Kızlarıda Alın Askere

aSLihaN

New member
Katılım
12 Eyl 2005
Mesajlar
1,665
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
42
Konum
35 buJuk
Herşeyden önce, kadınların sadece kadın oldukları için savaşa karşı olacakları söyleminin bir yanılsama olduğunun farkına varmak gerekiyor. Böyle bir inancı doğuran, kadınsı değerler olarak nitelenen yumuşaklık, şefkat, duygusallık, rekabetçi ve savaşçı olmamak gibi özelliklerin kadınlara atfedilmiş, onlarla özdeşleştirilmiş olmasıdır. Kadının, doğurgan olduğu için, ta en başından, yaratmanın ve yoketmenin anlamını daha iyi bileceği üzerine kurulu olan bu yanılsama, kadınların kendi bedenleri ve doğurganlıkları üzerinde denetimlerinin olmadığını da örtbas etmektedir. Doğurmaya ya da doğurmamaya kendi iradesiyle karar veremeyen bir kimsenin, yaratmanın değerini ve önemini daha iyi bilebileceği neye dayanılarak söylenebilir?

Tarihte, savaş karşıtı olan kadınlara rastlandığı kadar, pekala da savaşa ve diktatörlüklere destek veren kadınlara da rastlamak olanaklı. Mussolini ve ,Hitler’i ayakta tutan güçlerden biri kadınlar değil miydi? İtalya’da seçme hakkını elde eder etmez, oylarıyla komünist partinin iktidarı kaybetmesine neden kadınlar olmadı mı?

Kadınsı değerler denilen bu özellikler, aslında erkek egemenliğinin nedeni/sonucudurlar. Kadının yumuşaklığıyla, aslında, kadının erkek emirlerine itaatkarlığı; sevecenliği denilen şeyle, erkeğin bakımını üstlenmesi; savaşkan olmamasıyla hakları için mücadele etmemesi kastedilmektedir.

Tüm bu değerlerin kaynağı olduğu düşünülen analık ise savaş karşıtlığında daha yüce bir yere sahiptir. Kadının savaş karşıtı olma nedeninin başka bir sürü şey olmak yerine, analığının olması, yine, onun kadın olarak, bir birey olarak değil, ana, birisinin (genellikle de bir erkeğin) anası olarak toplumsallaması sonucunu doğurur. Bu açıdan, kadınlar analıklarıyla savaş karşıtı olarak her ne elde ederlerse etsinler, elde ettikleri kadın olma durumunu çözmek yerine pekiştirecektir. Kadınlıkları adına kazanabilecekleri en iyi şey, büyük olasılıkla kendi başlarına birşeyler yapabilecek olduklarına inançlarının doğması olacaktır.

Kadınların kadınsı değerlere sahip oldukları kabulü, kadınlarda, tüm savaşlara karşı olmaları gerektiği gibi aldatıcı bir inanç da doğurabilecektir.

Nasıl kadın olmak, savaş karşıtı olmak sonucunu doğrudan getirmiyorsa, aynı nedenlerle, erkek olmak da illa ki, savaş yanlısı olmak anlamına gelmez. Tek tek erkeklerin asker olmaları bile savaş yanlısı oldukları anlamına gelmeyebilir. Tıpkı bu coğrafyada erkek çocuklarını okutamayan ailelerin onları askeri okullara göndermesinde, ya da başka bir araçla geçimini sağlayamayıp, askeriyenin sağladığı olanaklar için asker olmayı seçen erkeklerde ve aynı nedenle bu erkekleri seçen kadınlarda olduğu gibi, nedenler başka başka olabilir.

Bunlara rağmen, tek tek erkeklerin illa da savaş yanlısı olmayabilecekleri ne kadar açıksa, savaşın, militarizmin, ordunun erkek egemenliğini doğurduğu/sürdürdüğü de o kadar açıktır. Ekim ayında Stanley Kubrick’in "Full Metal Jacket" adlı filmi gösterildi. Film erkekleşme ve de askerleşme sürecini oldukça çıplak bir biçimde anlatıyordu. Yeni gelenler, ne kadar kadınsı oldukları üzerinden aşağılanırken itaatkarlaştırılmakta; bunun yanında erkekliklerini unutmamaları/unutturmamaları, birer erkek olduklarına yapılan vurguyla da bir oldukları (düşmana ve kadınlara karşı) duygusuyla dolduruluyorlardı. Film boyunca, savaşta ve orduda da erkekliğin ve askerliğin, tıpkı gündelik yaşamda erkeksi olmanın, erkek olmanın, erkek merkezli cinsel iktidarı içeren söylemler üzerinden de kurulmasında olduğu gibi, aynı tür söylemlerle kurulduğu sergileniyordu. İşte bu nedenle, kadınlar savaş karşıtı olamayabilirler; ama feminizm savaş, militarizm karşıtıdır.

