kısa film hemen izle "Uyanış"

gorkie

New member
Afyonkarahisar Attila İlhan Kültür Merkezi Sinema Topluluğunca hazırlanmış bir kısa filmdir. Yönetmenliğini Görkem Çakın’ın(yani benim) yaptığı kısa film grubun ilk çalışmasıdır. Nice çalışmalara...

Arkadaşlar sizlerden yorum bekliyorum... Film 3 günde hazırlandı, ekip 10 kasım'da bu filmi çıkarmak için çok çalıştı. Bir gecede montajı yapıldı. Çekim sonrası film ekibinden başta ben olmak üzere neredeyse herkes soğuk kaptı ve hasta oldu. Sonuçta da böyle bir film yetiştirebildik 10Kasım'a. Umarım siz de beğenirsiniz.

iyi seyirler...
http://www.pikniktube.com/v/4679abca3f3dd6b6d97ae9cc2c66a7b1/Uyan (Ksa Film)
 

gorkie

New member
Filmin yönetmeninin, film hakkındaki önyazısı... mutlaka okuyun...



Uyanış’ın Öyküsü

O güneşin ruhu hiç batmayacak!

Bu slogan, filmin senaryosunun en başında yazılmıştı. Hatta çekimler bittikten sonra, film ekibinin giydiği üniformanın (aslında atlettir) üstünde yazan yazıdır. Filmin açıklamasını bir bakışta anlatan cinsten bir cümle… Fazla mı heyecan yaptım? Nefes alıp baştan başlıyorum o halde: 3,2,1 kayıt!

10Kasım gecesi (Afyonkarahisar Attila İlhan Kültür Merkezi)

Attila İlhan Kültür Merkezi’nde Atatürk’ü anma gecesindeyiz… Bir nefes yayılıyor içeri; soluk alışlar bir saat sonra çoğalacak, gözler burunlar, simalar düşünceler tam bir saat sonra yerlerine oturup programı izlemeye başlayacak! Bir düşünce etrafta dolanıyor. “Bu kadar insanın Atatürk’e vefa gösterdiğini görmek çok güzel bir duygu diyecek.” Ancak bir başka düşünce nefes alışverişlerin arasına karışıp şu soruyu engelleyemiyor:

“Bu kadar insanın bir araya gelmesinin başka bir sebebi olmalı?” Nefes alışverişler kesiliyor ve program başlıyor…

10 Kasımdan 13gün önce (Kültür Merkezi toplantısı)

Arkadaşlar, 10kasım’da Atatürk’ün arkasından bir dizi program hazırlamak yetmez, daha farklı şeyler yapmalıyız.
Daha canlı, hissedilir ve hareketi başlatan bir şey!
İnsanların içinde canlılık uyandıran, ‘Evet, Türk gençliği bunu yapmalı’ dedirten bir şey!

Ve fikir böyle ortaya çıktı!
O toplantı da, Hem Kültür Merkezi adına hatta Afyon halkı, hatta ve hatta tüm Türkiye’de bir ilkin kararı verildi. Kısa film çekilecek ve konusuyla elimizde somut bir şeyler oluşacaktı. Uzun bir gece konuşmasının sabahında çekimlere başlandı. Yapılması o kadar da zor değildi. Ancak gözlerde büyütülen onca şeyin arasında bu fedakarlık isteyen ama başarılması zor olmayan kısa filmin ilk düşüncesiydi.

İlk Çekimler

Gözlerden uykusuzluk akmasına rağmen gün doğumuyla işe başlandı. Sabah ilk iş çekim için gerekli malzemeleri tamamlamaktı. Öyle ki isimliklerden bile geri kalınmayacaktı. Bu isimlikler daha sonraki çekimlerde, gidilen mekanlarda, istenilen izinlerde, hatta yolda, otobüste bile işe yarayacaktı…

Çekimlerin ilk günü kapalı mekanda kendi halimizde yapıldı. Dışarıdaki çekimlerde rezil olmamak için de ilk çekimlerin iç mekan çekimi olması istendi. Yapılan plana göre 3günde çekimler bitecek, bugün için sadece birkaç yerde çekim yapılacaktı. Nitekim planda başarılı olmadı değil hani! Ancak bir farkla: Koca bir gün sadece bir mekanda ,bir sahne çekimi alınmış diğer çekimler öteki güne ayrılmış, bütün bunlar stresi bir nebze yükseltirken aslında bir şey atlatılmıştı. Acemilik!

