

Pir-i Fani

New member
Kadının önünde bir kısır döngü oluşturuluyordu. Onun sayesinde yeni endüstri kolları gelişti. Kozmetikler ve moda gündeme geldi. Bunlar aracılığıyla kadın süslenip-püslenip erkeğin bulunduğu her yere girebiliyor, ayrıca defilelere ve yarışmalara çıkarılıyor, bunlar diğer kadınların bu yoldaki tutkularını arttırıyor, bu tekrar onu oluşturuyor ve erkek de, birbirini körükleyerek hızlanan bu kısır döngüden istediği sonucu alıyor, hem midesini şişiriyor, hem de erkekler gibi her sahada görev alma hakkını (!) elde eden kadın sayesinde, kadını her aradığında elinin altında bulabilip başka zevklerini de tatmin edebiliyordu. Yani artık arabası tıkırında gidiyordu. Bu işin reklâmını yapacak çok uluslu şirketleri, siyonist menfaat şebekeleri, dergi ve magazinleri, Hatta TV ve radyoları vardı. Yani kadından çok, onu sömüren erkek örgütlenmişti ve sömürünün yöntemi bilimselleşmişti. Zavallı kadın ise, ot diye gösterilen yeşilliğin peşine koşabilmeyi hak olarak görüyor ve bu hakkı koruyabilmek ve daha ilerilere götürebilmek için kadın dernekleri kuruyordu. Evet, kadın artık erkeği geçmişti ama, göbeği şişkin, zevki pişkin erkeğin arabasının önünde olduğu için geçmişti.

Erkek de bu iyiliğe karşılık onu korua hayırhahlığı gösterip, ona karşı doğan minnet borcunu ödemeliydi. Önce etrafa şöyle bir "höyyt!" demekle işe başladı. Kadının bu hakkına (!) karşı çıkmak isteyenlerin alnını karışlardı. Çünkü o artık bunu kanunlaştırmıştı ve bunu kadına da inandırmıştı. Çünkü her fırsatta onunla beraber olduğunu söylüyor ve "hiç endişe etmeyin, sizin erkeklere fiziksel eşitliğinizi de sağlayacağız" der gibi sırtını sıvazlıyor ve "Tam Eşitlik İçin Erkeklerin 'şey'ini Kesme Derneği" kuruyordu. Ama bütün bunların sonucu olarak bir yönden de kadın her arandığı yerde zorluk çekilmeden bulunabilen mebzûl bir varlık haline geldiğinden, erkeklerin gözünden düşüyor ve erkekler normal ve tabiî ilişkiden zevk almaz oluyor, cinsel sapıklıklar tarihin hiçbir döneminde şahit olunmayan boyutlara varıyor, eşcinsellik yer yer kanunlaşıyor, kadınlar da yine yer yer erkeklerden nefret duyguları gelişiyor, onlar da lezbiyenleşiyorlar. Ama tabiîlik sınırı geçilince artık sınır yoktur. Konu hayvanlarla evlenmeye kadar vardırılıyor ve Avrupa'da bir kadına, kedisiyle resmen nikâh kıyılıyor. Sanki köpeklerle yaşayan diğer hemcinsleri gibi nikâhsız yaşasa olmayacakmış gibi... Ama tarih, fıtrata karşı çıkanların helâk olaylarıyla doludur. Tabiat, kendi kanunlarına karşı çıkanların gayretlerini sonuçsuz bırakır. Atın eşeğe çekilmesiyle doğan katır artık ürüyemez. AIDS pusuda bekliyor gibi... İşte "feminizm"in serüveni ve günümüzde ulaştığı nokta bundan ibarettir. Bütün bunlar bu gün Batıda artık ailenin yıkılıp parçalanmasına sebeb oldu. Şimdi de onlar yıkılan ailelerini tekrar kurabilmek için filmi geriye sarmaya başladılar. Nerede hata yaptıklarını arıyorlar. Biz ise bunu bile yapamıyoruz...

Pir-i Fani kardeşimiz vitesi 5'e atmış tam gaz gidiyor.

Amacı gerçekten kadın - erkek eşitliği üzerine gerçekçi, akılcı, bilimsel, hakkaniyet, insanı birey olarak algılayan bir düşünce çizgisinde ele almak ve İslam aleminde, öteden beri gelen ve halen devam eden bu haksız tabloyu anlatmak mı yoksa dini kullanan ve kadını, fare, böcek, terbiye edilmesi gereken arsız bir yaratık olarak gören zihniyetin kadın algılamasını bizlere anlatmaya ve bunun ne kadar haklı ve doğru bir yaklaşım, doğru bir değerlendirme olduğunu göstermek mi?
Yaptığım ve yapmak istediğim şey yazınızın birinci şıkkı. Çünkü bilim bizi anlamak ve tanımak için var. benim verdiğim örnekler de şahsi düşünüş veya fikir değil islami ve bilimseldir. Kadının hakkını islamiyet değil insanlar ezdi... Ben ise burda insanların yaptığı çirkinliği değil islami çözümleri yazıyorum...

Boş muhabbet... İslam devletlerinde kadına seçme ve seçilme hakkı ne zaman verildi ondanda bahsetsene. 100 yıl öncesine kadar kara çarşaflılar erkeğin arkasında yürümüyormuydu? Gerçi değişen bişey varmı? Daha dün 13 yaşındaki kız çocuğunun evlenebileceği fetvası verilmedimi? Boş muhabbet yapmayı bırak batı karanlıktıda islamda kadın çokmu aydınlıktı. Sex kölesi cariyelerden, erkeğin 4 kadın almasından da bahsetsene biraz. Bak sen bahsetmezsen ben yazıcam ve hiçte hoşuna gitmeyecek emin ol!

oscs kardeş yaptığınız yorumların bir kaçına baktım... Siz inanç taşımıyorsunuz.. bende burda insanı yaratanın, "Allah (c.c)" nasıl yaşamasını öğreten islamiyet kanunlarından bahsediyorum... Çünkü ben öldükten sonra dirilmeye inanıyorum... İnanmayıp hatta düşmanlık ettiğiniz şeylerden birşeyler görmek rahatsız ediyor sizi anlıyorum...
yazımın diğer sayfalarından yazmaya mecbur oldum... vaktim olursa sizin yazımın feminizm ve kadın bölümünden önceki yazıları aktaracağım... sorularınıza cevap var.
siz cahiliye devrinden ve ya islamiyeti yaşamayan kişileri örnek gösteriyorsunuz...
Şunu da aktarayım. islamiyette kadının seçme hakkı vardı.. Çünkü Allah'ın Rasul'ü kadınlardan biat istedi. yani reylerini aldı...
 

HTML

Üst