Bunların yanında, savaşların kadın açısından çok bilinen bir anlamı da, savaşan tarafların birbirlerinin "kadınlarına" tecavüz etmeyi ya da bunu bir tehdit olarak kullanmayı savaş stratejileri içine katmış olmalarıdır. Tecavüz eden askerler, bu yolla karşı tarafın soyunu bozduklarını varsaymaktadırlar. Kendi soylarının bozulmadığını varsayan bu kabul, aslında, soyun, ana tarafından belirlendiğinin de kabul edilmesidir. Karşı tarafın kadınlarına tecavüz edilmesi, ortak bir "günahın" diğer askerlerle paylaşılmış olması, bir olma duygusunun sağlanmasıdır da aynı zamanda.

Savaşların bir başka kadın yönü, yine bir filmde; Ken Loach’un ülke ve özgürlük adıyla gösterilen filminden bir sahnede anlatılmakta: İspanya’da iç savaşta direnişçilere gönüllü olarak katılanlardan oldukları anlaşılan bir kadın ve bir erkek ağacın altında sarmaş dolaştırlar. O sırada tepeden inen gönüllü grubunun içinden bir erkek, diğerlerlerne dönerek "savaşa orospuları da almışlar" der. Kadının "mesleği fahişe" olarak geçenlerden olmadığı filmin sonraki karelerinden anlaşılır.

Yine aynı filmde, savaş ilerledikçe kadınların değişen konumlarını görmek olanaklı: Başlangıçta kadınlar, erkek yoldaşlarıyla aynı siperde, aynı silahlarla savaşırken, bazıları birtakım politik kazançlar elde edince, kadınların savaşması yasaklanır. Cephe gerisine atılırlar (hasta bakıcı ve ahçı olarak).

Örnekler üzerindeki bakışlar daha da çoğaltılabilir...

Savaşan taraflar içinde, saldıran da saldırılan da olsa, kadınlar için daima kadınlığın ve erkek egemenliğinin yeniden yeniden üretildiği yerlerdir ordular ve savaşlar...

Kaynak

Şükran
Eksik Etek
Altıncı Sayı
 
niye olmasın?... kardeş kardeş askerlik yaparız!....
 
:) ciddi olamazsın katılmıyorum benim gibi 2 asker daha olursa iç harp çıkar :)
 
davulun sesi uzaktan kulağa hoş gelirmiş sizinkide o hesap dısardan kolay gelıo sabah saat : 5 koğuş kalk denıldımı hıc bırınız uyanmazsınız be ..............
 
yau tabi size göre de işler var ama onları erkeklerde yapiyo hem askerlik size yaramaz kız dediğin narin olmalı..
 
bu vatanı zamanında
erkeklerle beraber kurataran bayanlar dimi ;)
neden demesi kolay olsunki : )
 
aSLihaN' Alıntı:
bu vatanı zamanında
erkeklerle beraber kurataran bayanlar dimi ;)
neden demesi kolay olsunki : )

Biz Türk Askerine Mehmetçik deriz, siz gidince kesin Mehmetçik tuhaflaşır :)
ne yani sise de Ayşecik mi diyecez.

Şaka bi yana, sabah içtimaya geç kalırsınız;
komutanım, üst devre Ebru var ya, sırf geç kalayım diye makyaj çantamı saklamış
komutanım, saçlarıma fön çektirmeye gittiydim çok sıra vardı
komutanım birileri elbiselerimi çalmış
komutanım gece boyunca horladılar yaaa, uyuyamadım hiç, napiiim
komutanım, senin saçını başını yolarım, nedir yaa sabah sabah dikiyon bizi ayağa

siz arkadan kağnıyla gelin :D
 
slm

oturun oturduğunuz yerde:hhman: :hhman:
 