Diğer gün çekimlere tekrar başlandı. Stres geçen güne nazaran daha yüksek olmasına rağmen günü rahatlıkla bitirdiğinin farkında değildi film ekibi! Onlar tek bir şeyi düşünüyorlar ve morallerini bozuyorlardı kendi kendilerine. Koca bir gün yine bir sahne alınmış ve yerlerinde saymışlardı. Ancak diğer gün dışa çekimlerdi ve o gün geldiğinde. geri kalan bütün sahneleri bitirdiklerine inanamadılar. Dakikalar o kadar önemliydi ve sahneyi bitirip diğer sahneyi almak için nasıl hızlı hareket ettiklerini anlamadılar bile. Son çekimde bittiğinde artık sevinme sırası gelmişti. İşte o an “geçen üç gün önce bu projeye nasıl ve nereden başlayacaklarını düşünürken şimdi nerede olduklarını” geçirdiler içlerinden ama onu düşünmeden hemen önce sadece sarılmıştı sevinçten havalara uçarak.

Gösterime bir gün kala!

Bir gün sonra gösterim yapılacak olmasına rağmen montaj hala yapılmamıştı. Çekim kayıtlarının olduğu bilgisayar çökmüş, Film ekibinin çekimlerden sonra herkes hasta olmuş, aksilikler üst üste gelmişti. Ancak gösterime dört saat kala filmin kurgusu ve montajı bitmiş ve filmde de denildiği gibi
İşte tam da o an…

Öyle bir duygu ki insanın içinde yankılanan,
Ve her nefesinde bedeninde harekete geçen
Yerinde duramazsın!
Bir tür coşkudur bu;
Elinle yakaladığın, Bırakmak istemediğin kocaman bir duygudur. Sen daha çok kulak kabarttığında o duygu giderek büyür…
İşte o Uyanıştır. Bir tür Uykudan uyanma biçimi, doğan güneşe sadece hayranlıkla kalmayan, o güneşten faydalanma ve uyanıp harekete geçme biçimidir…
Montaj bitip de ilk seyredilen de işte bu duyguyu verdi ekibe! Bu duygu zaferin, başarılmışlığın duygusuydu. Önündeki engellere bakıp da daha çok güç alıp daha çok hırsla tutunmaktı. O’nun bize verdiği hazine buydu. Ölümünden sonra da böyle hatırlanmak isteyecekti. Bir emekti yaşam! O geçen 13 gün koca bir emekti. Bu duygu onları öyle bir sardı ki, tekrar tekrar izlediler. Her izleyişlerinde emeklerinin daha güzel olduğunu gördüler…

Ve yine 10 kasım gecesi…

Nefesler tutulmuş gösterim başlamıştı. Film ekibi, gelenlerin arasında daha bir nefesini tutmuş izliyordu. Az sonra film bitecek ve film için herkes düşüncelerini söyleyecekti. O kalabalığın Kısa film için geldiklerine hala inanamıyorlardı. Gelen tepkilerse, o kadar bilinçli ve güzeldiler ki ekibin kararı şu olmuştu:
O güneşin ruhu hiç batmayacak, biz yine ve yeni projelere imzamızı atacağız.
Tam da bu değil miydi Atatürk’ü anmak? O’nun değerlerini gösterip, insanların arasında etkileşimi sağlayan başka ne olabilirdi ki? Amatör ruhla yapılan bir filmi, ne zorluklarla çekildiğini bilenler o gece öyle tebrik ettiler ki, daha başka ne olabilirdi, insanı bu denli mutlu kılan ve teşvik eden?

Bizden yardımlarını esirgemeyen herkese candan teşekkür ederiz…

O güneşin ruhuna saygıyla…

GÖRKEM ÇAKIN
19Kasım 08
 

HTML

Üst