Oldu gözlerim doldu..kızların isi ne askerde
ülkemizde kızını erkeklerle tanıscak diye okula gondermeyenler var..Okula gondermeyen askere nasıl gondercek..
o kadar cok isteyen varsa benim yerime yapsın :)
 
kızlardan asker olur (mu?)

herhalde en doğru yorumu ben getireceğim bu konuya... orduda görev yapan biri olarak sizlere biraz da yorum şansı bırakarak bazı şeyleri paylaşmak isterim
tarihteki sürece ve kadınların özellikle ulusal kurtuluş savaşında yaptıklarına / yapabildiklerine bakarak aslıhan a katılmamak elde değil ama malesef orduda her an savaş ortamı yok.
kara harp okuluna 1991 de bayan öğrenciler alındı.onlarla birlikte okuyan biri olarak şunları sıralayabilirim (yorumu siz yapın)
1. orduya bir estetik geldi. hatta bazılarımız(erkek harbiyeliler) "belki küfür olayı kalkar daha nazik oluruz...vs" şeklinde düşünmeye başladı.
-bi arkadaşım 2 kız öğrenci koşarken " aaaaa koşan 2 adet a......ık görüyorum" dedi
-daha 2 ay olmamıştı ki eğitim gününde üşüyen ve sürünmek zorunda kalan bayan harbiyeli "bu o..... ç......u tk. k. bizim anamızı s.....or" diye yüksek sesle söylendi
-bayan harbiyeliler 2 ay geçmeden kilo almaya ve yürüyüşleri değişmeye başladı (erkek gibi oluyolardı yani)
-özellikle yoğun dönemlerde bi bayanın ayda 3 defa "muayyen gün" nedeniyle istirahat aldığını gördük (tıp karıştı)
2. tüm bunlara rağmen askerliği layıkıyla yapan hatta bazı erkek öğrencilerden daha fazla barfiks çeken daha iyi koşan kız öğrenciler vardı (tek tük de olsa)
3.900 erkek arasında sadece 40 küsür kızın yaşam zorluklarını gördük...
4.duygusallık ve cinsellikte vardı tabi işin içinde ve iyi arkadaşlar birbirine düşmeye kavgalar çıkmaya başladı ama bu pek te sorun olmadı sonuçta bırakılan bırakıldığıyla kaldı yeni başlayan mutlu oldu ama beraber takıldıkları ortamın adı bile değişti sigara içilen keş gazino nun adı jaws cafe oldu oraya girmeye çekinir olduk...:)
5.sonuçta başladıkları sayıyı hatırlayamıyorum ama 96 yılında 38 bayan harbiyeli mezun oldu. muharip sınıf yoktu ama personel muhabere hava savunma ...vs vardı ancak 1 yada 2 yıl sora kuvvet hepsini personel yaptı
6.şu an güneydoğu dahil türkiyenin heryerinde görev yapan yüzlerce bayan asker var (jandarma astsubaylar denizci subaylar ve pilotlar dahil)


bunlar ilk olarak aklıma gelenler... olsunlar mı olmasınlar mı yorumu size bırakıyorum ama saat 5 te koğuş kalka gelemezler mıntıka yapamazlar gibi yorumlar da biraz geyikçe yazılmış gibi geliyor bana

sonuç: bu benim şahsi kanaatim bence doğru yerde ve akıllıca kullanılırlarsa bence gayet başarılı olurlar

not:biraz gayri ciddi biraz çok ciddi bi yorum oldu ama paylaşmak istedim sadece teşekkürler
 
güzel yorum.. gerektıgı zaman gerektıgı sekılde davranıR bızım kadınlarımız :cool:

sankı her erkek asker 5 te kogus kalk dendiginde seve seve kalkıo :D
 
bence sakat kardeşim tamam kurtuluş savası yıllarında lojistik destek verilmiş belki silahda almış elleine ama onları günümüz kadınları ile karıştırmayın onlar harbi osmanlı kadını denen türden insanlar şimdiki hatunlar arabadan inmez kuaförden çıkmaz dedikodu yapar alışveriş yapar birde çocuk doğurursa daha ondan fedakar insan yok.simdi mama hazır bez hazır doktor ayağında eski analar böle değilmiş arkadaşlar....eli öpülesi analar eski
 
kadınlar neden askerlik yapamasın ki? herkes kategorisine gore askerlik yapar.. belki erkekler kadar agır isler olmasada bence yinede yardımcı olabilir vatanına..
 
Geri
Üst